Karınca nedir ne demektir? Karınca ile ilgili deyimler atasözleri ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Siyah karınca modeli
Karınca
  1. (zooloji) Zar kanatlı eklem bacaklılardan, birçok türü olan bir cinsin genel adı. Karınca, topluluk durumunda yaşayan, erkek, dişi ve işçi olmak üzere üç çeşidi bulunan bir böcek türüdür.
  2. Döküm sırasında madenlerin içinde hava kalmasından oluşan küçük boşluk ya da pastan ileri gelen yenik.


Karınca ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "karınca" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

Ön ayaklarını havaya kaldırmış bir karınca
Karınca
  • Karınca belli: Çok ince belli: – Efendi, demiş. Senin tanıdığın çoktur. Bana bir tane tazı bul. Tavşan kulaklı, karınca belli olsun. (Anonim)
  • Karınca duası gibi: Çok küçük, sık ve okunaksız (yazı): O küçük kartın üzerine karınca duası gibi notlar alıyordu. (Ü. Deniz)
  • Karınca ezmez: Zararsız, ince, duygulu (kimse): Hani, "karınca ezmez" derler ya, öyle bir adamdı Necdet Bulut. Ağzından sert eleştiriler çıkarsa, hemen gülümser, ardından konuyu yumuşatan espriler yapardı. (U. Mumcu)
  • Karınca gibi çalışmak: Durmadan çalışmak: Onlarca işçi karınca gibi çalışıyordu, kimi lastik taşıyor kimi metalleri ayrıştırıyor, kimi kamyonlara bir şeyler yüklüyor, kimi de kamyonlardan bir şeyler boşaltıyordu.
  • Karınca kararınca (kaderince): (deyiminin anlamı) Az da olsa, elinden geldiği, yapabildiği kadar: Baban askere gitmeden önce maaşı alır almaz, vakfa uğrar, Üniversite ve Kur'an kursunda okuyan öğrenciler için bir miktar bağış yapardı karınca kararınca. (İlgili cümle kaynağı: İ. Güzel)
  • (Bir yer) Karınca yuvası gibi kaynamak: Pek kalabalık ve hareketli olmak: Akşehir'in pazar yeri karınca yuvası gibi kaynıyordu. Bin ağızdan bin ses.
  • Karıncanın kavmi var: Bir kimse birini koruduğu zaman latife yollu söylenir: Karıncanın kavmi var. Cürmü küçük olana da bir sâhip çıkan bulunur.
  • Karıncaya binmek: Çok yavaş yürümek: İşte kâfirler karıncaya binmiş gibi ağır ağır geliyor. (Evliya Çelebi)
  • Karıncayı bile incitmemek (ezmemek): Çok merhametli ve duygulu olmak: Karıncayı bile incitemezdi. Yaralı bir hayvan görsün, hemen yardım etmeye çalışırdı. Yürüdüğü kaldırımı karıncaların bastığını görsün, karşı kaldırıma geçer oradan yürümeye devam ederdi. (Marangozoğlu)
  • Burnuna karıncalar dolmak: Ölmek: "Bundan sonra müteahhit eline çay verenin burnuna karıncalar dolsun!" (A. Dino)


Karınca ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "karınca" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Karıncaya tükürük göl: Büyük şeyler için küçük görünen etkilerin, iyiliklerin veya kötülüklerin küçük şeyler için büyük olabileceğini anlatır.
  • Karınca kanatlanınca kendini serçe oldum sanır (Karınca kanatlanmış, kendini kartal sanmış): Küçük başarı veya yeteneklerin kişiyi büyük bir şeymiş gibi hissettirmemesi gerektiğini ifade eder. İnsanların, kendi sınırlı başarılarını abartarak kendilerini olduğundan fazla önemli veya yetenekli görmemesi gerektiğini anlatır.
  • Karıncadan ibret al, yazdan kışı (kışa) karşıla (hazırlan)*: (atasözünün anlamı) Çalışabildiğimiz günlerde çalışamayacağımız kötü günleri düşünerek hazırlık yapmalıyız.
  • Karıncalı demirden yapılan kılıç, peyniri bile zor keser: Düşük kaliteli veya dayanaksız malzemelerden yapılan şeylerin, beklenen işlevi yerine getiremeyeceğini anlatır
  • Karıncanın bile safrası vardır: Çok sakin ve hoşgörülü kişiler bile üzerlerine fazla gidildiği zaman sinirlenip karşılarındakilere zarar vermek isteyebilirler (safra atmak: sıkıntı veren bir kimseden veya bir şeyden kurtulmak).
  • Karıncanın götürdüğünü kimse götürmez: Dikkate alınmayacak kadar önemsiz görünen şeyler bazı kimseler için gereklidir.
  • Karıncanın hediyesi/armağanı çekirge ayağıdır: Herkesin kendi imkanları doğrultusunda yardımda bulunacağını ve hediye vereceğini anlatır.
  • Karıncanın zevali gelince kanatlanır*:
    1. Bir şeyin sonuna yaklaşıldığında ya da bir kişinin durumu kötüleştiğinde, genellikle olağanüstü veya beklenmedik bir davranış sergileyebileceğini ifade eder.
    2. İnsan haddini aşarsa sonu gelmiş demektir.
  • Allah bir karıncasından bile geçmez: Allah yarattığı hiçbir varlıktan rahmetini esirgemez.
  • Çok karınca deveyi öldürür:
    1. Karınca tek başına küçük ve zararsız bir hayvandır ama hepsi bir araya geldiğinde büyük zararlara yol açabilirler.
    2. Haksızlığa uğrayan kişiler tek başlarına bir şey yapamazlar ama hepsi birleştiğinde büyük bir güç oluştururlar.
  • Devenin ayağı altında karınca ezilmez: Zengin, güçlü yüksek mevki sahibi kimselerin koruması altındaki kişilere zarar vermeye kalkışan olmaz.
  • Devenin yükünü karınca çeker mi?: Büyük işlerin veya yüklerin küçük ve zayıf varlıklar tarafından üstlenilmesinin mümkün olmadığını ifade eder. Bu atasözü, her işin ve yükün, onunla başa çıkabilecek nitelikteki kişiler veya varlıklar tarafından yapılması gerektiğini belirtir.
  • Dünya karıncalı kütüğe benzer, gelen bilmez ki, giden bilsin: Dünya sırlarla doludur. Üzerinde yaşayan milyonlarca canlı doğar ve ölür. Bu düzen bozulmaz.
  • Düşman karınca gibi ise sen fil gibi san: İnsan düşmanını küçümser, ondan sakınmaya gerek görmezse bir gün bunun bedelini çok ağır şekilde ödeyebilir.
  • Düşmanın karınca ise de hor bakma (Düşmanın karınca olsa kendini merdane tut / Hasımdan sakın karınca ise de)*: Düşmanın ne kadar güçsüz olursa olsun dikkat et, uyanık ol (merdane: mertçe, yiğitçe).
  • İyi bak da karıncadan iş öğren: Başarılı bir kişi olmak istiyorsan çok çalışkan, yetenekli kimseleri kendine örnek al.
  • Kadı ekmeğini karınca yemez: Dürüst ve namuslu olarak tanınan kişileri kimse haksızlıkla suçlayamaz, kimse onlardan davacı olmaz.


Karınca ile ilgili birleşik kelimeler


  • Karınca asidi: (kimya) Karıncalarda ve kimi bitkilerde bulunan bir çeşit asit, formikasit.
  • Karınca beyi: Dölleme görevini yaptıktan sonra öldürülen erkek karınca.
  • Karınca tımarı: Bazı kuşların, tüylerinin arkasındaki asalakları yok etmek için kendilerini karıncalara temizletme alışkanlığı.
  • Karıncalar: Zar kanatlıların, karınca adı altında toplanan ve 3500'den fazla türü olan bir familyası.