Karanlık nedir ne demektir? Karanlık ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Zifiri karanlık bir gecede puslu ormanda uzakta bir ışık
Karanlık
  1. Işıksız, ışık bulunmayan ya da ışık almayan, aydınlık karşıtı: Alt kat, zindan gibi karanlıktı (R. N. Güntekin). Penceresiz, karanlık bir bölmeydi bu (A. Özakın).
  2. Işıksız yer ya da bu yerin durumu: Sen sabah karanlığında işe gidersin / Ben sabah karanlığında (A. Damar).
  3. (mecazi) Gereğince anlaşılıp bilinememe durumu: Bu olayın karanlık yönleri çok.
  4. Kötü, tehlikeli: Böyle karanlık işler hep tehlikesiz gibi gösterilir (K. Tahir)

Karanlık ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "karanlık" kelimesi geçen deyimler, birleşik kelimeler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Karanlık basmak (çökmek): (Hava) Kararmak, akşam olmak: Nihayet akşam oldu. Karanlık bastı. Artık yüzlerimizi görmüyor, yalnız seslerimizi duyuyorduk (A. Haşim). Dışarıda karanlık çökmüştü. Gece yaklaşmıştı.
  • Karanlık etmek: Bir şeyin önünde durarak görünmesine engel olmak: Karanlık etme. Az geri çekil hele... (A. Püsküllüoğlu)
  • Karanlık görmek: (Bir işin, bir kimsenin) Geleceğini parlak bulmamak, o konuda iyimser görüşü olmamak: Modern toplumun geleceğini böylesine karanlık görüyordu. (T. Timur)
  • Karanlık kesilmek: Ortalık birdenbire kararmak: Gece kandili birdenbire sönmüş, oda zifiri karanlık kesilmişti. (Ö. Seyfettin)
  • Karanlık nokta: Bilinmeyen, gizli, şüpheli konu: Müzakerelere rağmen belirsizlikler halledilememiş, karanlık noktalar aydınlatılamamıştı. (A. E. Kavaklı)
  • Karanlığa gömülmek:
    1. Koyu karanlık içinde kalmak: Uzun gece sonunda gelmiş, şehir karanlığa gömülmüştü. (O. Diler)
    2. (mecazi) Büyük sıkıntı ve keder içinde kalmak: Ondan uzaklaşınca karanlığa gömüldü, acılara mahkûm oldu. (İ. Şenocak)
  • Karanlığa kalmak: Varılacak yere varmadan akşam olmak: Evdeki hesap yoldakine uymadı, karanlığa kaldık. Dışarıda kurt ulumasına benzer bir ses var. (Ş. G. Karacan)
  • Karanlığa karışmak: Karanlığın içinde görünmez olmak: Hızla çam ağaçlarının arasında karanlığa karıştı. (Y. Mizmari)
  • Karanlığa kurşun sıkmak: Bilgisizlik ve kararsızlık içinde gelişigüzel davranışta bulunmak: Düşmanı tanımadan savaşa çıkmak, kör gözle karanlığa kurşun sıkmağa benzer. (İ. Selçuk)
  • Karanlığı yırtmak (deşmek):
    1. Karanlıkta görmeye çalışmak, aydınlığa çıkmaya çalışmak: Karanlığı yırtıp sökeyim diye bakıyordu ya nafileydi (T. Dursun K.). Karanlığı yırtmak istercesine gözlerini iri iri açıp baktı. (T. Gündüz)
    2. (mecazi) Büyük sıkıntı ve üzüntüden kurtulmak için çabalamak: Kıbrıs'ın üstündeki o kalın karanlığı yırtmak istediler. (M. N. Sepetçioğlu)
  • Karanlıkta göz kırpmak: Bir şeyi anlatmak isterken karşısındakinin anlayamayacağı bir işarette bulunmak veya bir söz söylemek. Yaptığı hareket veya söylediği söz, maksadını anlamasını istediği kimse tarafından anlaşılmayacak kadar belirsiz olmak: Karanlıkta göz mü kırpmaktadır, sağırlar dünyasında ıslık mı çalmaktadır? (H. Mümtaz). Duyulmayacağını bildiğin halde uzaktan uzağa bir sesleniş, karanlıkta göz kırpmak gibi bir şey benimki. (M. Erkenekli)

Karanlık ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "karanlık" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Karanlıkta görülen iş alaca olur: Karanlıkta yapılan iş iyi seçilemediği için insanları hataya düşürebilir.
  • Karanlıkta helva yiyenin sırrını Mevla bilir: Hiç kimseye belli etmeden, gizli saklı iş yürütenlerin gerçekte nasıl kimseler olduğunu yalnızca Allah bilir.
  • Akşamın işine gündüz gülermiş: Gece karanlıkta yapılan işlerin hatalı veya eksik olacağını ifade eder. İşlerin doğru ve verimli yapılması için uygun zaman ve aydınlık gereklidir (?).
  • Akşamın sabahı var: Her zorluğun veya karanlık dönemin sonunda bir çözüm veya aydınlık geleceğini ifade eder. Sabır ve umutla beklemek, sıkıntıların geçici olduğunu anlamak için öğüt verir.
  • Ay karanlığı akşamdan belli olur:
    1. Bir işin iyi mi, kötü mü sonuçlanacağı başlangıcından belli olur.
    2. İnsan, başına bir felaket geleceği zaman bunun sıkıntısını önceden hisseder.
  • Ayın on beşi karanlık olsa, on beşi aydınlık olur: Zorlukların ardından gelen aydınlık ve rahatlama dönemlerini ifade eder. Her karanlık zamanın ardından mutlaka bir aydınlık geleceği umudunu taşır; bu, yaşamın döngüsel doğasını vurgular.
  • Çıra dibi karanlık olur (Çıra dibine ışık vermez)*: Başkalarına bol bol yardım yaptığı halde kendi yakınlarına bir faydası olmayan kişiyi anlatır.
  • Gecenin en karanlık zamanı şafaktan önceki zamandır: Sıkıntıların en yoğun olduğu anın genellikle sona ermek üzere olduğu zaman olduğunu ifade eder. İnsanlar, sorunların en zorlu döneminde umutsuzluğa kapılabilir, ancak bu an aynı zamanda çözümün ve rahatlamanın da en yakın olduğu andır.
  • Gecenin gözü yoktur: Geceleyin yapılan işlerin gizli kalma olasılığının daha yüksek olduğunu ifade eder. Karanlık, insanların dikkatinden kaçan veya fark edilmesi zor olan durumlara zemin hazırlar.
  • Gündüz kandilini hazırlamayan gece karanlığa razı demektir: Geleceğini düşünmeden hazırlık yapmayan veya elindeki imkanları değerlendirmeyen kişinin, ilerde sıkıntıya düştüğü zaman yakınmaya hakkı yoktur.
  • Her aydınlığın bir karanlığı var, her karanlığın bir aydınlığı var: Hayatta iyi ve kötü, mutluluk ve üzüntü gibi zıtlıkların her zaman var olduğunu ifade eder. İnsan, zor zamanların ardından güzel günlerin geleceğini bilmeli ve iyi günlerin de sonsuz olmadığını unutmamalıdır.
  • Her gecenin bir gündüzü vardır: Her zor veya karanlık dönemin ardından mutlaka aydınlık ve iyi bir dönemin geleceğini ifade eder. Zor zamanların geçici olduğunu, umutsuzluğa kapılmamak gerektiğini ve sonunda daha iyi günlerin geleceğini vurgular.
  • Kara kız karanlıkta sevilir: Gönül işleri açıktan açığa herkesin gözü önünde yapılmaz.
  • Mum dibi karanlık olur*: Sürekli olarak başkalarına yardım eden ve yardım etmeyi seven kimselerin, kendileri için bir şey yapacak fırsatları olmaz: Mum gibi ol, mum gibi olma! Mum gibi ol ki senden başkalarına ışık erişsin, mum gibi olma ki başkalarını aydınlatırken kendini karanlıkta bırakmayasın. (Şeyh Bahâeddin Nakşibend)
  • Ne karanlıkta yat, ne kara düş gör*: Başımızı derde sokmak istemiyorsak tehlikeli işlerden uzak durmalıyız.
  • Vardığın yer karanlık ise, sen de gözünü kapat: İnsanın bazen içinde bulunduğu olumsuz koşullara uyum sağlaması gerektiğini ifade eder. Zor ve değiştirilemez durumlarda direnmek yerine, şartlara uygun hareket etmek daha akıllıcadır.