- Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum: Kalp zenginliği, kanaattir. Yüce Allah'ın lütfettiğine razı olmak, başkalarının elinde olana tamah etmemektir (H. Bayancuk). Kanaat tükenmeyen hazinedir.
- Kanı, kanış, inanç, düşünce: Benim kanaatim odur ki imza ettiğimiz Antlaşma ile hakiki bir barış yapacağız (C. Çetintaş). Bu çok yaygın bir kanaattir. Ama bir kanaattir. Olgularla hiçbir bağlantısı yoktur.
- Kanaat etmek: Yetinmek: Kanaat etmekten hiç kimse ölmedi, hırs da hiç kimseyi zengin etmedi. (İlgili söz: Mevlana)
- Kanaat notu: Öğretmenin, gözlemine dayanarak öğrenciye verdiği not.
Kanaat ile ilgili deyimler
İçinde "kanaat" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Kanaat beslemek: Ummak, inancında olmak: Kendi talihinin de günün birinde kendisine en kıymettar bir zafer tacı giydireceğine kat'iyyetle kanaat besliyordu. (Z. Şakir)
- Kanaat getirmek: (deyiminin anlamı) Kanmak, inanmak, aklı yatmak: Bu soruya cevap ararken haklı olduklarına kanaat getirdim. (M. Kanatlı)
- Kanaat sahibi: Elindekilerle yetinen, açgözlülük yapmayan: Kul kanaat sahibi olduğu zaman hürdür. Hırsa kapıldığında köle olur. (Ahmed er-Rufai)
- Kanaat uyandırmak: İzlenim bırakmak: Bu görüşme bende şöyle bir kanaat uyandırdı: Birçok şeyler vardı ortada ve fakat ben onların hiç birisini bilmiyordum, bilemiyordum. (İlgili cümle: C. Kutay)
- Kanaatinde olmak: İnancında ya da görüşünde olmak.
Kanaat ile ilgili atasözleri
İçinde "kanaat" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Kanaat gibi devlet olmaz: (atasözünün anlamı) Gereksinmeleri için çok şey istemeyen, elindekiyle yetinmesini bilen kişi mutlu olur.
Soru/Yorum Formu