- Kendi cinsinden olanlara göre kalınlığı ve genişliği az olan, kalın karşıtı: İnce tahtadan yapılmış, üstüne çuha kaplanmıştı. (Ö. Seyfettin)
- Taneleri ufak olan, iri karşıtı: Her tarafı ince bir toz kaplamıştı.
- Ayrıntıları çok olup aşırı özen gerektiren, kaba karşıtı: El emeği göz nuru dökülen nakışların, oyaların ince işi, fabrika mallarının ucuzluğuyla rekabet edemedi.
- (mecazi) Düşünce, duygu ya da davranış bakımından insanın sevgi ve saygısını kazanan: İnce bir insan. İnce bir davranış.
- Görevini büyük bir duyarlıkla yapan: Her büyük virtüözün ince bir kulağı olması gerekir.
- Minyon.
- (Ses için) Tiz, pes karşıtı: İnce bir çocuk sesi.
- (Sıvılar için) Yoğunluğu az ve akışkan olan: İnce yağlar.
İnce ile ilgili birleşik kelime ve fiiller
- İnce düşünce: Herkesin harcı olmayan geçerli ve yararlı düşünce.
- İnce düşünmek: Ayrıntılı bir biçimde düşünmek.
- İnce iş: Özenli ve hesaplı davranış.
İnce ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "ince" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- İnce eleyip (eğirip) sık dokumak: (deyiminin anlamı) Titizce iş görmek: Fakat ben işimi çok titiz yapan, ince eleyip sık dokuyan birisi olarak bu kadar yanılmayı bir türlü hazmedemiyordum. (H. Dönmez)
- İnce ince: Belli belirsiz, hafif hafif ya da belli etmeden: Biraz sonra rahmet, çakal yağmuruna çevirdi. İnce ince yağmaya başladı. (R. Enis)
- İnce kesim: Kesimleri ince zayıf (kimse), nahif.
- İnceden inceye: Titizce, ayrıntılara inerek: Gördüğünüz gibi her şeyi inceden inceye hesapladığımız halde, nasıl olup da Övreke'de temmuzda yağmur çiselediğini unutmuş olduğumuza hâlâ şaşmaktayım. (A. Nesin)
- İncesini ipe kalınını çöpe dizmek: Bir işi, ayrıntılarına değin inerek didik didik etmek.
Soru/Yorum Formu