İnat nedir ne demektir? İnat ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 2
Bir adamın çekmesine bir adamın itmesine rağmen inat ederek gitmeyen katır ya da eşek, katır inadı
Katır inadı
  1. Bir konuda direnme, ayak direme, vazgeçmeme, direnim: Gerçekten de ne adamdı Yarabbi! İnadının üstüne yoktu. (N. Cumalı)
  2. (halk dilinde) İnatçı: Kadın inatmış, arabadan inmem, şoförü de bırakmam, diyormuş. (R. H. Karay)
  3. Birine karşı çıkma, karşı düşünce ileri sürme: Ona inat bu işi yapacağım.


İnat ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde veya anlamında "inat" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • İnada binmek (bindirmek): İnat konusu hâline gelmek: İş inada bindi işte... Çıkmıyorum, çıkmayacağım, çıkmam da... (A. Atalay). İnada bindirdi, ne edecek edecek, oğlanın bir suçunu yakalayacak da, revire meydancı olmasını önleyecek... (K. Tahir)
  • İnadı inat: Dediği dedik, sözünden dönmez: Ama nerde! İnadı inattı Nevruz bacının. Yıllar geçti, inadı geçmedi. (T. Yücel)
  • İnadım inat, adım Hacı (Kel) Murat: "İnadımdan kesinlikle vazgeçmem" anlamında kullanılır: Hani keçi inadı derler ya, öyle. Bu adam o kadar inatmış ki inadı tuttu mu, karısıyla konuşmazmış. Öyle ki yıllar önce karısıyla kavga etmiş. Kavga ettikten sonra inadım inat, adım Kel Murat deyip karısıyla tam iki yıl üç ay konuşmamış. (H. Bektaş)
  • İnadım inat olmak: Söylediğinden veya yaptığından vazgeçmemek, çok direnmek: Her ikisi de "inadım inat" dedi. Böylece altmış beş yıl süren evliliklerinin son otuz yılını dargın yaşadılar. (E. Demirel)
  • İnadı tutmak: Direnme isteği uyanmak: Fakat merkebin inadı tuttu ayak direyip yürümemeğe başladı. (İlgili cümle kaynağı: N. F. Kısakürek)
  • Aksiliği tutmak: Güçlük çıkarmak, inadında direnmek: Komiserin de aksiliği tuttu, ifadesini almadan bırakmadı.
  • Ayak diremek (diretmek): Direnmek, ısrar etmek, inat edip karşı gelmek: Gitmemek için ayak diriyordu (H. Mutlu). Kadın, köyünden çıkmamak için ayak diretiyordu. (M. Baydar)
  • Damarı tutmak: Kötü huyu, aksiliği depreşmek, inatlaşmak: Deli Murat'ın inat damarı tuttu. İçinden, "Ulan, ben sana mutlaka aşımdan tattıracağım!" dedi. (Ö. Seyfettin)
  • Gâvur inadı tutmak: İyiden iyiye inatlaşmaya başlamak: Gâvur inadı var rezilde. Ulan gelmiş geçmiş bir şey. Sür git'de mâna var mı? (O. Kemal)
  • İş inada binmek:
    1. Zıt görüş ve davranışta ısrar etmek, direnmek: Gelmemekte ısrar ediyordu. Anlaşılan iş inada binmişti. (C. Suavi)
    2. Bir işin üstesinden gelebileceğini göstermeye çalışmak: İmtihanda başarısız olmamak için de deli gibi çalışıyordum. İş inada binmişti. Bu, benim bütün benliğimi istila eden bir meydan okumaya ve bir izzet-i nefis meselesine dönüşmüştü. (A. Y. Özemre)
  • Katır gibi: İnatçı (kimse): Çok mert kadındır, katır gibi de inatçıdır; öyle inatçıdır ki bir şeye karar verdi miydi sonunda ben mutlaka onu yapmaya mecbur olurum. (E. Zola)
  • Keçi gibi inat etmek: Çok inatçı davranmak, dediğinden hiç dönmemek: Keçi gibi niye inat ettin, ille de gideceğim diyerek? Gittin işte, erdin mi muradına? Sorarım n'oldu sanki?
  • Keçileşmek: (mecazi) İnadı tutmak: "Keçileşme, emrimi derhâl yerine getir!" diye sertçe ikaz etti.
  • Keçiliği tutmak: İnatçılık etmeye başlamak: Yine keçiliğim mi tuttu nedir 'bizimkilere' (göç edebiyatına inat) tuttum, yeni edebi numaramdır diye Üç Beş Kişi'den iki sayfa okudum. (İlgili cümle kaynağı: A. Ağaoğlu)
  • Keçilik: İnatçılık: "Ali keçilik etmeyi bırak lütfen. Araba kalsın diyorum, kalsın! Sen git işlerini hallet..." (E. Barın)
  • Keçilik etmek: İnat etmek: Öyle üsteledi, öyle keçilik etti ki, boş verdi herkes, o da ön sıranın bir başına balkabağı gibi dikildi.
  • Nuh deyip, peygamber dememek: İnat etmek, ayak diremek: Öyle diller dökmüştü ki, Nuh deyip peygamber demeyen kızların inadını kıramamıştı. (S. Topal)


İnat ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde veya anlamında "inat" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • İnat, eşeğe yakışır: İnatçılık kişiyi çoğu zaman zarara uğratır. Bu yüzden akıllı, kendini bilen kimseler fazla inatçı olmazlar.
  • Akçe, bir murat içindir, bir inat içindir: İnsan zengin olmayı hem iyi yaşamak için ister, hem de başkalarını kıskandırmak için.
  • Başını kestirir, sözünden dönmez: Bazı kimseler öylesine inatçı ve hırslı olurlar ki bir işi yapmayı kafalarına koyduklarında onları hiçbir şey bu kararlarından vazgeçiremez.
  • Bin kere söyle eşeğe, bir kere inmez aşağa: İnatçı kimseler kim ne derse desin, kendi bildiklerini yaparlar.
  • Bir inat, bir murat*: İnatçı kişi, her inadında istediği bir şeyi elde eder.
  • Bir şeyi murat etme, olduysa inat etme: Bir işi ölçüsünde bırakmayı bilmek gerekir.
  • Dininden döner, dediğinden dönmez: İnsanların inatçılıklarının ve sözlerinde diretme eğilimlerinin, bazen inanç değişikliklerinden bile daha güçlü olduğunu vurgular.
  • İnsan inat için kırk batman tuz ver: Baz insanlar inat uğruna zarar göreceklerini bile bile yanlış davranabilirler.
  • Katır anasını tanımaz: İnatçı insanlar, haklı olduklarına inandıkları konularda kim ne söylerse söylesin fikirlerini yine de değiştirmezler.
  • Keçi geberse de kuyruğunu indirmez*: (atasözünün anlamı) İnatçı, ölse de inadını bırakmaz.
  • Keçi gicikten/kaşıntıdan ölüyor, kuyruğu dik: İnatçı kişi yaptığı işten zarar görse bile yine de hiçbir şey olmamış gibi işine devam eder.
  • Maşa gibi dikilmesini değil, kavak gibi eğilmesini bilmeli, körü körüne inat etmemeli: İnatçı ve dik başlı olmak yerine esnek ve uyumlu olmanın daha faydalı olduğunu ifade eder. Kişi gerektiğinde esnemeli ve uyum sağlamalı, inatçılık yapmamalıdır.
  • Meramından döner inadından dönmez: Bazı inatçı kimseler bir şeyi elde etmek için uğraşmaya başladıklarında zamanla o şeye olan istekleri kaybolsa bile yine de o işi yarıda bırakmazlar.
  • Zayıf hayvan inatçı, aç insan kavgacı olur: Zor durumda olan kişilerin veya varlıkların daha fazla direniş gösterdiğini ve mücadeleci olduklarını ifade eder.


İnat ile ilgili birleşik fiil ve kelimeler


  • İnadına:
    1. Terslik olsun diye: İnadına yaramazlık, inadına ders çalışmama, inadına saç uzatma, inadına küpe takma... (S. Çamlıca)
    2. Gereğinin tersine: İnadına konuştular, inadına susmadılar. (N. Alan)
  • İnat etmek: Direnmek, ayak diremek, ısrarla bir şeyin üstünde durmak: Evlenmemekte inat ediyordu.
  • İnatçı: Direngen, ayak direyici, inat eden: İnatçı insanlar kendi aralarında üçe ayrılırlar: dik kafalılar, boş kafalılar ve kalın kafalılar. (Aristoteles)
  • İnatçılık etmek: Söylediğinde ya da istediğinde, gereğinden fazla mantıksızca ısrar etmek: İnatçılık ve aptallık ikiz kardeştirler (İlgili söz: Sophokles)
  • Eşek inadı: Söylediğinden, tutumundan kesinlikle dönmeme, ne olursa olsun, kendi bildiğinde diretme: ... çok aksidir. "Yooo" dedi mi bir daha "hee" dedirttiremezsin. Onda eşek inadı vardır. Hatır işi pek bilmez. (M. Adıbeş)
  • Gâvur inadı: Yumuşatılamayan, yok edilemeyen inat: Ne yapsalar nafile. Ne inattı bu? Gavur inadı. (O. Kemal)
  • Katır inadı: Fazla inatçı olma durumu: Katırın inadı meşhurdur, onunla sahibi bile baş etmekte büyük zorluklar çeker. (A. Kurdoğlu)
  • Keçi inadı: Bir türlü yumuşamayan, vazgeçilmeyen, sürdürülen inat: Keçi inadı vardır onda. Söylediklerini kabul etmesi imkansız. (Ö. Tekdemir)
  • Keçi kafalı: Dik başlı, inatçı: Şunu bil ki, keçi kafalı herif, senin bu tozu dumana katan yiğitlik gösterilerinin şuncacık bir değeri yok!
( 2 soru/yorum )

Soru ve Yorumlar: 2


Anonim:
daha fazla deyim olabilirmiş ama yine de güzel
20/12/15 13:03
Anonim:
aynen krdş
28/4/16 13:43