|
2 sayısı |
İçinde "iki" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- İki ahbap çavuşlar: (şaka yollu) Her yerde birlikte görülüp çok sıkı fıkı olan iki arkadaş için söylenir.
- İki analı kuzu: Anası babası tarafından el üstünde tutulan çocuk.
- İki arada bir derede: Sıkışık durumlarda bile bir fırsat bularak.
- İki arada bir derede kalmak: (deyiminin anlamı) Çok güç bir durumla karşı karşıya olmak.
- İki ateş arasında kalmak: Karşıt iki gücün baskısı altında bulunarak ne yapacağını şaşırmak.
- İki ayağını bir pabuca sokmak: Bir kimseyi, bir işi dar bir zamanda yapmaya zorlayıp sıkışık duruma sokmak.
- İki ayaklı eşek: Düşüncesiz kimse.
- İki başlı tutmak: (Bir işte) Bütün olasılıkları göz önüne alarak hareket etmek.
- İki baştan olmak: Bir iş ancak iki tarafın iyi niyetiyle olabilmek: İyi geçim iki baştan olur.
- İki büklüm: Eğilerek ya da yaşlılıktan iki kat olmuş.
- İki büklüm olmak: Çok ihtiyarlamak: İki büklüm abdestini tazeliyordu.
- İki cami arasında kalmış beynamaz: İki yoldan hangisini tutacağını, ne yapacağını şaşırmış.
- İki cami arasında kalmış beynamaza dönmek: İki yoldan hangisini tutacağını şaşırmak, neye karar vereceğini bilemez duruma düşmek.
- İki çift laf (söz, lakırdı): Birkaç söz.
- İki dinden avare: Hiç kimseye ya da inanca bağlı olmayan kimse.
- İki dirhem bir çekirdek: Giyimi aşırı derecede özenli.
- İki eli böğründe kalmak: Çaresiz kalıp ne yapacağını bilemez durumda olmak.
- İki eli kanda olsa: Elindeki iş ne kadar önemli olursa olsun, hani durumda olsa da.
- İki eli şakaklarında düşünmek: Derin derin düşünmek.
- İki eli yakasında olmak: Kıyamette bile birinden sorulacak hesabı olmak.
- İki elim yanıma gelecek: Nasılsa ölüp Allah (c.c.) katına çıkacağım için yalan söyleyemem anlamına kullanılır.
- İki gözü iki çeşme: Aşırı derecede gözyaşı dökme.
- İki gözüm: Okşayıcı bir sesleniş olarak kullanılan söz.
- İki gözüm önüme aksın (kör olsun): "Kör olayım" anlamında, yalandan sakınma andı.
- İki hırtı bir pırtı: Aşırı yoksul.
- İki kat olmak:
- Eğilip bükülmek.
- Yaşlılık ya da hastalık gibi nedenlerle beli bükülmek.
- İki kuyruklu: (argo) Kusurlu.
- İki lakırdı etmek:
- (Birini) Sözle paylamak.
- (Aralarında) Kısaca sohbet etmek.
- (Birini) İki paralık etmek: Değerini pek düşürmek, rezil etmek.
- İki paralık olmak: Çok utanılacak bir duruma düşmek.
- İki rahmetten biri: (Çok çeken ağır hastalar için) "İyileşsin" ya da "ölüp kurtulsun".
- İki satır dertleşmek (konuşmak): Dostça sohbette bulunmak, biraz dertleşmek.
- İki satır yazmak: Kısa bir mektup yazmak.
- İki seksen uzanmak: (argo)
- Bir darbe karşısında boylu boyunca yere serilmek.
- Keyiflenmek, neşelenmek, zevklenmek.
- (Birini) İki seksen uzatmak: (argo) Güçlü bir vuruşla yere sermek.
- İki söz bir pazar: Uzun uzadıya pazarlık etmeden.
- İki sözü (lafı, lakırdıyı) bir araya getirememek: Düşündüğünü doğru dürüst anlatamamak.
- İki ucunu bir araya getirememek: Denkleştirememek.
- İki yakası bir araya gelmemek: Geçim sıkıntısından bir türlü kurtulamamak.
- İkide bir (ikide birde): Sık sık.
- İkisi bir (aynı) kapıya çıkar: İkisi de aynı sonuca varır.
- İkisini bir kazana koysalar kaynamazlar: Aralarındaki anlaşmazlık o kadar büyüktür ki onları uzlaştırma çaresi bulunamaz.
Soru/Yorum Formu