- Çabukluk, sürat: Bir kertenkele hızla kaçtı ve birkaç ağustos böceği sustu. (S. Ali)
- Hareketten doğan güç, şiddet: Rüzgar hızıyla çalışan elektrik santrali.
- (fizik)
- Bir cismin belli bir yönde aldığı yolun zamana oranı.
- Bir eksen çevresinde dönen bir cismin aldığı yolun zamana oranı; çizgisel hızın yarıçapa oranı.
Hız ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "hız" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Hız almak: Atlamak için geri geri çekilip birdenbire ileriye doğru fırlamak: Bir daha geriye çekildi, hız aldı, kapıya şiddetli bir omuz vurdu. (P. Safa)
- Hız vermek: (deyiminin anlamı)
- Hızını artırmak, hızlandırmak: Çalışır durumdaki motorun yanına oturup, korku dolu haliyle tekneye hız verdi.
- Gayret vermek: Tarihi araştırmalarına yeni bir hız verdi. (İ. Kafesoğlu)
- Hız yapmak: Aşırı süratli gitmek: "Hız yapma. Acelemiz yok." dedi. (B. K. Sarısoy)
- Hızını alamamak:
- Hızını yenememek, hızla gidişini yavaşlatamamak: Kamyon hızını alamadı, biraz ilerde durabildi. (K. Bilbaşar)
- Hızlanamamak: Uçak gerekli havalanma hızını alamıyordu. (Tarih ve toplum)
- (mecazi) Öfkesini yenememek, yatışamamak: "İşe yaramaz herifler!" diye öfkeyle haykırıp habercinin üzerine hiddetle yürüdü. Hızını alamadı, elinin tersiyle haberciye sert bir tokat indirdi. (A. S. Durmaz)
- Hızını almak:
- Şiddetini yenmek, yatışmak: Sıcak ancak hızını almış, akşam serinliği ancak, tuğla duvarlar arasına sıkışıp kalmış balkonlara tatlı tatlı sızmaya başlamıştı (Varlık yıllığı). Fırtına hızını aldı. (TDK)
- Yavaşlamak, hızını yitirmek: Yar Hisar yolunun başlangıcında Orhan Bey hızını aldı artık, rahvana döndü, yavaşladı. (M. N. Sepetçioğlu)
- Hızını kaybetmek (veya yitirmek): Etkisini, geçerliliğini yitirmek, hükmü kalmamak: Dışarıda devam eden yağmur artık ilk yağmaya başladığı zamanki hızını kaybetmişti. (S. Karabaş)
- Hızını kesmek: Yavaşlamak, yavaşlatmak: At, binicisinden kurtulunca hızını kesti ve durdu. (M. Ü. Menteş)
- Hızlı yaşamak: Eğlenceye ve gönül maceralarına aşırı düşkün bir yaşamı olmak: Yerinde duramayan hızlı yaşayan biriymiş, arkadaşları da ona hızlı derlermiş.
- Var hızıyla: Olanca hızıyla: Kötü olasılıklar doldu içine. Var hızıyla koşmaya başladı. (F. Baykurt)
Hız ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde veya anlamında "hızlı" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Hızlı sağanak tez geçer*: Ani ve büyük bir hızla başlayan olayların kısa ömürlü olacağını ifade eder. Hızlı ve aceleci başlangıçlar genellikle uzun süre devam etmez.
- Acele ile pire tut (tutulur): Hız gereken işlerde acele etmenin zararlı olmayacağını, hatta yararlı olabileceğini ifade eder.
- Acımış eşek katırdan yürük olur: Canı yanan eşek attan hızlı gider; acı çeken kişi de acısını dindirmek amacıyla kendisinden beklenmeyen bir hızla hareket eder.
- Ağır giden yol alır, hızlı giden yolda kalır: İşleri yavaş ve dikkatli yapanların başarıya ulaşacağını, acele edenlerin ise başarısız olacağını ifade eder. Sabır ve özenle ilerleyen kişi, daha sağlam adımlar atar.
- Ardından sapan taşı yetişmez*: Çok hızlı hareket eden birinin, onu yakalamak veya yetişmek için yapılan çabaların yetersiz kalacağını ifade eder.
- Beygirin suratını değil süratini överler: Bir şeyin dış görünüşünden ziyade işlevselliğinin ve performansının önemli olduğunu anlatır. Atlarda olduğu gibi, insanlarda ve nesnelerde de değerli olan hız ve yetenektir, görünüş değil.
Hız ile ilgili birleşik kelimeler
- Hız diyagramı: (matematik) Hızın değişimini gösteren grafik.
- Hız düşmesi: Uçuş durumundaki bir uçağın hızı, havada kalabilmesi için gerekli hızın altına düştüğü zaman, uçağın bulunduğu dinamik durum.
- Hız göstergesi: Hız ölçer.
- Hız kontrol aracı: İçinde hava hızını ölçmeye özgü bir araç bulunan madensel kutu.
- Hız testleri: (eğit.) Belirtilen uygulama süresi içinde hiç kimseye bütün soruları cevaplama olanağı vermeyen testlerin genel adı.
- Hızlı hızlı: Hızlı bir şekilde, çabuk çabuk: Böyle hızlı hızlı gidişi, belki sevdiği kızı görmek içindi. (A. Nesin)
Soru/Yorum Formu