Helal |
- Dinin kurallarına aykırı olmayan, dince yasaklanmamış, kullanılabilir olan (haram karşıtı): Evcil olanlardan deve, sığır, manda, koyun, keçi, tavuk, kaz, ördek, güvercin helaldir. Katır ile eşeğin etini yemek haramdır. (Kolektif)
- (mecazi, halk dilinde) Genellikle kadın için nikahlı eş: Artık bir ömür helalimsin. Sana ne zarar gelmesini isterim ne de üzülmeni. (İlgili cümle kaynağı: M. İsfahan)
- Bir durumun beğenildiğini göstermek için "bravo, aferin" anlamında kullanılan bir söz: Helal sana, attın gene golünü! (T. Akansu). Ne yaman güreşçiymişsin, helal sana!
Helal ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "helal" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Helal etmek: Allah (c.c.)'ı tanık tutarak birine bir şeyi bağışlamak, hakkının geçmiş olmasından razı olmak: Babasından alacağı daha çokmuş ama Öksüz Memet'e acıdığından, ineği alıp geri kalan alacağını da helal etti... (A. Nesin)
- Helal olmak: Yapılmasında veya kullanılmasında dinen sakınca bulunmamak, uygun ve yerinde olmak: Besmele ile kesilen hayvan helal olur. (M. Z. Kotku)
- Helal olsun:
- "Hakkımı helal ediyorum, bağışlıyorum" anlamında bir söz: Benden kalan ne varsa sana; helal ettim, helal olsun! (A. Dutar). "Helal olsun kızım, helal olsun sana ne yaptıysam" dedi. (E. Barın)
- Aferin, bravo doğrusu: Helal olsun sana aslanım. Adamı duman ettin (V. Öngören). Helal olsun, ondan bu cesareti beklemezdim doğrusu.
- Bir davranış karşısında sitemle söylenen bir söz: Ben senin için istifaya kalktım. Oysa sen beni sattın. Helal olsun sana. (Z. Saral)
- Helal süt emmek (Helal süt emmiş): Doğruluktan ayrılmaz, çok temiz (kimse): Bizim buralarda "helal süt emmiş" olmak önemlidir. Harama bulaşmamış, doğruluk ve dürüstlükten ayrılmamıştık, kimsenin malına göz dikmemiştik. (M. Akpak)
- Helali hoş olsun:
- Verdiğimi, gönülden, isteye isteye verdim: Kağıtta "Ey Allah'ın temiz yürekli kulları! Yaptığınız işi gözlerimle gördüm. Bu iş benim çok hoşuma gittiği için, size bu altınları hediye ediyorum. Helali hoş olsun!" diye bir not varmış. (Ö. Okyay)
- Karşılık beklediğim için yardım etmiş veya emek vermiş değilim: Allah'ın izni, milletin duası ve desteği sayesinde yola devam ettik. Eserlerimiz, emeklerimiz milletimize helali hoş olsun. (M. Ferik)
- Helallik dilemek (almak): Birinden hakkını helal etmesini kendisini bağışlamasını istemek: Benden helallik diledi. "Sana çok çektirdim kıymetini bilemedim," dedi (S. Bozçelik). Babasının, anasının ellerini öpüp helallik aldı. (C. Yılmaz)
- Helallik vermek: Helal etmek, "helali hoş olsun" demek: Amcasının elini öptü, helallik verip helallik aldı (R. Durbaş). Kapısına gelmişti. Ona son bir kez helallik vermek ve ondan son kez helallik istemek için... (E. Dinç)
- (bir kadını) Helalliğe almak: Bir kadını nikahına almak, o kadını nikahlı karısı yapmak: Beyrek and içti: Oğuz yurduna sağ–salim varsam, gelip seni helalliğime almazsam, kılıcımla doğranayım! Okum bana saplansın! (Dede Korkut)
- Anasının ak sütü gibi helal etmek: Karşılıksız olarak bağışlamak: Ama sen borcunu ödemeden bu dünyadan göçersen; bil ki, ben onu peşinen ve ananın ak sütü gibi helal ettim... (S. Kaplan)
- Hakkını helal etmek: Hakkını, emeğini bağışlamak: Bana hakkını helal etmeyen annem, bu gün hakkını helal etti. Zaten anneler böyledir. Önce kızarlar, şefkatleri baskın gelir ve haklarını helal ederler. (N. Sanlı)
- Sütünü helal etmemek: Analık hakkını helal etmemek: "Torunumu bu okula kaydettirmezsen sütümü helal etmem" dedi. (H. Tokak)
Helal ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "helal" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Helal incelir, ama üzülmez: Dürüst ve helal yoldan kazanılan malın zaman zaman azalsa da tamamen yok olmayacağını ifade eder. Helal kazançta bereket ve dayanıklılık vardır (üzülmek: kopmak).
- Helal ise hesap, haram ise azap: Helal yoldan kazanılan malın insanı rahatlatacağı ve hesap vermekten çekinmeyeceği anlamını taşır. Haram yolla elde edilen kazancın ise kişiye sıkıntı ve azap getireceğini ifade eder.
- Helal kazanç ile yağlı pilav yenmez*: (İstisnalar olmak üzere) Dürüst ve helal yollardan kazanılan paranın genellikle bol ve lüks yaşam için yeterli olmadığını ifade eder. Alın teriyle kazanılan paranın kıt kanaat yettiğini ve büyük lükslerin ancak hileli veya haram yollardan elde edilen parayla mümkün olduğunu vurgular.
- Helal mal zayi olmaz: Dürüst yollarla kazanılan malın her zaman korunacağını ve bereketli olacağını ifade eder. Helal kazanç, sahip olan kişiye uzun vadede fayda sağlar ve kaybolmaz.
- Helal malın şeytan yarısını alır, haram malı sahibiyle beraber götürür: Dürüst yollarla elde edilen kazanç kişiyi yokluğa düşürmez, ama başkalarının hakkıyla geçinen kimse bunu hayatıyla öder.
- Helal süt emmiş başkadır: Dürüst ve güvenilir insanların diğerlerinden farklı ve üstün olduğunu ifade eder. Böyle insanlar toplumda büyük değer görür ve saygı kazanırlar.
- Helale cömertlik olmaz*: Eşlerin başkalarıyla düşüp kalkmasına yine eşler göz yummamalıdır. Bu konuda cömertlik diye bir durum söz konusu olamaz.
- Helalzade barıştırır, haramzade karıştırır (Haramzade pazar bozar, helalzade pazar yapar)*: Sütü bozuk kişi, iki kimsenin arasını açar, anlaşmalarına engel olur; soylu kişi ise ara buluculuk yapar, anlaşmalarına yardım eder.
- Çocuğun yediği helal, giydiği haram*: Çocuğun iyi beslenmesi için ne kadar para harcansa yeridir. Ama çocuk giyeceğini hor kullandığı, çabuk büyüdüğü için giysileri kısa zamanda küçük gelmeye başlar; bu nedenle çocuklara pahalı giysi almak doğru değildir.
- Ekmeğini ekmekçiye ver, yarısını yerse helal olsun*: Verilecek ücret ne kadar çok olursa olsun, her iş uzmanına yaptırılmalıdır.
- Gidip de gelmemek var, gelip de görmemek/bulmamak var; hakkını helal et: Kişi uzak bir yere giderken yakınlarıyla helalleşmelidir. Çünkü gittiği yerden dönmeyebilir, dönerse de yakınlarını bulamayabilir.
- Haram geldi, helali de götürdü: Haksız ve haram yollarla elde edilen kazancın, doğru ve helal yollardan kazanılanları da yok edeceğini ifade eder. Yalan ve hileyle yapılan işin bereketi olmaz, aksine kişinin kazancına da zarar verir.
- Haram helalden tatlı gelir: Emek harcamadan veya haksız yolla elde edilen şeylerin insana daha cazip geldiğini anlatır. Ancak bu, insanı yanlış yollara sevk eden yanıltıcı bir duygudur.
- Miras helal, hele (ele) al demişler*: Miras, mirasçının en doğal hakkıdır fakat mirası ele geçirmek bu kimseyi çok uğraştırır, üzer.
- Ölüm hak, miras helal*: "Herkes ölecektir, ölenin mirası da mirasçının hakkıdır" anlamında kullanılan bir atasözü.
- Uğru malı uğruya helaldir: Haksız veya hileli yollarla kazanılan malın, benzer şekilde el değiştirmesinin adeta doğal bir sonuç olduğunu ifade eder. Hırsızdan çalınan mal, o kişi için bir kayıp olarak görülmez, çünkü aslen kendisinin de hakkıyla kazanmadığı bir şeydir (uğru: Hırsız).
Helal ile ilgili birleşik kelimeler
- Helal lokma: İçinde başkasının hakkı bulunmayan, dürüst yolla kazanılmış, hak edilmiş lokma: Haram lokma kalbi öldürür. Helal lokma ise kalbi diriltir. Lokma vardır; kalbi nurlandırır. Lokma vardır; kalbi karartır. Lokma vardır; seni dünya işleri ile meşgul eder. Lokma vardır; seni ahiret işleri ile meşgul eder. (Abdulkadir Geylâni)
- Helalinden: Helal edilerek ve gönül hoşluğuyla: Helalinden kazan, helalinden ye. Lokman haram olursa senden doğacak olanlar da şeytan olur. İki şeye dikkat et, ağzına giren lokmaya ve ağzından çıkan sözlere! (S. F. Işık)
- Helalzade:
- Nikahlı bir ana ve babadan dünyaya gelmiş.
- (mecazi) Doğruluktan ayrılmaz, dürüst kimse, helal süt emmiş: "Babam bu keseyi Harem-i Şerif'te kaybetmiş, bulan bir helalzade keseyi verince otuz altını ona müjde vermiş, geride kalan altındır içindeki..." (İlgili cümle kaynağı: Mehmet Ünal)
Ayrıca bkz.: Haram ile ilgili atasözleri ve deyimler
Soru/Yorum Formu