Ham nedir ne demektir? Ham ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
  1. Dalda sallanan yeşil renkte ham bir armut
    Ham armut
    (Meyve için) Yenecek kadar olgun olmayan, olgunlaşmamış: Ham meyveyi kopardılar dalından / Beni ayırdılar nazlı yârimden (Halk Türküsü)
  2. İşlenmemiş, doğal ya da ona yakın durumda bulunan (madde): Ham demir, ham gümüş, ham petrol, ham deri, ham ipek vb.
  3. Gerçekleşme olanağı olmayan: Birkaç saat bu ham hayalini alabildiğine genişletti. (H. R. Gürpınar)
  4. (mecazi) İnceliği olmayan, toplum kurallarını bilmeyen, kaba: Anlamaz olgun adamdan ham adam / Söz hem az hem öz gerektir vesselâm!.. (Mevlana)
  5. (spor) Bir işe ya da bir harekete alışmamış olan, idmansız: Ham vücutla ancak bu kadar koşabilirim.
  6. (tasavvuf) Tarikata yeni giren (derviş).

Ham ile ilgili birleşik kelime ve fiiller

  • Ham ervah:
    1. Kaba ruhlu, çiğ adam: Ham ervah olan ne anlar aşktan / Onlara yaraşır aşkta cehalet (Bekri Mustafa - O. C. Kaygılı)
    2. Dini konuları üstünkörü bilen, manevi yönden bir eğitime tabi tutulmamış, olgunlaşmamış olan: Ham ervah her yerde var yığın yığın, / Nedir onlar ile verip aldığın? / Uzlete mail ol, gönlüne sığın, / Cihan gönül kadar geniş değildir! (R. Tevfik)
  • Ham hayal: Gerçekleşmeyecek düşünce veya ümit: Kimse bir şey ekmeden biçemez. Bu ham hayaldir. (Mesnevi)
  • Ham insan:
    1. Olgun olmayan kimse: Ham yiyecekler nasıl makbulümüz değilse, ham insan da böyledir. (M. Z. Kotku)
    2. Vücudu çok sert, idmansız kimse.
  • Ham madde: Bir ürün üretiminde kullanılan ilk (temel) madde veya maddeler: Tuğlanın ham maddesi topraktır.

Ham ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "ham" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Ham çıkmak:
    1. Kavun, karpuz kesildiğinde ham olduğu anlaşılmak: Bugün üç ayrı yerden birer karpuz aldım, ham çıktı. Ağustos ayı, başka bir satıcıdan da bir karpuz aldım o da kelek çıktı. İş inada bindi bir de kavun aldım o da kökten kelek çıktı. Bu nasıl iştir? (İ. Altıkardeş)
    2. (mecazi) Kendisinden beklenilen olgun davranışları göstermemek.
  • Ham armut (ahlat) gibi boğaza durmak:
    1. Sözüyle, davranışıyla birtakım engeller yaratıp bir kimsenin yapmakta olduğu işi zorlaştırmak: Böyle bir umudu yitirirlerse, her şey ham armut gibi boğazlarına durur. (A. R. Ergüven)
    2. Durumu anlamayıp birini sıkıştırmak, sözünü kesmek, sıkboğaz etmek: "Dört söz ile lâkırdısını ham armut gibi boğazına tıkarım" demiş idiyse de, bugün kendi lâkırdısı ham armut gibi boğazına tıkıldı da hatta taaddüd-i zevcât bahsini açmağa muktedir olamadan gitti. (A. Dai)
  • Ham armudun ham sözü: Düşüncesiz insanın yersiz sözü karşısında söylenir.
  • Ham toprağın çamurunu uyandırmak: Üzerinden taşıt geçmemiş olan toprağı batak duruma getirmek.
  • Hamı alınmak: Kusurları düzeltilmek.

Ham ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "ham" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Ham demir cevherdar olmaz (Aslı ham demirdir, cevherdar olmaz): Doğasında hamlık ve değersizlik bulunan bir şeyin veya kişinin ne kadar işlenirse işlensin kıymetli hale gelmeyeceğini ifade eder. İnsan veya nesne, özü itibarıyla değersizse, sonradan büyük bir değişim geçirmesi beklenemez.
  • Ham demir dövülmez: İşlenmemiş ve hazırlanmamış bir şeyin kullanılmaya veya şekillendirilmeye uygun olmadığını ifade eder. İnsanların da bilgi, deneyim ve eğitimle olgunlaşmadan zorla yönlendirilmesi mümkün değildir.
  • Ham söz, kalp akça sahibinindir: Topluma zarar vermeye çalışan insanların kendileri, planladıkları kötülüklere layıktır.
  • Ham söz sahibinindir: Düşünmeden veya olgunlaşmadan söylenen sözlerin, sözü söyleyen kişiye ait olduğunu, onun karakterini yansıttığını ve sonuçlarına katlanmak zorunda olduğunu ifade eder.
  • Hamı tatlı, yetkini acı: Çocuk küçükken sevilir; sorun çıkarmaz. Ama büyüyünce anne babayı büyük sorunlar karşısında bırakır; üzer de.
  • Evladın hamı tatlı olur: Çocukların küçük yaşlarda daha sevimli ve tatlı olduklarını anlatır. Küçük yaşlardaki masumiyetleri ve sevimlilikleri çevreleri tarafından daha çok sevilir.
  • Hıyarın önü, dutun sonu: Salatalık ilk çıktığında taze ve lezzetli olur; gitgide kartlaşır. Dut ise ilk çıktığında ham olur, son günlerinde olgun ve tatlı olur.
  • Torbanda bulunsun da, varsın ham olsun: Eksik veya tam olgunlaşmamış bile olsa bir şeyin elde bulundurulmasının, hiç olmamasından daha iyi olduğunu ifade eder. İnsan bazen mükemmel olana ulaşamasa da elindekilerle yetinmeyi bilmelidir.