(Meyve için) Yenecek kadar olgun olmayan, olgunlaşmamış: Ham meyveyi kopardılar dalından / Beni ayırdılar nazlı yârimden (Halk Türküsü)Ham armut - İşlenmemiş, doğal ya da ona yakın durumda bulunan (madde): Ham demir, ham gümüş, ham petrol, ham deri, ham ipek vb.
- Gerçekleşme olanağı olmayan: Birkaç saat bu ham hayalini alabildiğine genişletti. (H. R. Gürpınar)
- (mecazi) İnceliği olmayan, toplum kurallarını bilmeyen, kaba: Anlamaz olgun adamdan ham adam / Söz hem az hem öz gerektir vesselâm!.. (Mevlana)
- (spor) Bir işe ya da bir harekete alışmamış olan, idmansız: Ham vücutla ancak bu kadar koşabilirim.
- (tasavvuf) Tarikata yeni giren (derviş).
Ham ile ilgili birleşik kelime ve fiiller
- Ham ervah:
- Kaba ruhlu, çiğ adam: Ham ervah olan ne anlar aşktan / Onlara yaraşır aşkta cehalet (Bekri Mustafa - O. C. Kaygılı)
- Dini konuları üstünkörü bilen, manevi yönden bir eğitime tabi tutulmamış, olgunlaşmamış olan: Ham ervah her yerde var yığın yığın, / Nedir onlar ile verip aldığın? / Uzlete mail ol, gönlüne sığın, / Cihan gönül kadar geniş değildir! (R. Tevfik)
- Ham hayal: Gerçekleşmeyecek düşünce veya ümit: Kimse bir şey ekmeden biçemez. Bu ham hayaldir. (Mesnevi)
- Ham insan:
- Olgun olmayan kimse: Ham yiyecekler nasıl makbulümüz değilse, ham insan da böyledir. (M. Z. Kotku)
- Vücudu çok sert, idmansız kimse.
- Ham madde: Bir ürün üretiminde kullanılan ilk (temel) madde veya maddeler: Tuğlanın ham maddesi topraktır.
Ham ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "ham" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Ham çıkmak:
- Kavun, karpuz kesildiğinde ham olduğu anlaşılmak: Bugün üç ayrı yerden birer karpuz aldım, ham çıktı. Ağustos ayı, başka bir satıcıdan da bir karpuz aldım o da kelek çıktı. İş inada bindi bir de kavun aldım o da kökten kelek çıktı. Bu nasıl iştir? (İ. Altıkardeş)
- (mecazi) Kendisinden beklenilen olgun davranışları göstermemek.
- Ham armut (ahlat) gibi boğaza durmak:
- Sözüyle, davranışıyla birtakım engeller yaratıp bir kimsenin yapmakta olduğu işi zorlaştırmak: Böyle bir umudu yitirirlerse, her şey ham armut gibi boğazlarına durur. (A. R. Ergüven)
- Durumu anlamayıp birini sıkıştırmak, sözünü kesmek, sıkboğaz etmek: "Dört söz ile lâkırdısını ham armut gibi boğazına tıkarım" demiş idiyse de, bugün kendi lâkırdısı ham armut gibi boğazına tıkıldı da hatta taaddüd-i zevcât bahsini açmağa muktedir olamadan gitti. (A. Dai)
- Ham armudun ham sözü: Düşüncesiz insanın yersiz sözü karşısında söylenir.
- Ham toprağın çamurunu uyandırmak: Üzerinden taşıt geçmemiş olan toprağı batak duruma getirmek.
- Hamı alınmak: Kusurları düzeltilmek.
Ham ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "ham" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Ham demir cevherdar olmaz (Aslı ham demirdir, cevherdar olmaz): Doğasında hamlık ve değersizlik bulunan bir şeyin veya kişinin ne kadar işlenirse işlensin kıymetli hale gelmeyeceğini ifade eder. İnsan veya nesne, özü itibarıyla değersizse, sonradan büyük bir değişim geçirmesi beklenemez.
- Ham demir dövülmez: İşlenmemiş ve hazırlanmamış bir şeyin kullanılmaya veya şekillendirilmeye uygun olmadığını ifade eder. İnsanların da bilgi, deneyim ve eğitimle olgunlaşmadan zorla yönlendirilmesi mümkün değildir.
- Ham söz, kalp akça sahibinindir: Topluma zarar vermeye çalışan insanların kendileri, planladıkları kötülüklere layıktır.
- Ham söz sahibinindir: Düşünmeden veya olgunlaşmadan söylenen sözlerin, sözü söyleyen kişiye ait olduğunu, onun karakterini yansıttığını ve sonuçlarına katlanmak zorunda olduğunu ifade eder.
- Hamı tatlı, yetkini acı: Çocuk küçükken sevilir; sorun çıkarmaz. Ama büyüyünce anne babayı büyük sorunlar karşısında bırakır; üzer de.
- Evladın hamı tatlı olur: Çocukların küçük yaşlarda daha sevimli ve tatlı olduklarını anlatır. Küçük yaşlardaki masumiyetleri ve sevimlilikleri çevreleri tarafından daha çok sevilir.
- Hıyarın önü, dutun sonu: Salatalık ilk çıktığında taze ve lezzetli olur; gitgide kartlaşır. Dut ise ilk çıktığında ham olur, son günlerinde olgun ve tatlı olur.
- Torbanda bulunsun da, varsın ham olsun: Eksik veya tam olgunlaşmamış bile olsa bir şeyin elde bulundurulmasının, hiç olmamasından daha iyi olduğunu ifade eder. İnsan bazen mükemmel olana ulaşamasa da elindekilerle yetinmeyi bilmelidir.
Soru/Yorum Gönder