Mona Lisa |
- İnsana komik gelen, hoşuna ya da tuhafına giden olgular karşısında, bu duygusunu ses ve mimiklerle belli etmesi: Katıla katıla gülmek. Olur olmaz her şeye gülüyor.
- Biriyle alay etmek: Herkes ona gülüyor.
- Sevincini açığa vurmak, eğlenmek, hoşça zaman geçirmek: Dün akşam güldük eğlendik. Ömrü boyunca gülmedi.
Gülmek ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "gülmek" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
( atasözlerine geç )- Güle güle katılmak: (deyiminin anlamı) Çok gülmek, gülmekten bayılacak gibi olmak: Güle güle katıldı; neredeyse donuna edecekti. "Hay Allah müstahakını versin," dedi.
- Güleceği (Gülesi) gelmek: Olan bir şeyi komik veya garip bulmak, gülme hissi uyanmak: Biri de "Biz çok sever sizi" diye ekledi. Muhtarın güleceği geldi ama ayıp olur diye gülemedi. (S. K. Karaalioğlu)
- Güler misin, ağlar mısın?: Hem gülünecek, hem üzülecek nitelikteki olaylar karşısında söylenir: İşin ilginç tarafı her ikisi de hakimin karşısına çıktığı zaman "O beni dövdü" diye şikayetçi oluyor, arkadaşları arasına dönünce "Ben onu dövdüm" diye hava atıyorlarmış. Çocukların kavga etmesi gibi bir şeydi onların yaptıkları. Koskoca iki tane bilim adamı! Güler misin ağlar mısın? (S. Irmak)
- Gülerken ısırmak: Görünürde iyi davranırken ansızın karşısındakine zarar verecek bir tutum takınmak: Gülerken ısırır, severken sille atar, verirken alırdı... (M. İzgü)
- Gülmekten kırılmak: Aşırı derecede ve sarsıla sarsıla gülmek: Müdürün bir taklidini yaptı, gülmekten kırıldık.
- Gülüp geçmek: Umursamamak, aldırış etmemek, üzerinde durmamak: Yazdığı yazıyı okuduklarında, kimisi gülüp geçti, kimisi ise şaşırıp kaldı. (H. Cibran)
- Gülüp oynamak (Gülüp söylemek): Neşeli, sevinçli, keyifli, güzel vakit geçirmek: "Benim efendim Sultanım Hazretleri, Allahü Teala devletinizin ve de sizin ömrünüzü uzun eylesin. Sayenizde yedik içtik, gülüp oynadık." (D. Saral)
- Bıyık altından gülmek: Birinin durumuna belli etmemeye çalışarak alay yollu gülümsemek: Saraya gelen evliya bıyık altından gülüyordu. Karşısında kıvranan padişaha manalı manalı bakıp: — Söyle bakalım, dedi. Bu dertten kurtulmak için tacını tahtını verir misin? (Z. Aygül). Sessizce onları izliyor bıyık altından gülüyordu. (T. Çağlayan)
- Bir göz gülmek: Hem gülüp hem ağlamak.
- Gevrek gevrek gülmek: Kendine güvendiği ya da karşısındakini hafifsediğini anlatır yolda ya da hoşlandığı bir şey konuşulduğunda kesik kesik ve sesli gülmek: Yabancı adam gevrek gevrek güldü: – Matrak geçme benimle be birader, dedi. (R. Enis)
- Gözlerinin içi gülmek: Çok sevindiği gözlerinden belli olmak: Farklı bir gülümsemeydi bu. Konuşurken gözlerinin içi gülüyordu. (F. Özdemir)
- Hâline köpekler bile güler: Çok kötü bir duruma düşenler için kullanılan bir söz: Sen böyle dağıtırsan her şeyi muhtaç oluruz çula. O zaman halimize köpekler bile güler.
- İçin için gülmek: Belli etmeden, gizli gizli gülmek: Bu kabil düşünceleri çocukluk sayıyor, için için gülüyordu. (P. Parla)
- (birine) İçinden gülmek: Biriyle sezdirmeden eğlenmek: Şeytan içinden gülüyordu. Kendi sözlerini nasıl da insanlara söylettiriyordu. (Y. Yenidinç)
- Katıla katıla gülmek: Aşırı derecede gülmek: Musa tutamadı kendini, katıla katıla güldü, karnını tutuyordu, gül ha gül, komiser de ona katıldı dakikalarca güldüler. Üçünün de yüzü pancar gibi oldu. (A. Aybora)
- Katmerli katmerli gülmek: Üst üste ve ara vermeden aşırı derecede gülmek: Göbek ve gerdan titreterek katmerli katmerli gülmeye başladı. Böyle akılsızca güldükçe ben kederimden boğuluyordum. (H. R. Gürpınar)
- Kıkır kıkır gülmek: İçinden gelerek sesli sesli bir biçimde gülmek: Yanındakine bir şey fısıldıyor ve kıkır kıkır gülüyordu. (S. Ali)
- Ölüyü güldürür: Pek güldürücü, komik: Zekaca ustura gibi keskin, gayet hazır cevap, son derece şenliği ile beraber edep ve terbiyesi yerinde, ölüyü güldürür, diriyi katıla katıla bayıltırmış (Ü. Oral). Gülünmeyecek gibi mi? Ölüyü güldürür dedikleri (V. Türkali). Hemen arkamızda bir hanım var, kahkahası ölüyü güldürür. (B. Oran)
- Pis pis gülmek: Başkalarını kızdıracak, sinirlendirecek biçimde gülmek: Bir eli kılıcında, kirli dişlerini göstererek pis pis gülüyordu. (Y. Bahadıroğlu)
- (birinin) Sakalına gülmek: Güler yüz göstererek ciddi gibi görünen sözlerle alay etmek: — Ya Şerif! Gel beni avratlığa kabul eyle. Seninle cem olalım. Seni azat edeyim, dedi. Server, kadının sakalına güldü: — Güzel olur. Sen beni kocalığa kabul edersen, ben de seni avratlığa kabul ettim, dedi. Cazu gerçek sanıp sevindiğinden Şerif'in bağlarını çözdü... (Ebüʼl-Hayr-ı Rumî)
- Yüze gülmek:
- Yalandan dost görünmek: Kurnazdır ve intikam için bekler. Yüze güler ama arkadan vurur. İnsanları birbirine düşürür. (A. İşbilir)
- Sevimli, alımlı görünmek: Güle benzer beyazları giydikçe / Yüze güler selvi boyun eğdikçe (Türk folkloru)
- Yüzü gülmek:
- Sevinci yüzünden belli olmak: Eşinin de yüzü gülüyordu. — Gözün aydın Remzi, Allah muradını verdi. Söyle bakalım adını ne koyacaksın? (H. H. Yapar)
- Feraha kavuşmak: Yılmadı. İmanında sebat gösterdi. Sonunda da kazananlardan oldu. Dünya hayatında da yüzü güldü, ahiret diyarına da hoş müjdelerle gitti. (N. Yıldız)
- (birinin) Yüzünü güldürmek: Onun sevineceği bir iş yapmak, ona iyilik etmek: Bu yalan dünya hangimizin yüzünü güldürdü ki? (A. Bayram) Zalimleri mağlup ederek çaresizlerin yüzünü güldürdü ve onları mahcup etmedi. (K. Buladı)
Gülmek ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "gülmek, gülmemek" sözcükleri geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Gül yüzüme, güleyim yüzüne: Başkalarına hoş görülü ve sıcakkanlı davranırsak onlar da bize aynı şekilde davranırlar.
- Güler yüz, tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır: Birisinden bir şey isterken veya bir ricada bulunurken güler yüzlü davranıp isteğimizi kibarca anlatırsak daha ikna edici olunuz.
- Güler yüzlü sirke satıcısı, ekşi yüzlü bal satıcısından çok kazanır: Ticarette müşteriye karşı güler yüzlü, samimi ve kibar davrananların daha fazla başarı elde edeceğini ifade eder.
- Gülme ile ağlama bir çıkın içinde: Mutluluk ve üzüntü gibi duyguların hayatın kaçınılmaz parçaları olduğunu ifade eder. Her iki duygu da insanların yaşamında birbirini takip eden ve iç içe geçmiş deneyimlerdir (çıkın: Bir beze sarılarak düğümlenmiş küçük bohça, çıkı).
- Gülme komşuna, gelir başına* (Gülme keşe, gelir başa): (atasözünün anlamı) Birinin başına gelen kötü bir durum insanın kendi başına da gelebilir, onu ayıplamak, gülünç bulmaktan sakınmak gerekir (keş: ayyaş, aptal).
- Gülmek her hastalığın devasıdır: Gülmenin hem fiziksel hem de ruhsal sağlığa iyi geldiğini ifade eder. Çok gülen ve gülümseyen kişiler, stresten uzak kalarak daha sağlıklı bir yaşam sürebilirler ve hayatın zorluklarını daha kolay aşarlar.
- Açılan solar, ağlayan güler*: Hiçbir durum olduğu gibi kalmaz, gün gelir tersine döner.
- Ağız yerse yüz güler: İnsan, vücudunun gıda ihtiyacını iyi bir şekilde karşıladığı zaman bundan mutluluk duyar.
- Ağladım başaramadım, güldüm günüm geçirdim: Kişi dertlerine çözüm bulamayacağını anlayınca, hayattan zevk almaya çalışır.
- Ağlamaz ki ağlayalım, gülmez ki gülelim: Bir kişinin ne üzüntülerine ne de sevinçlerine karşı duyarsız olduğunu ifade eder (?).
- Ağlatan gülmez*: Başkalarına zulmeden kimsenin kötülüğü yerde kalmaz, kendisine döner, o da ağlar. Başkalarına suçsuz yere acı çektiren rahat yüzü görmez.
- Ağlatanın yanına git, güldürenin yanına gitme: Gerçekleri, üzücü de olsa, olduğu gibi anlatan kimselerden zarar görmeyiz, olayları süsleyerek, iyi yönlerini gösteren kimselere karşı da dikkatli olmalıyız.
- Ağlatırsa Mevla'm yine güldürür: Allahü Teala'nın zorluklar verdikten sonra yine insanlara mutluluk getireceğini ifade eder. Her sıkıntının ardından bir rahatlama ve fırsatın geleceğine inanmak gerektiğini anlatır.
- Ağlaya ağlaya eken güle güle biçer (Ağlaya ağlaya çift süren güle güle kaldırır): Çiftçi toprağıyla ne kadar çok ilgilenir, yorulursa, o kadar çok mahsul alır.
- Ağlayanın bir derdi var, gülenin beş: Dertli insanın tek amacının mevcut derdinden kurtulmak olduğunu, ancak dertsiz kişinin derde düşmemek için birçok farklı endişeyle uğraşmak zorunda kaldığını ifade eder.
- Ağlayanın malı gülene yaramaz (hayretmez)*: Birinden haksız olarak alınan mal, alana yarar sağlamaz.
- Allah güle güle verdirtsin, ağlaya ağlaya istetmesin: Borçların kolayca ve sorunsuz bir şekilde verilmesini ve geri alınmasını dilemek anlamına gelir. Borç ilişkisinin sıkıntı ve üzüntü çekilmeden halledilmesini ifade eder.
- Alem düşene güler: Toplumun genellikle zor duruma düşen kişileri alaya aldığını veya küçümsediğini ifade eder. Bazı insanlar, başkalarının başarısızlıkları karşısında acımasız olabilirler.
- Aslan avını gülerek avlar: Güçlü ve yetenekli birinin, karşılaştığı zorlukları veya mücadeleleri zevkle ve kolayca aşabildiğini ifade eder.
- Aşığa "Niçin ağlarsın?" demişler, "Gülmemek için" demiş: Aşık olan kişinin duygularının yoğunluğunu ve karmaşıklığını ifade eder. Aşkın insanı hem mutlu eden hem de hüzünlendiren karmaşık bir duygu olduğunu anlatır.
- Aşık ile delinin farkı, biri gülmez biri ağlamaz imiş: Kendini aşka kaptıran kişi akıl dışı davranışlarıyla deliye benzer; ancak tek farkla ayrılır: deliler hiç ağlamaz, aşık da hiç gülmez.
- Bağı ağlayanın yüzü (kendi) güler*: Bağ budanırsa dalların budanan yerlerinden ağlıyormuş gibi su damlaları çıkar, ancak budandığı için de bol ve iyi üzüm verir.
- Balık demiş ki "etimi yiyen doymasın, avımı yapan gülmesin (onmasın)"*: Balık çok lezzetlidir etine doyum olmaz ama balık avcıları hep geçim darlığı içindedir.
- Bir göz ağlarken öbür göz gülmez*: Keder veya sıkıntı varken dostlar, akrabalar eğlenmemelidir.
- Bulut ağlamadan çimen gülmez: Susuz kalan otlar sararır ve kurur. Bu nedenle yağmur bitkiler için çok önemlidir.
- Canlılara gülümsemeyen, ölülere hiç ağlamaz: Hayatta olanlara sevgi ve merhamet göstermeyen birinin, kayıplara da gerçek bir üzüntüyle yaklaşamayacağını ifade eder.
- Çocuk kısmı hem ağlatır, hem güldürür: Çocuk bir evin neşe kaynağıdır. Ama bazen de yaramazlıklarıyla ana ve babayı üzdükleri olur.
- Çocukla çıkma yola, düşersen güler, düşerse ağlar: Çocukların başkalarının düştüğü durumlarda genellikle eğlenirken kendileri zarar gördüğünde de ağladıklarını ve bu durumun önemli bir yolculuk sırasında ebeveynlerine üzüntü ve zorluk yaşatabileceğini anlatır.
- Çok gülen çok ağlar: Yaşadığı şeylerden ders almayan, sürekli eğlenmeyi ve gülmeyi seven kimseler ilerde bunun cezasını çekerler.
- Çok gün ağlamanın bir gün gülmesi vardır: İnsan bazen peş peşe büyük sıkıntılar yaşasa da hemen hayata küsmemeli. Çünkü böyle olayların arkasından çok sevindirici olaylar gelir.
- Daha Hanya'yı Konya'yı bilmez, devenin gevişine güler: Bazı görgüsüz kimseler hiçbir bilgileri olmadığı halde herhangi bir iş konusunda o işle uğraşan kimseleri eleştirmeye kalkarlar.
- Deli ağlamaz, akıllı gülmez: Akılsız kişilerin yaşadıkları zorluklara ve çoğu zaman içine düştükleri sıkıntılara alışkın oldukları için herhangi bir şeyden yakınmazlar. Akıllı ise kişiler kötü durumlara düşmemek için her şeyi ciddiye alırlar, sıkıntı ihtimaline karşı endişeli olurlar ve önlem alırlar.
- Deli kendi kendine güler: Herkesin paylaşmadığı veya anlamadığı komik bir duruma yalnız başına gülenler için söylenir.
- Deli kim, kendi söyler kendi güler: Kendi kendilerine gülenler toplumda normal karşılanmazlar.
- Diriye gülerler, ölüye ağlarlar: İnsanların hayatta olanlarla neşelendiğini, ancak ölümle karşılaştıklarında üzüldüklerini ifade eder.
- Dost ağlatır, düşman güldürür*: Gerçekleri dile getirdiğinden, iyiliğimizi istediğinden, dostun sözü gücümüze gider. Düşman ise aslında gerçekleri anlatmayan gönül okşayıcı sözlerle konuşur.
- El elin nesine, gülerek gider yasına*: Bir kimsenin acısı, başkasının umurunda değildir.
- Erinden gülen kadının zülüfleri tef/tambur çalar: Kadını mutlu eden, yüzünü güldüren kocasıdır.
- Eşini ağlatan gülmemiş: Eşine acı çektiren veya onu üzen bir kişinin, gerçek mutluluğu bulamayacağını ifade eder.
- Fukara onsa da gülmez: Yoksul kişilere bir gün talih gülse bile, elde ettikleri mutlulukları geçici olarak görebileceklerini ve eski zorlukların korkusunu yaşayacaklarını ifade eder (onmak: daha iyi bir duruma gelmek, feraha ermek).
- Geçti bülbül geçti gül, ister ağla ister gül: Bir fırsatın veya güzel bir zamanın kaçtığını ve artık geri getirilemeyeceğini ifade eder. Geçmişteki fırsatların artık elde edilemeyeceğini, kişinin sadece mevcut durumu kabul etmek zorunda olduğunu ve bu duruma nasıl yaklaşacağının kendi tercihi olduğunu vurgular.
- Gök ağlamayınca, yer gülmez: Yağmur yağmaz, kuraklık olursa, ürünler yetişmez ve kıtlık tehlikesi baş gösterir.
- Görmemiş görmüş, gülmeden (güle güle) ölmüş*:
- Görgüsüz insan, görmediği güzel bir şeye kavuşunca sevincinden ne yapacağını bilemez.
- Cahil, saf kimseler değerli bir şey buldukları zaman onun değerini kavrayamadıkları için faydalanamadan başkasına kaptırırlar.
- Havanın bulutu, çiftçiyi güldürür: Bulut yağmur habercisi olduğundan, çiftçiler topraklan için buna sevinirler.
- Her ağlamanın bir gülmesi vardır: Zorlukların ardından mutluluk geleceğini ifade eder. İnsanlar, sıkıntılardan sonra umut ve çaba ile daha iyi günler görebilirler.
- Her yüze gülen dost olmaz (Her yüze güleni dost sanma): Görünüşte dostça davranan, yüzünüze gülen herkesin gerçek dost olmadığını, bazı insanların sahte davranışlar sergileyebileceğini anlatır.
- Kadın yüzünden gülen, ömründe bir kere güler: Kadınların erkeklere devamlı olarak istediklerini yaptırmak için baskı kurmalarını anlatır.
- Kış günü çocuğa benzer, bazen güler bazen ağlar: Kışın ne zaman yağış olacağı belli olmaz. Havalar sık sık değişiklik gösterir.
- Martla nisan ağlarsa, rençber güler: Mart ve nisan ayında yağan yağmurlar çiftçileri sevindirir.
- Meyhanecinin yüzünü bayram topu güldürür*: Ramazan ayında iş yapamayan meyhanecinin, bayramla birlikte tekrar işine dönebilmesinin sevincini ifade eder.
- Ödünç güle güle gider, ağlaya ağlaya gelir:
- Ödünç verilen şey geri alındığında eskisi kadar yeni ve sağlam olmaz.
- Borç verirken borçluda, alacaklı da güler yüzlü olur. Ödeme günü yaklaştığında araları açılır.
- Öksüz güler mi, meğer yanıla (Öksüz neden güler? Yanılır da güler)*: Öksüz kişilerin zorluklar ve eksiklikler nedeniyle yüzlerinin kolay kolay gülmeyeceğini ifade eder. Bu kişiler genellikle yaşamın zorlukları nedeniyle mutluluk bulmakta zorlanır.
- Ölü evinde ağlamasını, düğün evinde gülmesini bilmeli*: İnsan, çevresindeki olaylara uygun davranışlarda bulunmalıdır.
- Ölüsü olan gülmüş de, delisi olan gülmemiş*: Ölüp giden aslında dünyanın bütün dert ve sıkıntılarından kurtulmuştur onun adına üzülmek yersizdir, esas dünyada kalan ve onun sıkıntısını çekenler için üzülmek gerekir.
- Ölüye ağlarlar, deliye gülerler: Yaptıkları aptallıklara çevrelerindekini güldürenler toplumda küçümsenirler.
- Sizde yiyelim içelim, bizde gülüp oynayalım: Cimri ve bencil kişiler, masraf ve zahmet olur diye misafir ağırlamaktan kaçınırlar.
- Son gülen iyi güler: Sabırlı olan ve sonunda başarıya ulaşan kişinin, en büyük mutluluğu yaşadığını ifade eder. Aceleci olmayan ve mücadeleden vazgeçmeyen, sonunda kazançlı çıkar.
- Şeytana uyup yolundan kalma, her yüze güleni dost olur sanma: Kurnaz, sahtekar kişiler kandıracakları kimseye önce dostça yaklaşırlar. Bu yüzden her yüzümüze gülen kişiye güvenip aldanmamalıyız.
- Tatlı dil, güler yüz, düşmanın kolunu büker: Tatlı dil ve güler yüz karşısında çok sinirli ve saldırgan kimseler bile sakinleşir, yumuşar.
- Terzinin işi kötü amma, yüzünü güldüren ütü: Bir konuda başarısız olan kişiler bir başka konudaki başarısıyla bu başarısızlığını affettirebilirler.
- Tilkiye "tavuk kebabı yer misin?" demişler, "adamın güleceğini getiriyorsunuz" demiş*: Bir kişiye onun devamlı arzuladığı ya da sürekli peşinde olduğu bir şeyi sunmanın ne kadar cazip, kolay ve komik bir teklif olduğunu vurgulamak için kullanılır.
- Verdiğini güldür, vurduğunu öldür (Vurduğunu öldür, yedirdiğini doyur)*: Yaptığınız iş, amacın gerçekleşmesini sağlayacak nitelikte tam yapılmalıdır.
- Yazın çalışan, kışın gülüşür*: Yazın çalışan kışın rahat eder, mutlu olur, keyfi yerinde olur.
- Yüzsüzün yüzü gülmez: Saygısız ve görgüsüz kişilerin başarıya ulaşamayacağını ifade eder. Sürekli sorun çıkaran kimseler, çevrelerinden de destek göremezler.
- Zabit gülerken ısırır: Otorite sahibi kişilerin dostça görünse bile aslında sert ve disiplinli olabileceklerini ifade eder. Gülen yüzlerinin ardında, gerektiğinde cezalandırmaya veya sıkı tedbirler almaya hazırdırlar (zabit: eskiden rütbesi teğmenden binbaşıya kadar olan subay).
- Zarara gülücü olma: İnsan başkalarının uğradığı zarara sevinmemeli, aynı şeyin kendi başına da gelebileceğini düşünmelidir.
Gülmek ile ilgili birleşik kelime ve fiiller
- Güle güle:
- Gülerek: Sevgi dolu gönlümüz / Boş geçmesin günümüz / Geçmeden şu ömrümüz / Gezelim güle güle
- Vedalaşma sözü: Allah'ın lütfuyla güle güle git, sağlıkla, esenlikle döner gelirsin gene inşallah. (Divan-ı Kebir)
- Güle oynaya: Sevinerek, neşeyle: Arkadaşlarını peşine takar, düğüne gider gibi güle oynaya cenge gitmeye kalkardı. (Y. Bahadıroğlu)
- Güler yüz: Yumuşak, okşayıcı davranış: Güler yüz, tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır. (Atasözü)
- Güler yüzlü: Yumuşak, okşayıcı bakışlı, güleç kimse: Huzura, güler yüzlü insanların bulunduğu evlerde rastlanır. (Ş. Yücel)
- Gülerim! (Güleyim bari!): Yersiz görülen bir sava karşı söylenen hafifseme sözü: Gülerim sana oğlum, gülerim. Cahilliğine gülerim, başka da bir şey demem (B. Öner). Ne dersin, bu kentte kendilerinden başka seçkin aile kalmadı mı sanıyorlar? Ah, güleyim bari! Hem de kahkahayla!..
Soru/Yorum Formu
»