Göz bir penceredir, gönüle bakar |
İçinde "göz" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Göz bakar, can çeker (Göz nereye bakarsa, gönül oraya akar): Gözle görülen güzel, çekici veya ilgi çekici şeyler, kişinin ruhunda bir sahip olma arzusu uyandırır. Bu durum, insanın doğasında bulunan bir özelliktir.
- Göz bakar, su akar: Her iş zamanında yapılmalıdır. Zamanında yapılmayan işler fayda vermez. (?)
- Göz bir penceredir, gönüle bakar: Bir kişinin iç dünyasını, duygularını, düşüncelerini veya karakterini gözün dışarı yansıttığını dolayısıyla insanın gözlerine bakarak niyetini anlamanın mümkün olabileceğini anlatır.
- Göz budur, dağın ardındakini görmeli; akıl budur, başa geleceği bilmeli: Akıllı insan düşünerek yarınlarını tahmin edebilmelidir.
- Göz düşmanını (hasmını) tanır: Kişiler kendilerine kötülük yapmak isteyenleri hissedebilir.
- Göz gördü, gönül sevdi: Kişinin bir şeyden veya birisinden hoşlanıp hoşlanmadığı o kişiyi veya o şeyi görmeden, tanımadan belli olmaz.
- Göz gördüğünü (ağız yediğini) ister*: Kişi her zaman gördüğü, bildiği, yemeye alıştığı şeyleri unutamaz, onları sürekli ister.
- Göz görmeyince gönül inanmaz: "Kişi gözüyle görmediği şeylere inanmakta güçlük çeker" anlamında söylenen bir atasözü.
- Göz görmeyince gönül katlanır*: Yakınımızda bulunmayanların acısına daha kolay dayanabilir, katlanabiliriz.
- Göz görür, gönül ister (çeker)*: Kişi görmediği, bilmediği şeylerin yokluğunu duymaz, istemez. Görüp beğendiği şeylere karşı istek duyar.
- Göz görmezse gönül sevmez: Herhangi bir şeyi sevmek veya sevmemek önce görmeye ve tanımaya bağlıdır.
- Göz güzelde olur: "Güzel insanlar herkesin dikkatini çekerler" anlamında söylenen bir atasözü.
- Göz hasmını, gönül dostunu bilir: Göz düşmanını bakışından tanır. Gönül de kendini seveni, dostunu hisseder.
- Göz ile kulak iki, ağız tek, çok görüp, çok dinleyip, az söylemek gerek: Kişi çok konuşmak yerine, çevresini sürekli gözlemleme ve dinlemelidir.
- Göz kara, kaş kara, sevgiyi onda ara: İnsan birine bağlanmak için önce o kişinin güzelliğine ve çekiciliğine önem verir.
- Göz terazi, akıl/el mizan*: Bazı işleri sürekli yapan kişi bu işe alışır ve ölçmek için araç gereç kullanmadan da düzgün bir şekilde yapabilir.
- Göz var görmek için, akıl var bilmek için: Her şeyin belirli bir amaca hizmet ettiğini ve doğru kullanıldığında anlam kazandığını ifade eder. Gözler, çevremizi görmek ve algılamak için vardır; akıl ise gördüklerimizi anlamlandırmak ve bilgi edinmek içindir.
- Göz, yummakla kör olmaz: Bazı şeyleri görmemezlikten gelmekle bir şey kaybedilmez.
- Göz yumulunca kıymeti bilinir: "Çoğu zaman insan öldükten sonra değeri ve kıymeti anlaşılır" anlamında bir atasözü.
- Gözden ırak olan gönülden de ırak olur*: Ayrı düşenlerin arasındaki sevgi ve bağlılık zamanla azalır.
- Göze göz, dişe diş: Öfkeli insan birinden zarar gördüğü zaman ne yapar eder ondan aynı şekilde intikam almaya çalışır.
- Göze yasak olmaz (Gözlüye gizli yoktur)*: İnsanların göz önünde olan bir şeyi görmekte özgür olduklarını, yani bakmak istedikleri şeye bakmalarında bir sakınca olmadığını ifade eder.
- Gözle gönül hile götürmez: Yaptığımız işlerde dikkatli olursak ve etraflı bir şekilde düşünerek, gözleyerek işlerimizi yapmaya gayret edersek kolay aldatılmayız.
- Gözler terazi gönüller batman: Kişiler karşısındakileri gördüklerine göre değerlendirirler ve buna göre uzaklaşır veya yakınlaşırlar (batman: 7,692 kilogramlık eski bir ağırlık ölçü birimi).
- Gözü aç olanın karnı tok olmaz: Açgözlü insan her zaman yokluktadır.
- Gözü görmeyen bülbül, baharın kıymetini bilmez: Bir şeyi veya durumu gerçek anlamda deneyimleyemeyen kişilerin, onun değerini takdir edemeyeceğini ifade eder. Gözlem yeteneği eksik olanlar, bazı şeylerin gerçek kıymetini anlayamaz.
- Gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz*: Hep çıkar peşinde koşan kişi tehlikeden uzak kalamaz.
- Gözüm, sana mı inanayım, sözüm sana mı?: Kişinin söylediklerine mi yoksa yaptıklarına mı güvenileceğinin bilinemediği durumlarda söylenir. Görünenlerin olduğu gibi, değiştirilmeden başkalarına aktarılmasının önemine vurgu yapar.
- Gözün ile gördüğünü eteğin ile ört: Bir kişinin başkalarının bilgisini, sırlarını veya kusurlarını gizlemesini ve bu konuda sessiz kalması gerektiğini anlatır.
- Abdalın karnı doyunca gözü pabucundadır (yolda olur)*: Çıkarına düşkün kimselerin arkadaşlığı işi bitinceye kadardır.
- Aç gözünü, açarlar gözünü*: Yaptığın işlerde uyanık davranmazsan çok kötü durumlarla karşılaşır, gözünü dört açmak zorunda kalırsın.
- Aç ölmez gözü kararır, susuz ölmez benzi sararır*: Yoksulluk insanı öldürmez ama türlü türlü üzüntü ve sıkıntı içinde yıpratır.
- Aç tokun gözüne bakmakla doymaz*: Yoksul insanla ilgilenmek ancak ona yardım etmekle olur.
- Açın gözü ekmek teknesinde olur*: Kişinin tek düşüncesi, yaşaması için gerekli olan şeyi elde etmektir.
- Açın karnı doyar, gözü doymaz*: Tutkulu olduğu konuda insan doyumsuzdur, yetinmek bilmez.
- Açtı ağzını, yumdu gözünü*: "Öfkelenerek veya kızarak ağır sözler söyledi" anlamında bir atasözü.
- Ağanın gözü ata tımardır*: İş sahipleri denetimlerini sürekli yaparlarsa işler yolunda gider.
- Ağanın gözü öküzü (ineği) semiz eder*: Ana babalar çocuklarına, mal sahipleri de mallarına iyi bakarlarsa iyi sonuçlar alınır.
- Ağanın gözü yiğidin sözü*: Çalışanlarını gereği gibi yöneten ve çalıştıran kişi iyi bir yöneticidir, sözünün eri olan kimse de yiğittir.
- Ağaran baş, ağlayan göz gizlenmez*: Belirtileri meydanda olan yaşlılık ve izleri ortada duran üzüntü ne yapılsa gizlenemez.
- Ağlar gözden, sahte sözden kendini sakın*: "Kendini acındıranlardan kork" anlamında söylenen bir atasözü.
- Ağlarsan gözüne, yemezsen özüne yazık: Duygusal tepkilerden kaçınıp, fiziksel ihtiyaçlara önem vermek gerektiğini ifade eder. Bu atasözü, gereksiz yere üzülmenin gözlere zarar vereceğini, yememenin ise bedene zarar vereceğini vurgular.
- Ağlayıp da gözden mi olayım?*: Meseleyi büyütüp sıkıntıya girmek gereksiz.
- Ağrılardan göz ağrısı, her kişinin öz ağrısı*: Herkesi en çok ilgilendiren kendi derdidir.
- Ağzı açığın malını gözü açık yer: Uyanık olmayan saf insanlar her şeye kolayca inandıkları için, gözü açık kurmaz kimseler onları kandırıp elindekini almakta zorlanmazlar.
- Ağzı eğri, gözü şaşı ensesinden belli olur*: Bir kişinin tutum ve davranışları, o kişide birtakım eksiklikler bulunduğunu gösterir.
- Ağzını açacağına gözünü aç*: Kişi vurdum duymaz olmamalı her zaman dikkatli, açıkgöz ve uyanık olmalıdır.
- Akçesi ak olanın bakma gözünün karalığına (bakma yüzün karasına): Parası çok olanların utanç verici olan davranışlarının çok ayıplanmadığını ifade eder.
- Alakargada alacağım olsun, alamazsam gözümü oysun*: Borçlu olmaktansa alacaklı olmak iyi bir şeydir.
- Allah dört gözden ayırmasın: (anne ve babanın ikişerden dört gözüne atıfla) "Allah (çocuğu) yetim ya da öksüz bırakmasın" anlamında bir iyi dilek sözü: "Vah yavrum, Allah kimsenin evlâdını dört gözden ayırmasın," diye ağlayacak ve "Getir Bey," diyecekti. "Biz aç, o aç, biz tok, o tok. Aramızda yuvarlansın..." (N. Meriç)
- Allah sağ gözü (eli) sol göze (ele) muhtaç etmesin*: Allah kimseyi kimseye, en yakınlarına bile muhtaç etmesin.
- Anaların baş derdi, evladı baş göz etmek: Anneler her zaman çocuklarının yuva kuracağı günleri hayal ederler.
- Anlayana bir söz yetişir, görmek isteyene bir göz: Akıllı ve algıları açık insanların ve anlamak isteyenlerin, söylenenleri ve görülenleri hemen kavrayabileceğini ifade eder.
- Ar gözden, kâr yüzden anlaşılır (Ar gözünden kâr yüzünden bellidir): Birinin içtenlikle davrandığı veya dürüst olduğu durumlarda, bu durumun yüz ifadesinden veya davranışlarından anlaşılabileceğini belirtir. Aynı şekilde, birinin amacının veya niyetinin kişisel kazanç olduğu durumlarda da, bu durumun yüz ifadesinden veya davranışlarından anlaşılabileceğini ifade eder. Ayrıca kazanç getirecek iş daha yolun başında kendini gösterir anlamına da kullanılır.
- Arığa (göle) su gelene kadar kurbağanın gözü patlar*: Yapılması geciken iyilikler, bekleyenleri sıkıntı içinde bırakır.
- Artık mal göz çıkarmaz*: Ne kadar ve ne türden mal olursa olsun malın fazlası elden çıkarılmamalıdır çünkü mutlaka bir gün gelir lazım olur.
- Aşığın gözü kördür (kulağı sağırdır)*: Kendisini aşka kaptıran kimse, sevgilisinin kusurlarını görmediği gibi çevresinde olup bitenlerle de ilgilenmez.
- Azıksız yola çıkanın gözü el torbasında kalır*: İleride gereksinim duyacağı şeyleri zamanında hazırlamayan kişi, hazırlık yapan diğer insanlardan yardım bekler.
- Bak bana bir gözle, bakayım sana iki gözle: İnsan kimden dostluk ve iyilik görürse ona karşı daima sevgi ve saygı duyar.
- Bakan göze bağ (yasak) olmaz*: Herkesin gözü önündeki şeye bakılması önlenemez.
- Bana kör diyenin ela gözü olsa! ("Kör" diyen bari badem gözlü olsa): Birinin başkalarını eleştirmeden önce kendi durumunu gözden geçirmesi ve kendi kusurlarını fark etmesi gerektiğini alay yollu belirtir.
- Bekar gözü kör gözü (Bekâr gözü ile kız alınmaz)*: Bekâr erkek, evlenme istek ve heyecanı içinde olduğundan alacağı kızın kusurlarını göremez.
- Besle kargayı oysun gözünü*: Elinde büyüttüğün kişi gün gelip sana nankörlük edebilir.
- Bir anaya bir kız, bir kafaya bir göz*: Bir başa bir göz ne kadar gerekli ise bir anneye bir kız da o denli gereklidir.
- Bir başa bir göz yeter*: "Azla yetinmek gerekir" anlamında söylenen bir atasözü.
- Bir göz ağlarken öbür göz gülmez*: Keder veya sıkıntı varken dostlar, akrabalar eğlenmemelidir.
- Boğaz yediğini istemez de göz gördüğünü ister: Kişi alıştığı bildiği şeyden çok, yeni gördüğü şeyleri arzular.
- Cahilin aklı gözündedir: Cahil kişinin bilgi birikimi olmadığı için sadece gördüğü ve duyduğu şeylerle ilgilendiğini ifade eder. Bu kişiler, derinlemesine düşünmeden ve araştırmadan yüzeydeki bilgilere dayanarak hareket ederler.
- Caminin (mescidin) mumunu yiyen kedinin gözü kör olur*: Kendisini yetiştiren kimsenin malına hıyanet eden, el uzatan kimse cezasını bulur.
- Ciğer yanmayınca göz yaşarmaz: İnsan derdi olmayınca kederlenmez.
- Civcivde gözün, et yemeye yüzün olsun*: Kişi, karşılık beklediği işten istediğini alabilmek için gereken harcamaları yapmalıdır.
- Çiğ sözden, kem gözden ırak: Kırıcı ve kötü sözlerden ve kötü niyetli bakışlardan uzak durmanın önemini ifade eder.
- Delinin sözü, sarhoşun gözü: Deli kişinin söylediği sözlere ve sarhoş kişinin gördüklerine güvenilmez. Bu atasözü, akıl sağlığı yerinde olmayan veya sarhoş kişilerin söyledikleri ve gördükleri şeylerin güvenilir olmadığını ifade eder.
- Devletli gözü perdeli olur*:
- Devlet adamları, varlıklı kimseler, genellikle çevrelerindeki çeşitli yolsuzlukları görmezler.
- Zengin, işi yolunda kimse yoksulların hâlinden anlamaz.
- Dişi ağrıyan dilini kesmeli, gözü ağrıyan elini: Kişinin bir sıkıntıya düştüğünde bu sıkıntının genellikle önceden eliyle diliyle yaptıklarından kaynaklandığını ifade eder. Aynı sıkıntıyı yaşamamak için, geçmişteki hatalardan kaçınılması gerektiğini belirtir (?).
- Dost yüzünden, düşman gözünden bellidir: Dost insana daima sevgi ve saygıyla bakar, gülümser, düşman ise içinden hep kötülük geçirir ve bu sadece bakışlarından belli olur. Bu yüzden dostumuzu düşmanımızı yüzlerinden ve bakışlarından anlamak mümkündür.
- Dört göz bir evlat içindir*: Anne ve babanın bütün emek ve didinmesi evlat içindir.
- Durdu durdu, turnayı gözünden vurdu*: Uzun süre bekledi ancak sonunda isteğini elde etti.
- Duvarın kulağı var, gözünü de unutma: Sır olarak söylenen söz, gizli yapılan iş, dört duvar arasında kalmaz, her an duyulma ihtimali vardır. Gizli söz duyulur, gizli iş de görülmüş gibi yayılır.
- El ağlarsa gözünden ağlar, anam ağlarsa özünden ağlar: Bir kişinin derdinin en derin şekilde annesini etkilediğini ifade eder. Başkalarının üzülmesi yüzeyde kalırken, anne evladının acısını yüreğinde hisseder ve en derin şekilde üzülür.
- El gözü mihenktir: Bir şeyin değerli olup olmadığına başkaları karar verir.
- El için ağlayan gözden olur*: Başkası için yapılacak fedakârlığın bir sınırı vardır.
- El terazi, göz mizan*: "Elle tartıp ağırlığı, gözle bakıp hacmi tahmin edebiliriz" anlamında söylenen bir atasözü.
- Eli işte gözü oynaşta (Eliyle hamur ovalar, gözüyle dana kovalar): "Dikkatini, yaptığı işe vermez, iş yaparken başka şeylerle de ilgilenir" anlamında söylenir.
- Elin gözü taşı eritir (Kem göz taşı eritir): Başkalarını çekemeyen kıskanç kişiler kimsenin kendilerinden iyi durumda olmalarını istemezler ve insana nazar değdirip zarar görmesine neden olabilirler.
- Elin gözündeki çöpü görür, kendi gözündeki merteği görmez: Büyük kusurlarına bakmayıp başkasının en küçük kusurunu bile kınayanlar için söylenir (mertek: Kalın odun).
- Er gözünden, yiğit sözünden belli olur: Bir kişinin gerçek değerinin ve karakterinin dış görünüşünden değil, sözlerinden ve davranışlarından anlaşılacağını ifade eder.
- Ergen gözüyle kız alma, gece gözüyle bez alma*: İnsan hiçbir şeyi incelemeden, gözü kapalı biçimde bir şey almamalıdır.
- Eti yer, kemiğine göz diker: Açgözlü insanların sahip olduklarıyla yetinmeyip hep daha fazlasını istediğini anlatır. Bu tür kişiler, elde ettiklerinden tatmin olmaz ve sürekli yeni şeyler peşinde koşarlar.
- Fazla mal göz çıkarmaz*: Ne kadar ve ne türden mal olursa olsun malın fazlası elden çıkarılmamalıdır çünkü mutlaka bir gün gelir lazım olur.
- Fettan insanın sözünden ziyade gözüne bakmalı: Kurnaz, sinsi kimseler kendilerini konuşmalarıyla dürüst göstermeye çalışır. Fakat bakışlarından niyetlerinin ne olduğunu anlamak mümkündür.
- Gaflet gözün perdesidir: Dikkatsizlik veya ilgisizlik durumunun, bir kişinin gerçekleri veya doğruyu görmesini engellediğini ifade eden bir atasözü.
- Garip gözü kör olur: Sahipsiz ve zavallı kişiler olaylardan genellikle olumsuz etkilenirler.
- Gece gözü, kör gözü*: "Geceleyin iyi iş yapılamaz, yapılan iş de iyi olmaz" anlamında söylenen bir atasözü.
- Gönlün pasını göz yaşı siler: "Dert döken insan rahatlar, gözyaşı insanı ferahlatır" anlamlarında söylenen bir atasözü.
- Gönülsüz işin gözsüz oğlu olur: "İsteyerek yapılmayan işten fayda temin edilmez" anlamında kullanılan bir atasözü.
- Gönülsüz it gözsüz enikler: Gönülsüz yapılan bir işte mutlaka yanlışlık olur.
- Gören göze kılavuz istemez: Bir kişinin bilgi veya tecrübesine güvenerek, başka bir kişinin yardımına veya önerisine ihtiyaç duymadığını belirtir.
- Gören gözün hakkı vardır*: Yiyecek veya imrenilecek bir şeyi görene o şeyden vermek gerekir.
- Güzel, göz için; akıllı, gönül için: Dış görünüşe veya cazibeye değil, iç güzellik ve akıllı bir karaktere önem verilmesi gerektiğini ifade eder. İnsanların sadece fiziksel güzelliklere değil, daha derin ve anlamlı özelliklere sahip olanları seçmeleri gerektiğini vurgular.
- Hilekârın (Haramzadenin) gözü yaşlı olur: Hile ile iş yapan kimseler insanları daha kolay etkilemek için masum ve acıklı tavırlar takınırlar.
- Horoz ölür, gözü çöplükte kalır*: Yaşanılmış, alışılmış, erişilmiş bir durum veya makam yitirildikten sonra, göz o durum veya makamda kalır.
- İnsanın gözünü bir avuç toprak doyurur: Kişinin bitmek bilmeyen istek ve arzuları ancak öldüğünde son bulur.
- Kafa boşsa göz işe yaramaz: Bilginin ve düşünmenin önemine vurgu yapar. Görmek, bilgi ve düşünceyle birleştiğinde anlam kazanır.
- Kara, gözde olsun, yüzde olmasın: Kişilerin utanılacak ve onurlarını zedeleyen durumlardan uzak durmaları gerektiğini ifade eder.
- Karga karganın gözünü oymaz: Aynı topluluktan veya aynı gruptan olanlar birbirlerine zarar vermezler.
- Karga kendi gözünde kartaldır: Değersiz ve kendini beğenmiş kişi her konuda kendisini başkalarından üstün görür.
- Kaş ile göz gerisi söz*: Güzellik, her şeyden önce kaş ve göz (yüz) güzelliğidir, vücudun başka yerlerinin güzel olması önemli değildir.
- Kaş yaparken göz çıkarır: Görgüsüz, kaba insan birine iyilik ederken bile istemeden ona zarar verebilir.
- Kaşık ile verir sapı ile göz çıkarır: Birine yardım ederken karşılığında bir şey istersen veya başka bir kötü duruma yol açarsan o yardımın bir özelliği kalmaz.
- Katibe sermaye göz, gevezeye sözdür: Verimli ve etkili çalışma gözlemler ve dikkatle yapılır, gevezelik ise sadece laf kalabalığından ibarettir.
- Kedi gözünü kapar, ekmeğini öyle yer: Kişinin yaptığı işi yalnızca kendi lehine görebileceğini, başkalarının durumunu veya sonucunu göz önüne almadığını ifade eder (?).
- Kedinin gözü sıçan deliğindedir: Bir şeyi çok isteyen kimse, onu elde etmek için fırsat bulmaya çalışır.
- Kefen alacak adam, gözünün yaşından belli olur (Tabut arayanın gözleri yaşlı olur): Bir kimsenin herhangi bir eyleme girişeceği, o eyleme girişmesini zorunlu kılan durumundan anlaşılır.
- Kış gözü kara olur:
- Kış mevsiminin sert, acımasız ve zorlayıcı olduğunu ifade eder. Kış, soğuk ve zorlu hava koşullarıyla insanları sınar.
- Kış aylarında havaların karanlık, kasvetli ve zorlu geçtiğini ifade eder. Kış mevsiminde günler daha kısa, hava bulutlu ve kapalı olur, bu da mevsimi daha ağır kılar.
- Kızı alan göz ile bakmasın, kulak ile işitsin: Erkek evleneceği kızda sadece güzellik aramamalı, onun niteliklerini de araştırıp işitmelidir.
- Korkağın gözleri çift görür: Korkak bir kişinin, korktuğu şeyleri abartarak algıladığını ifade eder. Korkunun, kişinin gerçekleri çarpıtarak daha büyük ve tehlikeli görünmesine neden olduğunu vurgular.
- Kör ne istiyor, iki göz; biri eğri biri düz (doğru): İnsan ihtiyaç duyduğu şeye nasıl olursa olsun mutlaka sahip olmak ister.
- Kör ölür badem gözlü olur, kel ölür sırma saçlı olur*: Bir kimse veya bir şey yok olduğunda değer kazanır.
- Körler memleketinde tek gözlü kraldır (kral olur)*: Hepsi bilgisiz olan bir çevrede azıcık bilgisi bulunan başa geçer.
- Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz (Körün istediği bir göz, iki olursa ne söz / Körün istediği iki göz, biri ela biri boz)*: "İstenilen şey fazlasıyla elde edildi" anlamında söylenen bir atasözü.
- Körün yanına varırsan, sen de bir gözünü kapa*: Birtakım eksiklikleri bulunan bir kimsenin yanında ona eksikliğini sezdirip onu mutsuz edecek davranışlardan kaçınılmalıdır.
- Kul kullanan, bir gözünü kör, bir kulağını sağır etmeli*: İşçi çalıştıran kimse, işin aksamaması için işçinin yaptığı yanlışları her zaman görmemeli, söylediği uygunsuz sözleri işitmemelidir.
- Kurbanın gözü yaşlı olur: Başına bir felaket gelecek kimse bunun sıkıntısını önceden hisseder.
- Malı olan gözünün teki ile uyur: Bir kişinin servetinin veya mal varlığının güvenliğini korumak için daima dikkatli olması gerektiğini ifade eder.
- Oduncunun gözü omçada, dilencinin gözü çömçede*: Herkes işine yarayan şeyi elde etmeye çalışır.
- Öfke gelir göz kızarır, öfke gider yüz kızarır (Hırs gelir göz kararır, hırs geçer öz kararır): İnsanın öfkeli anında olağan görerek yaptığı kırıcı davranışlar öfkesi geçip normale döndüğüne utanç ve pişmanlığa dönüşür.
- Öz ağlamayınca göz ağlamaz (yaşarmaz): Bir kişinin içtenlikle üzülmediği veya duygusal olarak etkilenmediği durumlarda gerçek gözyaşları dökemeyeceğini ifade eder.
- Sağ gözden sol göze vefa yokmuş: Birbirine yakın olanların bile zaman zaman birbirlerine sadakat göstermeyebileceğini ifade eder. Yani, en yakın ilişkilerde bile güven ve sadakatin her zaman var olmayabileceğini belirtir.
- Sakınılan göze çöp batar*: Üzerine çok düşülen şeyler genellikle kazaya veya zarara uğrar.
- Şahın bu dağda bağı var, üzümü yok yaprağı var: Bir şeyin varmış gibi görünmesine rağmen aslında değersiz veya eksik olduğunu ifade eder.
- Tamahkârın gözü kör olur: Açgözlü insan gerçekleri göremez.
- Tamahkârın gözünü (bir avuç) toprak doyurur: Açgözlü kimseler ne kadar çok kazanırsa kazansınlar, hep daha fazlasın isterler.
- Tan yeri ağarınca hırsızın gözü kararır*: Kirli işler yaparak çıkar sağlayan kişi, buna elverişli olan durum sona erince sersemleşir, hiçbir iş yapamaz.
- Tüccar müşteriyi gözünden anlar: Bir tüccarın veya satıcının müşterinin ihtiyaçlarını, isteklerini veya mali durumunu gözlerinden veya davranışlarından hemen anlayabileceğini ifade eder.
- Türkün gözü al da olur: Kişilerin renk konusundaki tercihleri farklılık gösterebilir.
- Üzüm yiyen gözünden belli olur: Saklamak isteseler de insanların yaptıkları görünüşlerinden belli olur.
- Üzümcünün gözü omçada olur: Bir kişinin işine veya hedeflerine odaklandığında, dikkatini tamamen o alana vereceğini ifade eder. Üzümcünün gözü, üzümün büyüme sürecini ve olgunlaşmasını izlemek için omçaya (bağ kütüğü) odaklanır.
- Yemeğin tadı tuz, dünyanın tadı göz: Dünya pek çok güzelliklerden oluşmuştur. Bu güzellikleri görebilenler tadına varabilirler.
- Yürek yanmasa göz yaşarmaz: Kişinin içinde hissettiği acının veya üzüntünün dışarıya yansıyarak göz yaşlarıyla ifade edildiğini anlatır.
- Zenginin gözü az görürse fukaranın gözü de çok görür: Zengin kişi bolluk içinde yaşadığından her şeyin çoğunu ister. Fakir ise hep azla yetinmek zorunda kaldığından küçük şeyler bile ona çok görünür.
Ayrıca bakınız: Göz ile ilgili deyimler
Soru/Yorum Formu