Görmek ne demektir? Görmek ile ilgili atasözü deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Bakan mavi kadın gözleri, görmek, bakmak

  1. Gözle ve ışık yardımıyla bir şeyin varlığını duymak: Lambayı yaklaştırıp bakınca gördüm (Y. K. Karaosmanoğlu). Kınalı'nın burnunu görüyor musun? (S. Faik)
  2. Varlığını gözüyle anlamak: Yemekte sizi göremedim.
  3. Anlamak, sezmek, fark etmek: İşin böyle sonuçlanacağını kimse göremedi.
  4. Yanına varıp konuşmak, ziyaret etmek: — Müdürü göreceğim. — Randevunuz yoksa göremezsiniz.
  5. Bir şey hakkında şöyle ya da böyle bir yargıya varmak, değerlendirmek: Seni daha iyi görüyorum, biraz toplamışsın. Az görmek. Çok görmek.
  6. Belirli bir zamanı ya da bir durumu yaşayıp ne olduğunu anlamış olmak: Çok kötü günler gördük. Neler gördük neler!
  7. Yapmak, etmek: İş görmek. Hesap görmek. Masraf görmek.
  8. Kendisine yapılmak, uğramak: İyilik görmek. Kötülük görmek.
  9. Almak: Ders görmek. Kurs görmek.
  10. -e erişmek, -e sahip olmak: Eli para görmek. Yardım görmek.
  11. Çok değer vermek: Gözü yalnız parayı görüyor. O kızdan başkasını görmüyor.
  12. (teklifsiz konuşmada) Gözetmek: Kazandıkça etrafını da görür. Berberde çırağı da gör.
  13. Bir işleme uğramak: Teftiş görmek. Eziyet görmek. Tedavi görmek.
  14. (Bir şeye) Bakmak: Ev güneş görüyor.
  15. Sahne olmak, geçirmek: Bu ülke çok savaşlar gördü.
  16. (spor) Karşı oyuncunun yapacağı vuruşu önceden kestirip ona göre durum almak.
  17. Görme gücüne, gözle algılama yetisine sahip olmak: Ameliyattan sonra görebilecek miyim doktor?
  18. Gezmek, bulunmak: Paris'i gördün mü?
  19. Rastlamak, karşılaşmak: Dün Mehmet'i gördüm.
  20. (Kağıt oyununda) Karşılamak, kabul etmek: Restini gördüm. Blöfünü gör.


Görmek ile ilgili birleşik kelime ve fiiller


  • Gör bak: Görürsün, göreceksin: Gör bak neler olacak!
  • ... (-meye) görsün: Söz konusu eylemin doğuracağı sonuca kesinlik kazandırmak için kullanılır: Kafasına esmeye görsün.
  • Görme!: Aşırılık anlatır: Seninkinde bir çalım, görme gitsin. (M. Selahattin)


Görmek ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "görmek, görünmek" kelimeleri geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Gör beni göreyim seni: Sen benim çıkarlarımı gözet ki, bende senin çıkarlarını gözeteyim: Zaten seçim ortamında: "Gör beni, göreyim seni!", teklifi yapan bir sürü politikacı olacaktır. (C. Ülsever)
  • Göreceği (göresi) gelmek: Görmek isteği duymak, özlemek: Vedia, beni hem merak etmiş, hem göreceği gelmiş... Her tehlikeyi göze alarak, evime gelmeği aklına koymuş... (R. N. Güntekin)
  • Göreyim seni:
    1. (Tehdit yollu) Sen bunu yaparsan karşılığını da görürsün: Aç da göreyim seni! Bu kapı açılmayacak bu gece. Anladın mı? (A. Nusret)
    2. Kendini göster bakayım, senden başarı bekliyorum: Hadi aslan parçası göreyim seni. (A. Atalay)
  • Görmediğine (görmemişe) dönmek:
    1. (Hasta için) Hiç çekmemiş gibi, esen, sağlıklı bir duruma gelmek, yeniden sağlığına kavuşmak: Neyse geçmiş olsun. Tam zamanında yetiştirdiler seni buraya. Bi şeyin kalmaz dikkat edersen. Hiç görmemişe dönersin. (E. Toy)
    2. Başından geçmemiş gibi olmak: İnşallah yakında bir af çıkar, görmemişe dönersin... (K. Tahir)
  • Görmezden gelmek: Görmemiş gibi yapmak, farkında değilmişçesine davranmak: Onu görmezden geldi. Konuşmak istemiyordu. Öfkeli ve sinirliydi. (R. Fatih)
  • Görmüş geçirmiş:
    1. Eskiden iyi günler yaşamış: Ama bu kentin görmüş geçirmiş yerlisi, buranın ve Halep'in insanları, onlar çok başka türlü olmalı. (M. Belge)
    2. Yaşam deneyimli (kişi): Dünyanın her halini görmüş geçirmiş bir adama akıl verilir mi hiç? (M. N. Lugal)
  • Görüp göreceği rahmet bu: Göreceği iyiliğin hepsi bu kadar, göreceği tek iyilik bu olacak, başkası yok: Verdiğim ev parasını har vurup harman savurmuş olduğunu söylediler. Ancak şunu bilmelidir ki, görüp göreceği rahmet budur onun. (H. F. Gözler)
  • Görüp gözetmek: (deyiminin anlamı) Korumak, gereksinimlerini karşılayıp yardımda bulunmak, mukayyet olmak: ... hastaları, gönlü kırık kişileri, güçten kuvvetten düşmüşleri, azıksızları, evsizleri, yolda kalmış çaresizleri, yetimleri, öksüzleri peygamberlik gelmeden önce de, peygamber olduktan sonra da korudu, kolladı, görüp gözetti. (S. Alkan)
  • Göründü Sivas'ın bağları: Umutla beklenilen bir olayın ters yönde gerçekleştiği belli oldu.
  • (Biriyle) Görülecek hesabı olmak: (Biriyle) Bir sorunu, anlaşmazlığı, uyuşmazlığı olmak, aralarında, hesaplaşmalarını gerektiren bir sorun olmak: Vurma, dedi. Seninle görülecek hesabım yok benim. (A. İlhan)


Görmek ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "görmek, görünmek" sözcükleri geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Gördün deli, savul geri!: "Dengesiz kimselerden uzak durmak gerekir" anlamında kullanılan bir söz.
  • Gören gözün hakkı vardır: "Yiyecek veya imrenilecek bir şeyi görene o şeyden vermek gerekir" anlamında kullanılan bir söz.
  • Görünen dağın (köyün) uzağı olmaz*:
    1. Bir şeyin görünür olduğunda, o şeye erişilmesi veya ulaşılmasının zor olmadığını ifade eder. Bir hedefe veya bir amaca ulaşmanın zor olmadığını, sadece dikkatli ve kararlı bir şekilde ilerlemenin yeterli olacağını vurgular.
    2. Bir durumun nasıl sonuçlanacağı belli olduktan sonra bu sonuç çok geçmeden gerçekleşir.
  • Görünen köy kılavuz istemez: (atasözünün anlamı) Ortada açıkça görülen bir durum için rehberlik veya açıklamaya gerek olmadığını ifade eder. Apaçık olan gerçekler, başka bir yardıma ihtiyaç duymadan anlaşılır.