- Gözle ve ışık yardımıyla bir şeyin varlığını duymak: Lambayı yaklaştırıp bakınca gördüm (Y. K. Karaosmanoğlu). Kınalı'nın burnunu görüyor musun? (S. Faik)
- Varlığını gözüyle anlamak: Yemekte sizi göremedim.
- Anlamak, sezmek, fark etmek: İşin böyle sonuçlanacağını kimse göremedi.
- Yanına varıp konuşmak, ziyaret etmek: — Müdürü göreceğim. — Randevunuz yoksa göremezsiniz.
- Bir şey hakkında şöyle ya da böyle bir yargıya varmak, değerlendirmek: Seni daha iyi görüyorum, biraz toplamışsın. Az görmek. Çok görmek.
- Belirli bir zamanı ya da bir durumu yaşayıp ne olduğunu anlamış olmak: Çok kötü günler gördük. Neler gördük neler!
- Yapmak, etmek: İş görmek. Hesap görmek. Masraf görmek.
- Kendisine yapılmak, uğramak: İyilik görmek. Kötülük görmek.
- Almak: Ders görmek. Kurs görmek.
- -e erişmek, -e sahip olmak: Eli para görmek. Yardım görmek.
- Çok değer vermek: Gözü yalnız parayı görüyor. O kızdan başkasını görmüyor.
- (teklifsiz konuşmada) Gözetmek: Kazandıkça etrafını da görür. Berberde çırağı da gör.
- Bir işleme uğramak: Teftiş görmek. Eziyet görmek. Tedavi görmek.
- (Bir şeye) Bakmak: Ev güneş görüyor.
- Sahne olmak, geçirmek: Bu ülke çok savaşlar gördü.
- (spor) Karşı oyuncunun yapacağı vuruşu önceden kestirip ona göre durum almak.
- Görme gücüne, gözle algılama yetisine sahip olmak: Ameliyattan sonra görebilecek miyim doktor?
- Gezmek, bulunmak: Paris'i gördün mü?
- Rastlamak, karşılaşmak: Dün Mehmet'i gördüm.
- (Kağıt oyununda) Karşılamak, kabul etmek: Restini gördüm. Blöfünü gör.
Görmek ile ilgili birleşik kelime ve fiiller
- Gör bak: Görürsün, göreceksin: Gör bak neler olacak!
- ... (-meye) görsün: Söz konusu eylemin doğuracağı sonuca kesinlik kazandırmak için kullanılır: Kafasına esmeye görsün.
- Görme!: Aşırılık anlatır: Seninkinde bir çalım, görme gitsin. (M. Selahattin)
Görmek ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "görmek, görünmek" kelimeleri geçen deyimler ve açıklamaları:
- Gör beni göreyim seni: Sen benim çıkarlarımı gözet ki, bende senin çıkarlarını gözeteyim: Zaten seçim ortamında: "Gör beni, göreyim seni!", teklifi yapan bir sürü politikacı olacaktır. (C. Ülsever)
- Göreceği (göresi) gelmek: Görmek isteği duymak, özlemek: Vedia, beni hem merak etmiş, hem göreceği gelmiş... Her tehlikeyi göze alarak, evime gelmeği aklına koymuş... (R. N. Güntekin)
- Göreyim seni:
- (Tehdit yollu) Sen bunu yaparsan karşılığını da görürsün: Aç da göreyim seni! Bu kapı açılmayacak bu gece. Anladın mı? (A. Nusret)
- Kendini göster bakayım, senden başarı bekliyorum: Hadi aslan parçası göreyim seni. (A. Atalay)
- Görmediğine (görmemişe) dönmek:
- (Hasta için) Hiç çekmemiş gibi, esen, sağlıklı bir duruma gelmek, yeniden sağlığına kavuşmak: Neyse geçmiş olsun. Tam zamanında yetiştirdiler seni buraya. Bi şeyin kalmaz dikkat edersen. Hiç görmemişe dönersin. (E. Toy)
- Başından geçmemiş gibi olmak: İnşallah yakında bir af çıkar, görmemişe dönersin... (K. Tahir)
- Görmezden gelmek: Görmemiş gibi yapmak, farkında değilmişçesine davranmak: Onu görmezden geldi. Konuşmak istemiyordu. Öfkeli ve sinirliydi. (R. Fatih)
- Görmüş geçirmiş:
- Eskiden iyi günler yaşamış: Ama bu kentin görmüş geçirmiş yerlisi, buranın ve Halep'in insanları, onlar çok başka türlü olmalı. (M. Belge)
- Yaşam deneyimli (kişi): Dünyanın her halini görmüş geçirmiş bir adama akıl verilir mi hiç? (M. N. Lugal)
- Görüp göreceği rahmet bu: Göreceği iyiliğin hepsi bu kadar, göreceği tek iyilik bu olacak, başkası yok: Verdiğim ev parasını har vurup harman savurmuş olduğunu söylediler. Ancak şunu bilmelidir ki, görüp göreceği rahmet budur onun. (H. F. Gözler)
- Görüp gözetmek: (deyiminin anlamı) Korumak, gereksinimlerini karşılayıp yardımda bulunmak, mukayyet olmak: ... hastaları, gönlü kırık kişileri, güçten kuvvetten düşmüşleri, azıksızları, evsizleri, yolda kalmış çaresizleri, yetimleri, öksüzleri peygamberlik gelmeden önce de, peygamber olduktan sonra da korudu, kolladı, görüp gözetti. (S. Alkan)
- Göründü Sivas'ın bağları: Umutla beklenilen bir olayın ters yönde gerçekleştiği belli oldu.
- (Biriyle) Görülecek hesabı olmak: (Biriyle) Bir sorunu, anlaşmazlığı, uyuşmazlığı olmak, aralarında, hesaplaşmalarını gerektiren bir sorun olmak: Vurma, dedi. Seninle görülecek hesabım yok benim. (A. İlhan)
Görmek ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "görmek, görünmek" sözcükleri geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Gördün deli, savul geri!: "Dengesiz kimselerden uzak durmak gerekir" anlamında kullanılan bir söz.
- Gören gözün hakkı vardır: "Yiyecek veya imrenilecek bir şeyi görene o şeyden vermek gerekir" anlamında kullanılan bir söz.
- Görünen dağın (köyün) uzağı olmaz*:
- Bir şeyin görünür olduğunda, o şeye erişilmesi veya ulaşılmasının zor olmadığını ifade eder. Bir hedefe veya bir amaca ulaşmanın zor olmadığını, sadece dikkatli ve kararlı bir şekilde ilerlemenin yeterli olacağını vurgular.
- Bir durumun nasıl sonuçlanacağı belli olduktan sonra bu sonuç çok geçmeden gerçekleşir.
- Görünen köy kılavuz istemez: (atasözünün anlamı) Ortada açıkça görülen bir durum için rehberlik veya açıklamaya gerek olmadığını ifade eder. Apaçık olan gerçekler, başka bir yardıma ihtiyaç duymadan anlaşılır.
Soru/Yorum Formu