Geçmiş ve gelecek |
- Geçmek eylemini yapmış: Gümrükten geçmiş mal. Denetimden geçmiş film.
- Zaman bakımından gerilerde kalmış, eskilere, öncekilere katılmış: Geçmiş olaylar. Kitap onun geçmiş yazılarından derlenmiş.
- Gereğinden fazla olmuş, çürümeye yüz tutmuş: Geçmiş kavun, geçmiş karpuz.
- Bugüne göre geride kalmış, öncekilere katılmış zaman: Bunlar geçmişte kaldı. Geçmişe oranla daha iyiyim.
- Arkada kalan yaşam: Onun geçmişi karanlık.
- Birinin ölmüş ana, baba ve yakınları: Geçmişlerinizin canına değsin, geçmişleriniz nur içinde yatsın...
Geçmiş ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde ya da anlamında "geçmiş" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Geçmiş ola:
- O fırsat bir daha ele geçmez; daha önceki durum geçmişe karıştı: Dedem yaptığı hatayı anlamış anlamasına ama geçmiş ola! (Z. Mert)
- Geçmiş olsun: Belli ki Allah seni, sevdiklerine bağışlamış. Haydi, geçmiş ola. (H. Ertuğrul)
- Geçmiş olsun: Hastalık ya da kaza, tehlike geçirenlere iyi bir dilek anlamında söylenir: "Teyze çok geçmiş olsun Allah şifa versin..." (İlgili cümle kaynağı: U. Bostan)
- Geçmişi (ölüsü) kandilli: (argo) Hristiyanların ölüleri başında mum yakma geleneklerine atfen "gavur" anlamında sövgü sözü: "Vay geçmişi kandilli herif, nihayet bizi de atlattı." (M. Arslan)
- Geçmişi kınalı (tenekeli): (deyiminin anlamı) Geçmişi karanlık, karışık olma durumu, özelliği: "Ne geçmişi kınalıdır o." (M. Arslan)
- (biriyle) Geçmişi olmak:
- Aralarında eskiye dayanan dostluk, arkadaşlık olmak: 57 senelik geçmişimiz var. Zaman zaman sekteye uğramasına karşı, herkesinkine benzemeyen bir dostluk vardı aramızda... (V. R. Zobu)
- Onunla aralarında kırgınlık yaratan bir durum geçmiş bulunmak: Ne de olsa, onunla tatsız bir geçmişimiz var. Bu da aşılsa bile, çevremiz bu duruma ne der? (H. Ertuğrul)
- Geçmişinden başlamak: Soyuna sopuna küfretmek: Şimdi senin geçmişinden başlarım ha! Ölüsü tenekeli karı! (C. Kudret)
- Geçmişine rahmet: "Allahü Teala'nın rahmeti (bir kimsenin) ölmüş ataları üstünde olsun" anlamında kullanılır: "Geçmişlerine rahmet. Getir kızım, getir güzel gelinim, senin ayranın bir başka türlü serinletiyor." (Y. Bahadıroğlu)
- Geçmişine yandığım (yandığımın dünyası): Elden kaçan fırsatlar karşısında esef sözü olarak kullanılır: Bu geçmişine yandığım gurbette açlık canıma tak etti (E. E. Talu). Geçmişine yandığımın işi hep ayaz gidiyor bugünlerde! (M. Arslan)
- Geçmişini kurcalamak: Geçmişini araştırarak kötü amaçlı kullanmak için birisiyle ilgili bilgi edinmek: "Ben senin geçmişini kurcalıyor muyum?" diyor. "Belki kurcalamaya başlarsan iyi olur, böylece beni daha iyi tanırsın..." (B. Dönmez)
- (birinin) Geçmişlerini karıştırmak:
- Birinin ölmüşlerini yermek ya da onlara sövmek: Geçmişlerini karıştıttırma bana!
- Geçmişini araştırmak: Geçmişlerini karıştırarak onu zora sokacak bir şeyler arıyordu.
- Geçmişte yaşamak: Kendisini bulunulan zamanda değil de geçmiş günlerde yaşıyormuş gibi hissetmek: Bazen tanıdıklarını hatırlıyor, bazen geçmişte yaşıyor, bazen de kaybolmuş gibi uzaklara dalıyordu. (O. Diler)
- (birinin) Cemaziyelevvelini bilmek: Bir kimsenin herkesçe bilinmeyen, geçmişteki her türlü yönünü veya kötü durumunu bilmek: Biz onun cemaziyelevvelini biliriz! (İ. Pala)
- Dönüp geriye bakmak: Eskiyi hatırlamak, geçmişi gözden geçirmek: Hayat öyküm öyle acıklı ki, dönüp de geriye bakmak istemiyorum. (H. Çırakman)
- Maziye karışmak: Geçmişte kalmak, yürürlükten ve işlerlikten çıkmak: Karanlık geceler arkada kalmıştı, maziye karışmıştı, bir daha geri gelmezdi o geceler (T. Fikret). Pek çok dokuma türü maziye karışmıştı. (N. Bekiroğlu)
Geçmiş ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde veya anlamında "geçmiş" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Geçmiş günler, ömürden sayılmaz: İnsan, geçmişte kaybettiği zamanların peşinden koşmak yerine, elindeki anı ve geleceği değerlendirerek hayatını sürdürmelidir.
- Geçmiş günlerin harmanını savurma: Kişi geçmiş günlerini düşünmekle bir şey elde edemez. Çünkü yaşanmış şeylerin gelecek için faydası olmaz.
- Geçmiş yağmura kepenek alıp, çapınma: Geçmişte yaşanan olaylar için önlem almaya ya da endişelenmeye gerek olmadığını ifade eder. Geçmişteki olaylara müdahale edilemeyeceği için, onların peşine düşmek yerine geleceğe odaklanmak gerekir (kepenek: Çobanların omuzlarına aldıkları dikişsiz, kolsuz, keçeden üstlük; çapınmak: Yapmaya çalışmak, davranmak, hızlı hareket etmek).
- Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer: Geçmişte yaşanan güzel anıların ve hatıraların çok değerli olduğunu, zamanla daha da kıymetli hale geldiğini ve bazen bu hatıraların, içinde bulunulan dünyadan bile daha değerli görünebileceğini anlatır.
- Geçmişe mazi, yenmişe kuzu derler*: (atasözünün anlamı) Geçmişte kalan olayların üzerinde durulmasında bir yarar yoktur, geçmişte olanlar geçmişte kalır, önemli olan gelecek için yapacaklarımızdır: Şimdi neden oldu, niçin öyle değildi de böyle netice verdi diye çene yorarsak, boşa zaman harcarız. Geçmişe mazi yenmişe kuzu! (T. Dursun K.)
- Geçmişin ardı aranmaz: Geçmişte yaşananların geride bırakılması gerektiğini ve sürekli geçmişi sorgulamanın bir fayda sağlamayacağını ifade eder. İnsan, geçmişin pişmanlıklarına ya da hatalarına takılmak yerine, geleceğe bakarak yoluna devam etmelidir.
- Babasının mezarını bilmediğin adama kız verme: İnsan hiç tanımadığı, geçmişini bilmediği birine kızını verirse ilerde bundan pişmanlık duyabilir.
- Bezirgân (tüccar) züğürtleyince geçmiş defterleri yoklar (karıştırır)*:
- Tüccar züğürtleyince, belki bir kimsede alacağım kalmıştır diye eski defterlerini gözden geçirir
- Vaktiyle önemli işler yapmış olanlar, düşkünlüklerinde eski durumlarını anarak, anlatarak avunmaya çalışırlar.
- Deli kız düğün etmiş, kendi baş sedire geçmiş*: Densiz, budala kimsenin toplum kurallarından, törelerden haberi yoktur, en olmayacak şeyleri yapar.
- "Dün neydim" deme, yarın ne olacağına bak: Geçmişe takılmak yerine geleceğe odaklanmanın önemini vurgular. Kişi, dün sahip olduklarıyla övünmek yerine, gelecekte ne yapabileceğine odaklanarak hayatını şekillendirmelidir.
- Elden çıkan şeye tasa boştur: Geçmişte kaybedilen şeyler için üzülmenin bir faydası olmadığını ifade eder. Kaçırılan fırsatlar geri gelmez, bu yüzden boş yere endişelenmek anlamsızdır.
- Gençlik ileriye, ihtiyarlık geriye bakar: Genç insan geleceğin, ihtiyar insan geçmişin özlemini çeker.
- Ha boşu boşuna geçmiş ömür, ha yanmadan yanıp kül olmuş kömür: Önemli olan uzun yaşamak değil yaşanılan hayatı en güzel biçimde değerlendirmektir.
- Köylü köyünden geçmiş de, huylu huyundan geçmemiş: Bir kişinin hayatındaki değişiklikler veya zorunluluklar nedeniyle bazı şeylerden vazgeçebileceğini, ancak karakterinden ve alışkanlıklarından asla vazgeçmeyeceğini ifade eder. Toprağını terk eden köylü gibi, insanlar bazı şeyleri bırakabilir, ama huylarını kolay kolay değiştiremezler.
- Mezar taşı ile övünülmez*: İnsan, geçmişteki ataları ve atalarının yaptıklarıyla değil ancak kendi değeriyle ve yaptıklarıyla övünebilir.
- Tencere tencereye "yüzün kara" demiş, çömlek utancından yere geçmiş: "Kötülük, kusur yönünden sen, benden daha betersin" anlamında kullanılan bir atasözü.
- Yanmış mal ve ölmüş baba ile iftihar edilmez: Geçmişte var olan, ama artık bulunmayan şeylerle gurur duyulmaz. Eldeki imkanlarla övünülmelidir.
Soru/Yorum Formu