- Kimi ad ve sıfatlardan sonra yardımcı eylem olarak kullanılır. Bu yolla kullanılan eylemler bu sözcüklerin anlamına göre nesne alırlar:
- Sıfatla yapılanlar: Dalkavukları, parasını alıp onu maskara etmiyorlardı (H. E. Adıvar). İşi berbat etmek. Birini hasta etmek.
- Eylemden türemiş adlar o eylemin ad biçiminin tümlecini alırlar: Bir şeyi ayırt etmek. Bir yere akın etmek.
- Adla kullanılan bu yardımcı eylemin nesne alıp almayacağını kullanışı belli eder: Yemin etmek. Kahvaltı etmek. Birini perişan etmek. Trafiği altüst etmek. Birinden şüphe etmek. Bir şeyden söz etmek. Birine sitem etmek. Birine kötülük etmek. Biriyle pazarlık etmek. Biriyle kavga etmek.
- (Değer anlatan sözlerle) Değeri olmak: Bu daire üç milyon lira eder.
- (İyi kötü gibi belirteçlerle) Davranmak: İyi ettin de söyledin. Böyle yapmakla kötü mü etti?
- (Olumsuz anlamlı belirteçlerle) Durmak, var olmak, yaşamak: İnsan, düşünmeden edemez.
- (Nesne olarak zaman anlatan kimi sözcüklerden birini alınca) Bulmak, erişmek: Farkına varmadan akşamı ettik.
- (Birini bir şeyden) Yoksun bırakmak: Birini yerinden etmek.
- (İkinci nesne olarak "neler", "çok", "az" gibi belgisiz sıfatlarla) Kötülükte bulunmak: Felek bana neler etti. Üvey annesi ona çok etti, o da ona az etmedi.
- Kimi zaman nesnesiz olarak da aynı anlamı verir: O etti, sen etme.
- (Tümleç olarak "yatak", "alt" gibi sözcüklerle) Aptes bozmak: Çocuk yatağına etti. Korkudan altına etmiş.
Etmek ile ilgili birleşik kelime ve fiiller
- Etme eyleme: Kötü ya da istenmeyen bir davranış karşısında "yapma" anlamında söylenir: – Arkadaşım, etme eyleme! Bizi yollarda perişan etme... (A. Say)
- Etme yahu!: Şaşılacak durumlarda "öyle mi, doğru mu, gerçek mi?" gibi anlamlarda kullanılır: – Horoz kalkmış, inmiş amma silah patlamamış. – Etme yahu! Neden peki? Kötü müymüş kullandığı silah? (İlgili cümle kaynağı: K. Tahir)
Etmek ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "etmek" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Etmediğini bırakmamak: Elinden gelen her türlü kötülüğü yapmak: O zaman, bana etmediğini bırakmadı. Dünyayı bana haram etti. (H. Süreyya)
- Ettiği hayır ürküttüğü kurbağaya değmemek: Verdiği zarar, yaptığı hizmetten büyük olmak: Bu kadar didinmesi sevinilecek bir sonuç verseydi bari, fakat ne gezer: Ettiği hayır ürküttüğü kurbağaya değmedi. (H. F. Gözler)
- Ettiğiyle kalmak:
- Yapmak istediği kötülüğü yapamayan kimse, başarısızlığının üzüntüsü ve utancı içinde kalmak.
- Yapmak istenilen kötülük amacına ulaşamamak: Meseleyi tahkike gelen Adalet Müfettişleri kanunsayar insanlardı, işin içyüzünü çabucak anladılar ve müfteriler ettikleriyle kaldılar. (N. Hikmet, K. Tahir)
- Ettiği yanına (kâr) kalmak/kalmamak: Ettiği kötülüğün cezasını görmemek/görmek: O marsık suratlı Belma'nın ettiği yanına kalmıştı işte. Yüreği yağ bağladı (S. Saygı). Bana ettiği yanına kalmadı, kendisi de meyhane peykesinde can verdi gitti. (H. R. Gürpınar)
- Ettiğini bulmak (çekmek): Yaptığı kötülüğün cezasını bulmak (çekmek): Maviş, Maviş; eden bulur, inleyen ölür; sana eden ettiğini buldu, can evinden vuruldu. (E. Güney)
- Ettiğini yanına bırakmamak: Birinin yaptığı kötü davranışın karşılığını vermek: Hükûmet, kimsenin ettiğini yanına komaz. Hem Allah'tan kork. Adam öldürmek günahtır. (S. Kocagöz)
Etmek ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "etme" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Etme bulma dünyası: Kötülük yapan kötülük bulur: Etme bulma dünyası... İnsan ne ekerse onu biçermiş. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. (H. Yiğit)
- Etme bulursun, inleme ölürsün (eden bulur, inleyen ölür): Bir durumu hazırlayan nedenler, o durumla ilgili kaçınılmaz sonuçları doğurur.
Soru/Yorum Formu
»