Ense |
- (anatomi) Boynun arka bölümü: Çocuğun ensesine şaplağı indiriverdi. (S. Saygı)
- Art, arka taraf: Ensesindeki dağlarda kestane, kızılcık, muşmula, üvez hâsıl olur. (Evliya Çelebi)
Ense ile ilgili birleşik kelime ve fiiller
- Ense kökü: Ensenin bitimi.
- Enselemek: (argo) Kaçan ya da gizleneni yakalamak.
- Enselenmek: Yakalanmak.
Ense ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "ense" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Ense kulak yerinde olmak:
- (teklifsiz konuşmada) İri yarı olmak.
- Kelli felli olmak.
- Ense yapmak: (argo) Hiçbir iş görmeyerek yiyip içip rahatına bakmak.
- Enseyi karartmak: Ümitsizliğe kapılmak, karamsarlığa düşmek.
- Ensesi kalın: (deyiminin anlamı) Gücünü tanıtıp sözünü geçiren, güçlü, kudretli (kimse).
- Ensesinde boza pişirmek: (halk dilinde) Üzerek, eziyet ederek, göz açtırmadan çalıştırmak ya da bir işten sonuç almak üzere birini çok tedirgin etmek: Ceberut patronu ensesinde boza pişiriyordu.
- Ensesine binmek: Yıldırarak buyruğu altına almak.
- (Birinin) Ensesine yapışmak (enselemek): Yakalayıp sıkıştırmak.
Soru/Yorum Formu