Emir nedir ne demektir? Emir ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
  1. Bir şey yapılsın ya da yapılmasın diye söylenen ve muhataplarca yerine getirilmesi zorunlu olan söz, buyruk: Allah'tan emir geldi; "–Ey arz! Suyunu yut! Ve ey gök! Sende suyunu tut (Hud Suresinden). Komutanın bu emri ile hepsi birden savaş çığlığı atıp Cenk'e doğru yönelerek saldırıya geçti. (Ç. Güleç)
  2. (dilbilim) Eylemin yapılmasını ya da yapılmamasını kesin olarak isteyen dilek kipi, emir kipi. Emir kipinin belirli bir eki yoktur, çekimde yalnızca kişi eklerini alır: yap/yapma, yap-sın/yapma-sın, bak-ın/bakma-y-ın, gel-sin-ler/gelme-sin-ler vb.
  3. Araplarda ve bazı Müslüman ülkelerde bir kavim, şehir veya ülkenin başı, başkan.


Emir ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "emir" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Emir almak:
    1. Bir işin yapılması kendisine kesin olarak bildirilmek: Üstümden emir aldım; karşıdaki tepeyi düşmandan gün doğmadan alacağım. (N. Işıldak)
    2. Birilerinin hükmü altına girmek, birilerinden talimat almak: Bir merkezden emir alıyorlar ama o merkezi bulamıyoruz bir türlü. (M. Yenigün)
  • Emir altına almak: Denetimi altına almak: Her siyasi iktidar onları emir altına almak ister. (A. Kurt)
  • Emir büyük yerden (gelmek): (deyiminin anlamı) Çok sevilen, sayılan bir kimse, bir işin yapılmasını istemiş olmak: Torun kurtarılacaktı! Emir büyük yerden geliyordu. Bu emrin önünde durabilecek tek bir insanoğlu gelmemişti yeryüzüne. (H. K. Alişanoğlu)
  • Emir komuta zinciri içinde olmak: Herhangi bir işlem en alt rütbe veya makamdan en üst rütbe veya makama doğru gerçekleşmek: Herkes yine her şeyi emir komuta zinciri içinde, kendilerine verilen talimat gereği yapmıştır. (A. Bayram)
  • Emir kulu: Kendisine buyrulanı yapmak yükümlülüğü olan kişi: Sen de emir kulusun. Sana emir verirler, yaparsın. Bize de ekibini takip etmemiz konusunda emir geldi. (A. Bayram)
  • Emir vermek: Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz söylemek: Sultan Selim, Şam'da ordunun kış hazırlığı yapması için emir verdi. (E. B. Merdivan)
  • Emre (Emrine) amade: Her an verilecek emri bekler durumda ve yapmaya hazır vaziyette: Hizmetçi Mustafa da emre amade yakınlarda bir yerde bekliyordu (S. Nizam). Bunun üzerine biz de istediği yere onun emriyle giden rüzgarı onun emrine amade kıldık. (Sad Suresinden)
  • Emret, fındık kabuğuna gireyim: Emrinizi, ne kadar güç olursa olsun, yerine getiririm: Emret usta, emret fındık kabuğuna gireyim. (O. Kemal)
  • Emretti patrik efendi: (alay yollu) Birinin yersiz bir buyruğuna karşı kullanılan bir söz: Dikkatli içilmeliymiş diyor, alışık olmayanı çarparmış diyor. Emretti patrik efendi! (B. Başarır)
  • Emrihak vaki olmak: Ölmek: Sonunda emrihak vaki oldu, bu dünyadaki devrini tamamladı. (A. Büke)
  • (birinin) Emrine (emri altına) girmek: Bir kimsenin buyruğu altında çalışmayı isteyerek ya da istemeyerek kabul etmek: Sultanın emrine girdi. Kendisine hangi görev verilse hakkından geliyor, her işte hükümdardan tam not alıyordu. (İ. Özcan)
  • Emrine vermek:
    1. Atamak, görevlendirmek: Bir manga asker seçilip emrine verildi. (M. Uslu)
    2. Yararlanması için ayırmak: Yurdun tüm kaynakları ordunun emrine verildi.
  • Emrivaki yapmak: Bir işi aceleye ve kargaşalığa getirip sonuca bağlamak, oldubittiye getirmek: "Ben sana bu hafta bir randevu alırım. Birlikte gideriz" diye bir emrivaki yaptı. (H. Dormen)
  • Allah'ın emri Peygamberin kavliyle: Kız istemeye gidildiğinde kızın ailesine söylenen söz: Allah'ın emri Peygamberin kavliyle kızınız Gamze'yi oğlumuz Mustafa'ya istiyoruz.


Emir ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "emir" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Emir demiri keser: (atasözünün anlamı) Yetki sahibi bir kişinin verdiği emrin şartlar ne olursa olsun mutlaka yerine getirilmesi gerektiğini ifade eder. Otoritenin gücünü ve verilen talimatların sorgusuz sualsiz uygulanması gerektiğini vurgular.: Emir büyük yerden gelmişti ve emir demiri keserdi. (A. F. Bak)
  • Ölüm Allah'ın emri: İnsanı yaratan da, yaşatan da, zamanı geldiğinde yaşamını sona erdiren de Allahü Teala'dır. Ölümden kurtuluş yoktur, eceli gelen elbette ölecektir; bu nedenle ölümden korkmanın anlamı yoktur.


Emir ile ilgili birleşik kelime ve fiiller


  • Emir eri: Teğmen ve yukarısı üst düzey subayların hizmetinde bulunan er; hizmet eri, emirber: Hemen emir eri Selim'i çağırarak: – Selim! Koş bana hemen Hasan'ı çağır, dedi. Emri duyan Selim: – Emredersiniz kumandanım! diye cevap verdi. (H. Güneş)
  • Emir subayı: Yasayla bazı komutanların emrine verilmiş subay, yaver: "Komutanım, Genelkurmay Başkanımızın emir subayı beni cep telefonumdan aradı. Komutan bir saat sonra makamında olmanızı emretmiş." (Ö. Deniz)
  • Emre yazılı (muharrer) senet: (ticaret) Buyruğa yazılı, yani içinde yazılı olan paranın yine onda yazılı kimseye ya da onun göstereceği kimseye ödenmesi gerektiğini gösteren senet.
  • Emirlik:
    1. Emir (III) olma durumu.
    2. Bir emir tarafından yönetilen bölge ya da ülke: Arap Emirlikleri.
  • Emirül müminin: (Müminlerin emiri) Eskiden halifelere verilen bir unvan: Babası Emirül Müminin Hz. Ali (r.a.), ona savaş sanatını öğretmişti. (Muhammed Ebu Zehra)
  • Emirül ümera: (tarih) Abbasilerde daha sonrada Osmanlılarda kullanılmış bir şan. Osmanlılarda, eyalet valileri olan beylerbeyleri için kullanılırdı.
  • Emretmek: Bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını kesin olarak söylemek; buyurmak, emreylemek: Güneş, Ay ve yıldızları emrine amade kılıp, boyun eğdirendir. Dikkat edin! Yaratmak da emretmek de Allah'a aittir. (Araf Suresinden)
  • Emrihak: Ölüm: "Emrihak ne zaman vaki olursa ancak o vakit alabilirler canımı." diye amcasını yatıştırmak istemişti Selahaddin. (Y. R. Efe)
  • Emrinde: Hükmü ve idaresi altında: Emrinde 90.000 asker ve kale topları dışında 97 sahra topu vardı. (Y. Öztuna)
  • Emrivaki: Bir işi aceleye ve kargaşalığa getirip sonuca bağlama, oldubitti: Sırf emrivakiyle yapılan bir haksızlığa dur demek için bizimleydiler. (A. Kulak)