Düğün nedir ne demektir? Düğün ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Düğün töreninde açık havada uçuşan konfetiler arasında gelin ve damat
Düğün töreni
  1. Evlenme ya da sünnet dolayısıyla yapılan, gelenekselleşmiş evreleri bulunan törenler, eğlentiler dizisi: Bir kaç ay sonra da nikah ve düğün yapılmasına karar verildi (A. H. Tanpınar). Sünnet düğünü. Köy düğünü.
  2. (mecazi) Bir olayı kutlamak için yapılan büyük eğlence veya tören: Eşeğin ölümü köpeğe düğündür (Atasözü)


Düğün ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "düğün" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Düğün aşı savulduktan sonra: Kolay ve bol kazanç elde etme fırsatı kaçırıldıktan sonra.
  • Düğün aşıyla (pilavıyla) dost ağırlamak (gönüllemek): Herkesin yararlanabileceği şeyi, hoşnut edilmesi için özen gösterilmesi gereken kimseye, sanki onun için özel olarak hazırlanmış gibi sunmak: Düğün aşıyla dost ağırlamak kolaydır (H. F. Gözler)
  • Düğün bayram etmek: Çok sevinmek: Mektubunu alınca, yeni bir işe girdiğini öğrenince, inan olsun hepimiz düğün bayram ettik. (M. Şeyda)
  • Düğün bizim, oyna kızım: Bu bizim kendi işimizdir, en büyük çabayı biz göstermeliyiz.
  • Düğün değil, bayram değil, eniştem beni niye öptü?: "Durup dururken bu yakınlık niye?" anlamında söylenen, gösterilen yakınlığın, iltifatın gizli bir nedeni olduğunun düşünüldüğünü anlatan bir deyim: ... aradığını görüyorum. Ne alaka şimdi. Düğün değil, bayram değil. Eniştem beni niye öptü diye düşünerek açıyorum telefonu. (F. Küçük)
  • Düğün dernek, hep bir örnek: Bütün olaylar ya da yapılan işler sıkıcı bir şekilde hep birbirine benziyor. Hepsini ayrı ayrı okumağa gerek yok. İçlerinden lâlettayin birini al, oku, yeter. Düğün dernek hep bir örnek. (N. Muallimoğlu)
  • Düğün evi gibi: Sevinçli ve telaşlı bir kalabalık bulunan (yer): O konak, gerçekten bir düğün evi gibiydi. Gireni, çıkanı sayısız. Tabak dolusu, kehribar sarısı çekirdeksiz üzümler, bal sızan tepeleme incirler, koca zerde, pilâv sahanları taşıyan Uşaklılar... (Ş. S. Aydemir)
  • Düğün evi gibi giren çıkan belirsiz: Bir yerden sürekli insan giriş çıkışı olması ve kimin ne zaman geleceği veya gideceğinin belli olmaması durumunu ifade eder.
  • Düğünde zurnaya, hamamda kurnaya koşmak: Her işe koşmak: Aman koca nine, düğünde zurnaya, hamamda kurnaya koşuşan akılsız tedbirsiz nine, gördün mü ettiklerini? (T. Alangu)
  • Düğüne gider gibi: Sevinçle, zevkle, koşa koşa: Enrico durmadan konuşuyordu "Ah Komandante! Bu Türkler var ya... Sanki savaş için yaratılmışlar. Biri ölüyor, öbürü doğuyor. Savaş onlar için sanki eğlence. Savaşa düğüne gider gibi giderler..." (E. Özdil)
  • Düğüne gider gibi giyinmiş: Çok şık, çok itinalı giyinmiş kimseler için kullanılır: Otuzlu yaşlarda gösteren genç bir kadındı. Düğüne gider gibi giyinmiş, takmış takıştırmıştı. Çok güzeldi. (T. Altıntaş)
  • Düğüne gider zurna beğenmez, hamama gider kurna beğenmez: Hiçbir şeyden hoşnut olmaz, her şeyde bir kusur bulur.
  • (Birinin) Düğününde kalburla (elekle) su taşımak:
    1. Birinin mutluluğunu paylaşarak düğününde ona canla başla hizmet etmek: "Atlatalım şu vartayı yapacağım senin düğününü, kalburla su taşıyacağım düğününde!" (E. Işınsu)
    2. Bir kimsenin en sıkışık, telaşlı gününde en güç işlere koşarak ona yardımcı olmak: "Sana da çok zahmet oluyor. Bilmem bu hakkını nasıl ödeyeceğim? Düğününde elekle su taşırım ne yapalım." (Ü. Deniz)


Düğün ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "düğün" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Düğün aşı savulduktan sonra gelen, vah vah yer: Düğün eğlencesi bittikten sonra evliliğin dertleri başlar.
  • Düğün aşıyla dost ağırlanmaz* (Düğün pilavıyla dost gönüllenmez): Ağırlamanın değeri, özel olarak hazırlamasında, zahmetlere katlanılmasındadır. Bu bakımdan, herhangi bir kimseye sunulabilecek olan bir şey, ağırlanacak bir kişiye ikram olarak sunulamaz.
  • Düğün arpasıyla at tavlanmaz: Bir durumun veya kaynağın uygun olmayan bir şekilde kullanılmasının yanlış sonuçlara yol açabileceğini vurgular.
  • Düğün evini bilmez çanak çömlek taşır: Birinin bir yer veya durum hakkında hiçbir bilgisi olmadığı halde gereksiz işlere kalkıştığını ifade eder.
  • Düğün evinin kapısı açık olur: Düğünlerin ve evliliklerin herkesle paylaşılması gereken mutluluklar olduğunu ifade eder.
  • Düğün evinin tefçisi, ölü evinin yasçısı: Kişinin bulunduğu ortama göre davrandığını veya davranmasının önemini vurgular. "Tefçi" düğünlerde müzik çalan, eğlencenin ritmine uygun davranan kişiyi ifade ederken, "yasçı" ise cenaze törenlerinde yas ve üzüntüyü paylaşan/coşturan kişidir.
  • Düğün olur iki kişiye, kaygısı düşer deli komşuya*:
    1. Evlenecek kişiler için herkes seferber olur.
    2. Akılsız kişi, el alemin düzenlediği eğlencelerde bir aksama olmasın diye çabalar durur.
  • Düğün pilavı ile köpeğin karnı doymaz: Sürekli olmayan geçici bir şeyin yeterli olmayacağı veya ihtiyacı karşılamayacağı durumları anlatmak için kullanılır.
  • Düğüncü düğünü uzatırsa dövünür: Düğün uzun sürerse düğün sahibinin masrafı daha çok olur.
  • Düğünde Fatmacığı kim bilir?*: Pek çok kişinin katıldığı bir toplulukta, kendisine önem verileceğini sanan kimsenin esamesi okunmaz (kendisine değer verilmez, adı anılmaz).
  • Düğünde misafir, sonunda borçlu ağırlanır: "Düğün biter, masraf bitmez" anlamında bir atasözü.
  • Düğünde zurnaya, hamamda kurnaya mail olur (Hamama gider kurnaya, düğüne gider zurnaya aşık olur): Akılsız veya dikkatsiz kişilerin hatalı tercihler yaptıklarını ve önemsiz veya anlamsız şeylere ilgi gösterdiklerini ifade eder (mail: Eğilimi olan).
  • Düğünü okuyucu b*klar (bozar)* (Düğünü davetçi mekruhlar): İki taraf arasındaki güzel ilişkileri, söz götürüp getiren düşüncesiz aracı bozar.
  • Düğünün borcuyla, ramazanın harcını Allah kayırır: Hayırlı bir iş için yapılan harcamalara Allahü Teala yardım eder.
  • Düğünün tadı el ile, harmanın tadı yel ile (Harman yel ile, düğün el ile)*:
    1. Düğün kalabalık olursa eğlence daha hoş olur. Mutluluk da paylaşılınca daha güzel olur.
    2. Her işin gerçekleşmesi birtakım koşulların bulunmasına bağlıdır.
  • Düğünsüz ev olur, ölümsüz ev olmaz: Yaşamın bir çok nimetinden faydalanamayan aile bulunabilir, fakat her aile ölümün acısını mutlaka duymak zorundadır.
  • Abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz*: İnsanların sevdikleri ve keyif aldıkları şeylerden asla bıkmayacaklarını ifade eder.
  • Acemi gelin kendine çeki düzen vereyim derken, düğün bayram savışır: Bazı şeylerin zamanında ve doğru şekilde yapılmasının önemini vurgular. Bazı konular vardır ki eğer zamanında yapılırsa anlamı olur.
  • Bekarın ahmağı düğünde kız beğenir: Genç erkekler evlenecekleri kız konusunda kolayca yanılgıya düşerler.
  • Bey aşı borç, düğün aşı ödünç*: Beyin sofrasından yiyenin bu ağırlamaya karşılık vermesi çok güç olduğundan bir borç olarak kalır. Ama bir düğün yemeği yiyen kişi, günün birinde kendisinin yapacağı düğüne daha önce düğününde yemek yediği kişiyi çağırarak onunla ödeşebilir.
  • Çalgı, düğün evine yakışır: Düğün gibi coşkulu ve özel bir etkinlik için müzik ve eğlencenin önemini vurgular. Düğünlerde çalgıların bulunması, atmosferin canlanmasına ve davetlilerin eğlenmesine katkıda bulunur.
  • Davetsiz düğüne giden minderini beraber götürür: Bir yere, bir etkinliğe davetsiz olarak katılan kişinin orada pek hoş karşılanmayacağını ve iyi ağırlanmayacağını anlatır.
  • Davulsuz düğün, köpeksiz köye benzer: Düğünlerde davulun önemini vurgulayarak, onun olmadığı bir düğünün eksik veya tamamlanmamış gibi olacağını ifade eder. Bir etkinliğin veya durumun belli unsurlar olmadan eksik veya yetersiz olacağını anlatır.
  • Davulsuz zurnasız çingene düğünü olmaz: Bir işin veya etkinliğin başarılı olabilmesi için gerekli olan tüm unsurların yerine getirilmesi gerektiğini anlatır
  • Deli kız düğün etmiş, kendi baş sedire geçmiş*: Densiz, budala kimsenin toplum kurallarından, törelerden haberi yoktur, en olmayacak şeyleri yapar.
  • Deliyi düğüne davet etmişler, "Burası bizim evden iyi" demiş: Görgüsüz, cahil kişi hoşuna giden bir şeyi gördüğü zaman sık sık orda vakit geçirmek ister.
  • Dilenciye borçlu olma, ya düğünde ister ya bayramda*: Çıkarından başka bir şey düşünmeyen kimse ile ilişki kurma, seni nerede rahatsız edeceği belli olmaz.
  • El ile gelen düğün, bayramdır* (El ile gelen bela bayramdır): Bir sıkıntı herkesi ilgilendiriyorsa ona katlanmak kolaylaşır, daha kolay olur.
  • Eşeği düğüne çağırmışlar, "ya odun eksik, ya su" demiş*: Çevrelerinde pek değer verilmeyen kimseler, beklenmedik bir ikramla ya da iltifatla karşılaştıkları zaman bunun gene kendilerine bir iş yükletilmek amacıyla yapıldığını düşünmeye başlarlar.
  • Eşeğin ölümü köpeğe düğündür*: Kimi zaman birinin uğradığı zarar, ilerdeki çıkarlarını düşünen başkası için sevinç kaynağı olur.
  • Evde kendi başını bağlamayan, düğünde gelin saçı bağlar: Kendi ihtiyaçlarını zor karşılayan birinden, başkalarına yardım etmesi beklenemez.
  • Gökyüzünde düğün var deseler kadınlar merdiven kurmaya kalkar*: Kadınların düğün ve eğlence için büyük fedakarlıklar yapmaktan çekinmeyeceklerini ifade eder. Kadınların eğlenceye ve sosyal etkinliklere olan düşkünlüğünü ve bu uğurda gösterdikleri çabayı abartılı bir şekilde dile getirir.
  • Gönül evi düğün evinden kalabalıktır: İnsan gönlü o kadar geniştir ki -ucu bucağı yoktur- oraya pek çok şey sığar.
  • Kambersiz düğün olmaz (olur mu?)*:
    1. Her toplantıda veya her işin içinde bulunmak merakında olanlar için yarı sitem, yarı şaka olarak söylenen bir söz [kamber: Sadık köle (Hz. Ali’nin kölesi Kanber'in adından)].
    2. Sevimli, sıcakkanlı ve tanınmış kişiler her yerde aranırlar.
  • Ne ölü görse ağlar, ne düğüne gitse oynar: Kişinin duygusal olarak hiçbir etki altında kalmadan her durumda aynı davranışı sergilediğini ifade eder.
  • Ölü evinde ağlamasını, düğün evinde gülmesini bilmeli (Ölüye varan ağlar, düğüne varan oynar)*: İnsan, çevresindeki olaylara uygun davranışlarda bulunmalıdır.
  • Ölü ile düğün yolda kalmaz: Bazı olayların veya işlerin engellenemeyecek kadar kesin olduğunu ve mutlaka gerçekleşeceğini anlatır.
  • Saçısı çok olan düğünün pekmezi tatlı olur: Düğünde gelinin başından aşağıya atılan çiçekler, şekerler, arpa veya paralar gibi hediyelerin fazla olması durumunda düğünün daha keyifli ve bereketli geçeceğini ifade eder. Düğünde bolca armağan dağıtılmasının mutluluğu artıracağını ve düğünü daha tatlı kılacağını ima eder (saçı: Gelinin başına saçılan hediyeler).
  • Sağ olana her gün düğün bayram: İnsanların yaşadığı sürece hayatın tadını çıkarmaya çalıştığını ifade eder. Sağlıklı ve hayatta olmanın, her günü kutlanacak, her gününe şükredilecek değerli bir fırsat olarak görülmesi gerektirdiğini vurgular.


Düğün ile ilgili birleşik kelimeler


  • Düğün alayı: Düğüne katılanların çalgı eşliğinde hep birlikte yürümesiyle oluşan topluluk.
  • Düğün dernek: Evlenme dolayısıyla yapılan kutlama töreni ve eğlence.
  • Düğün hamamı: (folk.) Düğünden bir gün önce gelin ve yakınlarının, kadınlar arası eğlenceler yapıp yıkandıkları hamam.
  • Düğün salonu: Daha çok kentlerde ve kimi gelişmiş yerleşme merkezlerinde, düğün yapmak amacıyla kiralanan çalgılı salon.
( 0 soru/yorum )