Diz nedir ne demektir? Diz ile ilgili deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
  1. Uylukla baldırın birleştiği oynaklı bölge, bacağın büküm noktası ve bunun özellikle ön tarafı.
  2. Oturulduğunda uyluğun üst yanı.


Diz ile ilgili birleşik kelime ve fiiller


  • Diz boyu:
    1. Dize, dizlerin hizasına kadar: Su diz boyu kadarmış.
    2. (mecazi) Çok miktarda: Rezillik diz boyu.
  • Bir kıza gün batımında diz çökerek evlenme teklifi yapan erkek
    Diz çökerek evlenme teklifi
    Diz çökmek:
    1. (Saygı ya da sevgi göstermek için) Oturmadan tek veya iki dizini yere değdirmek: Kralınızın önünde diz çökün. Diz çöküp evlilik teklifi yaptı.
    2. İki bacağını kıvırarak üstüne oturmak: Yerdeki mindere diz çöktü.
    3. Dize gelmek: Dursun'un sebebi karşısında diz çökmüştü. (S. Şahin)
  • Diz kapağı: Dizin diz kapağı kemiği ile kaplı olan ön bölümü, dizin ön bölümü.
  • Diz kapağı kemiği: (anatomi) Uyluk kemiğiyle kaval ve kamış kemiklerinin birleştiği yerde, diz oynağının ön tarafında bulunan küçük, yassı kemik, diz ağırşağı.
  • Diz üstü: Dizleri yere gelerek: Namazın bir bölümünde diz üstü yerde oturulur.


Diz ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "diz" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Diz dize (oturmak): Karşı karşıya ya da yan yana, birbirine iyice yaklaşmış olarak (oturmak): Ben en çok seninle dize dize, diz dize, biz bize şiir okumak için heveslenmiştim... (E. Koçak)
  • Dize gelmek:
    1. Güçlünün buyruğunu kabul eder duruma gelmek, baş eğmek, boyun eğmek: Yıkılmaz sanılan putlar nasıl yıkılmış, eğilmez sanılan ceberutlar nasıl dize gelmişti?
    2. Yenilip teslim olmak.
  • Dize getirmek:
    1. Kendisine karşı geleni yenerek, buyruğunu yaptıracak duruma getirmek, boyun eğdirmek: Sonunda onları dize getirdi. Antlaşmaya oturttu. (Ş. Döğen)
    2. Yenmek, teslim almak.
  • Dizini dövmek: Çok pişman olmak: Kızını dövmeyen dizini döver. (Atasözü)
  • Dizinin dibi: Yanı başı.
  • Dizinin dibinden ayrılmamak: Yanından hiç gitmemek, ayrılmamak.
  • Dizleri kesilmek: Dizlerinde derman kalmamak.
  • Dizlerine kapanmak: Bir şey dilemek için alçalarak, aşırı ölçüde yalvarmak: "Kurbanın olam, beni evermeyin kimseyle," diyerek dizlerine kapandı teyzesinin, göz yaşları içinde... (T. Çayırcı)
  • Dizlerinin bağı çözülmek: Herhangi bir nedenle ayakta duramayacak duruma gelmek: Mezarına yaklaşınca dizlerinin bağı çözüldü, göz pınarları kaynamaya başladı, iplik iplik yaşlar yanağından süzüldü, hıçkırıklara boğuldu... (İlgili cümle kaynağı: A. E. Kavaklı)