Made in Turkey Damgası (Türk Malı) |
- Bir şeyin üzerine özel bir nişan koymaya yarayan ve kullanılan tekniğe elverişli bir maddeden uygun biçimde yapılmış araç: Damgayı bastı. İmzaladı. Ve uzattı: -Buyurun sayın binbaşım dedi; size ve muhterem kardeşinize iyi yolculuklar temenni ederiz! (E. M. Karakurt)
- Bu araçla yapılan nişan: Soğuk damga.
- (mecazi) Bir kimsenin herkesçe bilinen lekesi: Bu adam taşıdığı damgayı hiçbir vakit silemeyecek.
- Yörük ve Türkmenlerin bağlı oldukları aşiretleri gösteren işaret, simge.
Damga ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "damga" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- (Bir kimseye) Damga vurmak: Kötü bir yargı vermek: Kendi sorumluluğumuzu görmektense Aşkı sorumlu tutmak ve ona damga vurmak daha kolay geliyor değil mi? (H. Aydoğan)
- (Bir kimse) Damga yemek: Hakkında kötü bir yargı verilmiş olmak: Doğrusu böyle bir damga yemek istemem. (örnek cümle)
- (Bir şey, bir şeyin) Damgasını taşımak: (Bir şey) Bir şeyin özelliğini taşımak: Bu yapı Osmanlı damgasını taşıyor.
- (Birine) ... damgasını vurmak: (Bir kimse için) Kötü yargıya varmak: Tüm bunlar onlara –özellikle de İhsan'a– şüpheli damgasını vurmak için yeter de artardı bile. (K. Turan)
- (Bir kimse bir şeye kendi) Damgasını vurmak: Kendisiyle ilgili bulunduğunu ya da kendi yapıtı olduğunu belli edecek nitelikler vermek: Sinan, Süleymaniye'ye damgasını vurmuştur.
- Damgalı eşek: Herkesin ancak olumsuz bir yanı ya da yanlarıyla tanıdığı kişi: ... artık görür görmez başlarını çevirecekler. Böyle damgalı eşek gibi yaşamak, yaşamak sayılır mı? (A. İlhan)
Soru/Yorum Formu