- Yapıları her türlü dış etkiden korumak amacıyla üzerlerine yapılan, çoğunlukla kiremit kaplı örtü, çatı: Evin damı odanın tam ortasına şakır şakır akıyordu. (S. Küçükboyacı)
Toprak damlı evler Hayvan damı - Dansta kavalyeye (erkeğe) eş olan bayan: Sümerce "dam" kadın, eş anlamlarına gelir (K. Emiroğlu). Dam kadın demektir. "Damsız girilmez" sözündeki dam, kadın demektir. (Ö. V. Erikçi)
- Çeşitli çağlarda soylu kadınların ve şövalyelerin eşlerine verilen bir unvan.
Dam ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "dam" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Dam altına girmek: Açıkta kalmamak, oturacak bir evi olmak: Bir dam altına girip birbirimizin nikâhlısı olalıdan beri böylesi uzun konuşup danışmış değildi benimle herifim. (Füruzan)
- Dama çıkmak: (mecazi) Azgın bir durum almak, azgınlaşmak: Sence biz neyiz, dama çıkmış erkek kediler miyiz ki bize böyle bağırıyorsun.
- Damdan çardağa atlamak: Herhangi bir mantık bağı kurmadan konudan konuya geçmek, tutarsızlık göstermek: Gücenme, bu, damdan çardağa atlayarak yazılmış bir makale. (N. Muallimoğlu)
- Damdan düşen ite dönmüş: Tehlikeli bir olaydan ders almış.
- Damdan düşer gibi (Damdan düşmek): Birdenbire ve yersiz olarak söylenen sözler için kullanılır: Birdenbire damdan düşer gibi sordu: "Tramvayları sever misiniz?" (C. S. Tarancı)
- Damdan düşercesine: Birdenbire ve yersiz olarak: Müzayedelere meraklıymışsın, dedi babam damdan düşercesine. (F. Kılınçaslan)
- Pabucu dama atılmak: Kendinden üstün bir başkasının çıkması üzerine değer ve saygıdan düşmek: Kardeşi doğduktan sonra pabucu dama atılmıştı.
- Pabucunu dama atmak: Kendinden üstün birini gözden düşürmek: Zaten yeni oyuncaklar her zaman eskilerin pabucunu dama atar. (E. Serbes)
Dam ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "dam" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Dam alçak, değnek kalkmaz: Bir kişinin haddi bildirilmek istense de durumun veya ortamın şartlarının elverişsiz olması nedeniyle bunun mümkün olmadığını anlatır.
- Dam ardında eşeği bulmuş da erkeğini dişisini arıyor: İnsan istediği bir şeyi elde edince daha iyisini arzular.
- Dam dolusu tükenmiş, damlayan tükenmemiş*: Az da olsa sürekli gelir, ne denli çok da olsa, giderek tükenen hazırı yemekten daha iyidir.
- Dam, duvar üstünde durur: Her şey, kendisini taşıyan sağlam bir temele dayanır. Başarıya ulaşmak için dayanıklı bir destek gereklidir.
- Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı*: Konu ile hiç ilgisi yokken birdenbire söylenen yersiz, saçma ve konuyu saptıran sözleri hafifsemek için kullanılır: ... misaller o derece birbirine aykırı ki, evet o derece birbiriyle ilgisiz ki "dam üstünde saksağan vur beline kazmayı" izah için bir örnek isteseler, derhal sizin, iddialarınızı ispat için ileri sürdüğünüz misalleri gösteririm. (K. T. Öz-Han)
- Dam yanarsa sıçan da (beraber) yanar: Büyük bir felaket olduğu zaman, zararlı nesneler de kayba uğrar.
- Dam yandı içindeki sıçan da (fare de) yandı*: Bu büyük bir kayıp ama varlığının yol açtığı rahatsızlıklar da sona erdi.
- Damdan düşen, damdan düşenin halini bilir*: İyi bir durumdayken kötü bir duruma düşmüş olan kimse, başına böyle bir şey gelenin derdini iyi anlar.
- Damı çok olanın kârı çok olur: Geniş imkanları olan kimseler daha çok kazanç elde ederler.
- Akmayan dam, tütmeyen baca, kaynanasız koca: Bir evlilikte gelinin ideal olarak istediği şeyleri ifade eder. Gelinin istediği şeylerin, su sızdırmayan bir çatı, duman sızdırmayan bir baca gibi temiz ve sorunsuz olması gerektiğini anlatır. Aynı zamanda, gelinin ideal olarak kaynanasız bir koca istediğini de ifade eder, çünkü kaynananın evlilikteki potansiyel karmaşa veya sorunları temsil ettiğine inanılır.
- Allah deveye kanat verseydi damı taşı dağıtırdı: Allah herkese layık gördüğü en uygun şeyleri verir.
- Bir çamdan hem dama direk, hem de ahıra kürek olur: İnsan çocuğunu iyi yetiştirir, iyi bir eğitim sağlarsa, topluma faydalı bir insan olur, eğer ilgilenmez kendi haline bırakırsa, işe yaramaz serseri biri olur çıkar.
- Büyükler evde söyler, çocuklar damda beyan eder: Çocuklar gizliyi saklıyı bilmezler, evde duydukları her şeyi dışarıda söylemekten çekinmezler.
- Çürük merdivenle dama çıkılmaz: Kusurlu, işe yaramaz şeylerle önemli işlere girişilmez.
- Destursuz dama girenin hali budur: İzinsiz veya saygısızca bir işe karışan kişilerin, sonunda kötü bir durumla karşılaşacaklarını ifade eder. Bu söz, bir kişinin başkalarının sınırlarını ihlal ettiğinde ya da doğru bir yol izlemediğinde kötü sonuçlarla karşılaşacağını anlatır.
- Deve durdu, dam yıktı: Kaba ya da dikkatsiz bir kişinin basit sıradan bir hareketi bile büyük zararlar doğurabilir. Çevresindeki insanlar, bu kişinin her davranışını tehdit olarak görebilir.
- Eski süpürgeyi dama atarlar: Eskimiş ve asıl görevini yerine getirmeyen şeylerin daha kötü ve kirli işler için kullanıldığını veya tamamen bir kenara bırakıldığını ifade eder. Eskiyen veya işlevini yitiren varlıklar, genellikle değer görmez.
- Eşeği dama çıkaran yine kendi indirir*: Akılsızca, olmayacak bir iş yapan kişi, bu işi gene kendisi düzeltmek zorunda kalır.
- Evinde ekmeği yer, elin damında ürür: Kendisine değil başkalarına karşılıksız olarak iş gören kimselerin durumunu ifade eder.
- Karıdır sarayı dam yapan, karıdır damı saray yapan: Bir evin güzelliğinde, yaşanacak mutlu bir yuva haline gelmesinde kadının payı büyüktür.
- Merdivensiz dama, tüfeksiz ava çıkılmaz: Bir işin veya görevin başarılı bir şekilde yapılabilmesi için gerekli araç ve gereçlerin eksiksiz olması gerektiğini ifade eder. Her işin kendi koşulları ve hazırlıkları vardır; eksik veya yetersiz ekipmanla başarı sağlanamaz.
- Usul söyle dam duyar, damdan da eller duyar: Biriyle gizli bir şey konuşursan fazla yüksek sesle söyleme, etraftan biri duyarsa, kısa zamanda herkese yayılır.
Dam ile ilgili birleşik kelimeler
- Dam aktarmak: Damın kiremitlerini elden geçirip kırıklarını değiştirmek, çatıyı yenilemek: Adam damını aktarmak için yeni kiremitler aldı.
- Dam altı: Yağmur ve güneş gibi etkilere karşı korunmuş yapı: Yağış başlamadan önce kendimize sığınacak bir dam altı bulmalıyız. (H. Erdem)
Soru/Yorum Formu