Çürük elma |
- Çürümüş olan, bozulmuş, niteliğini yitirmiş olan: Çürük elma. Çürük diş.
- Sağlam ve dayanıklı olmayan: Çürük yapı. Çürük eşya.
- Sağlam bir temele ya da kanıtlara dayanmayan: Biz bugüne değin böyle çürük savlar karşısında gülüp geçtik (H. V. Velidedeoğlu). Çürük dava.
- Vurma, ezilme ya da sıkıştırma yüzünden vücutta oluşan mor leke: Yediği dayaktan bütün vücudu çürük içinde kalmıştı.
- (mecazi) Bozulmuş, kötüleşmiş, gerçek hüviyetini kaybetmiş: Aramızdaki çürüklerin ayrılması gerekmektedir.
- (askeri terim) Son yoklamaları yapılan asker adaylarından sağlık durumu askerliğe elverişli olmayanlara verilen ad.
Çürük ve çürümek ile ilgili deyimler ve anlamları
Çürük diş |
İçinde "çürük" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Çürük çarık (çarık çürük): Kırık dökük, eski, işe yaramaz: "İnsanlarda namus kalmamış, her şeyi çürük çarık yapıyorlar," derdi. (A. Nesin)
- Çürük tahtaya basmak (basmamak): (deyiminin anlamı) Girişilen bir işte uyanık davranmamak yüzünden zararlı çıkmak, aldanmak (çıkmamak, aldanmamak): Başkası düştü mü, çürük tahtaya basmasaydı deriz. Kendimiz düşünce, bastığımız tahtanın çürük çıkmasından şikâyet ederiz. (E. Şeyda)
- Çürüğe çıkarmak: Bir nesneyi işe yaramayacak durumda olmasından dolayı kullanmamak: Sizin yaptığınızla kalsaydı bu araba, bu yollarda çoktan çürüğe çıkardı, bereket versin bizim dualara... (A. Nesin)
- Çürüğe çıkmak (çıkarılmak):
- (askeri terim) Silahlı kuvvetlerde görev yapamayacak durumdaki personel, askerlikten bağışlanmak: Ahmet askerde çürüğe çıkmış, isabet eden top mermisi elini, kolunu yaralanmıştı. (A. Yılmaz)
- İşe yaramaz durumda olduğu için kullanılmamak, hizmetten çıkarılmak: Çürüğe çıkmış savaş gemilerinden sökülen toplar cepheye sevk ediliyordu. (A. Kaylan)
- İşe yaramaz sayılarak itibar edilmemek, bir kenara atılmak: Milli haysiyeti nasıl çürüğe çıkmış olmalı ki, atasının, dedesinin, babasının ve kendisinin, üstünde doğup büyüdüğü vatan topraklarını, tarihi ve ebedi düşmanına peşkeş çeker hâle gelebilmiştir. (S. Ayverdi)
- Dirsek çürütmek:
- Okumak için yıllarca çalışmak: Senin işçiliğin kadar Üniversitede dirsek çürüttüm ben; Amerika'sında Avrupa'sında ömür tükettim. (Ö. Yağcı)
- Öğrenimde veya meslekte uzun yıllar geçirmek: Okumuş, dirsek çürütmüş, yarım asır'a yakın emek vermiş, ter dökmüş, çalışmış, çabalamış, çoluğa çocuğa, hatta torunlara karışmış koskoca adam... (R. Tamer)
- Hapislerde çürümek: Çok uzun süre hapiste kalmak: "Yapma oğlum sonra pişman olursun, yazık edersin kendine, hapislerde çürürsün askerliğin yanar, yapma oğlum gel bu işten vazgeç, zaten yapacağını yaptın, bu kadarı yeter." (M. İ. İsmetoğlu)
- İçini çürütmek: Ruhunu karartmak, bezdirmek, yıldırmak: İnkâr, yeni neslin içini çürüttü. İmanın zayıfladığı alanlarda gelecek kaygısı, ölüm korkusu büyüdü. (İ. Şenocak)
- Minder çürütmek:
- İşsiz, güçsüz oturmak: "Hiçbir iş yaptığı yok, bütün gün yiyip içip minder çürütüyor," dedi biri (H. Bıçakçı). Gece mum eriten, gündüz minder çürüten tembel soyundan hazır yiyiciler. (C. Kudret)
- Bir yerde uzun süre oturmak: Yemem deyen sofra kurutur, oturmam deyen minder çürütür. (A. Aktaş)
- Otururken yapılan işlerle uzun yıllar uğraşmak.
- Ömür çürütmek:
- Uzun zaman emek vermiş olmak: Memleket işlerinde ömür çürütmüş, valilik, komutanlık, profesörlük gibi hizmetler görmüş yetişkin insanlar oraya namzet olacaklardır. (Ayın tarihi)
- Boşuna vakit geçirmiş olmak: Sahte bir vakar içinde ömür çürütmüş insanları bir genç kız tek sihirli cümleyle allak bullak ediveriyor. (S. Eyüboğlu)
Çürük ve çürümek ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "çürük ve çürümek" sözcükleri geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Çürük (bitli, kurtlu) baklanın kör alıcısı olur*: Kötü de olsa her şeyin mutlaka bir alıcısı olur.
- Çürük bina, temel tutmaz:
- Zayıf veya güvenilmez bir yapının sağlam bir temele oturamayacağını ifade eder.
- Dayanaksız temellerle inşa edilen işler veya ilişkiler, uzun süre ayakta kalamaz.
- Çürük diş ağrısı çekilmez, çektirilir: Dayanılmaz hale gelen sorunların çözüme kavuşturulması gerektiğini ifade eder. Sorunları ertelemek yerine, radikal bir çözümle ortadan kaldırmak en iyisidir.
- Çürük iple kuyuya inilmez: Güvenilmez veya sağlam olmayan şeylerle riskli işlere girişilmemesi gerektiğini ifade eder.
- Çürük merdivenle dama çıkılmaz: Kusurlu, işe yaramaz şeylerle önemli işlere girişilmez.
- Çürük tahta çivi tutmaz*: (atasözünün anlamı) Aslında işe yaramaz olan ya da sonradan o duruma gelmiş olan bir şey, ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın işe yarar duruma getirilemez.
- Çürüksüz koz, kemiksiz et olmaz (Çürüksüz ceviz olmaz)*:
- Bir toplumda kötülerinde bulunması olağandır.
- Her işin, her yapıtın eksiği bulunabilir.
- Çürüğe dayak olma, üstüne yıkılır: Kötü işlere destek verenler de bu işleri yapanlar gibi sonunda cezalandırılabileceklerini bilmelidirler.
- Anasız çocuk evde çürür, babasız çocuk çarşıda: Anne ve babanın çocuk yetiştirmedeki farklı ve tamamlayıcı rollerini vurgular. Anne sevgisi ve bakımı olmadan çocuk evde sağlıklı ve bakımlı yetişmez. Babasız büyüyen çocuk ise geçim sıkıntısı çeker, sokaklarda zorluklarla karşılaşır. Her iki ebeveynin de çocuk için önemli olduğu ifade edilir.
- Çok söyleyenin kalbi sağ olmaz (çürük olur): Sürekli konuşan veya başkaları hakkında çok fazla konuşan kişinin iç huzuru bulamayacağını ifade eder. Yani, sürekli konuşmak ve gereksiz yere konuşmak, kişinin iç huzurunu ve sağlığını olumsuz etkiler.
- Demir nemden, insan gamdan çürür*: Demir nemden dolayı nasıl paslanır, çürürse, insanda gamdan öyle yıpranır harap olur.
- Her ağaç kökünden çürür*: Bir topluluğun dayandığı temel bozulursa o topluluk bozulur.
- Kız dediğin kaledir, yıkılırsa çürük çaput olur: Kız çocuğu yetiştirmenin daha dikkat ve özen gerektirdiğini ifade eder. Kızın namusu zarar görürse, ailesinin ona olan sevgisi ve saygısı zedelenir.
- Sağ öküze çürük saban zarar etmez: Dayanıklı ve güçlü bir kişinin, eksiklikler veya kusurlar yüzünden olumsuz etkilenmeyeceğini ifade eder. Güçlü ve sağlam olan bir şey, küçük sorunlardan etkilenmez.
- Yalın ayak gezenin kundurası hiç çürümez: Kişinin ihtiyaçlarını minimumda tutması ve sade bir yaşam tarzını benimsemesi durumunda, daha az sorun ve zorlukla karşılaşacağını ima eder (?).
- Yâr beni ansın bir koz ile, o da çürük çıksın (Yâr seni ansın da bir çürük elma ile olsun / An beni bir kozla o da çürük çıksın)*: Bir dostun verdiği armağan küçük ve değersiz olsa bile verilen kişinin hatırlandığını göstermesi bakımından çok değerlidir (koz: ceviz).
Çürük ile ilgili birleşik fiil ve kelimeler
- Çürük elma:
- Çürümüş elma: Eğer bu çürük elmalar temizlenmezse, diğer elmaları da çürütecekti. (B. Ayaz)
- (mecazi) Bozuk, kalitesiz iş.
- (mecazi) Karaktersiz, yalancı, sahtekar kimse: Oysa durum tevatür edildiği gibi değil, artık "çürük elmalar" sağlamlardan daha çok... (Başkaya)
- Çürük para: Eskiden resmi değeri on dokuz kuruş olan mecidiyenin kimi yerlerde daha çoğa hesaplanması temeline dayanan saymaca para, sağ para karşıtı.
- Çürük yumurta: Bozulup kokmuş olan yumurta.
Soru/Yorum Formu
»