![]() |
Çul |
- Kıldan yapılmış kaba dokuma: Emmim beni aba ve çul almaya gönderdi (A. R. Kars). Kimi zaman çul çaput bulmuştu yatak niyetine, kimi zaman üstü işlemeli tertemiz, beyaz astarlı saten yorganlar. (U. Becerikli)
- Kıldan ya da yünden yapılmış hayvan örtüsü: Sabah bulutu kızardı / Avrat vur atın çulunu / Akşam bulutu kızardı / Al Avrat atın çulunu (Yörük atasözü)
- (mecazi) Giyecek, giyim: Ninem üzerine çulunu giyindiği gibi soluğu Ali'lerin kapısında aldı.
Çul ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "çul" kelimesi geçen deyimler, birleşik kelimeler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Çul çaput:
- Dokunmuş eski püskü eşya ya da eski püskü giyecek: Çul çaput kabilinden elbiseler içinde yanından geçen dilenci çocuklar, davudi sesleriyle bağıran satıcılar... (B. Karabulut)
- Her türlü dokunmuş kumaş: Elindeki parayı çula çaputa verdi.
- Çul değiştirmek: Elbise değiştirmek: Senin Mestâne çul değiştirmiş, pek apiko olmuş be! (İstanbul Ansk.)
- Çul tutmaz: Bütün kazandığını veya eline geçeni hesapsızca ve düşüncesizce harcayan, esvap ve mal kıymeti bilmeyen, derbeder: Bizim oğlan çul tutmaz tazının biri. Anası para dayandıramıyor. (K. Yedekçioğlu)
- Çullamak: Hayvanın üzerine çul örtmek: Nineler develeri çulladı. Güzel gelinler kilimleri silkeledi. (C. Öztelli)
- Çullanmak:
- Beklemediği bir anda saldırmak, cebretmek, musallat olmak: Birkaç adam onun üzerine çullandı ve onu yere serdi.
- Bir şeyin üzerinde çul gibi kapanmak, abanmak, çul ile örtülmek.
- Çulu düzmek (düzeltmek):
- Giyimi kuşamı düzeltmek, yenilemek, iyi giyinmek: Sınıfındaki bir kıza aşık olduktan sonra çulu düzmüştü. (B. Sezgin)
- Maddi durumu iyileşmek: Yavaş yavaş çulu düzmüş, hatta bir arabayla bir beygir edinmenin bile yolunu bulmuştu.
Çul ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "çul" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Çul içinde (altında) aslan yatar*: Bir kişinin dış görünüşünden veya ilk izlenimden daha fazla değere sahip olabileceğini ifade eder. Birinin aslında göründüğünden daha güçlü, yetenekli veya etkileyici olabileceğini vurgular.
- Acar tazı çullu da belli olur, çulsuz da: Değerli kişi, gösterişi, giyim kuşamı olmasa da değerinden bir şey yitirmez; nerede olsa tanınır.
- Adam adamdır, olmasa da pulu, eşek eşektir, olmasa da çulu (atlastan olsa da çulu)*: İnsan, insan olma niteliklerini zenginlikten değil, doğrudan doğruya toplumsal yaşayış içinde kendi değeriyle kazanır.
- Ağustosun 15'inden sonra ere kaftan, ata çul: Yazın sonlarına doğru havaların soğumaya başlamasıyla insanlar ve hayvanlar için daha kalın giysilerin gerekli olduğunu ifade eder. Zamanında hazırlık yapmak, yaklaşan şartlara uyum sağlamak için önemlidir.
- Allah bilir kulunu, giydirir çulunu: Allahü Teâlâ kişinin gönlündekileri, neye gereksinim duyduğunu bilir ve kişiye onları verir.
- Arap atı kıl çul içinde de olsa belli olur: Değerli ve soylu kimselerin, zor koşullar içinde bulunsalar bile üstün niteliklerini her zaman göstereceklerini ifade eder. Gerçek yetenek ve asalet, dış görünüşle gizlenemez.
- Arsız neden arlanır, çul da giyer sallanır: Arsız hiçbir şeyden utanmaz, elbise diye çul (bile) giyip salına salına gezebilir.
- Dana büyür ama çulu büyümez: Çocuk çabucak büyür ama ona ait eşyaları öylece kalır.
- Devletlinin eşeğine bile yaldızlı çul vururlar:
- Makam sahibi ya da zengin kişilerin, etrafındakilere dahi saygınlık ve itibar kazandırdığını ifade eder. Güç ve servet, çevresindeki her şeye değer katar.
- Makam ve mevki sahibi kişilere gösterilen aşırı saygı ve ilginin bazen abartılı hale geldiğini ifade eder. Güç ve otoriteye yakın olanlar, hak etmedikleri halde bile ayrıcalıklı muamele görürler.
- Esrik devenin çulu eğri gerek*: Herkesin davranışı durumuna uygun olmalıdır.
- Eşek yine o eşek, amma çulu değişmiş: Kaba, görgüsüz kimse ne kadar gösterişli iyi giyinse de davranışları onu ele verir.
- Güzele çul yaraşır, çirkine atlas neylesin: Güzelin sade ve basit bir şeyle bile güzel göründüğünü, çirkinin ise lüks veya değerli bir şeye sahip olmasına rağmen bile güzel görünemeyeceğini belirtir (atlas: kaliteli bir tür ipek kumaş).
- Kepenek altında er yatar, çul altında küheylan: İnsanları kıyafetlerine göre değerlendirmek doğru değildir. Kaba saba giysilerle gezinen nice değerli kişi olduğu görülmüştür.
- Küheylan at, çul içinde de bellidir*: Cevherli insan, kılık kıyafeti düzgün olmasa da değerini yitirmez.
- Tazı bizim, amma çulu değişmiş: Bazı kimseler dış görünüşlerini değiştirerek kendilerini daha üstün nitelikli göstermeye çalışırlar.
- Tazı o tazı ama çulu değişmiş*: Bildiğimiz tanıdığımız kişi, iş ya da kılık değiştirdiği için tanınmaz olmuş.
- Varma dula, girme çula: Geçmişi bilinmeyen veya sıkıntılı olan kişilerden ve şeylerden uzak durulması gerektiğini ifade eder. İnsan, kendisine sonradan zarar verebilecek durumlara karşı dikkatli olmalıdır.
- Yalın varsa karnına, çulun varsa sırtına: İnsanın elindekini ihtiyacına göre kullanması gerektiğini ifade eder. Kişi, varlığını en gerekli olan şeye harcamalıdır.
- Zengin urba giyse, "Güle güle giy" derler, fakir palas giyse "Nerden buldun?" derler: Zengin çeşit çeşit giyinse göze batmaz, alacak durumu olduğu bilinir, oysa fakirin üzerinde değişik bir şeş görünce merak konusu olur (urba: elbise, giyecek, palas: eski aba veya çul).
Soru/Yorum Gönder