Çorba nedir ne demektir? Çorba ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Yanında limonuyla birlikte bir tabak mercimek çorbası
Çorba
  1. Sebze, tahıl, et vb. ile hazırlanan, birçok çeşidi olan, genellikle ana yemekten önce ve sıcakken içilen sulu yemek: Üzerinde duman tüten mercimek çorbası yüzümüzü güldürüyor. (A. H. Gökçe)
  2. (mecazi) Karmakarışık, karman çorman şey: Çorba olmak. Çorbaya dönmek.

Çorba ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "çorba" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • (bir şeyi) Çorba etmek: Karıştırmak, karmakarışık duruma getirmek: Biliyor musun? / Ben en çok Nazımı sevdim. / On yedi yıl boyunca şiir yazmış Piraye'ye... / Edebiyat'ın hikmeti bu işte. / -Şiiri çorba ettim kusura bakma... (Ö. Altıntaş)
  • Çorba gibi: Çok karışık, bu nedenle içinden çıkılması güç (durum, iş vb.): Kafası çorba gibiydi, bir Müzeyyen'i düşünüyor, bir Müesser'i düşünüyor, kendini Karasu'nun kadınlarıyla mukayese edip içleniyor, daldan dala atlıyordu. (S. Kaymaz)
  • Çorba içmek: Yemek yemek: İskânı da çağır beraber çorba içelim. (S. Murat)
  • Çorba içmeye çağırmak: Yemek yemeye çağırmak: Çorba içmeye çağırdık. Oysa ki bizim de yiyeceğimiz yoktu. (Füruzan)
  • (bir iş) Çorba olmak: Karmakarışık duruma gelmek, içinden çıkılmaz bir durum almak: Düşüncelerim adeta çorba olmuş, birbirine geçmişti. (Ö. Gözaydın)
  • Çorbada tuzu bulunmak (olmak): Bir iş ya da hizmette az da olsa, emeği geçmek: Çorbada tuzumuz bulunsun istedik. Fırsat buldukça bisikletlerimizle çorba dağıtımına çıkıyorduk (M. İşcier). Benim de çorbada tuzum olsun diye bir miktar yardım da o göndermişti. (Ş. Arslan)
  • Çorbası tütmek: Rahatı ve sağlığı yerinde olmak: Her barınacak, her çorbası tüten, her sobası yanan evde bir kederin, bir bilinmez yaranın korkusunu gördüm. (S. Faik)
  • (bir iş) Çorbaya dönmek: Karmakarışık duruma gelmek: Kafası düşündükçe karışan bir çorbaya döndü, bu zamanlarda karar vermenin akıllıca olmadığına kanaat getirdi. (A. Kerem)
  • Çorbaya sinek düşmek: İşin tadı kaçmak, yeteri kadar iyi ve güzel olmadığı anlaşılmak: Çorbaya sinek düşmüştü, büyük bir strese girmiştim, cidden ölüm dirim korkusuyla yaşıyordum.

Çorba ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "çorba" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Çorba yürek yağmurudur: Çorbanın insanın ruhunu ısıtan, gönlüne dokunan bir şey olduğunu ifade eder. Özellikle zor zamanlarda veya hastalıkta, çorba gibi sıcak yiyeceklerin insanın moralini yükseltici bir etkisi olduğu anlatılır.
  • Çorbanın ateşini kazandan sor: Bir işin durumunu veya sorununu, o işin kaynağından veya sahibi olan kişiden öğrenmek gerektiğini ifade eder. Yani, bir konuda gerçek durumu anlamak için, doğrudan o işin içindeki kişiye ya da kaynağa başvurulması daha doğru olacaktır.
  • Çorbayı içen kaşığını yanında taşır: Bir şeyden yararlanmak isteyen kişi, bunun için gereken aracı eli altında bulundurmalıdır.
  • Alabalığın çorbası olmaz, aptal adamın düşüncesi olmaz: Kalitesiz, bozuk malzemelerden iyi bir ürün elde edilemez. Akılsız, anlayışı kıt kişilerde de düşünme yeteneği olmadığı için onlardan da iyi verim alınmaz.
  • Analık, kara yamalık; çorba pişirmiş, suyu bulanık: Üvey annenin sevgisi ve ilgisi öz anneye benzemez.
  • Baklavanın üstüne işkembe çorbası içilir mi?: Uyumsuz şeylerin bir arada yapılmasının yanlış olduğunu ifade eder. Bir şeyin, diğerine uygun olmadığında işler karışır ve sonuç tatsız olur.
  • Bizim çarık sizin çorba içinde, sizin tavuk bizim torba içinde: İşlerin karıştığını ve kimin neye sahip olduğunun belirsiz hale geldiğini ifade eder. Düzenin bozulduğu, hak ve mülkiyetin karıştığı durumları anlatmak için kullanılır.
  • Çocuğum yok ağlayacak, çorbam yok taşacak: Yalnız yaşayan kişinin sorumlulukları az olur ama en büyük sorunu yalnızlığıdır.
  • Elin ağzı ile çorba içilmez: Başkalarının imkânlarıyla istenen faydanın sağlanamayacağını ifade eder. Kişi, kendi çabaları ve kaynaklarıyla yol almalıdır.
  • Ev sahibi çorbanın tuzsuz olduğunu bilir: Misafirini ağırlamak istemeyen ev sahibini anlatır.
  • Hasta hasta, çorba komaz tasta (Hastaya çorba sorulur mu?): Hasta insanın canı hiçbir şey istemez ama sıcak çorbaya dayanamaz.
  • Hasta yatakta, çorbası tasta: İnsanın sağlığı bozulduğunda ancak o zaman bakım ve ilgi göreceğini ifade eder (?).
  • Kart tavuktan, yağlı çorba olur: Güçsüz, yeteneksiz kişilerden önemli bir işi başarmalarının beklenemeyeceğini anlatır.
  • Kazan kaynar suyu yok, çorba kaynar özü yok: Yapılan işlerin veya sunulan şeylerin içi boş, değersiz veya anlamsız olduğunu ifade eder. Görünürde hareket ve çaba olsa da, içerik olarak niteliksiz veya değersiz bir durum söz konusudur.
  • Lezzetsiz çorbaya tuz kâr etmez: Bir şeyin temel eksikliklerini veya sorunlarını yüzeysel değişikliklerin düzeltemeyeceğini ifade eder. Temel bir sorun varsa, üstünkörü çözümler veya eklemeler sorunu çözmez.
  • Manasız latife, tuzsuz çorba gibidir: Yerinde yapılmayan şaka ve diğer her türlü davranış biçimi, ne kadar güzel olursa olsun rahatsız edici olabilir.
  • Parası benden olduktan sonra o çorba yerinde dursun: Bedavaya gelen şeylerin bazı insanlar tarafından cazip bulunduğunu ve bu tür kişilerin, harcama yapmamak için her türlü yöntemi denediğini ifade eder. Kendi çıkarlarını gözetip, başkalarından yardım almak isteyen kişiler hakkında kullanılır.
  • Tatsız çorbaya tuz kâr eylemez, akılsız kafaya söz kâr eylemez (Tatsız aşa tuz neylesin, akılsız başa söz neylesin): İşe yaramayan nesneyi küçük çabalarla bir şeye benzetmek nasıl boşsa, akılsız insanları da sözle yola getirmek olanaksızdır.
  • Tekkede bekleyen çorbayı içer*: Bir yerde emek verenin, oranın nimetlerinden faydalanacağını ifade eder. Çalışmadan, emek harcamadan bir şeyler beklemek doğru değildir.
  • Ucuz etin çorbasını it içer: Kalitesiz veya ucuz bir şeyin değer görmeyeceğini ve işe yaramaz olacağını ifade eder.
  • Zâviyede çorba, tekkede pilav: Zâviyenin sofrasının tekke sofrasına nispetle biraz daha yavan olduğunu bildirir (Abdülbâki Gölpınarlı).