Çile nedir ne demektir? Çile ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Koyu renkli iplik çileleri
İplik çilesi
  1. (mecazi) Zahmet, sıkıntı: Çekilecek çilesi varmış.
  2. (tasavvuf) Dervişlerin küçük bir odaya kapanarak, az yiyip az içerek, az uyuyarak, sürekli ibadetle benliklerini öldürmeye çalıştıkları, genellikle kırk gün süren dönem: Çile, insanı ruhunu kavuran azaplardan kurtarır. Çünkü çile, dünyayı darlaştıran eğilimleri yok etmek, ruhun kahramanlığıyla, vücudun korkaklığını yenmektir. (M. K. Baş)
  3. Kangal biçimindeki her çeşit ipek, yün, pamuk vb. iplik demeti: Geçenlerde dört çile yün almış. O, çileyi iki eliyle tutuyor, ben yumak yapıyordum. (Türk Klasikleri)
  4. Yay kirişi.

Çile ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "çile" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Çile çekmek: Sıkıntı çekmek: Mısır'a sultan olmadan önce, kardeşleri tarafından kuyuya atıldı. Oradan çıkartıldı, köle olarak satıldı. Sonra iftiraya uğradı, yıllarca zindanlarda çile çekti. Hayatın bütün acılarını tattı. (M. Paksu)
  • Çile çıkarmak (Çile doldurmak):
    1. Sıkıntılı bir işin ya da bir durumun sona ermesini beklemek: Hapishanede çile dolduruyordu.
    2. Nefsani arzulardan kurtularak ruh temizliğine ermek için yapılan sıkı perhiz ve mahrumiyet dönemi: Nefsiyle savaşa başlayacaktı Mevlânâ. Üç çile çıkardı arka arkaya. Her çileden sonra nefsine hükmediyor, heva ve heveslerin çirkinliğini ruhunun aydınlığıyla boğuyordu. (N. Karasevda)
  • (birini) Çileden çıkarmak: Çok kızdırmak: Onların bu hali berikileri çileden çıkarıyordu. (S. Kocagöz)
  • Çileden çıkmak:
    1. (Derviş) Çile dönemini tamamlamak: Derviş çileden çıkınca, kırk gün içindeki tefekkür ve rüyalarını şeyhine anlatırdı. (Mesneviname)
    2. (mecazi) Sabrı ve dayanıklılığı kalmayıp taşkınlık göstermek: Orgeneral bu apaçık sözlerden sonra çileden çıktı. Korkunç bir sesle bağırdı: "Terbiyeni takın yüzbaşı! Kanına mı susadın?.." (H. N. Atsız)
  • Çilesi dolmak:
    1. Sıkıntı ve dertlerinden kurtulmak: Dünya denen teknede çilesi böyle doldu. Bana vasiyet etti: "Taş dikme mezarıma, Her şeyimden sıyrılıp gitmeliyim yârıma!" (H. A. Yücel)
    2. Derviş ve tarikat ehli, sadece dua ve ibadetle geçirmeleri gereken süreyi tamamlayarak çileden çıkmak: Çilesi dolunca Mısıra gitmek için izin alır. Mısır'da tekke kurar, tarikatını yayar... (H. Yücebaş)
  • Çileye girmek: Eskiden dervişlerin kırk gün süreyle kendilerine uyguladıkları zorlu ve perhizli döneme girmek: Gittiği her beldede çileye girmiş, her seferinde kırk gün halvet olmuş... (S. Yalsızuçanlar)

Çile ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "çile" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Güzelin başından çile eksiz olmaz: Güzelin güzelliği herkes tarafından çekici bulunduğu için sıkıntılardan kurtulamaz. Ya haset, nazar eden olur, ya elde etmek için başına bela olan olur.

Çile ile ilgili birleşik fiil ve kelimeler

  • Çilecilik:
    1. Hazların ve acıların üstüne çıkarak ve yaşamsal gereksinmeleri en az ölçülerde karşılayarak ruh yüceliğine ulaşmayı öngören ahlak yöntemi.
    2. Allah'a ulaşmak yolunda hazlardan kaçışı ve acıya yönelişi öngören dinsel hüküm.
  • Çilehane: Dervişlerin çile doldurdukları yer: Bana bu âlem bir çilehane, ömür bir müddet-i çile. Ne vakit tamam olacak bilmiyorum. (F. Duman)
  • Çilekeş:
    1. Birçok sıkıntılı ve üzüntülü durumlara düşmüş, acı çekmiş, çileye alışmış olan: Ne çilekeş adam! Üst üste gelen bütün bu felaketlere, Allah büyüktür diyerek katlandı. (N. Muallimoğlu)
    2. (tasavvuf) Çile doldurmuş tarikat ehli: İstanbul'da Kasımpaşa Mevlevihanesinde çilekeş olmuş, sonra Edirne Mevlevihanesinde elli yıl kadar Şeyhlik etmişti. (İ. A. Gövsa)