Çene kemiği |
- Omurgalılarda kemik ya da kıkırdakla desteklenen, dişleri taşıyan ve ağzın açılıp kapanmasını sağlayan eklemli bir organizma parçası: Alt çene, üst çene.
- Mengene ya da kerpeten gibi araçların eşyayı sıkıştıran karşılıklı iki parçasından her biri.
- (mecazi) Çok konuşma huyu, gevezelik: Sonra annesinin çenesine dayanamayıp söylene söylene gitmişti. (S. Ali)
Çene ile ilgili birleşik kelimeler
- Çene çukuru: Bazı kimselerin alt çenesinde bulunan çukurluk.
- Çenesini bağlamak: Ölen bir kimsenin çenesi altından geçirilen tülbendi başının üstünde düğümlemek.
- Çenebaz: Çok konuşan, çalçene, geveze, çenesi kuvvetli, carcar.
- Çeneli: Çok söyleyen, çenesi kuvvetli, geveze.
Çene ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "çene" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Çene çalmak: Gevezelik etmek.
- Çene kavafı: Geveze.
- Çene yarışı: Durmadan karşılıklı konuşma.
- Çene yarıştırmak: Karşılıklı gevezelik etmek.
- Çene yormak: Boşuna söz söylemek.
- Çenen tutulsun: (Şom ağızlı kimselere) Söyleyemez ol!
- Çenesi açılmak: Suskunken, durmadan konuşmaya başlamak.
- Çenesi düşük: Geveze.
- Çenesi kitlenmek: Söz söyleyemez duruma gelmek.
- Çenesi kuvvetli: Kolay ve etkili konuşan.
- Çenesi oynamak: Herhangi bir şey yiyor olmak.
- (Birinin) Çenesini açtırmak: (Bir konuda konuşmayan birinin) Konuşmaya başlamasına neden olmak.
- Çenesini bağlamak: (mecazi) Bir kimsenin ölümünü istemek.
- Çenesini bıçak açmamak: Çok üzüntülü olup hiç söz söylememek.
- Çenesini dağıtmak: Çenesine çok güçlü yumruk ya da yumruklar vurmak.
- Çenesini tutmak: Bildiğini ya da düşündüğünü söylemeyip susmak.
- Çeneye kuvvet: Söz gücüyle.
Soru ve Yorumlar: 3
Soru/Yorum Formu