Baş ile ilgili atasözleri ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
İçinde "baş" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Baş ağır gerek, kulak sağır*: Kişi ağırbaşlı olmalı, dedikoduları dinlememeli ya da işitmemiş gibi davranmalıdır.
  • Baş ağrıyınca sivrisinek davul olur: Normalde önemsiz veya kolayca göz ardı edilebilecek bir şey, kişi zaten bir zorluk içindeyse çok daha büyük bir problem gibi algılanabilir.
  • Baş başa bağlı, baş da şeriata (padişaha)*: Biz yöneticinin buyruğu altındayız ama yönetici de toplum için konulmuş olan kanunlar ne diyorsa onu uygular, onun dışına çıkamaz.
  • Baş başa vermeyince taş yerinden kalkmaz: Kimseye danışmadan, araştırmadan yapılan bir işin üstesinden kolay kolay gelinmez. Başarı için en iyi yol fikir alışverişi ve yardımlaşmadır.
  • Baş bostanda bitmez: Akıl satın alınan bir kavram değildir.
  • Baş büyük ama ayağa muhtaç: Güç ve otoritenin tamamen kendi kendine yeterli olamayacağını ve destek olmadan varlığını sürdüremeyeceğini ifade eder. Bu durum, güçlü görünenlerin de zayıf noktalara sahip olduğunu ve dayanışma veya yardım gerektirdiğini vurgular.
  • Baş büyük devlet, ayak büyük mihnet (Başı büyük devletli, ayağı büyük mihnetli): Güçlü veya etkili konumun avantajlarının çok iken zayıf ve alt konumun sıkıntı ve dezavantajlarının çok olacağını ifade eder.
  • Baş dille tartılır*: Bir kimsenin aklı, söylediği sözlerle ölçülür.
  • Baş eğmekle baş ağrımaz: Direnmekle, karşı gelmekle zararı görülebilecek kimselere karşı biraz itaatkar davranmak yararlı olur.
  • Baş gidince ayak payidar olmaz: Yöneticisi ve idarecisi olmayan bir toplum uzun ömürlü olmaz.
  • Baş kesenin başı olmaz: Çıkar veya zevk için birisinin yaşamına son veren kimse huzur içinde yaşamaz.
  • Baş kes, yaş kesme*: Ağacı kesmek, insan öldürmekten daha büyük bir suçtur.
  • Baş kırılır fes (börk) içinde, kol kırılır yen (kürk) içinde*: Aile içindeki, dostlar, arkadaşlar arasındaki uyuşmazlıklar yabancılara duyurulmamalıdır.
  • Baş nereye giderse, ayak da oraya gider*: (atasözünün anlamı) Küçükler büyüklerin izinde gider, her yaptıkları şeyde onları örnek alırlar.
  • Baş ol da ne başı olursan ol: Önemli olanın bir işte veya durumda liderlik pozisyonuna gelmek olduğu, liderlik yapmanın ve sorumluluk almanın değerli olduğu vurgulanır.
  • Baş ol da, (istersen) soğan başı (eşek başı) ol*: Küçük, önemsiz bir işte bile olsa, önemli olan başkan olmaktır.
  • Baş olan boş olmaz*:
    1. Bir topluluğa baş olan kimse, taşıdığı değer dolayısıyla bu yere gelmiştir, boş bir kişi değildir.
    2. Bir işin başında bulunan kimsenin boş zamanı yoktur.
  • Baş sağ olursa börk çok bulunur: Kişinin en önemli işi, sağlığını korumaktır. Sağlığı yerinde olan kişi işsiz kalmaz (börk: Genellikle hayvan postundan yapılan başlık).
  • Baş sağlığı, dünya varlığı*: En büyük zenginlik, beden sağlığıdır.
  • Baş sallamakla kavuk eskimez*: Bir kimsenin huyuna göre davranmaktan, söylediklerine "evet, peki" demekten kimi zaman zarar gelmez.
  • Baş taşa vurmadıkça akıl başa gelmez: İnsan bir işten zarar görürse bir dahaki sefere daha dikkatli olur.
  • "Baş üstüne" deme, ayak altına al da işimi gör: Bana göstereceğin yapmacık saygı değil, işimi iyi yapman gerek.
  • Baş yarılır börk içinde, kol kırılır kürk içinde: Bir aile içindeki kişilerin kusurları, anlaşmazlıkları, kavgaları sır olarak aile içinde kalmalı, dışarıya duyurulmamalı, sızdırılmamalıdır.
  • Baş yastığı, baş derdini bilmez*: İnsanın derdi içindedir. En yakını bile onu anlamaz.
  • Başa gelen başta kalmaz: Başına acı bir olay gelmiş kimse bunun üzüntüsünü uzun süre çekmemeli. Çünkü hayatta o acıyı unutturacak, sevindirici olaylar da vardır.
  • Başa gelen çekilir*: Uğradığımız felaketlere katlanmalı, sabırlı olmalıyız.
  • Başa gelmedi ki ayak uslansın: İnsan bir işe kalkışırken başına bir kaza gelirse, o işin ne kadar sakıncalı olduğunu daha iyi öğrenir.
  • Başa gelmeyince bilinmez*: Başkasının uğradığı felaketin ne denli acı olduğunu, başımıza böyle bir felaket gelmedikçe anlayamayız.
  • Başa yazılan gelir*: "Kişi, kaderi ne ise onu görür" anlamında kullanılan bir atasözü.
  • Başı baş eden ayak, ayağı baş eden dayak: Bir yöneticiyi etkili kılan şey, altındaki ekiptir. Alt kademedeki liderlerin disiplini ve başarısı, yöneticinin performansını etkiler. Bu nedenle, bir kişinin yönetici olabilmesi için önce alt kademedeki liderlik deneyimi ve disiplini kazanması gerekir (?).
  • Başı başkanın aklı da başka (olur): Farklı insanların farklı akıl ve düşüncelere sahip olduğunu anlatır.
  • Başı boş bırakmaya gelmez: Denetim ve yönlendirme olmadan bir işin ya da kişinin kontrolden çıkabileceğini ifade eder. Düzenli ilgi ve kontrolün önemi vurgulanır.
  • Başı büyük bey olur, ayağı küçük çoban: Her kişinin veya şeyin kendi rolüne ve statüsüne uygun özellikler taşıdığını ifade eder. Yani, yüksek mevki veya yetki sahibi kişiler genellikle daha büyük ve önemli özelliklere sahipken, daha düşük statüdeki kişiler daha küçük ve sınırlı özelliklere sahip olur.
  • Başı ile giden gelmez, ayağı ile giden gelir:
    1. Bir konuda mantıklı karar veren, kararlı olur.
    2. Ölen bir daha geri gelmez ama giden geri gelebilir.
  • Başın ağrıdı kes kurtul, dişin ağrıdı çek kurtul: Bir sıkıntıyı atlatmak için bir şeyler feda etmek gerekiyorsa, ya o fedakârlığı yapmalı ya da o sıkıntıya katlanmalıdır.
  • Başın başı, başın da başı vardır*: Başta bulunan her kişinin bir üstü, onun da üstünde kendisinden büyük birisi vardır.
  • Başın sıkıntısını ayak çeker: İnsanın başına ne gelirse akılsızlığından gelir.
  • Başın sağlığı, dünyanın varlığı*: Dünyanın en büyük zenginliği sağlıktır.
  • Başına buyruk, arkasına kuyruk: Başına buyruk davranışlar, çoğu zaman kişinin beklemediği sorunlarla ve sıkıntılarla karşılaşmasına yol açar.
  • Başına gelen başmakçıdır*: Başından bir iş geçmiş olan kimse o konuda deney kazanır. Uğradığı zarara bir daha uğramamak için önlem alır. (başmakçı: Ayakkabı yapan veya camilerde çıkarılan ayakkabılara bekçilik eden kimse.)
  • Başını acemi berbere teslim eden, cebinden pamuğu eksik etmesin*: İş başına deneyimsiz kişileri getirenler, onun yol açacağı sıkıntıya katlanmaya, zararı çekmeye hazır olmalıdırlar.
  • Başını kestirir, sözünden dönmez: Bazı kimseler öylesine inatçı ve hırslı olurlar ki bir işi yapmayı kafalarına koyduklarında onları hiçbir şey bu kararlarından vazgeçiremez.
  • Başta akıl olmayınca kafa neylesin?: Aklı olmayan insanın kafa yorması nafiledir.
  • Acıklı başta akıl olmaz*: Büyük sıkıntılar içinde bulunanlar mantık dışı işler yapabilirler.
  • Ağacın meyvesi olunca başını aşağı salar*: Yararlı eserler veren, bilgi ve erdemle donanmış kimse alçak gönüllü olur.
  • Ağaran baş, ağlayan göz gizlenmez*: Belirtileri meydanda olan yaşlılık ve izleri ortada duran üzüntü ne yapılsa gizlenemez.
  • Ağızdan çıkan başa değer: Kişinin söylediği yanlış ve zararlı şeyler başına türlü bela getirir.
  • Ağrısız baş mezarda gerek*: Herkesin bir sıkıntısı vardır, bu sıkıntılar ancak ölümle biter.
  • Ağrısız baş yastık istemez: Hasta olmayan kişi yatağa düşmez.
  • Ağrıyan başa fiske yumruk gelir: Acı çeken insan en küçük bir derdi bile kaldıramaz.
  • Ağzımı yaktı aş olsa, başımı yardı taş olsa: Zarar veren ama onu da beceremeyen insanlar için sonradan söylenen söz.
  • Ağzında dili olmayanın kediler başını oyar: Her şeyde sessiz kalan, kendini savunamayan kişi toplumda daima ezilir.
  • Akbaba leyleğin dayısı, herkese kendi başının kaygısı: Herkesin en çok kendi çıkarlarını ve dertlerini düşündüğünü ifade eder. Herkesin önceliği kendi sorunlarıdır; başkalarının derdi, genellikle ikinci planda kalır.
  • Akıl olmayınca başta, kuru kafa neyler?: Bir insanda akıl olmazsa gereksiz boş işlerle uğraşır. Bu yüzden de hiçbir şey elde edemez.
  • Akıl yaşta değil baştadır*: Bir kimsenin yaşı büyümekle aklı büyümez.
  • Akılsız başa devlet konmaz, konsa bile çok durmaz: Akılsız insan başarılı olamaz. Şans eseri başarılı olsa da bu durum uzun sürmez (devlet: mutluluk, baht, talih).
  • Akılsız başın cezasını ayaklar çeker*: İyi düşünmeden yapılan işi düzeltebilmek için bedence didinmek gerekir. Düşüncesizlik ya da önlemsizlik yüzünden gereksiz yere gidip gelme zahmetine katlanılır.
  • Akla gelmeyen başa gelir*: Umulmadık ve akla gelmeyen şeylerle karşılaşmak olasıdır.
  • Aklı başa yaş getirir*: Olgunlaşmanın ve deneyim kazanmanın zamanla, yani büyümeyle ve yaşlanmayla gerçekleştiğini ifade eder. Genç yaşta bazı şeyler anlaşılamasa da, yaş ilerledikçe insanın bilgeliği ve anlayışı artar.
  • Aklı başında olan kuru kavgaya düşmez: Akıllı insan gereksiz yere başkalarıyla kavga edip başını derde sokmaz.
  • Alına yazılan başa gelir* (Alnın yazısı, başa gelir): "Kişi, kaderi ne ise onu görür" anlamına gelen bir atasözü.
  • Allah'ın verdiği taşar dökülür, kulun verdiği başa kakılır: Allah'ın cömertliğine kimsenin ulaşması mümkün değildir; insanlar yaptıkları en ufak bir iyiliği bile hatırlatmadan duramazlar.
  • Allah'tan yazılmış başa gelecek: Bir insanın hayatı iyi veya kötü tüm yaşadıkları veya yaşayacakları Allah tarafından belirlenmiştir.
  • Ana baba evlat için, evlat kendi başı için: Anne ve babalar, çocukları için yaşar, yaptıkları her işi çocukları için yaparlar; oysa çocukları sadece kendilerini düşünürler.
  • Anaların baş derdi, evladı baş göz etmek: Anneler her zaman çocuklarının yuva kuracağı günleri hayal ederler.
  • Ananın dediği dağa taşa, gelinin dediği gele başa: Analar sinirlendikleri zaman bazen kötü bir söz söyleyebilirler. Ama bunu içten söylemedikleri için o söz gerçekleşmez, ortada kalır. Gelin ise içten gelerek beddua eder; bu yüzden gelinin bedduasından Allah konusun.
  • Anlamadan bir işe başlarsın, sonra başını taşlarsın: İnsan bilmediği, bir işi yapmaya kalkışırsa sonuçta pişmanlık duyacağı durumlar ortaya çıkabilir.
  • Aslan kuyruğu ile oynamak, kendi başına iş açmaya çabalamaktır: Güçlü ve saldırgan kimselerle uğraşmak tehlikelidir.
  • Aslanın adı çıkmış, çakallar baş keser*: Haksızlık veya kötülük yapacağı düşünülen kişi yerine bu konuda adı ön plana çıkan kişiler asıl haksızlığı ve kötülüğü yaparlar.
  • Aşk başa beladır, müşkül iptiladır: Aşık olan kişi ölçüsüz davranışlarıyla türlü dertlere düşer; bu yüzden aşk güçlüklerle dolu bir tutkunluktur.
  • Aşk başta karar etse akıl firar eder: Bir kişinin aşık olduğu durumlarda mantıklı düşünme yeteneğini yitirdiğini ve duygusal olarak kararlar aldığını ifade eder. Aşk, genellikle mantıksal düşünmeyi etkileyebilecek kadar güçlü bir duygudur ve insanın doğru kararlar vermesini engelleyebilir.
  • Ava gelmez kuş olmaz, başa gelmez iş olmaz*: Kuşlar avlanmaktan kurtulamazlar, insanlar da hatıra, hayale gelmeyen çeşit çeşit felaketle karşılaşabilirler.
  • Avrat malı başa tokmaktır: Erkek kadınla malı için evlenirse o evde kadının sözü geçer.
  • Ayağa değmedik taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz (Ayak almadık taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz)*: İnsan, yaşamı boyunca çeşitli engellerle ve güçlüklerle karşılaşır.
  • Ayağı yürüten baştır*: Çalışanların verimli olmasını sağlayan baştaki yöneticidir. Halkın düzen içinde çalışmasını baştakiler sağlar.
  • Ayağın sığmayacağı yere baş sokulmaz: Bir işi yaparken kullandığımız araç işimizi görmüyorsa, ondan daha kalitesiz bir aracı denemek fayda etmez.
  • Ayağına bakma başına bak, yüzüne bakma işine bak: Bir insanı değerlendirmek için dış görünüşü ölçü alınmamalı, düşüncelerine ve yaptığı işlere bakmalı.
  • Ayağında donu yok, fesleğen ister (takar) başına*: Yoksulluğuna bakmayarak gösteriş yapmak ister, takıp takıştırır.
  • Ayağını sıcak, başını serin; gönlünü ferah tut, düşünme derin*: Hastalanıp yıpranmamak için ayağını sıcak, başını serin, gönlünü rahat tut.
  • Ayak başa bağlıdır: "Topluluk hareket etmek için bir lidere muhtaçtır" anlamına gelen bir atasözü.
  • Az yaşa, çok yaşa, akıbet gelir başa: İnsan ne kadar yaşarsa yaşasın, başına gelecek olaylar kaderinde yazılıdır.
  • Azıcık aşım, ağrısız (kaygısız) başım*: "Derdim olmasın da başka bir şey istemem" anlamında söylenen bir atasözü.
  • Baht (akıl) olmayınca başta, ne kuruda biter ne yaşta*: Kişi talihsiz olursa giriştiği hiçbir işten olumlu sonuç alamaz.
  • Balığın başı taşa değmezse geri dönmez: Tehlikeli bir işe kalkışan kimse o işten başına bir kaza gelmedikçe vazgeçmez.
  • Balık, ağa girdikten sonra aklı başına gelir*: (atasözünün anlamı) İnsan bir yıkma uğradıktan sonra nasıl akılsızca davrandığını anlar.
  • Balık baştan avlanır*: Bir şeyi ele geçirebilmek için onu yönetenleri elde etmek gerekir.
  • Balık baştan kokar*: Bir toplumda kötülük başlamışsa, onun sorumlusu baştaki yöneticilerdir; kötülük önce onlardan başlar.
  • Bana benden olur her ne olursa, başım rahat bulur dilim durursa: Kişi, gerektiği yerde dilini tutmasını bilirse, rahat ve huzurlu olur.
  • Bayram geçtikten sonra kınayı başına çal: İnsan bir şeyi ihtiyaç duyduğu anda elde edemezse, daha sonra ele geçirdiği zaman, değerli bile olsa o şeyin önemi kalmaz.
  • Ben toprağa baş koyduktan sonra taş taş üstünde kalmasın: Kişi büyük zarara uğradıktan sonra, başkalarının göreceği zarara aldırış etmez.
  • Berber berbere benzer ama, başın Allah'a emanet*: Kendisini uzman diye gösteren her kişiye güvenmemeli. Uzman diye işe başlar ama malımızı canımızı tehlikeye sokabilir.
  • Besmelesiz çıkma yola, başa gelir türlü bela: Besmelesiz işlerde mutlaka bir aksilik çıkar.
  • Bin baş ne isterse bir baş da onu ister: Toplu halde yapılan bir işte herkes çoğunluğun kararlarına uymak zorundadır.
  • Bin işçi, bir başçı*: "Her işe, baş olacak bir kimse gerekir" anlamında kullanılır.
  • Bir başa bir göz yeter*: "Azla yetinmek gerekir" anlamında söylenen bir atasözü.
  • Bir değirmene iki taş ister, bir haneye bir baş ister: Bir evde sözü geçen biri, yani aile reisi olmazsa o evde geçimsizlik ve başı boşluk çok olur
  • Bir sürçen atın başı kesilmez*: Şimdiye kadar sizi memnun etmiş olan kişi bir kez yanlış iş yaptığında kendisine hemen ağır ceza verilmemelidir.
  • Bizim gelin bizden kaçar, tutar ellere başını açar*: Bize yabancı duran yakınımız, dostumuz, akrabamız başkalarına rahatça, içtenlikle yardım eder.
  • Boş başağın başı dik olur*: Bilgisiz olan üstün görünmek için kasılır.
  • Böyle başa böyle tıraş*: Kişi nasıl birisiyse ona uygun biçimde davranılır.
  • Burun, kulak başa sadaka olsun: Kişinin önemsiz veya küçük gördüğü şeylerin, daha değerli olanlar için feda edilebileceğini ifade eder. İnsan, bazı şeylerden feragat ederek daha büyük kazançlar elde edebilir veya daha değerli şeyleri koruyabilir.
  • Bükemediğin eli öp başına koy*: Düşmanını yenemiyorsan ona hoş görünmeye çalışarak kötülüğünden kendini koru.
  • Büyük başın derdi büyük olur*: Üstüne büyük işler alanların tasaları da çok olur.
  • Cahil ile çıkma yola; getirir başına türlü bela: Bilgisiz, beceriksiz kimselerle bir işe kalkışırsan onların yüzünden zor durumlarda kalırsın.
  • Çerçi başındakini satar*: Satıcı elinde neyi varsa satar.
  • Çıbanın başını kurcalama, yara edersin: Tehlike gelmesi söz konusu olan konularda fazla meraklı davranma, yoksa böyle davrandığına pişman olabilirsin.
  • Çok azan başını yer: Kararınca yetinmeyen, gözünü hırs bürümüş insanı er geç bir felaket bekler.
  • Çok lakırdı baş ağrıtır: Çok konuşmak, söyleyenin de, dinleyenin de canını sıkar.
  • Dağ başına kış gelir, insanın başına iş gelir*: Dağ başında kışın nasıl fırtına eksik olmazsa kişinin yaşamında da yıpratıcı olaylar eksik olmaz.
  • Dağ başında duman, insan başında yaman eksik olmaz: Zorlukların ve sıkıntıların hayatın doğal bir parçası olduğunu vurgular. İnsan hayatı boyunca mutlaka bazı sorunlarla karşılaşır, tıpkı dağların başında sürekli duman olması gibi.
  • Dağ başından duman, yiğit başından boran eksik olmaz: Kahramanların, güçlü ve cesur insanların hayatlarının kolay olmadığını, sürekli olarak zorluklar ve sıkıntılarla karşılaşacağını ifade eder. Nasıl ki dağların zirvesinde sürekli duman varsa, yiğit insanların hayatında da sürekli mücadele ve zorluklar vardır.
  • Dağların dumanı gider, amma sevdalı başın dumanı gitmez: Dağların zirvelerindeki dumanın zamanla kaybolacağını, ancak bir aşığın yüreğindeki sevdanın ve tutkunun asla geçmeyeceğini ifade eder. Gerçek aşkın kalıcı ve ölümsüz olduğunu vurgular.
  • Dazlayan daza düşer, kel başlı kıza düşer*: Evleneceği kişiyi seçmekte çok titizlik gösteren kimse, çoğu kez istemediği, beğenmediği bir kişiye düşer.
  • Değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan*: Karı koca gibi, iş ortağı gibi birlikte yaşayacak, birlikte iş görecek kimseler arasında karşılıklı sevgi bulunmalıdır.
  • Deli ile çıkma yola, başına getirir (türlü) bela*: Deli, kendisiyle arkadaşlık edenin başına çeşit çeşit dert açar.
  • Delinin başı ucunda yatmaktan, akıllının ayağı ucunda yatmak hayırlıdır: Akılsız kişilerle iş yapmaktansa akıllı kişilere hizmet etmek daha yararlıdır.
  • Deliye taş atma, başını yarar (başına taş yağdırır)*: Akılsız, dengesiz insanlara sataşmaya kalkan kimseleri, onlardan gelebilecek zararlara karşı uyarmak için söylenir.
  • Dertsiz baş (kul) olmaz*: Dertsiz kişi olmaz, herkesin az veya çok derdi vardır.
  • Dertsiz baş terkide gerek (Dertsiz baş mezarda / Dertsiz baş, bostan korkuluğunda)*: Bir kimse ancak öldükten sonra dertten kurtulabilir.
  • Dertsiz baş, yarasız ağaç olmaz: Hayatta hiçbir şeyin sorunsuz olmadığını ifade eder. İnsan da doğadaki varlıklar gibi zorluklarla karşılaşır ve bunlarla olgunlaşır.
  • Dertsiz başını derde sokma: Gereksiz riskler alarak kendini sıkıntıya sokmaktan kaçınmayı öğütler. Mevcut huzuru bozmamak için gereksiz sorunlardan uzak durmak gerekir.
  • Dertsiz bir kabak varmış, onun da başını kesip içini oymuşlar: Dert ve sıkıntısı olmayan bir kişinin bile sorunlarla karşılaşabileceğini ifade eder. Herkesin başına bir dert gelebilir, hiç kimsenin tamamen dertsiz kalması mümkün değildir.
  • Devenin yemediği ot başını ağrıtır: Denemediğimiz bir iş hakkında çok bilgili olamayız, zaman zaman o konudaki eksikliğimiz sıkıntı yaratabilir.
  • Devlet kuşu başa bir defa konar: Kişinin hayatında büyük bir fırsatın veya şansın nadiren karşısına çıkabileceğini, bu fırsatın bir daha tekrarlanmayabileceğini ve bu yüzden bu tür fırsatları iyi değerlendirmek gerektiğini vurgular.
  • Dil ebsem (olsa) baş esen(dir) (Dil sükût ederse baş selâmet bulur)*: (atasözünün anlamı) Kişi dilini tutar, her şeyi söylemezse, başını derde sokmamış olur, rahat eder (ebsem: ses çıkarmayan, susan).
  • Dil kesik, baş selamet: Dilini tutan insan emniyettedir, başı belaya girmez.
  • Dil söylenir haklanır (Dil söyler saklanır), baş belâya katlanır: Kırıcı şeyler söylendiğinde insanın başına belalar açılabileceğini anlatır.
  • Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim*: Dilini tutmaması yüzünden başına dertler açılan kişinin pişman olduğunu anlatır.
  • Dilini tutan başını kurtarır: İnsanlara kötü söz söylemeyenlerin başına kötü şeyler gelmez.
  • Doğru gidenin başı duvara çarpmaz: Doğruluktan ayrılmayan dürüst insanların karşısında hiç bir engel duramaz. Dürüst insan zorluklardan yılmaz. Doğru bildiği yoldan gider.
  • Doğru söyleyenin başı kel olur: Doğru ve gerçekleri savunan kişi sürekli eleştirilere maruz kalır.
  • Dost başa düşman ayağa bakar*:
    1. Dost, yükselmesini görmek istediği başımıza, düşman ise kaymasını beklediği ayağımıza bakar.
    2. Temiz giyinip kuşanmanın gerekliliğini anlatır.
  • Dostun attığı taş baş yarmaz*: Dostumuzun bizi hırpalaması gücümüze gitmez. Çünkü bunun iyi niyetle ve iyiliğimiz için yapıldığını biliriz.
  • Ecel geldi cihane, baş ağrısı bahane*: Ölümün nedenleri bahanedir; asıl neden kişinin yaşama süresinin sona ermiş olmasıdır.
  • Eğilen baş kesilmez*: Kusurunu anlayıp özür dileyen kişi bağışlanmalıdır.
  • Eğilmeyen başın ayağı öpülür: Haksızlıklara ve zulme boyun eğmeyen dürüst, mert kimselere saygı göstermek gerekir.
  • El el için ağlamaz; başına kara bağlamaz: Başkalarının kendi yaşadıkları sıkıntılar için üzülmesini veya onlara yardım etmesini beklemenin haksızlık olduğunu, kişinin kendi başının çaresine bakması ve kendi sorunlarını çözmeye odaklanması gerektiğini belirtir.
  • El işler baş buyurur: Akıllı liderler başkalarının bedensel güçlerini yönetirler.
  • Ele attığın taş başını yarar: Haksız yere birisine kötülük eden, zarar vermek isteyen kimse bunun bedelini ileride kendisi öder.
  • Elindekini verme ellere, sonra başını vurursun yerlere: Malını kendin kullanmaz da sürekli başkalarına kullandırırsan kullanılmaz hale gelir, verdiğine pişman olursun.
  • Erine göre bağla başını, tencerene göre kaynat (pişir) aşını (Kocana göre bağla başını, harcına göre pişir aşını)*: Davranışlarını içinde bulunduğun koşullara uydur.
  • Faydasız baş mezara yaraşır*: Yaşayan kimse bir işe yaramalıdır, bir işe yaramayan kimsenin ölüden farkı yoktur.
  • Fazla aş ya karın ağrıtır ya baş: Aşırı yemenin sağlık sorunlarına yol açabileceğini anlatır. Aşırı tüketim, sadece kişinin kendisine değil, çevresindekilere de olumsuz etkiler yapabilir.
  • Gafil baş, düşmana yaraşır: Dikkat etmeyen ve tedbirsiz davranan kişilerin, düşmanlarına karşı savunmasız hale geldiğini ifade eder. Bu durum, kişinin dikkatsizliğinin, onu zayıf ve kolay hedef haline getireceğini vurgular; bu nedenle, insanın düşmanına karşı daima uyanık ve dikkatli olması gerektiğini belirtir.
  • Gafil başa düşman erişir: Tedbirsiz ve dikkatsiz olan kişilerin, düşmanlarının saldırılarına veya tehditlerine maruz kalabileceğini ifade eder. Bu durum, dikkatli olmanın ve her an tetikte bulunmanın önemini vurgular; çünkü savunmasız kalanlar, zayıflıklarından dolayı daha kolay hedef haline gelirler.
  • Gailesiz baş, yerin altında*: Herkesin bir sıkıntısı vardır, bu sıkıntılar ancak ölümle biter.
  • Gönül eri, baş üzere yeri: "İnsanın halinden anlayan kimselere ne kadar saygı gösterilse azdır" anlamında söylenen bir atasözü.
  • Gönül gönüle karşıdır, sevgi iki başlıdır: İki insanın birbirini sevmesi için birbirleri hakkında aynı duyguları hissetmeleri gerekir.
  • Gönüle gelen başa gelmesin: İnsan çoğu zaman başına gelecek bir sıkıntıyı önceden hissedebilir. Herkesin dileği bu gibi durumlarda o sıkıntının gerçekleşmemesidir.
  • Gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır ya baş*: İsteksiz yenen yemek nasıl insana dokunursa, gönülsüz yapılan iş de kötü sonuç verir.
  • Göz budur, dağın ardındakini görmeli; akıl budur, başa geleceği bilmeli: Akıllı insan düşünerek yarınlarını tahmin edebilmelidir.
  • Gülme komşuna, gelir başına*: Birinin başına gelen kötü bir durum insanın kendi başına da gelebilir, onu ayıplamak, gülünç bulmaktan sakınmak gerekir.
  • Güzelin başından çile eksiz olmaz: Güzelin güzelliği herkes tarafından çekici bulunduğu için sıkıntılardan kurtulamaz.
  • Hakkı tanıyan halka baş eğmez: İnsanlar sadece kendisini yaratana karşı sorumludur ve onun istediği gibi yaşamak zorundadır.
  • Hangi taş pekse (katıysa), başını ona vur*: Kendi kusurun yüzünden zor bir duruma düştüğünde kendini suçla ve başkalarından yardım isteme.
  • Hasım hasmı ateşe atar, dost başta tutar: Düşman kötülük etmek için her yolu dener, dost ise daima bizim iyiliğimizi ve mutlu olmamızı ister.
  • Hayır dile komşuna, hayır gele başına*: Yakınların için iyi şeyler dile ve yap ki, onlar da senin için iyi şeyler dilesinler, yapsınlar.
  • Her işin (şeyin) başı sağlık*: İnsanın yapacağı her şey vücut sağlığına bağlıdır.
  • Her kimin evladı var, başından büyük derdi var: Çocuk büyütmek yetiştirmek, onların ihtiyaçlarını karşılamak kolay bir şey değildir. Ama insan evladı için bütün bu sıkıntılara seve seve katlanır.
  • Her taş baş yarmaz*: Korkulan her şey tehlikeli değildir.
  • Herkes başından korkar: Kalabalık bir grubu ilgilendiren bir tehlike söz konusu olduğu zaman herkes önce kendini kurtarmaya çalışır.
  • İğne deliğinden deve başı geçmez: Olmayacak bir iş için inatla uğraşmanın hiçbir yararı olmaz.
  • İki baş bir kazanda kaynamaz*: Ayrı ayrı düşünceleri ve kişilikleri bulunan iki kişi bir arada yaşayamaz, bir işi birlikte yapamazlar.
  • İki el bir baş içindir*: Başkalarına muhtaç olmadan yaşamak için çalışmak gerekir.
  • İki koç başı bir tencerede pişmez: İki güçlü veya inatçı kişinin bir arada uyum içinde çalışamayacağını ifade eder. Aynı ortamda iki baskın karakterin çatışması kaçınılmaz olur.
  • İnsan bilmediğini ayağının altına alsa başı göğe değer: Kişinin bilmedikleri bildiklerinden çok daha fazladır. Sürekli bilgi edinen kimse, öğrendikçe kendine yeni ufuklar açar.
  • İnsanın başına gelen, pişmiş tavuk başına gelmez: Bazı insanların başına gelen talihsizliklerin ve felaketlerin çok büyük ve beklenmedik olabileceğini ifade eder. Hayat, insanları tahmin edilemeyen zorluklarla karşı karşıya bırakabilir.
  • İnsanın korktuğu başına gelir: İnsan bir şeyden ne kadar korkar ve sakınırsa o şeyle veya ona benzer şeylerle mutlaka karşılaşır.
  • İş anlatılıncaya kadar baş elden gider*: Dava anlatılıncaya kadar olacak olanlar olur.
  • İyilik iki baştan olur (Mermer iyi taştan, iyilik iki baştan)*: Birbiriyle ilişkileri bulunan iki kişinin iyi geçinebilmeleri için yalnızca birinin iyi olması yetmez.
  • Kavuk ayağa, mest başa giyilmez: Belirli bir işte kullanılmak üzere üretilmiş bir şey başka bir iş için kullanılmaz.
  • Kaynana pamuk ipliği olup raftan düşse gelinin başını yarar*: Kaynana ne kadar yumuşak huylu, ne kadar iyi davranışlı olursa olsun, her hâli gelini rahatsız eder.
  • Keçinin sevmediği/yemediği ot başını ağrıtır: Hoşlanmadığımız işleri yapmaktan kaçınırız, yahut yaparken zorlanırız. İnsanlar sevdikleri işlerde daha başarılı olurlar.
  • Kedi yemediği otu yerse başı ağrır: İnsan daha önce denemediği, bilmediği bir işi yaparsa sonunda sıkıntı çekebilir.
  • Kel başa şimşir tarak*: Bir özenmenin, yapıldığı şey için pek aşırı olduğunu anlatır yani kıymeti olmayan bir şeye çok önem vermektir: Bizim birkaç dönüm tarlaya at, kel başa şimşir tarak gibidir. Bana eşek lâzım, Enver! (İlgili cümle kaynağı: C. Dağcı)
  • Kel başın tıraşı ne olacak: Yokluk ve sıkıntıya alışmış kimseler bir şeyin yokluğundan fazla etkilenmezler.
  • Kelin ilacı (merhemi) olsa başına sürer (Kel ilaç bilse kendi başına sürer)*: Kendine hayrı dokunmayan kişiden başkasına hayır gelmez.
  • Kervan ters dönerse topal eşek baş olur: Seçim yapılırken gereken dikkat ve duyarlılık gösterilmezse işin başına beceriksiz, cahil kimseler gelir.
  • Kesik başın zülfü için ağlamazlar: Bir felaket sonucu işe yarar yanı kalmamış bir şey için daha fazla üzülmenin bir yararı olmaz.
  • Kesilen baş söylemez: Ölüler sırlarını birlikte götürürler.
  • Kesilen baş yerine konmaz (Kesilen baş yerine gelmez gelse de hayır gelmez)*: Kesin olarak yapılıp sonuçlandırılan iş, eski durumuna getirilemez.
  • Kış geldi, başımıza iş geldi: Kış aylarının zorluk ve sıkıntılar getirdiğini ifade eder. Kış, açık hava işlerini zorlaştırır ve günlük yaşamda çeşitli zorluklara neden olur.
  • Kişinin başına gelen ağzından çıkandır: Kişi bazen söylediği sözlerin kurbanı olur.
  • Korku başa beladır: İnsan bir tehlike anında korkup paniğe kapılırsa tehlike daha da büyük olur.
  • Körler memleketinde şaşılar padişah baş olur: Yetenekli, güçlü kimselerin bulunmadığı bir yerde yönetim acemi, işe yaramaz kimselerin eline geçer.
  • Kötülerin başı dertten kurtulmaz: Kötü huylu insanlar kimseyle geçinemez, bu yüzden de sık sık başları belaya girer.
  • Kul yazısını, baş sızısını çeker: İnsanın yaşamakta olduğu kaderini veya yaşamının getirdiği zorlukları kabul etmesi ve sabırla karşılaması gerektiğini vurgular.
  • Kurdun adı yaman çıkmış, tilki vardır (tilkicik var) baş keser*: Öylesine sinsi ve kurnaz kimseler vardır ki adı zalime, haine ve kötüye çıkmış kimselerden daha tehlikelidirler.
  • Kurt uluya uluya başına bela getirir: Yersiz ve gereksiz konuşmaya alışmış kişi bu huyu yüzünden sık sık başını derde sokar.
  • Lokman hekim "Uzun ömür isteyen başı serin, kalbi ferah, ayağı sıcak tutmalı" demiş: Üzüntüden sıkıntıdan uzak duran, soğuk ve sıcak havalardan vücudunu iyi koruyan kimseler kolay kolay hastalanmaz ve uzun ömürlü olurlar.
  • Ne dilersen eşine o gelir başına*: Sen başkaları için iyi şeyler dile ve yap ki başkaları da senin için iyi şeyler dilesin, yapsın.
  • Ortaklık öküzden, başlı başına buzağı yeğdir*: Kişinin malı çok ama bunlar ortak malıysa yalnız kendisine ait azıcık malı bulunması daha iyidir.
  • Öfkeli başta akıl olmaz/akla yer olmaz: Öfkeli kişi mantıklı düşünemez.
  • Öküz ayağı olacağına buzağı başı olmak yeğdir: Büyük ve zor bir işte sıradan bir pozisyonda olmaktansa, küçük ama yönetilebilir bir işte lider olmanın daha iyi olduğunu ifade eder.
  • Pek baş dik baştan yeğdir: Ağırbaşlı itaatkâr olmak, dik başlı, asi olmaktan daha çok yarar sağlar.
  • Sabreyle işine, hayır gelsin başına*: Bir işi yaparken acele etmez, sabrederseniz hayırlı sonuçlara varırsınız.
  • Sağ (sağlam) baş yastık istemez*: Sağlam insan durup dururken yatmak istemez eğer istiyorsa hasta olduğu düşünülmelidir.
  • Sarımsak içli dişli, soğan yalnız başlı*: Birbirleriyle iyi anlaşabilen kimseler birbirine her derdini anlatır ve yardımlaşırlar ama, bazı insanlar kimseyle dostluk kuramaz, sorunlarını da tek başına halletmek zorunda kalırlar.
  • Söz var, iş bitirir; söz var, baş yitirir*: Söz insan hayatındaki olumlu ya da olumsuz olaylarda önemli bir etkendir.
  • Su başından (bendinden) kesilir (bağlanır)*: Bir sorunu kökünden çözümlemek için ana kaynağına el atmak gerekir.
  • Şeytanla kabak ekenin kabak başında patlar*: Kurnaz ve hileci kimse ile ortaklık eden kişi hilenin en büyük kurbanı olur.
  • Tamah taş yarar, taş baş yarar: Açgözlülük eninde sonunda insanın kendisine zarar verir.
  • Tamah insanı baştan çıkarır: Açgözlülük insana yasak olan işleri bile yaptırır.
  • Tamahkârın başından bela eksik olmaz: Açgözlü insan sürekli sorunlarla karşılaşır.
  • Tarlanın taşlısı, kızın saçlısı, öküzün başlısı* (Kızın uzun saçlısı, tarlanın ufak taşlısı, öküzün başlısı makbuldür): Tarlanın taşlı olanı ve diğer her şeyin nasıl yararlı ve iyi olanı tercih edilirse toplumumuzda da saçı uzun olan genç kızın da becerikli ve iyi huylu olduğu kabul edilir.
  • Taş kabağa değse de vay kabağın başına, kabak taşa değse de vay kabağın başına: Güçlülerle çatışan kişi her durumda zararlı çıkar.
  • Taş ol da baş yar: İnsan, tembellik edip boş boş oturacağına iyi kötü bir iş bulup çalışmalıdır.
  • Taş taşa, baş başa (Taşı taşa, başı başa vururlar): Önemli ve büyük işler insanların birbiriyle yardımlaşmasıyla başarılır.
  • Taş taşa söylenir (dayanır): Benzer durumda olanların birbirlerini daha iyi anladığını ifade eder. Bu, insanların kendi deneyimlerinden veya benzer koşullardan kaynaklanan anlayış ve dayanışma ile zorlukları birlikte aşabileceğini belirtir.
  • Tatlı söz can azığı, acı söz baş kazığı*: Gönül alıcı, okşayıcı sözlerle karşımızdakinin inadı yenilebilir.
  • Tatsız aşa su (tuz) neylesin, akılsız başa söz neylesin*: İşe yaramayan nesneyi küçük çabalarla bir şeye benzetmek boş olduğu gibi aptal kişiyi de sözle akıllandırmak imkânsızdır.
  • Terziye "göç" demişler, "iğnem başımda" demiş*: Kendisine gerekli olan şeyler kolay taşınır olan kimsenin bir yerden başka yere göçmesi daha kolaydır.
  • Tırnağın varsa başını kaşı*: Hiç kimse başkasından yardım beklememeli; kendisinin olanakları varsa bir işe girişmeli, yoksa girişmemelidir.
  • Ummadığın taş baş yarar*: Küçük veya önemsiz şeyler de çoğu kez büyük etkiler yapabilir.
  • Vakitsiz öten horozun başını keserler*: Uygun zamanı beklemeden aklına geleni söyleyen, belasını bulur.
  • Varsa aşın rahattır başın, yoksa aşın tehlikede başın: İnsan ihtiyaçlarını karşılayabildiği sürece mutlu olur. Aksi halde sıkıntılı günler onu bekler.
  • Varsa eşin rahattır başın, yoksa eşin zordur işin: Evli olan kişinin yaşamı bekar kişinin yaşamına oranla daha düzenlidir.
  • Varsa hünerin, vardır baş üstünde yerin: Becerikli kimse her yerde el üstünde tutulur.
  • Ya devlet başa ya kuzgun leşe*:
    1. Sonunda büyük bir başarı elde etmek için ölüm tehlikesi bile göze alınır: "Anladım Hünkârım. 'Ya devlet başa, ya kuzgun leşe!' diyeceğiz yani." "Aynen öyle Paşa. Ya fetih ya da bu kutlu yolda ölüm..." (Y. R. Efe)
    2. "Otoritenin bulunmadığı yerde anarşi hâkim olur" anlamında söz: Zira Osmanlı insanının formülü, "Ya devlet başa ya kuzgun leşe" idi. Devletsizliğin zıddı kaos ve ölümdü. (K. Şerbetçi)
  • Yabancı kuşun başı kanadı altında olur*: Bir topluluğa yeni katılan kimseyi çevresi hemen aralarına almaz, o yüzden bir süre yabancılık çeker, onlardan uzak durur.
  • Yaş kesen baş keser*: Çeşit çeşit yararları olan ağacı sadece odun sağlamak için kesen insan canına kıymış gibi büyük bir suç işlemiş olur.
  • Yazın başı pişenin, kışın aşı pişer*: Zamanında çaba gösteren, emek veren ileride güç duruma düşmez, önceki çalışmalarının karşılığını görür.
  • Yemeğin başı "Bismillah" ayağı "Elhamdülillah": İnsan yemeğini besmelesiz yer şükürsüz kalkarsa yemekten umduğu faydayı göremez, işleri de rast gitmez.
  • Yemin etsem başım ağrımaz*: Gerçek olduğuna korkmadan yemin ederim.
  • Yılanın başı küçükken ezilir*: Büyüyeceği belli olan her tehlike daha en başta önlenmeli, düşman güçlenip büyük zarar verecek duruma gelmeden tedbir alınmalıdır.
  • Yiğit başından devlet ırak değildir*: Cesur kimseler çoğu kez istekliklerine ve üne kavuşurlar.
  • Yüce dağ, başı dumanlı olur: Büyük ve önemli kişilerin her yerde tanındığını ve dikkat çektiğini ifade eder. 


Ayrıca bakınız:
Baş ile ilgili deyimler
Kafa ile ilgili atasözleri ve deyimler
( 0 soru/yorum )