Barut ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0

Barut ile ilgili deyimler ve anlamları

Dökülen barut yanarak barut fıçısına doğru ilerlerken
Barut fıçısı

İçinde "barut" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Barut fıçısı gibi:
    1. Çok kızgın, sinirli (kimse): Paşa ateş değmiş barut fıçısı gibi öyle bir patlamıştı ki binanın içini altüst etmişti (A. S. M. Alus). Bazı komutanlar barut fıçısı gibi... (Y. Donat)
    2. Kavgaya yol açacak (durum): Orta-Doğunun devamlı barut fıçısı gibi oluşu petrol içindir. (A. Bayındır)
    3. Her an karışıklık, çatışma ve savaş çıkabilecek yer: Bugünlerde Orta Şark, bir barut fıçısı gibi... (H. F. Gözler)
  • Barut fıçısını ateşlemek: Tehlikeli bir olayın patlak vermesine sebep olmak, kavga zemini hazırlamak: Ufak bir kıvılcım bir barut fıçısını ateşlemeye nasıl kafi gelirse, ufak bir hadise, ehemmiyetsiz bir hareket korkudan ayağa kalkmış olan bu halkı biri birileri üzerine saldırtmaya kafi idi (M. Rıfat). Meydanlarda yaptığı hesaplı kışkırtma barut fıçısını ateşledi.
  • Barut gibi:
    1. Öfkeli, huysuz, sert, aksi (kimse): General barut gibiydi; kükrüyor, esip yağıyordu (A. E. Kavaklı). Barut gibiydi; kime niçin ve nasıl saldıracağı belli değildi (M. Niyazi). Fakat vazifesi başında onun barut gibi sert, biber gibi acı, hiç şaka götürmez bir âmir olduğu söylenirdi. (K. Nadir)
    2. Çok ekşi ya da acı: Dürümünün içine barut gibi acı biber doldurmamıza içerleyip kin tutmak yerine, oyuna yürekten katılan bir yaşdaş gibi keyiflenirdi. (M. Enç)
  • Barut kesilmek (olmak): Çok öfkelenmek: Vali birden barut kesilmişti. Kocaman elini masaya vurup: "Bana mı öğreteceksin anayasayı babayasayı?" demişti (R. Enis). Gazi bir barut olmuştu, en ağır sözlerle ortalığı kırıp geçiriyordu. Hışımla çıktı odadan... (K. Z. Gençosman)
  • Barut kokusu gelmek: Savaş veya tehlike belirtisi sezilmek: Burnuna çok uzun zamandır barut kokusu geliyordu. Savaş her yerdeydi ve bitmek bilmiyordu (A. Aydın). Orta Doğu'dan gene barut kokusu gelmeğe başlamıştı. (H. F. Gözler)
  • Barutla oynamak: Sonucu tehlikeli olacak işlere uğraşmak veya girişmek: "Sen barutla oynadığının farkında değil misin?" (H. F. Gözler)
  • Bir atımlık barutu olmak (kalmak):
    1. Bir konuda yapabileceği çok az şeyi bulunmak: Sermayesi yok ki! Bir atımlık barutu var. (M. E. Coşan)
    2. Dayanacak pek az gücü kalmak/olmak: "Bu adamın bir atımlık barutu var. Hele o bitsin de görüşürüz" diyordu. (C. D. Arıbal)

Barut ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "barut" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Barut ile ateş oyunu, terk etmektir kurda koyunu: Tehlikeli ve kontrol edilemeyen unsurlarla uğraşmanın, kötü sonuçlara yol açacağı ve zarar vereceği kesin olan bir duruma yol açacağını ifade eder.
  • Barut ile ateşin dostluğu olmaz: Bir araya geldiğinde tehlike yaratacak şeyler daima birbirinden uzak tutulmalıdır.
  • Ateşe su at, barut atma: Kızdığında çevresine zarar verebilecek kimselere karşı yumuşak ve hoşgörülü ol, onları sinirlendirecek davranışlardan kaçın.
  • Ateşle barut bir arada olmaz (durmaz)*: İlişkilerde veya durumlarda uyumsuzluğun, anlaşmazlığın ve tehlikenin önlenmesi için dikkatli olunması ve bir arada bulunması tehlikeli olan şeyleri ya da kişileri birbirinden uzak tutmaya özen gösterilmesi gerektiğini vurgular.
  • Top otu beylikten olunca, güllesi Bağdat'a gider*: Yararlandığı gereci bedava elde eden ve bol bol kullananla yarışılmaz (top otu: Eskiden toplarda, kullanılan sevk barutuna verilen ad).