At ile ilgili atasözleri ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 2
Beyaz ve uzun saçlı güzel bir at
At
İçinde "at" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • At, adımına göre değil, adamına göre yürür*: Bir işin yürüyüşü işbaşındakinin bilgisine, çabasına, tutumuna göre değişir.
  • At almadan ahır dikme: Gerekli olan asıl şeye sahip olmadan, ona bağlı diğer işlere girişmenin anlamsız olduğunu ifade eder.
  • At alırsan taydan al, kız alırsan soydan al: Bir şeyin ya da kişinin kalitesinin temelden, başlangıçtan anlaşılacağını ifade eder. At alırken yavru ve iyi olmasına, kız alırken de ailesinin soylu ve köklü olmasına dikkat edilmesi gerektiği anlatılır.
  • At alırsan yazın al, deve alırsan güzün al, avrat alırsan gezin al: Bir şey alırken o şeyin bol ve ucuz olduğu zamanı beklemeli. Evlenmeye karar veren kişide aceleci olmamalı, anlaşabileceği uygun birini aramalı.
  • At arıklıkla, yiğit gariplikle*: İnsanı yetiştiren, olgunlaştıran ve pişiren yalnızlık, yoksulluk ve kötü yaşam koşullarıdır.
  • At at oluncaya kadar sahibi mat olur*: Bir çocuk, bir çırak vb. yetiştirebilmek için çok para, emek harcanır, üstelik sonuçta yetiştiren kimse de her bakımdan yorulur, yıpranır.
  • At, avrat, pusat başkasına emanet edilmez: At, avrat (eş), pusat (kılıç, silah) gibi insanın canı ve hayatı ile ilgili şeyler başkasına emanet bırakılamaz. Bununla Türk toplumunun hanımına, atına ve silahına verdiği değer anlatılır.
  • At beslenirken, kız istenirken*: Her şeyin işe yarayacağı belirli bir zaman vardır, dolayısıyla onları kullanırken bu zamanı iyi kollamak gerekir.
  • At binene, kürk giyene yakışır: Bir kişinin kendisine uygun olmayan bir şeyi kullanmasının veya yapmasının garip veya uygunsuz olduğunu ifade eder.
  • At binenin kılıç kuşananın*:
    1. Her şey onu gerektiği gibi kullanmasını, ondan yararlanmasını bilene yakışır, böyle kimselerin hakkıdır.
    2. Bir alet ve araç, kullanmasını bilene yakışır, onun elinde değer kazanır.
  • At binicisine göre eşinir (kişner)*: İnsanlar, başlarındaki kimsenin etkisi altında kalır, ona göre davranırlar.
  • At binicisini tanır (bilir)*: Bir kimse, yöneticisinin işten anlayıp anlamadığını bilir ve çalışmalarını ona göre yürütür.
  • At binicisini kadın erkeğini tanır: Bir insanı gerçekten anlayan ve tanıyanlar onunla birlikte zaman geçiren ve ilişki kuranlardır.
  • At bir dizginde, öküz bir çizide belli olur: Bir kişinin iş ve becerilerinin, iş başına geçer geçmez hemen ortaya çıkacağını ifade eder. Tıpkı atın dizginle kontrol edilebilmesi ve öküzün toprak işleme gücüyle anlaşılabilmesi gibi, insanların yetenekleri de ancak görevde olduklarında belirginleşir (çizi: Saban demirinin toprakta bıraktığı iz).
  • At boş torbaya bir kez tutulur: Birinin aynı hataya bir kere düşebileceğini, ancak ikinci kez aynı hatayı tekrarlamayacağını ifade eder. İnsanlar bir kez aldatılsalar da, aynı tuzağa tekrar düşmemeyi öğrenirler.
  • At bulunur meydan bulunmaz, meydan bulunur at bulunmaz*: Bir işi başarabilmek için gerekli olan koşullar her zaman eksiksiz olarak ele geçmez.
  • At elin saltanat kelin: Bazen kullanmasını bilmeyenlerin eline imkanlar geçerken kullanabilecek olanlar bu imkanı bulamaz.
  • At görür aksar, su görür susar*: Gördüğü her şeyle ilgilenen, kendisine gerekli olmasa bile onu edinmek isteyenler için kullanılır.
  • At ile avrat yiğidin bahtına*: Kişinin satın aldığı attan ve evlendiği kadından memnun kalıp kalmayacağı önceden kestirilemez, her ikisi de talihine kalmıştır.
  • At ile cahil ağaya kulluk çetindir: Bilgisiz veya eğitimsiz kişilere, yetenek ve bilgi eksiklikleri nedeniyle hizmet etmenin zorluğunu ifade eder. Bir işte yeterli bilgi ve beceriye sahip olmayan bir kişi, o işi yürütmekte veya liderlik etmekte zorlanır. 
  • At ile eşek yarışamaz (At ile eşek bir değil): Güçleri çok farklı olan iki şeyin birbiriyle mücadele etmesine gerek yoktur, çünkü sonucu başlamadan belli olur.
  • At ile yola giden eşeğin vay haline: Hızlı-yavaş, güçlü-güçsüz gibi birbiriyle uyumsuz bir şekilde hareket etmek veya uyumsuz bir ikili oluşturmak durumlarında söylenir.
  • At kaçmaz, et kaçar: Atın iyi koşması için iyi beslenmiş olması gerek.
  • At koşar, ikbal geçer: Bazen kazanmak için güce değil şansa ihtiyaç vardır.
  • At olacak tay yürüyüşünden belli olur: Bir bireyin veya şeyin potansiyeli, genç yaşlarından itibaren anlaşılabilir.
  • At olur meydan olmaz, meydan olur at olmaz: Gerekli koşullar her zaman bir arada bulunmaz.
  • At ölür, itlere bayram olur* (Atın ölümü itin bayramıdır): Önemli bir insanın ölümü ya da görevden ayrılması, kimi zaman niteliksiz kimselerin işine yarar.
  • At ölür meydan (nalı) kalır, yiğit ölür şanı (namı) kalır*: (atasözünün anlamı) Kişi yaşarken iyi ve olumlu işler yapmalı, ardında iyi bir ad bırakmaya çalışmalıdır.
  • At ölürse yerine tay geçer: Bir kişinin veya şeyin kaybı durumunda, yerinin hızla doldurulacağını ifade eder. Önemli bir mevki sahibi ölüm veya başka bir nedenle görevi bıraktığında, onun görevi ve yetkileri en yakın yardımcısına verilir.
  • At pazarında eşek anırmaz: Soylu kimselerin arasında, kendini bilmez soysuz kimseler söz sahibi olamazlar.
  • At seğirtir yiğit övünür, kılıç keser kol övünür: Bir başarı veya beceri ortaya konduğunda, genellikle kişi o başarıyı kendine atfeder. Atın iyi koşması seğirtmesi veya kılıcın iyi kesmesi gibi beceriler, kişisel yetenek veya gücün bir göstergesi olarak değerlendirilir.
  • At teper, katır teper, ara yerde eşek ölür: Her türlü olumsuz olaylardan genellikle güçsüz ve zayıf insanlar etkilenir.
  • At var meydan yok*: Yapacak güç var ancak kullanma imkânı yok.
  • At ver hasım ol, kız ver hısım ol (At ver hısım ol, kız ver hasım ol): At vermenin veya kız vermenin ardından genellikle ilişkilerde sorunlar çıkabileceğini, insanların birbirine düşman veya akraba olabileceğini ifade eder.
  • At yedi günde, it yediği günde (belli olur, semirir)*: Değerli kişilikler zamanla gelişir, kısa zamanda beliren kişilikler gerçek değer taşımayanlardır.
  • At yiğidin yoldaşıdır*:
    1. Bir insanın atı daima onun yanındadır ve zor anlarında ona yardım eder.
    2. Yardımcılar olmadan başarı olanaksızdır.
  • Ata arpa, yiğide pilav*: Bir canlının gücü, gelişmesine yarayan şeyle artar.
  • Ata bakma dona bak, içindeki cana bak: İnsanların birbirini sadece dış görünüşlerine göre değil, iç dünyalarına ve karakterlerine göre değerlendirmesi gerektiğini ifade eder.
  • Ata binen kefeni koynunda gerek: Bir işi yapmaya kalkan kimse, gerekli her şeyi gözden geçirmeli ve bütün olasılıkları ve ihtimalleri hesaplamalıdır.
  • Ata binen nalını mıhını arar*: Kişi, kullanacağı şeyin ayrıntılarını da hesaplamalı, eksik bir şeyi kalmamasına özen göstermelidir.
  • Ata binenin heybesinde sarı sarı altın, eşeğe binenin heybesinde sarı sarı saman: Büyük, yararlı işler yapan kimseler bolluk içinde, küçük önemsiz işlerle uğraşan kimseler de sıkıntı içinde yaşarlar.
  • Ata binersen Allah'ı, attan inersen atı unutma*: Her durumda, sana yardım edecek güçlere ve şeylere gereken saygıyı, özeni, ilgiyi göster.
  • Ata binmek bir ayıp, inmek iki ayıp: Bir işe başlamanın zor olduğunu, ancak bir kere başladıktan sonra geri adım atmanın veya vazgeçmenin daha da zor ve utanç verici olduğunu ifade eder.
  • Ata da soy gerek, ite de*: Ne olursa olsun, bütün yaratıkların soylusu üstün niteliklidir.
  • Ata dost gibi bakmalı, düşman gibi binmeli*: Bir şeye yeterince özen gösterdikten sonra, onu kullanırken bir terslik çıkmasından korkmaya gerek yoktur.
  • Ata eyer gerek, eyere er gerek*: Bir işten istenilen verimi elde edebilmek için, gerekleri yerine getirilmeli ve koşullar iyi değerlendirilmelidir.
  • Ata kamçı eşeğe çılbır: Bazen bir insana daha iyi iş yaptırmak için, onu çekindiği şeylerle zorlamak gerekir (çılbır: İp veya zincirden yapılmış yular sapı).
  • Ata vurma, arpaya vur: Atı sadece kamçılayarak istenen gücün alınamayacağını, atın gücünün arpayla beslenmesine dayalı olduğunu, bundan yola çıkarak da insanların hedeflerine ulaşmak için doğru stratejiyi izlemesi gerektiğini anlatır.
  • Atı ata, eşeği eşeğe koşmalı: Birlikte yaşamaya karar veren kimselerin fikirleri ve zevkleri ayrı olmasa bu beraberlik uzun sürmez.
  • Atı atası ile, katırı anası ile*:
    1. Soylu kişiden zarar gelmez, soysuz kişiden korkulur.
    2. İyi kişi temiz, kötü kişi aşağılık, karışık soyuyla tanınır, anılır.
  • Atı verdim katır aldım, belayı satın aldım: Daha iyi bir şeyi kaybedip yerine daha kötü bir şeyin elde edilmesinin büyük bir hata olduğunu ifade eder. İyi bir fırsatın kaybedilip, daha kötü bir duruma düşüldüğünde kişinin zor durumda kalacağını anlatır.
  • Atı zapt eden gemidir: Güçlü veya dizginlenmesi zor bir şeyi kontrol altına almanın ancak uygun araçlarla mümkün olduğunu ifade eder. Tıpkı gemin atın kontrolünü sağlaması gibi, insanın ya da olayların yönetilmesinde de doğru yöntem ve araçlar kullanıldığında başarı sağlanır.
  • Atım tepmez, itim kapmaz deme*: En güvenilen ya da bağlı kişiler bile, gün gelir, incitici olabilirler.
  • Atımı beğenmeyenin eşeği olsa, bana kel diyenin perçemi olsa: Birinin başka birine haksız yere eleştiri yaptığında veya kendi kusurlarını görmeyip başkalarını suçladığında söylenen bir atasözü.
  • Atımın anlı sakar, lakabını ele takar: İnsanların kusurları, diğer insanlar tarafından kolayca fark edilir ve bu kusurlarla anılırlar.
  • Atın ardında, kadının önünde gitme: Bu atasözü toplumdaki cinsiyet rollerine atıfta bulunur ve kadının erkeğin arkasında değil, onun yanında yer alması gerektiğini ima eder. Geleneksel olarak, erkeklerin liderlik rollerini üstlendiği ve kadınların onlara destek olduğu bir düzeni ifade eder. (?)
  • Atın bahtsızı arabaya düşer*: Değerli ama şanssız kimseler, kişiliklerine yakışmayan ağır ve aşağılık işlerde kullanılırlar.
  • Atın dorusu, yiğidin delisi*: Atın doru renkli olanı, kişinin gözünü budaktan sakınmayanı beğenilir.
  • Atın erkeği, sözün dişisi yarar: Güçlü ve dayanıklı erkek atların daha verimli olduğunu, yumuşak ve nazik sözlerin ise daha etkili olduğunu ifade eder. Atlar için güçlü olmak, sözler için ise nazik ve yumuşak olmak en iyisidir.
  • Atın iyisi arkadan gelmez: Bir şeyin ya da birinin en iyi olması durumunda, onun kendiliğinden belirgin olacağını ve tanıtılmasına ihtiyaç olmadığını ifade eder.
  • Atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler: İnsanların veya nesnelerin en iyilerinin genellikle olağanüstü veya sıra dışı niteliklere sahip olduğu, dolayısıyla onların normal standartların dışında olduğu düşüncesini yansıtır.
  • Atın iyisini genç, kadının iyisini ihtiyar alır: Kadınları tanımanın zaman ve tecrübe gerektirdiğini ifade eder. Yani, bir atın kalitesini gençken değerlendirmek mümkünken, kadınların karakterini ve kişiliğini anlamak için daha fazla zaman ve yaşanmışlık gerektiğini vurgular.
  • Atın kulağını kesin yine attır, domuzun kuyruğunu kesin yine domuzdur: Bir şeyin ya da birinin temel doğasının değişmeyeceğini, dışsal müdahalelerin veya değişikliklerin asıl özü değiştirmeyeceğini vurgular.
  • Atın ölümü arpadan olsun*: Zarar verecek ölçüde aşırısına kaçıldığı halde, sevilen bir şeyden vazgeçilemediği zaman söylenir: Açın ölümü çorbadan, atın ölümü arpadan olsun.
  • Atın ölüsü, beygirin dirisi: Bir işin gereksinimlerine bağlı olarak doğru araçlardan faydalanılması gerektiğini ifade eder (?).
  • Atın tepmezi, itin kapmazı olmaz*: Size çok bağlı olan kimseler bile zaman gelir sizi incitebilirler.
  • Atın ürkeği, yiğidin korkağı*: Ürkek attan ve korkak kimselerden hayır gelmez.
  • Atın varken yol tanı, ağan varken el tanı*: Elde bulunan olanaklardan zamanında ve gereğince yararlanmak gerekir.
  • Atın yerine eşek bağlanmaz: Nitelikli birinin veya şeyin yerine daha düşük nitelikte olan bir şeyin konulamayacağını ifade eder. Yetenekli, değerli bir kimsenin yokluğunda onun yerini dolduracak kişinin de aynı kalitede olması gerektiğini anlatır.
  • Atına bakan ardına bakmaz*: Görevini iyi yapan, aracını iyi koruyup kullanan, önlemlerini zamanında alan kişi, kötü duruma düşmekten kurtulur.
  • Atını sağlam kazığa bağla da, ondan sonra Allah'a ısmarla: Bir kişinin her türlü önlemi alması ve ardından geri kalanını kaderine bırakması gerektiğini öğütler.
  • Atlar nallanırken kurbağalar ayak uzatmaz*: İnsanlar büyüklerin yanında hadlerini bilmelidir.
  • Atlar tepişir, arada eşekler ezilir (arada eşeklere olur)*: Büyüklerin çatışmasından küçükler zarar görür, olan onlara olur.
  • Atlı, itli sığmış, bir çocuk sığmamış: Önemsiz şeylere yer bulunurken, gerçekten önemli olanlara yer bulunamaması durumunu ifade eder.
  • Atlı kaçar, kaçar; yaya arkasına ne düşer: Büyük işlere, bunu başaracak gücü olanlar girişir. Olanakları bulunmayanlar böyle işlere niçin girişirler?
  • Atlı ile yayanın yoldaşlığı olmaz: Farklı yeteneklere veya hızlara sahip insanların birlikte çalışırken veya birlikte seyahat ederken zorluklar yaşayabileceklerini vurgular ve insanlar arasında uyum ve koordinasyon önemini ifade eder.
  • Atlıya saat olmaz*: Elinde bol imkânlar olan kimse, uzun bir süre içinde yapılabilecek işi çok kısa bir zamanda yapabilir.
  • Atlıya selam kelam, eşekliye sonra gine gelem: Toplumda saygınlığı yüksek olan kişilere öncelik verilirken, daha az saygın görülenlere daha az önem verilir.
  • Atta, avratta uğur vardır*: İnanışa göre, at ve evlenilen kadın eve uğur getirir.
  • Atta karın (alın), yiğitte burun* (At karnından yiğit burnundan bellidir): İyi koşan atın karnı, yiğit erkeğin burnu büyük olur.
  • Attan düşen yine atlanır: Zor günler geçiren kimse umudunu yitirmeyip gayret ederse bu sıkıntıyı atlatıp tekrar eski haline kavuşabilir.
  • Attan düşene yorgan döşek, eşekten düşene kazma kürek* (Attan düşen ölmez, eşekten düşen ölür):
    1. Önemsiz gibi görünen bir hata veya dikkatsizlik, beklenmedik ve ciddi sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle, küçük detaylara dikkat etmek ve dikkatsizlikten kaçınmak önemlidir.
    2. Soylu (uğurlu) kimse yüzünden başımıza gelen felaketi çabuk atlatırız, soysuz (uğursuz) kimsenin yol açtığı felaket kolay kolay atlatılmaz.
  • Attan düşene tımar gerek, deveden düşene kazma kürek: Bazı durumlarda yaşanan sıkıntıların veya kazaların sonuçlarının farklı olabileceğini ve daha büyük ve ciddi durumların daha ağır sonuçlar doğurabileceğini ifade eder. Yaşanan olayların ve kazaların ciddiyetine göre alınması gereken önlemlerin ve sonuçlarının değişebileceğini anlatır.
  • Attan düşmek eşekten düşmekten iyidir: Büyük riskler almanın, küçük ve değersiz işlerde başarısız olmaktan daha onurlu olduğunu ifade eder. Yüksek hedeflerde başarısız olmak, değersiz uğraşlarda kazanıp kaybetmekten daha anlamlı kabul edilir (?).
  • Attan indi eşeğe bindi: Bir kişinin durumunun daha kötü bir hale geldiğini, önceki iyi konumunu kaybettiğini ifade eder.
  • Attan kalanı öküze dökerler: Bir şeyin en iyi kısmının en değerli olana verildiğini ve geride kalan kısımların daha düşük değere sahip olanlar için kullanıldığını ifade eder. En iyi kaynaklar ve fırsatlar genellikle en değerli şeyler için ayrılır.
  • Atlıya saat olmaz: Bol ve geniş olanakları bulunan kimse, uzun süre gerektiren işleri, kısa zamanda yapıverir.
  • Abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır*: Görmemiş kişi, rastlantı sonucu layık olmadığı bir duruma kavuşursa bu durum kendisinin hakkıymış gibi aptalca böbürlenir.
  • Adamın ağzına bakarlar atına ona göre nal çakarlar: İnsanlara davranışları ve görünüşlerine göre değer verilir.
  • Adı ata bindi, ayağı yerde gezer:
    1. Bir kişi veya nesnenin dışarıdan etkileyici görünebileceğini, ancak içerik veya yetkinlik açısından yetersiz olabileceğini ifade eder.
    2. Birinin unvanının bir konum veya pozisyonla uyumlu olmadığını veya o konumun gerektirdiği vasıflara sahip olmadığını anlatır.
  • Aç at yol almaz, aç it av almaz*: İş gördürdüğünüz kimselerin haklarını tam olarak vermezseniz kendilerinden yararlanamazsınız.
  • Ağa ata bakarsa at at olur, ağa bakmazsa at mal olur: Kişi, yetiştirdiği, eğittiği kişiye disiplinli davranırsa çabuk öğrenir, başarılı olur. Boş bırakır, gevşek davranırsa hiçbir şey öğrenemez (mal: Büyükbaş hayvan).
  • Ağanın gözü ata tımardır*: İş sahipleri denetimlerini sürekli yaparlarsa işler yolunda gider.
  • Akıl bir attır, dizgini arifin elinde gerek: Akıl ve bilgeliğin önemli olduğunu, ancak bu gücün doğru şekilde kullanılabilmesi için bilge bir rehberliğin gerekliliğini anlatır.
  • Alma alı, sat yağızı, bin doruya, besle kırı: Biniciler doru ve kır donlu atları, sarı, al ve yağız renkli olanlardan daha üstün sayarlar, o nedenle at alırken seçimi ona göre yapmak gerekir.
  • Arık ata kuyruğu da yüktür*: Güçsüz kişi, kimseye yardım edecek durumda değildir.
  • Arpa verilmeyen at, kamçı zoruyla yürümez*: Bir kişinin verimli olarak iş görmesi, onun geçiminin sağlanmasına bağlıdır.
  • Arpa yemiş at menzil keser: İhtiyaçları karşılanan kimseler daha çok ve hızlı çalışırlar.
  • Aslan kükrerse atın ayağı kösteklenir*: Güçlü kimsenin korkutucu sözleri, güçsüzü kıpırdayamayacak duruma getirir.
  • Aslana ot atar, ata et: Bir kişinin neye ihtiyacı olduğunu bilmeden yanlış ve uygunsuz bir şekilde davranmasını ifade eder. İnsanlara veya durumlara uygun olmayan çözümler veya teklifler sunmanın anlamsızlığını ve yanlışlığını vurgular.
  • Avrat, at, bağ, sahibini hep genç ister: Evlenme çağına gelmiş genç kız evleneceği erkeğin genç ve güçlü olmasını ister.
  • Avratla atı emanet etme: At ve kadın sahibinin namusudur, başkalarına emanet verilmez.
  • Bağla atını ısmarla Hakk'a: İnsan bir şeyinin kaybolmasını istemiyorsa önce gereken bütün tedbirleri almalı sonra Allah'a emanet etmelidir.
  • Bahşiş (beleş) atın dişine (yaşına) bakılmaz*: Para verilmeden sağlanan bir şeyin ufak tefek kusurları hoş görülmelidir.
  • Bedava eşek attan yürük olur: Bedava olan şeylerin genellikle kalitesiz veya yeterince tatmin edici olmadığı halde daha cazip göründüğünü ifade eder (yürük: hızlı giden).
  • Bilmediğin atın arkasına geçme: Görünüşü dost gibi olsa da huyunu suyunu bilmediğin kimselerle fazla samimi olma.
  • Bin atın varsa inişte in, bir atın varsa yokuşta bin: İnsanlara sahip oldukları varlıkları doğru bir şekilde kullanmalarını öğütler. Özellikle zorluklarla karşılaşıldığında, sahip olunan kaynakların, deneyimlerin veya yardımcıların en iyi şekilde kullanılması gerektiğini, feraha erişildiğinde de gereksiz yere kullanılmamasını vurgular.
  • Bir ahırda at da bulunur eşek de: Bir toplumdan değerli, insanlığa yararlı kimseler de yetiştiği gibi değersiz, cahil ve kötü huylu kimseler de yetişir.
  • Bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır*: Herhangi bir olayı, bir işi, bir ödevi küçümsememek, önemle ele almak gerekir.
  • Bir sürçen atın başı kesilmez*: Şimdiye kadar sizi memnun etmiş olan kişi bir kez yanlış iş yaptığında kendisine hemen ağır ceza verilmemelidir.
  • Boş torba ile at tutulmaz*: Çıkar veya karşılık gösterilmeden bir kimse bir yere bağlanmaz.
  • Buyurmadan tutan evlat, gün doğmadan kalkan avrat, deh demeden yürüyen at: Bir ailede çocukların itaatkâr, eşin de çalışkan ve uyumlu olmasıyla huzur ve mutluluğun sağlanacağını ifade eder. İyi bir aile düzeni, bireylerin ve iş görenlerin sorumluluklarını gönüllü şekilde yerine getirmesiyle kurulur.
  • Canı yanan eşek attan yürük olur* (atı geçer) (Acımış eşek katırdan yürük olur): Zarara veya kötülüğe uğrayan kimse acısını çıkarmak için aşırı çaba harcar.
  • Çapkın at, boğazını kendi çıkarır: Başarılı ve yetenekli olanların daha fazla ilgi göreceğini ve bu sayede daha iyi şartlara sahip olacağını ifade eder [çapkın: (eskiden) Hızlı koşan, hızlı çapan, eşkin].
  • Çok arpa, atı çatlatır: Aşırıya kaçmanın veya fazlanın zararlı olabileceğini, ölçülü olmanın önemini vurgular. İnsanların sahip oldukları kaynakları veya imkanları doğru bir şekilde kullanmalarını, gereksiz tüketimden kaçınmalarını önerir.
  • Dereyi (çayı, ırmağı) geçerken at değiştirilmez*: Bir yöntemden başka bir yönteme geçiş tehlikeli bir durum veya zamanda yapılmamalıdır.
  • Dokuz at bir kazığa bağlanmaz*: Bir işin başına, tanınmış kişiliği bulunan birçok kimse birden getirilmemelidir, bunlar anlaşamaz ve birbirlerine düşerler.
  • Dost dostun eyerlenmiş atıdır*: Gerçek dost, arkadaşının sıkışık zamanında yardımına koşmaya hazır durumdadır.
  • Düğün arpasıyla at tavlanmaz: Bir durumun veya kaynağın uygun olmayan bir şekilde kullanılmasının yanlış sonuçlara yol açabileceğini vurgular.
  • Eğreti (emanet) ata binen tez iner*: Ödünç alınmış araçlarla girişilen işler çok kez yürütülemez.
  • El atına binen köy ortasında iner: Birisinden geçici olarak aldığı şeyle işini yürüten kişi kısa bir süre o şeyi sahibine teslim etmek zorunda kalır.
  • Emanet at, insanı yaya bırakır: Başkasından ödünç alınan veya emanet edilen şeylerin güvenilir olmadığını ve insanı zor durumda bırakabileceğini ifade eder. Kendi malına sahip olmanın daha güvenli olduğunu vurgular.
  • Eri namus, atı kamçı öldürür: Yiğit ve dürüst kimseler namusuna gölge düşürmektense en ağır acıyı bile çekmeye razı olurlar.
  • Erken kalkmayan avrat, söz dinlemeyen evlat, mahmuzla gitmeyen at, kapında varsa kaldır at: İşe yaramayan ya da sorumluluklarını yerine getirmeyen kişi ve şeylerin faydadan çok zarar getireceğini ifade eder. Hayatı kolaylaştırmayan kişi ya da şeylerle vakit kaybetmemek gerektiği vurgulanır.
  • Ersiz avrat, dizginsiz at gibidir: Kadının eşi olmadan toplumsal yaşamda zorlanabileceği ve denetim ihtiyacını vurgular. Dizginsiz atın kontrolsüz hareket etmesi gibi, yalnız kadının da zorluklarla baş etmede destek veya yönlendirici birine ihtiyaç duyabileceği anlamına gelir.
  • Eşek at olmaz, ciğer et olmaz*: Soysuz kişi soylu olmaz, bayağı şey üstün nitelik kazanmaz.
  • Eşek atın ne yoldaşı, yoksul beyin ne kardeşi: Sosyal ve ekonomik farkların, insanlar arasındaki ilişkileri belirlediğini ve bu farkların ortadan kalkmasının zor olduğunu ifade eder. Tıpkı eşek ile atın yoldaş olamayacağı gibi, yoksul ile zenginin de eşit ve uyumlu bir ilişki kurmalarının mümkün olmadığını anlatır.
  • Eşek gibi kazan, at gibi ye: Kişi geçimini sağlamak için ne iş bulursa yapmalı. Ama kazandığını da iyi değerlendirmelidir.
  • Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri* (At ölür eyeri kalır, insan ölür eseri kalır): İnsan öldükten sonra unutulmak istemiyorsa önemli ve büyük başarılar elde etmelidir. Bilgili, dahi, topluma faydalı işler yapanlar yaptıklarıyla ölümsüzleşir, fakat hayatını boşuna yaşamış, faydalı bir şey üretmemiş kimseler çabuk unutulur.
  • Evde atı olan dağda yorulmaz: Kişinin sahip olduğu olanaklara bağlı olarak yaşamının daha kolay olabileceğini ifade eder.
  • Eyersiz ata yük olmaz: Bilgi ve becerisi olmayan kişiye önemli bir iş verilmez.
  • Fukaranın tavuğu, zenginin atı kıymetli olur*: Yoksul geçimini, varlıklı keyfini düşünür.
  • Gelini ata bindirmişler "ya nasip" demiş*: Kesin sonuç alınmadan hiçbir işe olup bitti gözüyle bakılmaz.
  • Gem almayan atın ölümü yakındır*: Söz dinlemeyen hırçın kişi, davranışının büyük zararını görür.
  • Gemsiz ata, dizgin olmaz: Bir şeyin gerektiği gibi işlemesi için gerekli olan sıralı temel bileşenlerin veya niteliklerin eksikliğini vurgular.
  • Genç beyle, küheylan atla geçinmek güç: Hem gençliğin getirdiği deneyimsizlik ve hatalarla hem de hızlı, güçlü ve belki de inatçı bir karakterle başa çıkmanın zorluğunu vurgular. Dolayısıyla, hem genç bir insanla hem de hızlı bir atla etkileşimde bulunmanın veya işbirliği yapmanın zorluklarını anlatır.
  • Hancı tavuğu yolcu atının arpasıyla geçinir: Bir tüccarın yanında bulunan kişi onun kazancından sebeplenir.
  • Haşarı at kendine ziyan verir: Düşünmeden hareket edenler sadece kendilerine zarar verirler.
  • Her kısrağın doğurduğu at tay olmaz: Bir işi en iyi, yalnızca o iş konusunda uzman olan kişiler yapar.
  • İki at bir kazığa bağlanmaz*: Ayrı ayrı düşünceleri ve kişilikleri bulunan iki kişi bir arada yaşayamaz, bir işi birlikte yapamazlar.
  • İnsanın altından atını alırlar amma yolunu alamazlar: Kişinin sahip olduğu olanakların veya imkanların alınabileceğini, ancak kişinin yolunu, hedeflerini veya kararlarını etkileyemeyeceklerini ifade eder.
  • İnsan ayaktan at tırnaktan kapar*: Birçok hastalık insana ayağını üşütmesi, ata da tırnağı yoluyla gelir.
  • İnsanın söz anlamazı, atın gem almazı: İnsanların ve hayvanların bazen kendi başlarına hareket etmek istedikleri veya dış müdahalelere karşı direnç gösterdikleri durumları anlatır. Özellikle uyaranlara dikkat etmeyen, öğütleri dinlemeyen veya kontrol edilemeyen kişiler veya hayvanlar için kullanılır.
  • İyi at kendine çubuk çaldırmaz/vurdurmaz: Dürüst ve iyiliksever kişi başkalarının tepkisine yol açacak davranışlarda bulunmaz.
  • Katıra 'baban kim?' demişler, 'dayım at' demiş*: Aşağılık duygusu içinde bulunan kişi, kendisini olduğu gibi göstermeye utanır da kötü yönünü gizler, sadece iyi yönüyle övünür.
  • Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan*: Kişi arkadaşlık ettiği kimseden etkilenir.
  • Kırk yaşındaki eşek, iki yaşındaki ata arpa taşır: Tecrübe ve olgunluğun gençlik ve toyluk karşısında göz ardı edildiği durumları eleştirmek için kullanılır. Ayrıca, toplumdaki yaşlı bireylerin gençlerin ihtiyaçlarına hizmet etmek zorunda kalmasının ironisini de vurgular.
  • Kırkından sonra at olup da kuyruk mu sallayacak*: Vakti geçmiş, artık işe yaramayacak durumda.
  • Kız evladı yerine düşerse bir eyerli at, yerine düşmezse bir uyuz it: Kız çocuğu soylu, hoşgörülü bir aileye gelin giderse mutlu bir yaşam sürer; eğer geçirimsiz, fesat kimselere düşerse sürekli itilir, kakılır, hayatı zindan olur.
  • Koşan ata mahmuz vurulmaz: Canla başla çalışan kişiye daha fazla çalışması için baskı yapılmaz.
  • Köpeğe gem vurma, kendini at sanır*: Kendisine değeri varmış gibi davranılan değersiz kişi, gerçekten değeri bulunduğuna inanır.
  • Küheylan at, çul içinde de bellidir*: Cevherli insan, kılık kıyafeti düzgün olmasa da değerini yitirmez.
  • Ne eşek atın yoldaşı, ne yoksul beyin kardeşi (Eşek atın ne yoldaşı, yoksul beyin ne kardeşi): Yoksul ile zenginin birbiri ile denk olması mümkün değildir.
  • Ortak atın beli kırık olur:
    1. Bir mal veya mülk birden fazla kişi tarafından paylaşıldığında, bu kişilerin mülke göstereceği özen ve sorumluluk genellikle azalır ve mülk zarar görür.
    2. Birden fazla kişinin sorumluluğunu paylaştığı durumlarda işlerin sıklıkla düzgün yürümediğini veya ihmal edildiğini ifade eder.
  • Ölmüş at arar, nalını sökmeye: Hiç olmayacak durumda bile çıkarcı davranan kişileri anlatır.
  • Rahvan at kendini yorar*:
    1. Başkasını rahat ettirmek için gayret gösteren, kendisini yormuş olur.
    2. Bir işi işgüzarlık ederek veya gereksiz yere üstünde durarak uzatanın zararı kendisine olur.
  • Sen dede ben dede, bu atı kim tımar ede (Sen zot ben zot, ata kim vere ot)*: Herkes kendisini buyurucu durumda görür, iş yapmakla yükümlü saymazsa ortadaki işi kim yapar?
  • Tay yetişmedikçe ata paha biçilmez*: İş gören bir şeyin yerine yenisi alınmadığı sürece eskisinin değeri ölçülemez.
  • Yağmurda düşmanın koyunu satılsın, dostun atı: Yağmurdan ıslanan koyun gösterişsiz ve değersiz görünür; buna karşın at daha canlı, daha kıymetli görünür.
  • Yaman komşu, yaman avrat, yaman at; birinden göç, birin boşa, birin sat*: Komşun kötü ise başka bir yere göç, eşin geçimsizse ayrıl, atın azgınsa sat, kurtul.
  • Yaşı at pazarında sorarlar*: Akıllı olmanın yaşla ilgisi yoktur, bazı küçükler büyüklerden daha akıllı olabilir.
  • Yavuz at, meydanda belli olur: İnsanların zor zamanlarda gerçek doğalarının ortaya çıktığını ve güçlü karakterin, kararlılık ve beceri gibi özelliklerin bu tür durumlarda belirginleştiğini vurgular.
  • Yavuz at, sahibini yabanda bırakmaz: Bir kişinin dost veya ortağının, onu zor durumda bırakmayacağına olan güveni ifade etmek için kullanılır. Güvenilirlik ve sadakat konularında genel bir prensibi temsil eder.
  • Yavuz at, yemini kendi artırır: Becerikli ve çalışkan kişilerin kendi fırsatlarını yaratabilecek ve başarılarıyla kendilerini ödüllendirilecek kapasiteye sahip olduğunu belirtir.
  • Yem vakti attan, yal vakti itten sakınmalı: Aç kalmış birisi her şeyi yapabilir, kontrolden çıkabilir.
  • Yiğit odur attan düşe atlana; yiğit odur her yaraya katlana: Felaket zamanında sabırlı, dayanıklı olmak olgun insanların niteliğidir.
  • Yiğit yiğide at bağışlar*: Aynı yolun yolcuları birbirleri için her tür özveriyi gösterirler, gerektiğinde en değerli varlıklarını bile birbirlerinin yararına sunarak yardımlaşmaktan kaçınmazlar.
  • Yoksul âlâ ata binse selam almaz*: Yoksul kimse geçici olarak bile iyi bir duruma gelse herkese yüksekten bakar, kimseye selam bile vermez olur.
  • Yularsız ata binilmez*: Kurallara bağlı olmayan işin başına geçmek doğru değildir.
  • Yumuşak huylu atın çiftesi pek olur (Yavaş atın tekmesi yavuz olur)*: Yumuşak huylu kimseler öfkelendiklerinde aşırı davranışlarda bulunurlar.
  • Yürük at dizgin istemez: Çalışkan, becerikli ve dürüst kişiye daha iyi çalışması için baskı yapmaya gerek yoktur. Çünkü o işini daima özveriyle ve en iyi şekilde yapmaya çalışır.
  • Yürük at kamçı değdirmez (istemez) (Yürük ata kamçı olmaz)*: İşini ivedilik ve yeterlilikle yapan kişiyi sıkıştırmak gerekmez.
  • Yürük at yemini artırır*: Bir işte üstün çaba gösterenler, o ölçüde bir karşılık görürler.
  • Yürük ata paha olmaz*: İşini ivedilik ve yeterlilikle başaran kimsenin değeri çok büyüktür.
  • Yürük atın tersi seyrek düşer (Hızlı giden atın b*ku seyrek düşer): Bir şeyin hızı veya temposu arttıkça, bazı detaylar veya gereklilikler üzerinde eksiklikler ve hatalar olabileceğini vurgular.


Ayrıca bakınız: At ile ilgili deyimler
( 2 soru/yorum )

Soru ve Yorumlar: 2


Hilal:
Hepsi çok güzel teşekkürler
31/3/18 16:11
Anonim:
Teşekkür ederim Sayın siZ
2/4/19 20:31