Arşın nedir ne demektir? Arşın ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Eski bir arşın ölçüm aleti
Arşın
Arşın, eski bir uzunluk ölçüsüdür. Yapı işlerinde ve arazi ölçümünde kullanılan mimari arşın yaklaşık 75 cm, kumaş ölçmekte kullanılan ticari arşın ise yaklaşık 67 santimetre uzunluğundadır: Ahali üç yüz kuruşa bir arşın basma aldığı vakit (Atatürk). Kumaş olam arşın arşın yırtılam / Köle olam çarşılarda satılam (Karacaoğlan)


Arşın ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "arşın" kelimesi geçen deyimler, birleşik kelimeler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Arşın arşın:
    1. Pek çok: Her gün, beyit beyit halı dokursun / Her gün arşın arşın türkü okursun (B. K. Çağlar)
    2. Arşınlar halinde, parça parça: Fransız sateninden siyah İngiliz gabardinine kadar envai çeşit kumaş serildi. Her birinden Hatice'ye arşın arşın aldılar. (E. Aysan)
  • Arşına vurmak: Arşınla ölçmek: Nesi var nesi yoksa arşına endazeye vurup önüne gelene kesip kesip veresiye dağıtmış. (M. H. Dosdoğru)
  • Arşını büyük: (mecazi) Adımları büyük, uzun bacaklı: Refik Bey saat on buçuk civarında evden çıkarak cumartesi pazarına doğru arşını büyük adımlarla yürüdü. (M. Savaş)
  • Arşınına göre bez vermek: Herkesin arzusuna göre hareket etmek: Paşa herkesin arşınına göre bez verilecek devirler geçti! Herkes durduğu yeri bilecek, o yerin dışına asla çıkmayacak! (Ş. Altın)
  • Arşınlamak:
    1. Arşınla ölçmek: Alt katındaki terzi yıllarca kumaş arşınladı. (İ. Balcı)
    2. Bir yerde, geniş adımlarla yürüyerek gidip gelmek: Eli, beline sokulu tabancasının üstünde, alabildiğine dikelerek, ha babam arşınlıyordu. Arada bir pencereden dışarısını dikizleyerek, arşınlıyordu. Bir aşağı, bir yukarı arşınlıyordu. Gelselerdi ya artık. (D. Ceyhun)
    3. Hızlı ve açık adımlarla yürümek.
  • Arşınları açmak: (mecazi) Yürüyüşünü hızlandırmak, büyük adımlarla yürümek: Hızlı adımlarla, arşınları açarak babasının bürosuna yürüdü. (M. Savaş)
  • Arşınlatmak: Yürütmek, gezindirmek:
  • Halep oradaysa arşın burada!: (deyiminin anlamı) Abartmalı bulunmuş bir sözün ya da savın kanıtını istemek için kullanılır: Kardeş Halep ordaysa arşın burada, buyur... Sen buradasın. Söz ispat ister, yaşamda gerçekliğini ister, sonuç ister. (H. İ. Genç)
  • Kaldırımları arşınlamak:
    1. Çok gezmek: Sabahtan gece yarılarına kadar kaldırımları arşınlayan bu satıcı ordusunun arasında en renklileri keten helvacıları , turşucular ve bohçacılardı.
    2. İşsiz güçsüz dolaşmak: Umudu olmadan, kederli kederli kaldırımları arşınlayan zavallı bir serseriye ufak tefek kârlar çıkarmayı vaat etmiş olması, define bulmuşçasına sevindirmişti onu.


Arşın ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "arşın" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Arşın malı kantar ile satılmaz*: (atasözünün anlamı) Her nesnenin değeri, ancak niteliğine uygun bir ölçüye vurularak anlaşılabilir.
  • Alemin ağzına kırk arşın bez yetişmez: Başkalarının konuşmalarına hepsinin ağzını kapayarak engel olamayız. Herkes istediğini söyleyebilir.
  • Gömleksizin gönlünden kırk arşın bez geçer: Bir konuda yokluk çekenler, o konuda ihtiyacından fazlasına sahip olmayı düşlerler.
  • Herkesin arşınına göre bez vermezler (Bezi herkesin kendi arşınına göre vermezler):
    1. Hiç kimse, herkesin yararlandığı bir şeyden kendi isteğine, kendi ölçüsüne uygun oranda pay alamaz.
    2. Genel kurallar herkesin istek ve gereksinimine göre bozulamaz.
  • Kaynananın iyisi, kırk arşından kuyusu: Gelin ve kaynananın birbirlerine karşı iyi bir ilişki sürdürebilmeleri için aralarında mesafe olması gerektiğini ifade eder. İyi bir kaynananın, gelinle arasındaki mesafeyi koruyarak, gereksiz müdahalelerden kaçınarak huzurlu bir ilişki sağladığını anlatır.
  • Malıyla gömülmüş yok, götüreceği üç arşın bezdir: İnsan öldüğünde yıkanır, kefenlenir ve gömülür. Kimse malını da yanında götüremez. Bu nedenle yaşarken para, mal, mülk hırsına kapılmamak gerekir.
  • Söz sözü götürür, arşın bezi: Bir sözün başka bir sözle yanıtlandığını ve konuşmanın bir devamlılık içinde sürüp gittiğini ifade eder.