- Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı: Evin arkasında küçük bir ağaçlık var.
- Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi: Kapının arkası boyasız.
- Öbür yüz, öbür yan: Tepenin arkası.
- Geri kalan, sonradan gelen, sonda olan bölüm: Öykünün arkası. Filmin arkası.
- Art, peş.
- Otururken sırtın dayandığı yer: Koltuğun arkası kırılmış.
- Sırta alınan yük: Benim arkayı iyi sarmamışsınız.
- (mecazi) Kayırıcı, koruyucu: Vurma yahu... En arkasızı, en garibanı ben miyim? (M. Seyda). Arkasına güveniyor. Bu devirde arkan olacak.
- "Arka" sözcüğü ilk üç anlamıyla sıfat olarak da kullanılır: Apartmanın arka yüzü. Gazetenin arka sayfası. Yolcuların arka kapıdan inmesi rica olunur.
Arka ile ilgili birleşik kelime ve fiiller
- Arka arkaya vermek: Sırt sırta durmak.
- Arkabahçe:
- Bir bölgeyi çevreleyen ve onunla ekonomik ve toplumsal etkileşim içinde bulunan bölge, hinterlant.
- (mecazi) Etkileme alanı, hinterlant.
- Arka bölge: Hinterlant.
- Arka müziği: Fon müziği.
- Arka plan:
- Bir şeyin arkasındaki görünüm, ikinci plandaki görüntü: Arka planda bir gün batımı olan bir fotoğraf çekinelim.
- (mecazi) Asıl önemli ve değerli olan şeyin arkasındaki daha az değerli ve önemli olan: Arka planda neler oluyordu.
- Arka sokak:
- Cadde üstündeki evlerin gerisindeki sokak.
- (mecazi) Yoksulların oturduğu bakımsız sokak (daha çok "arka sokaklar" şeklinde çoğul olarak kullanılır).
- Arkacı: Hamal.
- Arkası yarın: Tamamı daha sonra konuşulmak, yapılmak, izlenilmek vb. üzere yarım bırakılan.
Arka ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "arka" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Arka arkaya: Birbirinin hemen arkasından, birbirini izleyerek, art arda.
- Arka arkaya vermek: Birbirini korumak için birleşmek, dayanışmak, birbirine yardımcı ve destek olmak.
- Arka bulmak: Bir koruyucu, kayırıcı bulmak.
- (Birine) Arka çevirmek: (mecazi) Eski ilgiyi göstermez olmak.
- Arka çıkmak: Bir kimseyi korumak, kayırmak: Annesi arka çıktı da çocuğu dayaktan kurtardı.
- Arka kapıdan çıkmak: Okuldan başarısızla ayrılmak, okuldan atılmak.
- Arka vermek: Desteklemek, dayanmak.
- (Birini) Arkada bırakmak: Birinden daha ileri, daha önde olmak.
- (Bir şeyi) Arkada bırakmak: Bir şeyden hayli uzaklaşmış olmak.
- Arkada kalanlar (arkadakiler): Bir kimsenin ölümü ya da gitmesi durumunda geride bıraktığı yakınları.
- Arkada kalmak: Değerce ileride olanların arkasında kalmak, ileri gidememek, geride kalmak, sonraya kalmak, geriden gelmek.
- Arkadan arkaya: Gizli gizli, el altından, gizlice, belli etmeden.
- Arkadan söylemek: Bir kimsenin bulunmadığı yerde kendisini çekiştirmek, dedikodusunu yapmak.
- Arkadan vurmak: (mecazi) Bir kimse kendisine güvenen ve inanan birine gizlice kötülük etmek.
- Arkası alınmak: Sona erdirilmek, bitirilmek, önlemek: Kaçakçılığın arkası alındı.
- (Bir şeyin) Arkası gelmek: Sürekli olmak, sürmek.
- Arkası kesilmek: (Bir şey) Artık olmamak, sürmemek.
- Arkası olmamak: Kendisini kayıracak kimsesi olmamak.
- Arkası pek: Kuvvetli bir yere ya da kimseye güvenen.
- Arkası sıra: Arkasından gelerek, peşi sıra.
- Arkası yere gelmemek: Sarsılmamak, orunundan düşürülememek.
- Arkası yufka:
- Sevilen bir yemeğin arkasından önemli sayılabilecek başka bir yemeğin bulunmadığını anlatmak için söylenir.
- Soğuğa karşı gereği gibi giyinmemiş olma durumu.
- Arkasına almak: Taşımak, sırtına bindirmek.
- Arkasına bakmadan gitmek:
- Arkada kalanlarla hiç ilgilenmeden bir yerden ayrılmak.
- Kızgınlık, utanç vb. bir nedenle fırlayıp gitmek.
- (Bir işin) Arkasına düşmek (takılmak):
- Bir işi sona erdirmek için sıkı çalışmak.
- (Birini) Gözden ayırmayarak arkasından gitmek.
- (Bir işin) Arkasında dolaşmak (arkasında gezmek): Bir işi, bir sonuca bağlamaya çalışmak.
- Arkasında yumurta küfesi yok ya! → Sırtında yumurta küfesi yok ya!
- (Birinin) Arkasından: Birinin yüzüne karşı değil de, orada hazır bulunmaması durumunda: Birinin arkasından laf etmek.
- Arkasından koşmak: İş yaptırmak için birinin arzusunu kollamak.
- Arkasından sürüklemek: Arkasından gelmesini sağlamak.
- Arkasından teneke çalmak: Alay ederek bir yerden kovmak, sürmek; rezil etmek.
- Arkasını (peşini) bırakmak: Kovuşturmaktan, araştırıp soruşturmaktan vazgeçmek.
- Arkasını çevirmek: (Birine) Güler yüz göstermez olmak, sırtını çevirmek.
- (Birine) Arkasını dayamak: Birinin koruyuculuğuna güvenmek.
- Arkasını getirememek: İyi başladığı bir işin sonunu becerememek.
- (Birinin) Arkasını sıvamak (sıvazlamak): Okşamak, iltifat etmek.
- (Birine) Arkasını vermek: Birinin koruyuculuğuna güvenmek, başka birine dayanmak.
- Arkaya bırakmak (komak): Sonraya, başka zamana ya da işin sonuna bırakmak.
- Arkaya kalmak: Geride kalmak, sonraya kalmak, geriden gelmek, geriye bırakılmak.
Soru/Yorum Formu