Arka nedir ne demektir? Arka ile ilgili deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
  1. Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı: Evin arkasında küçük bir ağaçlık var.
  2. Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi: Kapının arkası boyasız.
  3. Öbür yüz, öbür yan: Tepenin arkası.
  4. Geri kalan, sonradan gelen, sonda olan bölüm: Öykünün arkası. Filmin arkası.
  5. Art, peş.
  6. Otururken sırtın dayandığı yer: Koltuğun arkası kırılmış.
  7. Sırta alınan yük: Benim arkayı iyi sarmamışsınız.
  8. (mecazi) Kayırıcı, koruyucu: Vurma yahu... En arkasızı, en garibanı ben miyim? (M. Seyda). Arkasına güveniyor. Bu devirde arkan olacak.
  9. "Arka" sözcüğü ilk üç anlamıyla sıfat olarak da kullanılır: Apartmanın arka yüzü. Gazetenin arka sayfası. Yolcuların arka kapıdan inmesi rica olunur.


Arka ile ilgili birleşik kelime ve fiiller


  • Arka arkaya vermek: Sırt sırta durmak.
  • Arkabahçe:
    1. Bir bölgeyi çevreleyen ve onunla ekonomik ve toplumsal etkileşim içinde bulunan bölge, hinterlant.
    2. (mecazi) Etkileme alanı, hinterlant.
  • Arka bölge: Hinterlant.
  • Arka müziği: Fon müziği.
  • Arka plan:
    1. Bir şeyin arkasındaki görünüm, ikinci plandaki görüntü: Arka planda bir gün batımı olan bir fotoğraf çekinelim.
    2. (mecazi) Asıl önemli ve değerli olan şeyin arkasındaki daha az değerli ve önemli olan: Arka planda neler oluyordu.
  • Arka sokak:
    1. Cadde üstündeki evlerin gerisindeki sokak.
    2. (mecazi) Yoksulların oturduğu bakımsız sokak (daha çok "arka sokaklar" şeklinde çoğul olarak kullanılır).
  • Arkacı: Hamal.
  • Arkası yarın: Tamamı daha sonra konuşulmak, yapılmak, izlenilmek vb. üzere yarım bırakılan.


Arka ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "arka" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Arka arkaya: Birbirinin hemen arkasından, birbirini izleyerek, art arda.
  • Arka arkaya vermek: Birbirini korumak için birleşmek, dayanışmak, birbirine yardımcı ve destek olmak.
  • Arka bulmak: Bir koruyucu, kayırıcı bulmak.
  • (Birine) Arka çevirmek: (mecazi) Eski ilgiyi göstermez olmak.
  • Arka çıkmak: Bir kimseyi korumak, kayırmak: Annesi arka çıktı da çocuğu dayaktan kurtardı.
  • Arka kapıdan çıkmak: Okuldan başarısızla ayrılmak, okuldan atılmak.
  • Arka vermek: Desteklemek, dayanmak.
  • (Birini) Arkada bırakmak: Birinden daha ileri, daha önde olmak.
  • (Bir şeyi) Arkada bırakmak: Bir şeyden hayli uzaklaşmış olmak.
  • Arkada kalanlar (arkadakiler): Bir kimsenin ölümü ya da gitmesi durumunda geride bıraktığı yakınları.
  • Arkada kalmak: Değerce ileride olanların arkasında kalmak, ileri gidememek, geride kalmak, sonraya kalmak, geriden gelmek.
  • Arkadan arkaya: Gizli gizli, el altından, gizlice, belli etmeden.
  • Arkadan söylemek: Bir kimsenin bulunmadığı yerde kendisini çekiştirmek, dedikodusunu yapmak.
  • Arkadan vurmak: (mecazi) Bir kimse kendisine güvenen ve inanan birine gizlice kötülük etmek.
  • Arkası alınmak: Sona erdirilmek, bitirilmek, önlemek: Kaçakçılığın arkası alındı.
  • (Bir şeyin) Arkası gelmek: Sürekli olmak, sürmek.
  • Arkası kesilmek: (Bir şey) Artık olmamak, sürmemek.
  • Arkası olmamak: Kendisini kayıracak kimsesi olmamak.
  • Arkası pek: Kuvvetli bir yere ya da kimseye güvenen.
  • Arkası sıra: Arkasından gelerek, peşi sıra.
  • Arkası yere gelmemek: Sarsılmamak, orunundan düşürülememek.
  • Arkası yufka:
    1. Sevilen bir yemeğin arkasından önemli sayılabilecek başka bir yemeğin bulunmadığını anlatmak için söylenir.
    2. Soğuğa karşı gereği gibi giyinmemiş olma durumu.
  • Arkasına almak: Taşımak, sırtına bindirmek.
  • Arkasına bakmadan gitmek:
    1. Arkada kalanlarla hiç ilgilenmeden bir yerden ayrılmak.
    2. Kızgınlık, utanç vb. bir nedenle fırlayıp gitmek.
  • (Bir işin) Arkasına düşmek (takılmak):
    1. Bir işi sona erdirmek için sıkı çalışmak.
    2. (Birini) Gözden ayırmayarak arkasından gitmek.
  • (Bir işin) Arkasında dolaşmak (arkasında gezmek): Bir işi, bir sonuca bağlamaya çalışmak.
  • Arkasında yumurta küfesi yok ya!Sırtında yumurta küfesi yok ya!
  • (Birinin) Arkasından: Birinin yüzüne karşı değil de, orada hazır bulunmaması durumunda: Birinin arkasından laf etmek.
  • Arkasından koşmak: İş yaptırmak için birinin arzusunu kollamak.
  • Arkasından sürüklemek: Arkasından gelmesini sağlamak.
  • Arkasından teneke çalmak: Alay ederek bir yerden kovmak, sürmek; rezil etmek.
  • Arkasını (peşini) bırakmak: Kovuşturmaktan, araştırıp soruşturmaktan vazgeçmek.
  • Arkasını çevirmek: (Birine) Güler yüz göstermez olmak, sırtını çevirmek.
  • (Birine) Arkasını dayamak: Birinin koruyuculuğuna güvenmek.
  • Arkasını getirememek: İyi başladığı bir işin sonunu becerememek.
  • (Birinin) Arkasını sıvamak (sıvazlamak): Okşamak, iltifat etmek.
  • (Birine) Arkasını vermek: Birinin koruyuculuğuna güvenmek, başka birine dayanmak.
  • Arkaya bırakmak (komak): Sonraya, başka zamana ya da işin sonuna bırakmak.
  • Arkaya kalmak: Geride kalmak, sonraya kalmak, geriden gelmek, geriye bırakılmak.
( 0 soru/yorum )