Adam nedir ne demektir? Adam ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Gözlüklü, kravatsız ve takım elbiseli bir adam, Kenan İmirzalıoğlu
Adam
  1. İnsan: Kimdir bu sokakları dolduran adamlar. (S. Faik)
  2. Erkek: Sevmediği bir adama varmış; ama beş yıllık evlilik süresinde kocasından sevgi, çevresinden saygı görmüştü. (Y. Erolgaç)
  3. İyi yetişmiş, değerli, iyi huylu, güvenilir, erdemli kimse: Adam yetiştirmek herkesin harcı değil.
  4. Birinin buyruğu ve altında ya da hizmetinde olan kimse: Adamları çevresinde dört dönüyordu.
  5. Birinin tarafını tutan ya da ona yakınlığı olan kimse: Karşı tarafın adamları çoktur.
  6. Kayırıcı kimse: Adamın varsa işin görülürdü. Tırnağın varsa başını kaşırdın. (E. Ş. Can)
  7. (Belgisiz adıl yerine) Herkes, kim olursa olsun: Adam başına bir lira düşerse, öp başına koy. (S. Faik)
  8. Görevli kimse: Sanki ben Alman'ın hükümet adamına herifimi iki yıl sonra getirin demiştim. (Füruzan)
  9. (Ad tamlamalarında) Bir konuyla uğraşan kimse: Bilim adamları.
  10. Koca, eş: Bir yandan çocuklar, bir yandan benim adam derken geçti gitti yıllar. (M. Salgıncı)


Adam ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "adam" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
( atasözlerine geç )

  • Adam almamak: (Bir yer) Aşırı kalabalık olmak: Herkes dışarı dökülmüş; taşıtlar adam almıyor, sinemalar tıklım tıklım, sokaklarda insan başlarından bir nehir. (C. Süreyya)
  • Adam beğenmemek: Herkesi değersiz, küçük görmek: Şimdi burnun büyüdü de, adam beğenmez oldun... (M. Balel)
  • Adam değilim!: Bir söz verilirken anlamı pekiştirmek için kullanılır: Bunun hesabını sormazsam ben de adam değilim!
  • Adam eti yemek: Dedikodu yapmak: Gene bir araya geldiler; adam eti yemek için mi acaba? (H. F. Gözler)
  • Adam etmek: İyi yetiştirmek, iyi bir duruma koymak: Okulun en yaramaz öğrencilerini adam etti. (A. F. Bak)
  • Adam evladı: Terbiyeli, iyi eğitilmiş, iyi yetişmiş: Oldukça adam evladı, vakti hali yerinde. (S. M. Alus)
  • Adam gibi:
    1. Terbiyeli, akıllı uslu: İyilik yapmazsan birine bir yerde / Bari gözüne olma perde / Böyle adam aradım her yerde / Ben adam gibi yaşadım (M. Yılmaz)
    2. Adamlığa, insanlığa yaraşır yolda: Hak, adalet peşinde koşan, / Hiç yorulmadan! / Bize adam lazım, adam. / Adam gibi adam! (H. Ahmet)
  • Adam gibi adam: Her yönüyle örnek insan: Adam gibi adam olduğunu, ne aslan olduğunu bilmez miyim ben senin? (N. Cumalı)
  • Adam içine çıkamamak: Utanç ve suçluluk duygusuyla insanların bulunduğu yerlere gidememek: Mehmetlerin Veli o olaydan sonra adam içine çıkamaz olmuştu. (H. F. Gözler)
  • Adam içine çıkmak: Topluluğa karışmak, insanların bulunduğu yerlere gitmek, eşe dosta gitmek: "Adam içine çıkmak için adam gibi giyinmek gerek" dediydi (Varlık yıllığı). Sen var git! Bizde adam içine çıkacak yüz mü kaldı? (K. Tahir)
  • Adam içine karışmak: Bir topluluğa girmek, kendisine değer verilir olmak: Mal mülk sahibi olurduk be. Adam içine karışırdık (T. Apaydın). Ömer bile gitti de adam içine karıştı. Nasıl değişmiş baksana?
  • Adam ister (isterim): Kolay kolay yapılamayacak bir işi anlatmak için söylenir: Zordur ve lâkin sağlam adam ister. Ayakları, kolları kuvvetli adam ister. Her adam bu zanaatta çalışamaz (S. Yıldız). İçinizden gözünü kırpmadan vatan uğruna ateşin içine içine yürüyecek adam isterim. (G. D. Kalyoncu)
  • Adam kaldırmak: Birini rehin alıp zorla bir yere götürmek: Köyler basmış, yol kesmiş, adam kaldırmış, yağmalar yapmıştı. (A. Koyuncu)
  • Adam kayırmak: Bir kimseye belli bir konuda ya da işte, ayrıcalık tanımak, adam seçmek, hısım akrabayı kollamak: İşe adam kayırır, kayırdığı adamlardan avanta alır. (O. Kemal)
  • Adam kullanmak:
    1. Birini çalıştırmasını bilmek: Uzak vadeli plânlar kurmayı, adam kullanmayı bilirdi.
    2. Birini kendi çıkarına alet etmek: Adam kullanmayı ve beleşçiliği sevmezdi (A. Ergül). Bunlar adam kullanmayı çok severler ama asla arkasında durmazlar, dikkatli ol.
  • Adam olana çok bile: (deyiminin anlamı)
    1. Bir şeyin değerini bilen için, azı da yeterlidir: Elimde eski bir ev, kuyruğu kopuk bir eşek, bir Çamlıbel, iki parça tarladan başka şey kalmamış; kalmasın, dert mi?... Adam olana çok bile. (O. Çeviksoy)
    2. Anlayan için, küçük bir uyarma yeterlidir: Bu kadar yazdım, adam olana çok bile. (A. Sürer)
  • Adam olmak: İyi yetişmek, iyi eğitilmiş olmak: Zordur adam gibi adam olmak / Doğarsın, büyürsün ama öyle kolay kolay adam olamazsın. (S. Yıldızlı)
  • Adam olmaz: (Bir şey, bir iş, bir kimse) Düzelmez, yola gelmez, ıslah olmaz: "Bunlar adam olmaz,"diyordu Usta. "Bunlar alışmışlar serseriliğe." (Y. Kemal)
  • Adam salmak: Haberci göndermek: Padişah her yana adam saldı, artık hiç kimsenin puta tapmamasını, ellerinde put varsa ateşe atıp yakmalarını emretti. (M. Ulusoy)
  • Adam sanmak: Karşısındakine olduğundan fazla değer verme yanlışına düşmek: Meğer ne de çok yanılmışım, / Güvenmiş herkese, inanmışım, / Herkesi kendim gibi adam sanmışım, / Dost edinip düşman kazanmışım. (A. Dutar)
  • Adam sarrafı: İnsanların iyisini kötüsünden ayırabilecek, anlayacak duruma gelmiş kimse: "Biz feleğin çemberinden kaç kere hopladık geçtik de adam sarrafı kesildik! Biz işe yarar yiğidi duruşundan bilir olduk tosun," dedi. (İlgili cümle kaynağı: K. Tahir)
  • Adam sen de!: Bir işin önemsenmediğini anlatmak için söylenir: — Daha nasıl duymasınlar, söylemedikleri kaldı mı? — Adam sen de, onlar herkes için söylüyorlar. (P. Safa)
  • Adam sırasına geçmek (girmek): Pek değeri yokken adam sayılmak: Ne hiçler adam sırasına geçtiler. (H. R. Gürpınar)
  • Adam yerine koymak: Varlığını kabul etmek (→ Adamdan saymak): Ama kabahat bende, seni adam yerine koydum, insan gibi davrandım. Yüzüne güldüm, hatırını sordum. (G. B. Aygün)
  • Adama dönmek: Düzelmek, toparlanmak, kılığını kıyafetini düzeltmek: "Bak işte! Şimdi adama dönmüşsün!" (O. Şenses)
  • Adamdan saymak: Birini herhangi bir işte yetenekli saymak, ona değer vermek, ilgi göstermek: Seni adamdan saydık da, iki lâf etmek için karşımıza aldık. (V. Saygel)
  • Adamı olmak:
    1. Birinin kayırıcısı olmak.
    2. Bir yerde kayırıcı kimsesi bulunmak: Adamın olacak, sözü geçeninden... Hepsinden iyisi paran olacak. (M. Başaran)
  • Adamına çatmak: Bir işten anlamayan kimseyle ya da huysuz ters bir insanla karşılaşmak: O anda Seyfi içinden "tam adamına çattık" bu ihtiyar bana rahat vermeyecek diye geçirdi. (A. Morkoç)
  • Adamına düşmek:
    1. Laftan, işten anlayanına, uzmanına rastlamak: "Sen de, ben de adamına düşüp mutlu olamadık" diye dert yandı. (M. Ataç)
    2. (mecazi) Huyuna suyuna güvenilmeyen biriyle karşılaşmak ya da anlayışsız birine rastlamak: Ha... Tanıdım... Siz, tam adamına düşmüşsünüz... Biz ona, "Kadın Avcısı Ali" deriz. Fakat yakışıklı delikanlıdır. (O. Özdeş)
  • Adamına göre:
    1. Kişiler arasında ayrıcalık gözeterek: Elbette adamına göre muamele edeceğiz. Şerefsize de adam muamelesi yapacak halimiz yok ya (O. Akdağ). Zira yapılması gereken şey, "adamına göre hakkı tanımak değil, hakka göre adam tanımaktır!" (M. S. Nasır)
    2. Herkesin yeteneğine uygun olarak: Adamına göre dünya dâr-ı mihnettir. Gene adamına göre bir dâr-ı safâ ve kazanç mahallidir, kazanç yeridir. (S. Ayverdi)
  • Adamını bulmak:
    1. Ustasını, bir işten anlayanını, beceriklisini, ehlini bulmak: Adamını bulduk. Kendimizi buraya aldırdık. (K. Tahir)
    2. Kinaye yoluyla ehline düşmemiş olmayı ifade eder: Tam adamını bulduk köy yolu soracak! (E. S. Sami)
  • Az günün adamı olmamak: Çok yaşamış, çok görmüş bulunmak: Az günün adamı değilim; gördüğüm tecrübeler bini aştı, seneler, saçıma, sakalıma kırlar saçtı; iyilik edip fenalık bulmaktan canım yandı, sabrım taştı, ömrümün tadı kaçtı. (R. H. Karay)
  • Cin olmadan adam çarpmak: Gücünün üstündeki işleri başarmaya kalkışmak: "Buna hakları yok, yetkileri de yok. Cin olmadan adam çarpmaya kalkıyorlar."
  • Efendiden bir adam: Terbiyeli, kibar ve ağırbaşlı kimse: Otuz beş yaşlarında, aklı başında efendiden bir adam; büyük bir müessesede muhasebecilik ediyormuş, bir annesi, bir de kız kardeşi varmış, gayet iyi ahlaklı imiş, intizamı severmiş, evine düşkünmüş, sabah işine gider, akşam evine gelirmiş, içkisi, sefahati, kumarı, bir kocada bulunması arzu edilmeyen hiçbir kusuru yokmuş. (C. S. Tarancı)
  • İşinin adamı: Çalıştığı işte başarı sağlayan, işinin gerektirdiği nitelikleri taşıyan kimse: Tam işinin adamıydı. Sabanın çelik kulağını Öyle ustaca daldırırdı ki toprağa, toprak hiç dağılmadan bir yana devrilirdi. (Ş. Altınel)
  • Kaç paralık (adam): Değersiz: Sen kaç paralık adamsın? Ne sanıyorsunuz kendinizi siz? (K. Tahir)
  • Kalıbının adamı olmamak: Görünüşünden beklendiği gibi olmamak: Hiçbiri kalıbının adamı değil. İnsanı yarı yolda bırakır bunlar. (M. Gülsoy)
  • Kuyudan adam çıkarmak:
    1. Olumsuz, uygunsuz veya yasal olmayan bir duruma son vererek birini haklarına kavuşturmak
    2. Unutulmaktan kurtarmak.
  • Tam adamına çatmak: Olumsuz bir davranış ve tutum içinde bulunan kimseyle karşı karşıya gelmek: O anda Seyfi içinden "tam adamına çattık" bu ihtiyar bana rahat vermeyecek diye geçirdi. (A. Morkoç)
  • Tam adamını bulmak (adamına düşmek):
    1. En uygun kişiyi seçmek: Halk onu görünce, "Tamam, tam da adamını bulduk işte, çağıralım, soralım kendisine" demişler. (İ. Pala)
    2. (alay yollu) En uygunsuz kişiyi seçmek: Gülerek, "tam adamını buldun! Ben kaç senedir dans etmedim" dedi. (C. Ezine)


Adam ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "adam" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Adam adam, amma pehlivan başka adam: Her insanın kendi değerleri ve özellikleri olduğunu, ancak bazı kişilerin ekstra niteliklerle daha fazla saygı gördüğünü ifade eder.
  • Adam, adam demekle adam olmaz: Bir kişinin sadece sözde değil, gerçek davranışları ve karakteriyle değerli olduğunu ifade eder. İnsanların, gerçek anlamda "adam" olmaları için, sadece bu şekilde anılmaları yetmez; eylemleri ve tutumları da önemlidir.
  • Adam, adam sayesinde adam olur: İnsan, iyi huylu, erdemli, dürüst olmayı, bu özelliklere sahip olan kimselerle arkadaşlık ederse kazanır.
  • Adam adama gerek olur (iki serçeden börek olur)* (Adam adama daim gerek): İnsanlar tek başlarına bir işi başaramazlar, birbirlerine gereksinme duyarlar; bu yüzden bir takım küskünlüklerle insanlardan yardım istemeyecek duruma düşülmemelidir.
  • Adam adama yük değil, can gövdeye mülk değil (Adam adama yük olmaz)*: (atasözünün anlamı) Toplumsal yaşayış içinde olan insanların birbirlerine bağımlı olmalarını, birbirlerine işlerinin düşmesini yük saymamak gerekir.
  • Adam adamdan korkmaz, utanır (hatır sayar)*: Kimi durumlarda ayıplamak ya da sert davranmak gerekirken, insanların suskun kalması, karşısındakilere ya da başkalarına duydukları saygıdan olduğu kadar, utanılacak bir duruma düşmek istememelerindendir.
  • Adam adamdır, olmasa da pulu, eşek eşektir, olmasa da çulu (atlastan olsa da çulu)*: İnsan, insan olma niteliklerini zenginlikten değil, doğrudan doğruya toplumsal yaşayış içinde kendi değeriyle kazanır.
  • Adam adamı bir kere (defa) aldatır* (Adam olan iki kere aldanmaz): Hile ve düzenle işlerini sonuna dek yürütebileceğini sanan kimse aldanır.
  • Adam adamın kadrini bilir, sarraf altın kıymetini: Altının değerini sarrafın bildiği gibi değerli insanları da onlar kadar değerli kimseler bilir ve takdir eder.
  • Adam adamın şeytanıdır: İnsanları doğru yoldan çıkaran, yanıltan çoğu zaman yine insandır. En büyük kötülük insanlardan gelir. Uygunsuz arkadaş, insanı doğru yoldan saptırır, kötülüğe sürükler.
  • Adam adamın şeytanı, adam adamın rahmanı: İnsana iyi olmayı da, kötü olmayı da arkadaş öğretir.
  • Adam ahbabından bellidir*: Kişi arkadaşından bellidir.
  • Adam bildim eşeği, altına serdim döşeği: Güvenilip değer verilen bir kişinin aslında bu değeri hak etmediğini sonradan anlamanın hayal kırıklığını ifade eder. Yanlış kişiye güvenmek, sonunda pişmanlıkla sonuçlanır.
  • Adam eti ağırdır:
    1. Bakmakla yükümlü olmadığımız kişilerin hizmetini de yüklenirsek ailenin geçimini sağlamak daha da güçleşir.
    2. Yatalak insanı kaldırıp yatırmak sanıldığından daha güçtür.
  • Adam için iş değil, iş için adam aranır: İşveren, herkesin isteğine göre iş vermez. İşini yaptırabilecek kimseler arar.
  • Adam (adamın iyisi) iş başında belli olur*: İnsanların gerçek nitelikleri, söyledikleriyle değil, yaptıklarıyla anlaşılır.
  • Adam kıtlığında keçiye Abdurrahman Çelebi derler: İnsanların ideal olanı arzuladığını, ancak ihtiyaç duyulan şeyin iyisi bulunamadığında, daha düşük nitelikteki şeylerin de değer kazandığını ifade eder.
  • Adam (insan) kıymetini adam (insan) bilir*: Bir insanın değerini ancak o kimsenin değerini ölçebilecek nitelikteki bir insan anlar.
  • Adam kızmayınca belli olmaz: Bir kişinin gerçek karakterinin, zor veya stresli durumlarda ortaya çıktığını ifade eder. İnsanların asıl yüzü, öfke veya sıkıntı anlarında anlaşılır.
  • Adam odur ki sözünden/ikrarından dönmeye: Verilen sözü tutmak çok önemlidir; sözünü tutan kimseler güvenilir ve saygın kimselerdir.
  • Adam olacağına, büyüdükçe cüdam oluyor: Bir kişinin yaş aldıkça olgunlaşmak ve iyiye gitmek yerine, daha da kötüleştiğini ifade eder. Beklentilerin aksine, büyüdükçe sorunlu veya olumsuz bir karaktere bürünmek eleştirilir (cüdam: Sefil, kötü ve beceriksiz kimse).
  • Adam olacak çocuk b*kundan (bakışından) belli olur (bellidir)*: Bir çocuğun olumlu olumsuz davranışları, onun ileride başarılı ya da başarısız, iyi ya da kötü olacağını gösterir.
  • Adam olan aynı hatayı iki kere yapmaz (Adam odur ki aynı hatayı iki defa yapmaz): Akıllı, zeki insan bir kere düştüğü hataya bir daha düşmez.
  • Adam olana bir söz yeter*: Onurlu ve anlayışlı kimseler uyarıları tekrarlatmaz, onları dikkate alırlar.
  • Adam olana tazir ne hacet, çehre ile bakmak elverir: Karakteri ve erdemleri yüksek olan kişileri azarlamaya gerek olmadığını, sadece yüz ifadesi veya tutumlardan durumu anlayabileceklerini ifade eder (tazir: azarlama, çehre: somurtma).
  • Adam olmayana adamlık, köpek yüzüne gülsuyu dökmek gibidir: Kötü veya niteliksiz bir kişiye iyi muamelede bulunmanın, o kişinin değişmesini veya iyileşmesini sağlamayacağını ifade eder. Bazı insanların doğası gereği düzelmeyeceğini ve onlara yapılan iyiliklerin boşa gideceğini vurgular.
  • Adam sormakla alim olur: Bilginin ve öğrenmenin soru sormak ve merak etmekle başladığını ifade eder. İnsanlar, öğrenmek için sürekli sorgulamalı ve araştırmalıdır.
  • Adam söyleşir, hayvan yalanır: İnsanların iletişim kurarak ve konuşarak anlaşma sağladığını, hayvanların ise içgüdüsel davranışlarla ihtiyaçlarını karşıladığını ifade eder. Konuşma ve diyalog, insana özgü bir özellik olarak vurgulanır.
  • Adam sözünde durmamış da söz adamda durmuş: İnsan verdiği sözü bazen tutamayabilir. Ama saklanması gereken bir sırı da kimseye söylemez.
  • Adam, sözünden bellidir: Bir kişinin karakterinin ve değerinin, söylediklerinden anlaşılabileceğini anlatır.
  • Adam, sözünü, adama eder: Onurlu ve güvenilir insanların, karşılarındaki kişinin de değerli ve güvenilir olduğunu düşünürlerse konuşmaya değer bulacaklarını ifade eder. Yani, değerli insanlar sadece değerli buldukları kişilere söz söylerler, aksi halde konuşmayı gereksiz bulurlar.
  • Adam tükürdüğünü yalamaz: Sözünde duran, geri adım atmayan ve verdiği kararların arkasında duran bir kişinin onurlu ve kararlı olduğunu ifade eder. Gerçek bir insan, verdiği sözü geri almaz ve kararlarından dönmez.
  • Adam var aklıyla rezil olur, adam var aklıyla vezir olur: Akılı insan aklı sayesinde giriştiği bütün işlerden başarıyla çıkar. Ama aklını kötü işler için kullanan kişinin de başı dertten kurtulmaz.
  • Adam yenilmekle marifetli olur, yanılmakla alim (Adam yanıla yanıla, pehlivan yenile yenile): İnsanın hatalarından ve başarısızlıklarından ders alarak daha yetenekli ve bilgili hale geldiğini ifade eder. Yenilgiler ve yanılgılar, kişiyi olgunlaştırır ve tecrübe kazandırır.
  • Adama dayanma ölür, duvara dayanma yıkılır: Başkalarına veya dışsal unsurlara tamamen güvenmenin riskli olduğunu ifade eder. İnsanlar kendi ayakları üzerinde durmalı, sürekli başkalarına bağımlı olmamalıdır.
  • Adama lisanıdır adam dedirten de hayvan dedirten de: İnsan konuşmalarıyla kendisini başkalarına beğendirebilir, aynı şekilde konuşmalarıyla onların nefretini de kazanabilir.
  • Adamı adam eden paradır, parasız adamın yüzü karadır: Paranın, bir kişiye toplum içinde saygınlık ve itibar kazandırdığı, parası olmayan bir kişinin ise hor görüleceği ve saygı görmeyeceği düşüncesini ifade eder.
  • Adamı iş öldürür, iş adamı diriltir: Çalışmak insana yorgunluk verir, ama çalışkan insan daima güçlü ve sağlıklı olur.
  • Adamı parasız mezara bile götürmezler: Parası olmayan kişinin hiçbir işi görülmez, ölüsü bile ortada kalır.
  • Adamı, tanıyan kurt yesin:
    1. Kişinin başına kötü bir şey gelecekse, en azından onu tanıyan birinden veya tanıdık bir durumdan gelmesinin daha kabul edilebilir olduğunu ifade eder (?).
    2. Kişi mutlu gününde de, üzüntülü gününde de dostlarının hep yanında olmasını ister.
  • Adamın adı çıkacağına canı çıksın (Adamın adı çıkmadansa canı çıkması yeğdir)*: İnsanın haklı veya haksız yere adı bir defalık kötüye çıktı mı ondan sonra yaptıkları hep o gözle değerlendirilir.
  • Adamın ağzına bakarlar atına ona göre nal çakarlar: İnsanlara davranışları ve görünüşlerine göre değer verilir.
  • Adamın alacası içinde, hayvanın alacası dışında: İnsanlar bir bakışta tanınamazlar. Huyları, kişilikleri ilk anda anlaşılamaz.
  • Adamın aynası arkadaşıdır: Bir kişinin karakterini, değerlerini ve davranışlarını en iyi şekilde arkadaşlarının yansıttığını ifade eder. Kişinin kim olduğunu ve nasıl biri olduğunu anlamak için, onun arkadaşlarına bakmanın yeterli olacağını vurgular.
  • Adamın bulaşığı, yamandır: Kavgacı ve gürültücü insanlarla uğraşmanın zor ve sıkıntılı olduğunu ifade eder. Geçimsiz kişilerle ilişki kurmak, başımıza gereksiz dertler açabilir.
  • Adamın eti yenmez, derisi giyilmez; tatlı dilinden başka nesi var: İnsanlar toplum içinde tatlı dilleriyle bir yer edinirler. Onların kendilerini sevdirmeleri için verecekleri başka şeyleri yoktur.
  • Adamın gözünü akrabalar çıkarır: İnsan bazen akrabalarından gördüğü zararı hiç kimseden görmez.
  • Adamın hayırlısı, ammeye faydalıdır: En değerli insanların topluma ve çevresine yarar sağlayan kişiler olduğunu ifade eder. İnsanların gerçek değeri, başkalarına kattıkları fayda ile ölçülür (amme: halk, herkes).
  • Adamın iyisi alışverişte belli olur*: Bir insanın nasıl bir insan olduğu ancak, onunla kurulan iş ilişkisinde ortaya çıkar.
  • Adamın (insanın) kötüsü olmaz, meğer züğürt ola*: İnsanlar, özünde kötü değildirler ama onları kötülüğe iten elverişsiz koşullar ve yoksulluktur.
  • Adamın (insanın) yere bakanından, suyun sessiz (yavaş) akanından kork*: Düşüncesini açıkça söyleyenden değil, söylemeyip içten pazarlıklı olandan insana zarar gelir.
  • Adamın yiğidi güreşte, köpeğin leşte belli olur: Gerçek değer ve yeteneklerin ancak uygun koşullarda ortaya çıktığını ifade eder. Bir kişinin veya bir şeyin kalitesi, zor şartlar veya gerçek durumlar altında anlaşılır.
  • Adamın yüzü değil, özü güzel olsun: Bir kişinin dış görünüşünden ziyade, içsel değerlerinin ve karakterinin önemli olduğunu ifade eder. Gerçek güzellik, insanın kalbindeki iyilik ve erdemlerle ölçülür.
  • Adamlık sende kalsın*:
    1. Karşı taraf iyilik bilmese de sen yine iyilik et
    2. Bu işi nasıl olsa sana yaptıracaklar, bari kendiliğinden yap da onurunu koru.
  • Acı (kötü) söz insanı (adamı) dininden, tatlı söz yılanı ininden (deliğinden) çıkarır*: Kötü sözler insanları kızdırır, kötü davranışlara sürükler, iyi ve güzel sözlerse en olmayacak kişileri bile yola getirir.
  • Aç adam kendini ateşe salar: İnsan aç kalınca kamını doyurmak için tehlikeli işlere bile girişebilir.
  • Açık yara adam öldürmez: Kişi bir derdi olunca bunu herkesten saklamamalıdır. Aksi halde derdine çare bulması çok güçtür.
  • Açlık adama, "Dayı" dedirtir: Açlık ve yokluk içinde olan kişinin, yardım ve destek arayışında ne kadar çaresiz olabileceğini ifade eder. Açlık, insanı gurur ve onurdan ödün vermeye ve boyun eğmeye zorlayabilir.
  • Ağaca dayanma kurur (çürür), adama (insana) dayanma ölür*: Hiçbir destek sürekli olmaz. Kişi önce kendine güvenmelidir.
  • Akıl kişiye (adama) sermayedir*: Aklını kullanan kişi her zaman kazançlı çıkar.
  • Akıllı adam yüksekten uçmaz: Bilge kişinin riskli ve tehlikeli işlere girişmekten kaçındığını ifade eder. Güvenli ve temkinli davranarak, aşırı risklere girmemek en akıllıca yaklaşımdır.
  • Alabalığın çorbası olmaz, aptal adamın düşüncesi olmaz: Kalitesiz, bozuk malzemelerden iyi bir ürün elde edilemez. Akılsız, anlayışı kıt kişilerde de düşünme yeteneği olmadığı için onlardan da iyi verim alınmaz.
  • Alim olmak kolay, adam olmak çetin: Bilgi sahibi olmanın, iyi ve erdemli bir insan olmanın zorluğuyla kıyaslandığında daha kolay olduğunu ifade eder.
  • Allah adama ya akıl verir, ya devlet: Bir insanın hayatta düşünme yetisi ve bilgelik ile kendi refahını, mutluluğunu ve başarısını sağlayabileceğini ya da Allahü Teala'nın lütfuyla aynı hedeflere ulaşabileceğini ifade eder.
  • Allah, adamı kaptan kaba kotarır: İnsanın başına neler geleceği hiç bilinmez. Zengin insan yoksulluğa, sağlıklı insan hastalığa düşebilir.
  • At, adımına göre değil, adamına göre yürür*: Bir işin yürüyüşü işbaşındakinin bilgisine, çabasına, tutumuna göre değişir.
  • Baba beyliği ile çocuk adam olmaz: Bir kişinin ya da çocuğun kendi başarıları ve çabaları ile değer kazanması gerektiğini belirtir. Başarı ve saygınlık, kişisel çaba ve yetenekle elde edilir, mirasla değil.
  • Babadan miras kalır, adamlık kalmaz (Babadan adamlık değil, miras kalır): Bir babanın çocuğuna yalnızca maddi miras bırakabileceğini, ancak erdem ve karakterin miras alınamayacağını ifade eder. Adamlık, kişinin kendi çabası ve davranışlarıyla kazanılır, babadan geçmez.
  • Babasının mezarını bilmediğin adama kız verme: İnsan hiç tanımadığı, geçmişini bilmediği birine kızını verirse ilerde bundan pişmanlık duyabilir.
  • Bahil adam her dem zelil olur: Cimri ve eli sıkı insanların her zaman küçümsendiğini veya değersiz görüldüğünü ifade eder. Cömert olmayan kişiler, başkaları tarafından saygı görmez ve sürekli aşağılanabilir.
  • Bir adama kırk gün deli dersen deli, akıllı dersen akıllı olur*: Sürekli telkinlerle bir kişinin bilinç altına birtakım inançlar, duygular yerleştirilebilir.
  • Bir adamın karısı, o adamın yarısıdır: Bir kişinin eşinin onun hayatındaki önemli ve eşit bir parça olduğunu ifade eder. Eşler, birbirlerinin tamamlayıcısı ve destekçisidir; birlikte daha güçlü bir bütün oluştururlar.
  • Bir suçla adam asılmaz: Her insan bir kez hata yapabilir. Bir kişi aynı suçu sürekli işlemiyorsa ona karşı biraz daha insaflı davranmak gerekir.
  • Cahil adam meyve vermeyen ağaca benzer: Bilgisiz, cahil kimsenin ne kendine, ne de başkalarına faydası olmaz.
  • Çok yemek adamı az yemekten koyar: Aşırı yemek yemenin zamanla insanı sağlıksız ve rahatsız bir hale getireceğini, ölçülü yemenin ise daha sağlıklı olduğunu ifade eder.
  • Dağ adamı, hasta eder sağ adamı: Hiç bir şeyden anlamayan cahil, görgüsüz kişi, davranışlarıyla çevresindekileri sinirlendirir ve rahatsız eder.
  • Davul zurna ile adam aramağa gidilmez: Bir işin ciddiyetle ve düzgün bir şekilde yapılması gerektiğinde, gereksiz şatafat veya gösterişten kaçınılması gerektiğini; işin sağlıklı bir şekilde sonuçlanabilmesi için gereksiz abartılardan kaçınılması gerektiğini vurgular.
  • Dayım adam olmadıktan sonra, ha şehirli olmuş ha köylü: Kişinin, değer vermediği veya güvenmediği bir akrabasının statüsünün önemli olmadığını ifade eder. Akrabanın insani değerleri yoksa, nerede yaşadığı veya ne olduğu kişinin gözünde bir anlam taşımaz.
  • Deliden korkmayan adam delidir: Deli, saldırgan kimseler karşılarındaki kim olursa olsun ona saldırmayı koymuşlarsa onları kimse tutamaz. Bu yüzden deli olduğunu bile bile onların üzerine gidenin aklından zoru var demektir.
  • Devlet adama ayağıyla gelmez*: Zenginlik ve talih kişiyi gelip bulmaz, çalışıp çabalamakla elde edilir.
  • Dil adamı beyan eder: İnsan konuştuklarıyla ister istemez nasıl birisi olduğunu karşısındakine anlatmış olur.
  • Dolu tüfek bir adam korkutur, boş tüfek iki adam: Silah öldürücü bir araç olduğu için çok tehlikelidir. Dolu silahı taşıyan kazayla ateş almasından korkar. Öte yandan silah boş bile olsa herkesi korkutmaya yeter.
  • Dört paralık adamın, sekiz paralık keyfi olur: İnsanın geliri iyiyse iyi yaşar, geliri kötüyse yaşayışı da fazla lüks olamaz, olmamalıdır.
  • Dün cin olmuş, bugün adam çarpıyor*: İşinde ustalaşmadan hile yollarına başvuruyor.
  • Düşmansız adam olmaz: İyi ve doğru yolda olan kişilerin genellikle çeşitli karşıt görüşler veya düşmanlarla karşılaşabileceğini ifade eder.
  • Ecel gelmezse adama hiçbir şey olmaz: Eğer insanların ölüm vakti gelmemişse, ne tür felaketle karşılaşırlarsa karşılaşsınlar yaşamaya devam ederler.
  • El, adamı cömert der maldan eder, yiğit der candan eder: Başkalarının gereksiz pohpohlama ve övgüleri insana normalde yapmayacağı şeyler yaptırıp başına dertler açabilir.
  • El, adamı iğnenin deliğinden gözetlermiş: Dışarıdan bir kişinin, birini veya bir durumu çok dikkatli ve titiz bir şekilde gözlemleyip değerlendirdiğini anlatır. Yabancıların veya üçüncü şahısların, başkalarının kusurlarını veya hatalarını bulmada ne kadar dikkatli ve eleştirel olabileceğini vurgular.
  • El adamı koyun eder, üstelik de meletir: Tanımadığımız insanların ne yapacakları, nasıl davranacakları hakkında fikrimiz olamaz; bu sebeple temkinli davranmamız gerekir.
  • El, adamı sulu dereye götürür de susuz getirir: Çevremizde, her türlü kurnazlığı, hileyi yapabilecek insanlar olabilir. Yabancı kimselere, tanımadığımız insanlara karşı temkinli olmalıyız.
  • El adamın öğüdünü verir, ekmeğini vermez: İnsan zorda kaldığında akıl veren çok olur, ama yardım eden az olur.
  • El oğlu adamı gözüyle yer: Hemen hemen her insanın çevresinde onu çekemeyen, kötü durumda olduklarını görmek isteyen birileri bulunabilir.
  • Elin adamı eşeği makamıyla anırtır: Gösteriş meraklıları yaptıkları işi abartarak yaparlar.
  • Erdir adamı ağartan, erdir adamı karartan: Erkeğin iyisi yüz güldürür, kötüsü bela getirir.
  • Felek adama her zaman yâr olmaz: Şansın ve talihin her zaman insanın yanında olmayacağını ifade eder.
  • Felek vakit olur, adama kelek sattırır: İnsanların hayatlarında zaman zaman olumsuzluklarla karşılaşabileceklerini ve bu durumların bazen kontrol edilemeyeceğini anlatır.
  • Gurbet adamı terbiye eder: Memleketinden, sevdiklerinden uzak yaşayanlar daha çabuk olgunlaşırlar.
  • Günahsız adam olmaz: Her insanın hayatında hatalar veya kusurlar yapabileceğini ifade eder. Hiç kimse tamamen mükemmel veya hatasız değildir.
  • Hain adam korkak olur: Kötü ruhlu, kalleş kimseler yüz yüze mücadeleye cesaret edemezler. Haince ve arkadan saldırmayı tercih ederler.
  • Hayırlı adam pazar yapar, hayırsız adam pazar bozar: İyi niyetli, yardımsever kimseler herkesin huzurlu ve mutlu olmalarını isterler, kötü niyetli, geçimsiz kimseler ise başkalarının huzurunu bozmak için her yola başvururlar.
  • Hayırsız adamdan taş evla: Güvenilmez, işe yaramaz veya zararlı bir kişidense, en azından zarar vermeyen cansız bir şeyin daha değerli olduğunu ifade eder. Kötü niyetli veya faydasız insanlardan uzak durmanın ve onlara güvenmemenin önemini vurgular.
  • Her adam kendi ayıbını bilmez: Hata yapan insan çok olur, ama hatasını kabul eden pek azdır.
  • Her adamın ipiyle kuyuya inilmez: Herkese aynı oranda güvenilmez ve iş yapılmaz.
  • Her tarladan bir tahıl (çakıl/nakil), her adamdan bir akıl (al): Her fırsattan ve her kişiden bir şeyler öğrenmek gerektiğini ifade eder. Her deneyim ve her insanın kendine özgü bir bilgi veya öğretisi olabilir. Bu nedenle, çeşitlilikten ve farklı bakış açılarıyla zenginleşmekten yararlanmak önemlidir.
  • Hünersiz adam meyvesiz ağaca benzer: Yeteneksiz kişi hiçbir işe yaramaz.
  • İyi ayakkabı adama yürüme öğretir: Doğru araç ve gereçlerin, kişiye bir işi daha iyi yapmayı öğretebileceğini ifade eder. Kaliteli ve uygun koşullar, kişinin başarısını ve yeteneğini artırır.
  • İyi adam eşeğinden, iyi karı döşeğinden belli olur: Evine düşkün erkek ev geçindirmesinden, çalışkan ve yetenekli kadın da evinin düzeninden belli olur.
  • İyi adama kötü laf söylenmez: İyilik ve yardımsever kişilerin hakkında kimse kötü konuşmaz.
  • İyi adamın karısı, kurna başında belli olur: Erkeğin eşine iyi davranıp davranmadığı, iyi bakıp bakmadığı diğer kadınlarca (hamamda) anlaşılır (?).
  • İyiliğe kötülük şer adam işi, iyiliğe iyilik her adam işi, kötülüğe iyilik er adam işi: Görgüsüz ve kötü niyetli kişi iyiliğe kötülükle karşılık verir, gördüğü iyiliğin karşılığını vermeyi herkes ister, kötülük gördüğü halde iyilikle karşılık vermeyi ise ancak olgun ve mert kişiler becerebilirler.
  • İyilik bilmeyen adam, adam sayılmaz: İyilik yapmayan veya kendine yapılan iyiliğin kıymetini bilmeyen birinin, gerçek anlamda "insan" olarak kabul edilemeyeceğini anlatır.
  • Kalıp kıyafetle adam, adam olmaz* (Kılık kıyafetle adam adam olmaz): Dış görünüşün düzgünlüğü, kişiye erdem kazandırmaz.
  • Karı sözüne uyan adam değildir: Bir erkeğin devamlı surette eşinin veya kadının sözlerine uyması durumunda, kişisel ve bağımsız bir karaktere sahip olamayacağını ifade eder. Kendi kararlarını ve sözlerini kendi iradesine göre belirlemeyen kişi, gerçek anlamda bağımsız ve güçlü kabul edilmez.
  • Kefen alacak adam yüzünden (gözünün yaşından) belli olur*: Kimsenin gönül rızasıyla almayacağı bir şeye istekli olanın bu davranışındaki neden, onun halinden anlaşılır.
  • Kişi vezir olmakla adam olmaz: Yüksek mevkilere veya zenginliğe sahip olmanın, kişinin gerçek değerini veya karakterini belirlemediğini ifade eder. Gerçek değer ve insanlık, dışsal başarılarla değil, içsel erdemlerle ölçülür.
  • Koca karıyı sağ, komşu adamı var sever: Erkek karısının sağlıklı ve güçlü olmasını, komşusunun ise varlıklı ve eli açık olmasını ister.
  • Kötü adamın zemmi medih yerine geçer: Kötü bir kişinin sizi eleştirmesi veya kötülemesi, aslında bir övgü gibi kabul edilmelidir anlamına gelir. Çünkü ahlaki değerleri düşük birinin eleştirisi, doğru yolda olduğunuzun göstergesi olabilir (zem: kötüleme, yerme; medih: övgü, yüceltme).
  • Kul iken adam bir gün Mısır'a sultan olur: Doğruluk, dürüstlükten şaşmayan insan eninde sonunda özlediği mutlu ve rahat bir yaşama kavuşur.
  • Kürk ile börk ile adam olunmaz*: Kılık kıyafet, değersiz kişiye (hakiki) değer katmaz (börk: Genellikle hayvan postundan yapılan başlık).
  • Mal adama hem dost, hem düşmandır: Mal adama dosttur, çünkü ona rahat bir yaşayış sağlar; düşmandır, çünkü kişinin azmasını kolaylaştırır, kişiye düşman kazandırır.
  • Miras her adama yaramaz yarasa da hacı ağa olmaz: Hazır gelen maldan insana fayda gelmez. İnsan kendi kazancıyla yükselir, mevki alır.
  • Mürüvvetsiz adam, suyu çekilmiş değirmene benzer*: Cömert olmayan, iyilik yapmaktan hoşlanmayan biri, içinde yaşadığı toplum için bir değer taşımaz.
  • Namaz adamı yabanda komaz: İbadet eden insanın Allah'ın koruması altında olacağını ve zor durumlarda yalnız bırakılmayacağını ifade eder. İbadet, kişiyi manevi olarak güçlendirir ve hayatındaki zorluklara karşı direnç kazandırır.
  • Odunu da giydirsen adam olur: Kişinin karakterinin ve değerlerinin dış görünüşten bağımsız olduğunu ifade eder. Bir kişiyi dışsal faktörlerle değiştirmek mümkün değildir; gerçek değer ve insanlık, içsel niteliklere bağlıdır.
  • Oynayacak adam, kağnı gıcırtısında da oynar: Kişinin içsel yetenek ve neşesinin dışsal koşullardan bağımsız olduğunu ifade eder. Gerçekten eğlenmek isteyen kişi, her durumda neşesini ve yeteneğini sergileyebilir.
  • Övüngen adam en sonunda önüne bakar: Kendini beğenen ve sürekli övünen kişilerin, nihayetinde gerçek sorunlarla yüzleşmek zorunda kalacaklarını ifade eder. Kendine aşırı güvenenler, zamanla kendi eksikliklerini veya hatalarını görmek durumunda kalır.
  • Para (akçe) adama akıl öğretir: Paranın, insanlara maddi konularda nasıl daha akıllıca davranmaları gerektiğini öğrettiğini ifade eder. Parası olan kişi, onu nasıl değerlendireceğini düşünür, parası olmayan kişi de, nasıl para kazanacağını düşünür.
  • Paralı (akçeli) adamdan dağlar bile korkar: Zengin kimse parasını iyilik yerine, kötülük içinde kullanabilir; her istediğini parası ile yaptırır.
  • Parasız adam oksuz yaya benzer: Parası olmayan bir kişinin, hayatını idame ettirme ve hedeflerine ulaşma konusunda çok zorlanacağını ifade eder.
  • Söz adamın mihengidir: Bir kişinin gerçek değeri ve karakterinin, söylediklerinden anlaşılabileceğini ifade eder. Yani, kişinin sözleri, onun kim olduğunu ve nasıl biri olduğunu ortaya koyar.
  • Talihli adamın düşmanı, talihsiz adamın dostu ölür: Talihsiz insan sevdiklerini yitirir, sevmedikleriyle baş başa kalır.
  • Tatlı dil çok adam aldatır: İnsanları kandırmanın en iyi yolu tatlı dilli ve güler yüzlü olmayı becerebilmektir.
  • Tilkiye "tavuk kebabı yer misin?" demişler, "adamın güleceğini getiriyorsunuz" demiş*: Bir kişiye onun devamlı arzuladığı ya da sürekli peşinde olduğu bir şeyi sunmanın ne kadar cazip, kolay ve komik bir teklif olduğunu vurgulamak için kullanılır.
  • Vermek kerim adam işidir: Yoksul ve muhtaç kimselere yardım etmek kişinin ne kadar olgun ve anlayışlı olduğunu gösterir.
  • Yılan adamın topuğunu gözler, adam yılanın başını: Birbirinden hoşlanmayan kimseler karşısındakine zarar vermek için en zayıf yerlerini ararlar.
  • Zelil adam tamahkar olur: Bir insanı herkes hor görür, aşağılarsa, o kişi çaresizliğe ve açgözlülüğe itilmiş olur.


Adam ile ilgili birleşik kelime ve fiiller


  • Adam adama savunma (markaj): (spor) Basketbol, futbol gibi oyunlarda her oyuncunun karşı takımdan belli bir oyuncuyu tutması ya da kollaması.
  • Adamakıllı:
    1. Tam gereği gibi, iyice, dört dörtlük: Galip Bey gibi paralı ve adamakıllı bir kısmeti tepti (H. E. Adıvar).
    2. (mecazi) Sırılsıklam: Bu çocuk adamakıllı âşık.
  • Adam azmanı: Çok iriyarı kimse: "Lağımcıların Hüsnü çok çalışkan çocuktur. Bir de adam azmanı, bileği güçlü." (A. Büke)
  • Adam başına: Her kişiye, kişi başına: Adam başına bir ekmek.
  • Adam boyu: Bir insan boyunda: Su adam boyu.
  • Adam sendeci: → Adamsendeci.
( 0 soru/yorum )