Abdest nedir ne demektir? Abdest ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Bir cami musluğundan abdest alan kişi
"Abdest, el yüz temizliği değil,
gönül temizliğidir"
(Hacı Bektaş Veli)
  1. İslam'da namaz kılmak veya Kur'an-ı Kerim okumak gibi ibadetleri yerine getirmezden evvel su ile yapılan temizlik ve arınma (Farsça, ab:su, dest:el, abdest:el suyu): Öncelikle abdest almaya niyet edilir, eller yıkanır, üç kere ağza su alınır, üç kere buruna su çekilir, yüz yıkanır, kollar dirseklere kadar yıkanır, ıslak ellerle başın üstü, kulaklar ve boyun meshedilir (ıslatılır) ve ayaklar bileklere kadar yıkanarak abdest tamamlanır. (Cinsi münasebet ve rüyalarda ise tüm vücudu yıkamak şeklinde yapılan boy abdesti almak gerekir).
  2. (halk dilinde) (Alınmış abdesti bozacağı ve yeniden abdest alınmasını gerektireceği için kibarca) Tuvalet ihtiyacı veya bu ihtiyacın giderilmesi: Küçük abdest (idrar). Büyük abdest (dışkı). Sıkıyı görünce küçük abdesti geliyor. (S. Faik)


Abdest ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "abdest" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Abdest almak:
    1. İbadetten önce dini kurallara uygun olarak yıkanmak, arınmak: Resulullah (sav) güzel bir şekilde abdest aldı, sonra şöyle buyurdu: "Kim benim şu abdestim gibi abdest alıp mescide gelir ve iki rekat namaz kılar, sonra oturursa geçmiş günahları bağışlanır." (M. Önder)
    2. Boy abdesti almak: Adam, aceleyle banyo yapıp abdest aldı. İnancı gereği gusül abdesti alması gerekiyordu. (H. Uman)
  • Abdest bozmak: Tuvalete gitmek: Tren münasip ve müsait, çalılık bir yerde durdu. Askere abdest bozması için düdük çalındı. (İ. Arıkan)
  • Abdest iktizâ etmek: Dini bakımdan temizlenmeyi, boy abdesti almayı gerektirecek duruma gelmek, ihtilâm olmak: "Belki abdest iktizâ emiştir", deyü irsâl eder.
  • Abdest suyu gibi: Tatsız, lezzetsiz içecek veya sulu yiyecekler için kullanılır: Çaylar abdest suyu gibi. Söylentilere göre burayı açan Bayburtlu eski sahiplerinin yakaladığı lezzeti mirası devralan evlatları devam ettirememiş. (Nüktedan)
  • Abdest tazelemek: Abdestli olmasına rağmen, abdesti bozulmamış olmasına rağmen yine de abdest almak: Akşam namazı olunca kalkıp tekrar abdest tazeledi ve namaz kıldı. (O. N. Topbaş)
  • Abdesti bozulmak: Tuvaletini yapmak, gaz çıkarmak, vücudunun herhangi bir yeri kanamak, cinsel temas, uyku gibi nedenlerle yeniden abdest almak durumunda olmak: Zira imamın bayıldığı sırada abdesti bozulmuştu.
  • Abdesti gelmek: Tuvalet ihtiyacı oluşmak, sıkışmak: Bir gün tarlada çalışırken, abdesti gelmiş. Uygun bir yer aramış. Hem görülmemek, hem de kolay temizlenmek için, ağaçlar arasındaki su kaynağına gitmiş. (A. Nesin)
  • Abdesti kaçmak: Abdesti bozulmak: Kişi, abdesti kaçtı sanarak, namazını bozar durur. Böylece Şeytan'ın oyuncağı haline gelir, yaptığı ibadetin ciddiyet ve vakarı kalmaz. (A. O. Ateş)
  • Abdestinde namazında olmak: Dindar olmak: Annem, babam dindar; abdestinde, namazında insanlardı. (M. Kaplan)
  • Abdestinden şüphesi olmamak: (deyiminin anlamı) Herhangi bir işte kusuru olmadığını kesin olarak bilmek: Kendisine yöneltilen suçlamalara sert tepki göstererek, "Abdestimden şüphem yok ki benim, namazımdan şüphem olsun" dedi.
  • (birine) Abdestini vermek: (argo) Azarlamak, ağzının payını vermek.
  • Abdestli olmak (bulunmak): Abdest almış ve abdesti bozulmamış olmak: Namazımı kılayım diye düşündü. Abdestliydi. Abdestsiz evinden dışarı çıkmaması gerektiğini babaannesinden öğrenmişti Ali. (Y. Özer)
  • Abdestsiz yere basmamak: Dini kurallara titizlikle bağlı olmak: Melek Paşa, hiçbir zaman abdestsiz yere basmazdı. Teheccüd ve işrâk-ı ebvâbîn namazlarını kılıp ömrü devamlı Davud orucu ile geçerdi. (Evliya Çelebi)
  • Aldığı abdest ürküttüğü kurbağaya değmemek: Sağladığı iyilik, verdiği zarara değmemek: Bu kadar didinmesi sevinilecek bir sonuç verseydi bari, fakat ne gezer: Aldığı abdest ürküttüğü kurbağaya değmedi. (H. F. Gözler)
  • (birinin) Adını ağzına abdestle almak: Bir kişiyi anarken çok saygılı davranmak: Şehitlerimizin adını ağzına abdestle al.
  • Büyük abdesti gelmek: Büyük tuvalet ihtiyacı olmak: "Hebib Abi benim büyük abdestim geldi; at beni çağala da büyük abdestimi yapayım." dedi. (M. Aça)
  • Çapanoğlunun abdest suyu gibi: (deyiminin anlamı) (İçilecek şeyler için) Tatsız, usulünce hazırlanmamış ve görünümü kötü: Bir küçük parça beyaz peynir, bir-iki dilim ekmek ve gene plastik su bardağında, ünlü Anadolu deyimi ile "Çapanoğlunun abdest suyu gibi" bir çay... (İlgili cümle kaynağı: C. Gürkan)
  • İmamın abdest suyu gibi: Soğuk veya sıcak olması gerekirken ılık olan içecekler için kullanılan bir söz: Muavin, eline imamın abdest suyu kıvamında bir çay tutuşturmuştu. (M. İplikçi)
  • Küçük abdesti gelmek: Küçük tuvalet ihtiyacı olmak: Küçük abdestim sıkıştırıyordu. 45 dakika geçti. Yine kimse yoktu. Etrafa bakındım abdest bozacak bir yer yoktu. (Tarih hazinesi)


Abdest ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "abdest" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Abdest, müminin silahıdır: Abdestin bir Müslüman için hem manevi bir temizlik hem de bir koruma sağladığını ifade eder. Mümin, abdest sayesinde Allah'ın koruması altına girerek maddi ve manevi kötülüklerden ve şeytani vesveselerden korunur.
  • Abdestinde şüphesi olan camiye girmez: Yaptığının suç olduğunu bilen kişi kendisini ele verecek davranışlarda bulunmaktan kaçınır.
  • Abdestinin hayrını görse, namazı ele vermez: Bir işin başlangıcındaki olumlu işaretleri gören kişinin, o işi bırakmayacağını ifade eder. Kişi, bir eylemin faydasını veya değerini anladığında, onu sürdürmekten vazgeçmez.
  • Abdestsiz sofuya namaz mı dayanır?*: (atasözünün anlamı) Gerekli koşullar yerine getirilmedikten sonra az zamanda pek çok iş yapılır.
  • Bu abdestle daha çok namaz kılınır*: Bir tutum veya davranışın etkisinin sürekli olacağını ifade eder.
  • Her sudan abdest alınmaz: Her fırsatın veya durumun doğru ve uygun olmadığını ifade eder. İnsan, her kaynaktan güvenle yararlanamayacağı gibi, her fırsatı da değerlendirmemelidir.
  • Kuru çeşmede abdest almış, İhmalpaşada namaz kılmış: Çok iş yapmış gibi görünüp de aslında hiçbir şey beceremeyen insanlar için kullanılır.
  • Minareli köye abdestsiz girilmez: Bir yerdeki saygın veya dindar kişiler arasında yer almanın, o toplumun değerlerine ve normlarına uygun davranışlar sergilemekle mümkün olduğunu anlatır.
( 0 soru/yorum )