![]() |
Yangın |
- Çevreye yayılan ve zarara yol açan büyük ateş: Orman yangını, özgürce yayılma eğilimi gösteren ve ormanın canlı birimindeki canlı cansız tüm varlıkları yok eden ateştir (Ö. E. Arslan). Meşhur İstanbul yangınlarından birinde, millet bağırıyor. Tulumbacıların sesi ayyuka çıkıyor, yangın var, yangın var! (H. Gülal)
- (Hastalıkta) Ateş: Genç sultan, yangınlar içinde. (N. F. Kısakürek)
- (halk dilinde) Tutkun, aşık olan: Kara gözlüm, tutmayın beni, tutmayın / Aşığım, divaneyim, yangınım, sevdalıyım (G. Gencer)
- (mecazi) Tutkunun verdiği coşkunluk: Eser de bâd-ı sabâ yangınım gitmez, Yanar da yüreğimin dumanı tütmez (E. Sarlık)
Yangın ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "yangın" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Yangın bacayı sarmak: Durum olağanüstü kötüye gitmek: Bu geçen sürede yangın bacayı sardı. Hastalık her tarafa yayıldı. Koğuşlar hastane hâlini aldı (M. D. Kuntman). Yangın bacayı sardı yanıyoruz, tek çare silâha sarılmaktır dedi. (F. Belen)
- Yangın yerine dönmek: Karmakarışık ve dağınık duruma gelmek: Birçok başkentte meydanlar yangın yerine döndü (M. K. Beşiroğlu). Gözleri nemlendi, yüreği yangın yerine döndü. (A. E. Kavaklı)
- Yangına körükle gitmek: Gerginliği, uzlaşmazlığı artıracak biçimde davranmak, kışkırtıcı tutum takınmak: Yavuz Sultan Selim'e kadın elbiseleri göndererek yangına körükle gidiyordu... Divan hemen toplandı. Akıl sahiplerine İran seferi konusu soruldu. Herkes onunla aynı fikirdeydi. Derhâl savaş hazırlıklarına girişildi. (T. Gündüz)
- Yangına vermek: Tutuşturmak, bir şeyi bilerek yakmak: Urbalarını kapmış kaçmış. Samanlığı da yangına vermiş. (A. Nesin)
- Yangından çıkmış gibi: Perişan durumda: Yangından çıkmış gibi bir halin var? Ne oldu anlat? (E. Toy) Yangından çıkmış gibi, isli, siyahlı, harap bir tramvaydı bu. (İ. Olgun)
- Yangından mal kaçırır gibi: Gereksiz bir telaş ve ivedilikle: Sanki yemek mi yedik? Yangından mal kaçırır gibi bir acele bir acele ki... Benim lokmalarım boğazıma dizildi. (İ. A. N. Sekizinci) Bu kadarla kalsa iyiydi, üstüne bir de yangından mal kaçırır gibi, tam bir oldu bittiye getirerek, apar topar bir düğün yapmışlardı. (Y. Akkaya)
- Yangını körüklemek: Gerginliği, anlaşmazlığı artırmak: ... unutulan olayları hatırlatarak, yangını körüklüyordu. (G. Dayıoğlu)
- Ağzının içi yangın yerine dönmek: Ağzının tadı bozulmak, tat alma duyusunu yitirmek: Çölde günlerce susuz kalmış gibi dudakları çatlamıştı. Ağzının içi, yangın yerine dönmüştü. (Y. Bahadıroğlu)
Yangın ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "yangın" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Yangın bacayı sardıktan sonra testi kâr etmez: Bir sorun büyümeden önce çözüm aranmasının önemini vurgular. Sorun çok ileri bir noktaya ulaştığında alınacak önlemler yetersiz kalabilir.
- Yangın bacayı sarmadan çare bulmalı: Bir sorunun kontrolden çıkmadan önce çözülmesi gerektiğini ifade eder. Dertlerin daha da büyümesine fırsat vermeden, zamanında müdahale etmek en doğrusudur.
- Yangın dediğin, çıngıdan olur: Büyük felaketlerin küçük ihmaller veya önemsiz görünen sebeplerden doğabileceğini ifade eder. Küçük bir kıvılcım bile zamanla büyüyerek büyük zararlar verebilir (çıngı: kıvılcım).
- Yangın su ile söndürülür: Her sorunun kendi doğasına uygun bir çözümü olması gerektiğini ifade eder. Yanlış yöntemler kullanmak sorunu çözmek yerine daha da büyütebilir.
- Yangına körükle gidilmez: Zaten kötü veya tehlikeli bir durumu daha da kötüleştirecek eylemlerden kaçınılması gerektiğini ifade eder. Özellikle tartışma veya çatışma anlarında, durumu yatıştırmak yerine kışkırtıcı hareketlerden uzak durulması gerektiğini belirtir.
- Yangınla suyun önüne geçilmez: Güçlü ve karşı konulamaz olayların önüne geçmenin imkânsız olduğunu ifade eder. Doğru yöntemler kullanılmazsa, bu tür durumlar daha da büyüyerek kontrol edilemez hale gelebilir.
- Yangını körükleyen saçından tutuşur: Sakinlikle atlatılabilecek bir tehlikeyi, kışkırtıp daha tehlikeli hale getiren, en büyük zararı kendisi görür.
- Ateş böceği görse yangın sanır: Bazı kimseler o kadar korkak yetişmişlerdir ki tehlikesi olmayan bir şeyden bile büyük korku duyarlar.
- Keresteci düşünde yangın görür: Ticaretle uğraşan kimselerin en büyük korkusu mallarına gelecek zarardır.
- Üç göç, bir yangın yerini tutar*: Üç kez taşınma sonunda eşya, kırıla döküle yangından kurtarılmışa benzer.
- Rumeli'nin bozgunu, Anadolu'nun salgını, İstanbul'un yangını: Farklı bölgelerin kendilerine özgü büyük felaketleri olduğunu ifade eder.
- Yanmışa su ne yapsın: Gerektiği zaman bulunmayan bir şey, belli bir süre geçtikten sonra bulunsa da bile ilk gereksindiği andaki ihtiyaç niteliğini kaybetmiştir.
- Zelzeleyi (depremi) gören, yangına razı olur: Daha büyük ve yıkıcı bir felaketi gören kişinin, daha küçük bir felaketi kabul edilebilir bulacağını ifade eder. İnsanlar, yaşadıkları en kötü duruma kıyasla daha hafif olanı tercih edebilir.
Yangın ile ilgili birleşik fiil ve kelimeler
- Yangın bombası: (askeri terim) Düştüğü yerde yangın çıkaran bomba.
- Yangın çıkarmak: Çevreye zarar verecek kadar büyük bir ateşin oluşmasına yol açmak, bir yeri tutuşturmak.
- Yangın duvarı: Çoğu iki ahşap yapıyı ayıran ve bodrumdan çatı düzeyinin üstüne kadar çıkarak yangının birinden ötekine yayılmasını önleyen kalınca kagir duvar.
- Yangın kulesi: Yangını görüp haber vermek için beklenilen kule.
- Yangın merdiveni: Gerektiğinde yangından kurtulmak için kullanılmak üzere, çoğu yapı dışına ve yanmaz gereçlerden yapılan merdiven.
- Yangın perdesi: Tiyatrolarda, yangın başlangıcında güvenlik için sahne üstünden indirilerek sahneyle salonu birbirinden ayıran metal perde.
- Yangın tesisatı: Genel yapılarda yangına karşı kurulan haber verme ve söndürme düzeni.
- Yangını bastırmak: Söndürmek.
Soru/Yorum Gönder