Makara nedir ne demektir? Makara ile ilgili deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Çeşitli boylarda iplik makaraları
İplik makaraları
  1. Üzerine iplik, tel, şerit gibi her türlü bükülebilir madde sarılan ya da üzerinden benzer nitelikli maddeler geçen, ekseni boyunca delik ve kenarları çıkıntılı olan silindir. Bobin eş anlamı.
  2. Bir yükün yukarıya kaldırılmasını veya çekilmesini sağlayan ve kolaylaştıran, etrafı bir ipin oturabileceği biçimde oyuk olan mekanik aygıt.
  3. (denizcilik) Birbirine paralel iki ya da daha çok tabla arasında dönen, kenarı çepeçevre oluklu tekerlek ya da tekerleklerden oluşan mekanik aygıt.


Makara ile ilgili birleşik kelimeler


Hareketli makara sistemleri
Sabit ve yükü yarı yarıya veya dörtte birine kadar hafifletebilen hareketli makara sistemleri
  • Makara dili: Bir makaranın, çevresinde zincir ya da kablo geçecek biçimde bir oyuk bulunan tekerleği.
  • Makara kamçısı: Bir makaranın oluğuna geçirilen ve makarayı çeşitli yönlere çevirmeye yarayan ince halat.
  • Makara yanağı: Bir makara dilinin yüzlerinden her biri.


Makara ile ilgili deyimler ve anlamları


Kancalı yük makarası
Yük makarası
İçinde "makara" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Makara çekmek: (Ötücü kuşlar için) Bir solukta çeşitli nağmeler çıkarmak: Göze geldi kanaryam, diyordu yanındakine; bir makara çekiyordu, bir makara çekiyordu! Alimallah Filipis radyosu halt etmiş yanında... (R. Enis)
  • Makara geçmek: Alay etmek, dalga geçmek: Makara geçmişler seninle boşver.
  • Makara gibi: Ardını arasını kesmeden, aralıksız (konuşma): Gene makara gibi konuşur, kelimeleri sıraladıktan sonra rap durur. (E. Behzad)
  • Makaraları koyuvermek (salıvermek): (teklifsiz konuşmada) Kendini tutamayarak kahkahayı basmak: Kocakarı kıyametleri koparacak kadar sinirlenmişti. "Çocuk dedim, bakmayın kusuruna..." "Çocuk mu? Neresi çocuk onun? Ben onun yaşındayken ikinci çocuğumu emziriyordum" Kız makaraları koyuverdi (O Kemal). Evvelâ sefir bey makaraları koyuverdi. Ondan sonra hepimizi bir gülme aldı, bir gülme aldı... Eh, kırıldık yani. O ciddi, ağır başlı emekli başvekil bile kendini tutamamıştı.
  • Makaraları zaptedememek: (teklifsiz konuşmada) Kahkahayı basmaktan kendini alamamak, zembereği boşalmak.
  • (Bir şeyin) Makarasını çözmek: Ayrıntılarıyla sayıp dökmek.
  • Makaraya almak (veya sarmak): Bir kimseyle alay etmek: "Sen ne anlarsın hipnotizmadan?" Başladı kıkır kıkır gülmeye. Sakine'yi uyardı. "Makaraya sarıyor bizi." (Z. Cebeci). Bu arada subay da onu makaraya alıyor; tutkal kavanozunu gösterip bunun bomba olduğunu söylüyordu.
  • Makarayı takmak: Şaka yollu takılmak.