Renk nedir ne demektir? Renk ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 1
Rengarenk yazılmış renk sözcüğü
Renk
  1. (fizik) Nesnelerden yansıyan ışık ışınlarının farklı dalga boylarında olmasından ötürü gözde oluşan farklı duyumlardan her biri. Renkler nanometre (1*10 m.) cinsinden şu dalga boylarındadırlar: Kırmızı 740-620, turuncu 620-585, sarı 585-575, yeşil 575-500, mavi 500-445, lacivert 445-425, mor 425-390.
  2. Nitelik: İşin rengi değişmişti.

Renk ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "renk" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Renk almak: Yeni bir renk kazanmak: Düğün, bu kalabalık sanatkâr grubunun gelmesi ile, beklenmedik bir renk almıştı. (S. Ayverdi)
  • Renk gelmek: Renklenmek, canlanmak: Tanıdık insanlarla karşılaşınca yüzüne biraz renk gelmişti (E. Öztürk). ... garip tekerlemeler söylüyorlardı. Çocukların hayatına renk gelmişti. (A. Tunç)
  • Renk katmak: Çeşitlilik kazandırmak, farklılık yaratmak: ... şarkılar halkın monoton yaşamlarına renk katmıştı; gökkuşağının bir görünüp bir kayboluşu gibi (B. Ö. Koparanoğlu).
  • Renk vermek:
    1. Neşe ve canlılık kazandırmak: Gönül huzuru yanaklarına yeniden renk vermişti.
    2. Açık etmek: Önce bozulur gibi renk verdi, ters bir şey söyleyecek sandım (K. Arslanoğlu). "Hangi şehzade?" diye boş bulunup yine renk vermişti, kendine kızdı. (Y. Bahadıroğlu)
  • Renk vermemek (Rengini belli etmemek): Duygularını ya da başkaca bir durumunu belli etmemek: ... bozulur gibi oldu. Ama renk vermedi (S. Kaplan). Biraz sıkıştırıp sorguladım ama renk vermedi (S. Dinler). Bunun farkındaydı ama rengini belli etmiyordu. (S. İmamoğlu)
  • Renkten renge girmek: Utanç duyarak çok sıkılmak: ... vermesi gerektiğini anlattım. Dinlerken renkten renge giriyordu. Benim böyle bir şeyi duymuş olmamdan çekiniyordu. Biraz da korkuyordu. (M. Kemal)
  • Rengi atmak (kaçmak, uçmak):
    1. Solmak: ... bir zamanlar yeşil olan rengi atmış tişörtüne sildi. (M. İvrindili)
    2. Korku ya da üzüntüden benzi sararmak: Küçük adam birden telaşlandı, rengi attı, ettiği küfrü çavuşun duyduğunu sanarak... (O. Komurcu)
  • Rengi dönmek: Rengi değişmek, asıl rengi değişip başka bir renk almak: Rengi döner günden güne / Toprağa dökülür yine / Bu ibrettir anlayana / Bu ibreti arif duyar (Yunus Emre)
  • Rengi (yerine) gelmek: Yüzünün solgunluğu gitmek, sağlığını tekrar kazanmak: Rengi yerine gelmiş, bakışları eski canlılığını bulmuştu. (P. Celâl)
  • Rengi solmak (uçmak): (Hastalık, korku veya heyecandan) Yüzünün rengi sararmak, solgun bir durum almak: Yanıma geldiğinde yüzünün rengi solmuş, bitkin vaziyetteydi. (Ç. Karlıdağ)
  • Rengine boyanmak: (mecazi) Etkisinde kaldığı şeyin özelliklerini almak, aynı nitelikleri taşımaya başlamak: Hak velisinin rengine boyanan eşsiz bir kadın kişiydi! Son sözü ne mi oldu? İnsanlara hep aynı şeyi söylemişti, giderken de onu tekrarlamıştı: «Birbirinizi seviniz!» (N. Araz)
  • Rengini almak: Soldurmak: Daha doğrusu güneş rengini almış griye dönmüş, güneşin vurmadığı gölgelik kısımlarda biraz siyahlık kalmıştı. (E. Bektaş)
  • Rengini belli etmek: Yandaşlığını açıklamak, düşüncesini, eğilimini açığa vurmak: "... İsteyen ayrılıp bir parti kurar, ancak bizler bunun içende yer almayız" demek suretiyle rengini belli etmişti. (K. Bağlum)
  • Araları şekerrenk olmak: İki kişi arasında dostluk ilişkileri bozuk olmak: Araları epeydir şekerrenk olan kız kardeşler bu vesileyle bir araya geldiler. (A. Tunç)
  • Bukalemun gibi renkten renge girmek: Sürekli düşünce değiştirmek: Şartlara uygun ve bukalemun gibi renkten renge giren, sahtekârlığı ve şeytanlığı sayesinde daima perde arkasında kalmayı başaran... (M. Selahaddin)
  • İşin rengi değişmek: İş, konu, başka bir niteliğe bürünmek: Kapı kapandıktan sonra adam kimliğini çıkarttı ve polis olduğunu söyledi. İşin rengi değişmişti. (T. Turaboğlu)

Renk ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde veya anlamında "renk" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Ak libas tez kirlenir:
    1. Saf ve temiz olan şeyler, dikkat çektiği için çabuk zarar görür; dürüst kişiler de haksız suçlamalara veya kıskançlığa maruz kalarak kirletilebilir.
    2. Açık renkli giysiler ve eşyalar çabuk kirlenir, zor temizlenirler (libas: elbise, giysi).
  • Al giyen alınır, mor giyen salınır: Giyilen renklerin insanın duruşuna ve algılanışına etkisini anlatır. Kırmızı giysi dikkat çeker ve sahiplenilmeye işaret ederken, mor giysi daha asil ve serbest bir tavrı simgeler.
  • Alma alı, sat yağızı, bin doruya, besle kırı: Biniciler doru ve kır donlu atları, sarı, al ve yağız renkli olanlardan daha üstün sayarlar, o nedenle at alırken seçimi ona göre yapmak gerekir.
  • Boyacıya 'Hangi rengi seversin?' demişler, 'Altın sarısı ile gümüşü' demiş: İnsanların genellikle çıkarlarına en uygun olanı tercih ettiğini ifade eder. Maddi kazanç sağlayan şeyler her zaman daha cazip gelir.
  • Cahile söz anlatmak, köre renk tarifi gibidir: Cahil insan en basit şeyleri bile kavramakta zorluk çeker. Onun için böyle kimselere bir şey öğretmek bazen çok ağır bir işi yapmaktan daha zordur.
  • Deli alacayı sever: Göz alıcı ve parlak renkleri deliler çok sevdiğini; sıra dışı veya dengesiz davranışlar sergileyen kişilerin dikkat çekici ve renkli şeylere ilgi duyduklarını ifade eder.
  • Doğuştan amaya, elvandan bahsolunmaz: Bir kişinin anlayamayacağı veya kavrayamayacağı şeyler hakkında konuşmanın faydasız olduğunu ifade eder. Algısı veya yeteneği olmayan birine, ne kadar anlatılsa da bir şey öğretilemez (elvan: renk).
  • Esmere al bağla, karşısına geç ağla: Teni esmer olan kişilere kırmızı renkte kıyafet yakışmaz.
  • Herkes kârının rengine boyanır: İnsanların çıkarlarına göre hareket ettiklerini ve kazançlarına uygun bir tavır sergilediklerini ifade eder. Kişi, elde ettiği faydaya göre tutum ve davranışlarını şekillendirir.
  • İneğin sarısı, toprağın karası*: Çiftçiler açısından ineğin sarı renkte olanı, toprağın da koyu renklisi makbuldür.
  • Karadan öte renk yoktur: En kötü durumun bile bir sınırı olduğunu ve bundan daha kötüsünün olamayacağını ifade eder. İnsanlar en karanlık anlarında bile daha kötü bir şeyle karşılaşmayacaklarını bilerek teselli bulabilirler.
  • Köre renkten bahsolunmaz*: Bir şeyin niteliği hakkında bilgisi olmayan kişiye, o şeyin sözü edilmez.
  • Türkün gözü al da olur: Türk milletinin kırmızı renge olan ilgisini ve bu rengin kendileri için özel bir anlam taşıdığını ifade eder. Bayrak rengiyle de özdeşleşen bu renk, cesareti, tutkuyu ve milli duyguları simgeler.
  • Zevkler ve renkler tartışılmaz: Birinin hoşlandığı şeyden bir başkası hoşlanmayabilir, birinin hoşlanmadığı şeyden diğeri hoşlanabilir, bu konudaki tartışmalar sonuçsuz kalır.

Renk ile ilgili birleşik kelimeler ve anlamları

Bayan ve erkeklerin renklere verdiği isimleri gösteren renk çizelgesi
Renk isimleri
  • Renk atlası: Renkleri görsel karşılaştırmayla değerlendirmeye yarayan boyalı örnekler dizisi.
  • Renk ayrımı: Ofset baskı tekniğinde, renkli bir resmin basılması için orijinal filmden her biri ayrı bir kalıp oluşturmak üzere mavi, sarı, kırmızı ve siyah renkler için dört film hazırlanması işlemi.
  • Renk cümbüşü: Değişik renklerden oluşan karışım.
  • Renk duyumu: Görme sinirleriyle alınan ve beyne götürülen uyarımların renk olarak algılanması.
  • Renk giderme: (kimya) Kimi maddelerin rengini açma işlemi.
  • Renk hücresi: → Kromatofor.
  • Renk renk: Çeşit çeşit renkli: Renk renk çiçekler.
  • Renk skalası: Ana ve ara renkler ile bütünleyici renkleri bir arada gösteren katalog.

Soru ve Yorumlar: 1

Anonim:
çok güzel işime yaradı :)
11/8/12 20:46