- Sert, katı: Ne gönlün taş gibi sert, ne canın demir gibi pektir. (E. Sarı)
- Sağlam, sıkı: Yumuşak huylu atın çiftesi pektir!.. Bilirim senin ağzın pektir. Sana bir sır tevdi edeceğim. (M. Coşturoğlu)
- Çokluk, aşırılık anlatır: Pek eğlendik. Pek güzel olmuş. Pek hoşuna gitti.
- Hızlı olarak: Pek gitmek.
Pek ile başlayan atasözü ve deyimler ve anlamları
İçinde "pek" kelimesi geçen atasözü deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Pek başlı: İnatçı: Ahâli hanlara pek başlı idi. (Rıza Nur)
- Pek canlı: Dayanıklı: İhtiyar sakallıydı, ama pek canlıydı. (C. Dağcı)
- Pek gözlü: Yılmaz, korkusuz, cesaretli, gözü pek: Sadrazam Lâz Ahmet Paşa çok pek gözlü, işin sonunu düşünmez bir adamdı. (Ahmet Cevdet Paşa)
- Pek pek: Haydi bilemedin, olsa olsa, çok çok, en fazla, en üstün olarak: Altına imza attığım oyunlarım bir mevsim, pek pek iki mevsim sürmüş ancak (M. S. Aslankara). Eşek aslan ağzına kaçar mı, pek pek kaçsa kıra bahçeye kaçtı filân dersin (Türk dili). Bir dakika. İki dakika. Pek pek, telefon başında otomobil kapısına kadar uzanan, sekiz, on dakika. Sonra? (A. İlhan). ... tarafından 1920'lerin, pek pek 1930'ların koşullarından türetilmiş... (H. Berktay). ... edersem, sultandan ne alacağım?.. Pek pek beş on altın.
- Pek söylemek: Kırıcı ve sert bir biçimde konuşmak.
- Pek tutmak: Sıkı tutmak, tok tutmak: Fakat güvenip bastı mı işini pek tutar. Bazı yiyecekler mideyi pek tutar.
- Pek yürekli: Acıması olmayan, katı yürekli, merhametsiz (kimse): Tehlikeden asla korkmayarak ve icabında ölmekten çekinmeyerek iş görmek ve pek yürekli olmaktır. Korkaklık; bir asker için en büyük ve affedilmeyecek bir kusurdur. (İ. Polatcan)
- Pek yüzlü:
- Karşısındakinin yüzüne kırılabileceği şeyleri rahat rahat söyleyebilen, yüzü tutan: Kendine gel de zannına uyup hezeyan etme a pek yüzlü! Düğümü kim bağladıysa o çözer. Bu nükteleri, bu sırları, yine söyleyen açar. (Mesnevi'den Seçmeler)
- Utanmaz, sıkılmaz: İnsan nasıl pek yüzlü ve ne kadar aç gözlü bir yaratıktır ki önünde kendinden öncekilerin kanları akarken görüp ibret alacakları yerde mallarına göz dikiyor. (Ahmet Cevdet Paşa)
- Pekçe: Kuvvetli bir şekilde: Beyin söylediklerini duydunuz; kılıcınızı pekçe tutun. (B. Büyükarkın)
- Pekçe söylemek (demek): Yüksek sesle söylemek: EFENDİ ( Ellerini kulaklarına götürerek ) Pekçe oğlum! Pekçe söyle (Recaizade M. Ekrem)
- Pek yaş olma, sıkılırsın; pek de kuru olma, kırılırsın: (atasözünün anlamı) Hiçbir şeyde aşırıya kaçmamak gerekir.
Soru/Yorum Formu