Buz nedir ne demektir? Buz ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Buz zemin üzerinde buzdan harflerle yazılmış buz yazısı
Buz
  1. Soğuk etkisiyle camsı, kırılgan, kristal yapılı biçimde katılaşan su, donmuş su: Müthiş bir soğuk ortalığı kasıp kavuruyordu. Her yer kar ve buz ile kaplıydı. (A. Şimşirgil)
  2. (ünlem) Pek soğuk bir etki uyandıran şey ya da kimse için kullanılır: Bu romanın neresini beğendiniz? Buz! (TDK)

Buz ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "buz" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Buz gibi:
    1. Çok soğuk: Buz gibi soğukta her şey anında donuyordu.
    2. Sevimsiz ve soğuk bir etki uyandıran (şey ya da kişi): Buz gibi bakışlarla sözlerini sürdürdü. (M. R. Sadıkoğlu)
    3. (teklifsiz konuşmada) Hiç kuşkusuz, bal gibi, apaçık, kesinlikle: Yalan söyleyeceği gözlerinin akından belliydi. Buz gibi yalan söyledi. (Varlık)
    4. (Kötü nitelikler için) Ta kendisi, katkısız.
    5. (Et için) Temiz ve yağlı: "Bu, buz gibi kuzudur. Seni aldatacak değilim ya!..." (H. F. Gözler)
  • Buz gibi donmak (donup kalmak): Hayret ve üzüntüden donakalmak: Bet beniz kireç kesilip buz gibi dondu kaldı (G. Gonca). Lâkırdı söylemeye mecal bulamayarak buz gibi dondu kaldı. (A. Dâi)
  • (birinden) Buz gibi soğumak: Hiç sevgisi kalmamak, tiksinmek, nefret edecek duruma gelmek: Para isteme benden buz gibi soğurum senden (atasözü)
  • Buz kesilmek:
    1. Çok soğumak: Gelene kadar elimiz ayağımız buz kesildi. Neyse ki nenen büyük odanın sobasını yakmıştı. (R. Tekin)
    2. Şaşılacak, üzülecek bir durum karşısında donakalmak: Tavrından ve sözlerinden anlayacağını anlamış, buz kesilmişti. (K. Nadir)
  • Buz kesmek:
    1. Çok üşümek: Hava iyice soğumuştu; ayaklarım buz kesiyordu. (S. S. Umar)
    2. Çok soğuk olmak: Ocak ayıydı. Her yer buz kesiyordu. (U. Mumcu)
  • Buz üstüne yazı yazmak:
    1. Süresi ve etkisi pek az olacak bir iş yapmak, boşuna uğraşmak: Çünkü dünya aşkı, buz üstüne yazılan yazı gibidir (K. Rıfai). Gerisi buz üstüne yazı yazmaktan, havanda su dövmekten başka bir şey değildir. (M. Salihoğlu)
    2. Bir kimseye etki yapmayan sözler söylemek: Hiç çenemi yormayayım, zira buz üstüne yazı yazmaktan hoşlanmam. (Ş. Onay)
  • Buzlar çözülmek: Aradaki dargınlık ortadan kalkmak, barışmak: Buzlar çözülmüş, arkadaşlık pekişmişti (A. Nusret). İhtiyar kadın, yeğeni soğuk karşıladığı halde, çok geçmeden buzlar çözülmüş, onu affedivermişti. (O. Kemal)
  • Aralarındaki buzları eritmek: Kırgınlığı, küslüğü ortadan kaldırmak: Bu içten özür, aralarındaki buzları eritmeye başlamıştı. (B. Ayaz)
  • Az buz değil: Azımsanacak derecede olmayan şeyler için söylenir: Az buz değil, 30-40 milyarlık bir fark (D. Sofracıoğlu). Bakarken gözleri elli sene öteye, az buz değil, yarım asır öteye gittiler. (T. Akansu)
  • Eli ayağı buz kesilmek: Korku, heyecan, dehşet vb. duyguların etkisiyle elleri ayakları buz gibi olmak: Odaya giren cariye: — Hazırlan, çağrılıyorsun, deyince birden eli ayağı buz kesildi. (M. Yüceyılmaz)
  • Tuzla buz etmek: (Kırılabilir şeyler için) Onarılamayacak şekilde kırmak, paramparça etmek: Sürahiyi bahçenin duvarına fırlatıp tuzla buz etti. (T. İkizler)
  • Tuzla buz olmak: Onarılamayacak biçimde kırılmak, dağılmak, paramparça olmak: Bardak, yere düşerek tuzla buz oldu.

Buz ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "buz" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Buz üstünde bina tutmaz: Bir işe başlamadan önce güçlü bir ön çalışma yapmak, altyapı oluşturmak güveni artırır.
  • Buz yufka yerinden delinir: Güçlü olmadığı halde güçlü gibi görünenlerin yıkılmaları çok kolay olur.
  • Ağustosta suya girse balta kesmez buz olur: Bazı insanlar o kadar şanssızdırlar ki, olmadık zamanda olmadık talihsizliklerle karşılaşırlar.
  • Hastayı buza aşığı söze yollamamalıdır: Hasta olan kişi soğuktan ve soğuk şeylerden uzak tutulmalıdır.
  • Para isteme benden, buz gibi soğurum senden*: Kişi, kendisinden para isteyen kimseden uzak durmak ister.
  • Zengin olan buzlu hoşaf içer: Zenginlerin genellikle lüks ve rahatlık içinde yaşadığını, sıradan insanların ise böyle imkanlara sahip olamadığını ifade eder.

Buz ile ilgili birleşik fiil ve kelimeler

  • Buz bağlamak: (Sıvılar için) Yüzeyi donmak.
  • Buz bulutları: (coğrafya) 8.000 - 12.000 metre yüksekliklerde bulunan ak renkli bulutlar.
  • Buz çatlatması: (coğrafya) Buzlanma ya da donma sırasında, hacmi büyüyen suyun, içindeki yabancı maddeleri çatlatması ya da parçalaması olayı.
  • Buz hokeyi: (spor) 26 x 56 m genişliğindeki buz alan üzerinde, ellerinde top sürmeye yarayan birer sopayla ayaklarında buz pateni olan altışar kişilik iki takım arasında oynanan oyun.
  • Buz mıhı: Kışın buzda kaymayı önlemek için ayakkabı altlarına ya da at nallarına çakılan sivri başlı çivi.
  • Buz pateni: (spor) Buz üstünde kayarak yapılan bir spor ve bu sporun yapılması için kullanılan dibi çelik şeritli özel ayakkabı.
  • Buz tutmak: Üstünü buz kaplamak.
  • Buz yalağı: (coğrafya) Dağlarda, içine kar yığılan yuvarlak çöküntü.
  • Buzlar çözülmek: Buzlar erimeye ve kırılmaya başlamak.