Balık |
Balık ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "balık" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Balık avlamak (tutmak): (argo) Şansı yardım etmek.
- Balık etinde (Balık etli): Ne şişman, ne zayıf. Tam ölçüsünde: Manadan ziyade, balık etinde bir güzel... (A. H. Eken). O balık etli hülyalı bakışlı bin bir gece masalı kızı... (C. Aktaş)
- Balık istifi: Çok sıkışık ve kalabalık bir yerde bulunan kimselerin durumu için söylenir: Arabaya balık istifi doluştuk. (A. Püsküllüoğlu)
- Balık kavağa çıkınca: Hiçbir zaman olmayacak, gerçekleşmeyecek işler için alay yollu söylenir: "Biri bunların hakkından gelecek mi dersiniz?" "Balık kavağa çıkınca!" (G. Gencer). Olacak elbette, olacak ama balık kavağa çıkınca! (A. Püsküllüoğlu). Senin o dediğin balık kavağa çıkınca olur. (H. F. Gözler)
- Balıklara yem olmak: Denize düşüp kaybolmak, boğulup gitmek: Firavun da Kızıldeniz'de boğularak balıklara yem oldu. (M. Ferik)
- Balıklama atlamak/dalmak:
- Balık gibi gergin, düz ve baş aşağı bir biçimde suya atlamak/dalmak.
- Bir işe, bir duruma, bir eyleme sonucunun ne olduğunu düşünmeden hemen girişmek: O zaten çılgınlıkları sever. Balıklama atlamıştı önerime. (M. Şölen)
- Denizdeki balığın karada komisyonculuğunu yapmak: Gerçekte bulunmayan bir konu üzerinde varmış gibi savunuculuğunu yapmak, hayalî konularda gereksiz söz söylemek: Denizdeki balığın karada komisyonculuğunu yapıyorlardı. (E. E. Talu)
- Sudan çıkmış balığa dönmek: Ne yapacağını bilememek, çok şaşırmak: Hal böyle olunca anavatandan gurbet diyarına gelen vatandaşlarımız -tabiri caizse- sudan çıkmış balığa dönmüşlerdi. (Y. Akkaya)
Balık ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "balık" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Balık, ağa girdikten sonra aklı başına gelir*: (atasözünün anlamı) İnsan bir yıkma uğradıktan sonra nasıl akılsızca davrandığını anlar.
- Balık avlayan elbette ıslanır (Balık tutanın paçası ıslanır): İnsan bir şeyi gerçekten arzuluyorsa o şey için çekmesi gereken sıkıntıya katlanmalıdır.
- Balık balığı yiyince balıkçı ne yesin?: Bir durumun ironik veya paradoksal doğasını ifade eder. Balığın kendi türünden bir başka balığı yemesi normal bir durumken, balıkçının böyle bir durumda ne yapacağını sorgular. Bu atasözü genellikle karmaşık veya çözülmesi zor bir durumu tanımlamak için kullanılır.
- Balık balığı yutmasa, balık denizi tutardı: Güçlü veya etkili bir kişinin, rakiplerini veya benzerlerini kontrol altında tutmasının, rekabetin daha dengeli olmasını sağladığını ifade eder.
- Balık baştan avlanır*: Bir şeyi ele geçirebilmek için onu yönetenleri elde etmek gerekir.
- Balık baştan kokar*: Bir toplumda kötülük başlamışsa, onun sorumlusu baştaki yöneticilerdir; kötülük önce onlardan başlar.
- Balık "Çok konuşurum, ama ağzım su dolu" demiş: Bir konuda gönülsüz olanlar o konudan kurtulmak için değişik bahanelerin arkasına sığınabilirler.
- Balık demiş ki "etimi yiyen doymasın, avımı yapan gülmesin (onmasın)"*: Balık çok lezzetlidir etine doyum olmaz ama balık avcıları hep geçim darlığı içindedir.
- Balık gölüne göre büyür: Bir kişinin çevresel koşullarına bağlı olarak geliştiğini ve yetiştiğini ifade eder. Çevresel faktörlerin bireyin gelişimini etkilediği ve onun karakterini şekillendirdiği anlamına gelir.
- Balık isteyen gönlünü suya koyar: Bir şeyi elde etmek için kararlılıkla çaba göstermenin ve gereken adımları atmanın gerekliliğini ifade eder. Bu atasözü, istenen bir şeyin elde edilmesi için gereken kararlılığı ve çabayı vurgular.
- Balık kavağa çıktığı vakit kösenin de sakalı biter: Bir olayın olması imkansız veya son derece nadir olduğunda kullanılır. Bu atasözü, gerçekleşmesi zor veya beklenmedik bir durumun veya çok nadir gerçekleşen bir olayın ifadesidir.
- Balık kılçığıdır, ne yenir ne yutulur: Bir konunun veya durumun zor, hoş olmayan veya çözülmesi güç olduğunu ifade eder. Genellikle karışık veya sorunlu durumları tanımlamak için kullanılır.
- Balık kokarsa tuzlanır; ya tuz kokarsa ne yapılır?: Genellikle bir şeyin normalde beklenen şekilde ters gitmesi durumunda, nasıl başa çıkılacağını düşündürmek için kullanılır. Eğer bir çözüm, normalde bir problemi çözecekse ve bu çözüm de işe yaramaz hale gelirse, durumun artık düzeltilmesinin mümkün olmadığını vurgular.
- Balık suda, gözü dışta: Açgözlü bir kişinin sürekli olarak ulaşamayacağı şeylerin özlemini çektiğini ifade eder. Bu atasözü, kişinin sahip olduklarıyla yetinmeyip, her zaman daha fazlasını istemesini ve bu yüzden huzursuz olmasını anlatır.
- Balık suda pazarlık olmaz: Bir fırsat veya durum henüz elde edilmeden önce onunla ilgili anlaşma yapmanın veya müzakere etmenin anlamsız olduğunu ifade eder.
- Balık suda yaşar: Her canlının kendine özgü bir yaşama ortamı olduğunu ifade eder. Bu atasözü, varlıkların doğal yaşam koşullarında en iyi şekilde varlıklarını sürdürebileceğini ve her şeyin kendi ortamında en uygun olduğunu anlatır.
- Balık sudan çıkınca ölür: Kişiyi geçimini sağladığı, mutlu yaşadığı çevreden ayırırlarsa, artık yaşamaktan zevk alamaz.
- Balık tavada, tavşan ovada: Her şeyin ait olduğu yere yakıştığını veya uygun koşullarda olması gerektiğini ifade eder.
- Balık tutan onmaz, yiyen doymaz, alıp satan kâr eder: Değerli ve faydalı bir şeyin satılmasında aracılık edenler, çoğu zaman o şeyi üretenlerden daha çok kazanç sağlarlar (onmak: Daha iyi bir duruma gelmek, gönül ferahlığına ermek, dertten kurtulmak...).
- Balıkla misafir üç günlük oluncaya kadar: Balık nasıl uzun süre durursa kokup insanı rahatsız eder, konuk olduğu yerde uzun süre kalan kimseler ev sahibini rahatsız eder.
- Balığa giden dönmeden tava ateşe konmaz (Balığı tutmadan tavayı ateşe koyma / Çaydaki balığa yağ kızartma): Henüz gerçekleşmemiş bir iş veya elde edilmemiş bir şey üzerinden çıkar sağlamaya çalışmanın anlamsız olduğunu ifade eder. Önce işin tamamlanması gerektiğini, ardından bu işten bir kazanç elde edilebileceğini vurgular.
- Balığın başı taşa değmezse geri dönmez: Tehlikeli bir işe kalkışan kimse o işten başına bir kaza gelmedikçe vazgeçmez.
- Balığın mekânı usta balıkçının oltası altıdır: Deneyimli ve yetenekli bir kişinin, doğru zamanda doğru yerde olup başarılı olacağını ifade eder. Bu atasözü, usta birinin bilgisi ve yeteneği sayesinde başarılı olma olasılığının artabileceğini anlatır.
- Battı balık yan gider*: Bir işin veya durumun zaten kötü bir durumda olduğunu ve bu nedenle daha da kötüleşmesinin artık önemli olmadığını ifade eder. Bu atasözü, zarar gören veya başarısızlığa uğramış bir durumda, daha fazla risk almanın veya durumu daha da kötüleştirmenin pek bir fark yaratmayacağını ve artık istenildiği gibi davranılabileceğini vurgular.
- Bulanık su balıkçının yarı kazancıdır: Belirsizlik veya karmaşıklık içinde olan durumların, sabırlı ve dikkatli bir şekilde ele alındığında faydalı sonuçlar getirebileceğini anlatır.
- Büyük balık küçük balığı yer (yutar)*: Güçlüler gücü yetmeyenleri ezer, onları egemenlikleri altına alırlar.
- Cambaz ipte, balık dipte gerek*: Her insan, ustalığını, uzmanı olduğu alanda göstermeli, kimse başkasının kendini kanıtladığı alana girmemelidir.
- Denizdeki balığın pazarlığı (pazarı) olmaz (Denizdeki balığın bini bir paraya)*: Daha ele geçmemiş olan, birçok güçlükler yenildikten sonra ele geçirilebileceği umulan nesnenin alım satımı üzerine konuşulmaz.
- Hamsi balığı kurban olur mu? Kanı da var canı da: Bir kişinin bir işi yapma konusunda kararlı olduğunda, bu kararlılığı savunmak için mantıksız veya anlamsız argümanlar ileri sürdüğünü ifade eder.
- Her balık kendi yemiyle tutulur: Her işin veya durumun kendi içinde geçerli olan kuralları ve yöntemleri olduğunu ifade eder. Başarının ve etkinliğin her durum için özgün yaklaşımlar gerektirebileceğini vurgular.
- İyilik et denize at, balık bilmezse halik bilir*: İnsanlar yapılan iyiliğin değerini bilmese bile Allah (c.c.) katında bunun değeri bilinir. Bu nedenle karşılıklı veya karşılıksız iyilik yapılmaya devam edilmelidir (Halik: Yaratan, Yaratıcı).
- Kaçan balık büyük olur*: Kaçırılan fırsat her zaman gerçekte olduğundan daha büyük sanılır ya da öyle anlatılır: Derler ki, kaçan balık büyük olur, en iri yaban keçisi atıp da tutturamadığındır ve en güzel kadın erkeğe eyvallah'ı çekendir. (Benim Dağıstanım)
- Kedi balığa gönderilmez: Güvenilmeyen insanlara hiçbir şey emanet edilemez, görevi yerine getirmeyeceği belli olan kimselere iş yaptırılamaz.
- Küçük suda büyük balık olmaz (avlanmaz): Bir durumun veya ortamın sınırlı olduğunda büyük başarıların elde edilemeyeceğini ifade eder. Bu atasözü, genellikle kısıtlı kaynaklar veya imkanlar içinde büyük hedeflerin gerçekleştirilemeyeceğini ve geniş alanlarda daha fazla fırsat bulunduğunu anlatmak için kullanılır.
- Laz hamsi balığını sever: Bir kişinin doğup büyüdüğü kültürel çevresinin ve geleneklerinin etkisi altında kendi alışkanlıklarını ve tercihlerini geliştirdiğini ifade eder.
- Mirî malı balık kılçığıdır, yutulmaz*: Devlet malı haksız olarak kendine mal edildiğinde rahatça kullanılamaz ve günün birinde hesabı sorulur (mirî: Devletle ilgili, devlete özgü).
- Peynir suyu buldurur, balık derede yeldirir: Canlıların temel ihtiyaçlarını karşılamak için gerekenleri yapacaklarını ve mecbur kaldıklarında harekete geçmek zorunda olduklarını vurgular (yeldirmek: koşuşturmak).
- Rüyada balık gören yastığının altını yoklasın: İnsan bir işten çıkar sağlayacağını hissettiği zaman hemen o iş için girişimlerde bulunmalıdır.
- Su bulanmayınca balık tutulmaz*:
- Karışıklık ve karmaşadan faydalanarak bir avantaj elde etmeye çalışmak anlamında kullanılır.
- Bir hedefe veya amaca ulaşabilmek için uygun koşulların oluşması gerektiğini vurgular.
- Sudaki balığa soğan doğranmaz: Sahip olmadığımız veya kontrol edemediğimiz şeylerden çıkar beklemenin anlamsız olacağını ifade eder. Bu atasözü, gerçekçi olmayan beklentilerden kaçınmayı ve elde olmayan durumlar üzerinde gereksiz umutlar beslememeyi öğütler.
- Talihliyi denize atsan ağzında balıkla çıkar: Şansı yaver giden birini tehlikeli bir işe soksan yine de elde edilebilecek en iyi sonucu elde eder.
- Tarlada balık avlanmaz: Her işin ve faaliyetinin uygun ortamda yapılması gerektiğini ifade eder.
Balık ile ilgili birleşik fiil ve kelimeler
- Balık adam: Dalgıç: Balık adamlar deniz diplerini bir gezinti yerine çevirerek bilginlere denizin sırlarını çözmek imkanını veriyorlar. (Y. Z. İnan)
- Balık gibi: (mecazi) Kolayca ele gelmeyen, kaypak, kaygan, balığa benzer.
- Balık hafızalı: Bildiklerini, öğrendiklerini çok çabuk unutan (kimse): – Her şeyi unutuyorum. Galiba balık hafızalı oldum. – Biz zaten balığız! – Öyle mi? Bak bunu bile unutmuşum. (Altın Çocuk)
- Balık kılçığı: Uzun bir çizginin iki yanında yer alan, çizgiye eğimli, birbirine koşut çizilmiş süsleme motifi.
- Balık nefesi (nefsi): Balinagillerin başlarından çıkarılan, kozmetik maddeler ve süslü mum yapımında kullanılan bir yağ.
- Balık tutkalı: Kemik, kılçık gibi balık endüstrisi artıklarından üretilen, yavaş kuruyan, bağlama gücü yüksek yapıştırıcı.
- Balık yağı:
- Morina balığının karaciğerinden çıkarılan ve hekimlikte zayıflığa karşı kullanılan iyotlu, vitaminli yağ.
- İri balık ve deniz hayvanlarının sanayide kullanılan yağı.
- Balık yumurtası:
- Balıkların genellikle sığ yerlere bıraktıkları, üremelerini sağlayan yumurta
- Havyar
- Balığa çıkmak: Balık avlamaya gitmek: Balıkçı sabah balığa çıkar o gün ne yakaladıysa akşam pişirir yerlermiş. (M. N. Aslan)
Soru/Yorum Formu