Ah nedir ne demektir? Ah ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
  1. Sesin tonuna göre pişmanlık, acı, ağrı, öfke, özlem, beğenme, sevgi gibi duyguları anlatır: Ah o kadrini bilmediğim günler (C. S. Tarancı). Ah bu Anadolu türküleri (A. H. Tanpınar). Ah başım!
  2. Zulmü görülen bir kimsenin kötü bir duruma düşmesini dilemek için söylenen söz, ilenme, beddua: Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste (Atasözü)


Ah ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "ah" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Ah (ahını) almak: Birinin ilenmesini üstüne çekmek: Ve asla ah alma, ahlar yerde kalmaz oğlum, hele ki gururuyla, onuruyla, şerefiyle, namusuyla oynama kimsenin ki o ahların ahı bile bulur zamanı gelince insanı... (Ç. Aktepe). Kim bilir kimlerin ahını aldı, tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını yedi de bu işler başına geldi. (D. Dündar)
  • Ah çekmek: Üzüntü ya da özlemin ifadesi olarak "ah!" demek: Kalbinin derinlerinden öyle bir ah çekti ki, hüznü gökteki güneşi kararttı. (R. Durbaş)
  • Ah edip ah işitmek: Yanıp yakınması yarar sağlamamak.
  • Ah etmek:
    1. Acıyla içini çekmek: Utancından yana yakıla ah etti, gaflet içinde geçirdiği gecesiyle gündüzlerine hayıflandı. (S. Şirazi)
    2. İlenmek: Geline gelince öyle bir ah etti ki krala, kral taş kesildi. (M. Günyüz)
  • Ah ile vah ile: Yakınmalar ve dertlenmelerle: Derdi olan benim gibi ağlasın / Ah ile vah ile gönül eğlesin / Derdiçoğa Mevlâm yardım eylesin / Ben yanıyom Kerem gibi kime ne (Derdiçok)
  • Ah vah etmek (demek): Pişman olmak: Bunu duyan adam ah vah etti, başına vurdu fakat iş işten geçmişti. (A. Bayrak)
  • Aha gelmek: İlenmeye uğramak: Magrûri hüsn olma edebin takın / Aha uğramasan gelirsin göze / İbretle etrafa şöyle bir bakın / Nice şehbaz tosun dönmüş öküze
  • Ahı çıkmak: Yaptığı ilenme, etkisini göstermek: Bütün konu komşu: – Oh, yeridir, ölenin ahı çıkıyor... diyorlardı. (H. R. Gürpınar)
  • Ahı gitmek vahı kalmak: İyice zayıflamak, iş göremez duruma gelmek: O dillere destan Figen Hanımın, ah ahı gitmiş, vah vahı kalmış; hiç görmedin mi? (K. Yedekçioğlu). Bu yanları patlamış, ahı gitmiş vahı kalmış ayakkabılarla işe gidilmez ki... (N. Güngör)
  • Ahı göklere çıkmak: Yanıp yakınması son kerteye varmak: Sonra mazlumların ahı göklere yükselir de taş olur zalimlerin başına yağar. (H. Aksay)
  • Ahı kalmak: İlenmesi, kötü dileği, ilendiği kişinin üzerinde kalmak, o kişiyi bırakmamak: Kimlerin hâline ettim hande / Bu kimin ahı ki kalmış bende (Abdülhak Hamit)
  • Ahı kâr etmemek: Dertlenmesi, yakınması yarar sağlamamak.
  • Ahı tutmak: (Birinin ilenmeleri için) Yerini bulmak: Şuradan bir kurtulsam, adak adayacağım. Keşke dün önüme çıkan dilenciyi ittirip geçmeseydim. Ahı mı tuttu, nedir? (S. K. Türker)
  • Ahı yerde kalmamak: Yaptığı ilenme, beddua er geç etkisini göstermek: Haksız yere dövülen mazlumun ahı yerde kalmaz, Allah'ın adaleti yerini bulur. (H. Alptekin)
  • Ahını çekmek: Birine yaptığı kötülüğün cezasını çekmek, bedelini ödemek: Yaptığı kötülüklerin ahını çekiyor. (N. Muallimoğlu)
  • Ahını yerde koymamak: Öcünü almak: Allah ahı yerde koymaz. Anana, babana yaptığı zulmü alacak ondan. Sağ olan görür her bir şeyi.. (A. Sayar)


Ah ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "ah" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Ah deme ağyar duyar da oh der* ("Ah!" deme ki düşmanın "Oh!" demesin / Of çekme; düşmanlar "oh" der): İnsanın başına bir felaket geldiği zaman düşmanları varsa bu onlara zevk verir.
  • Ah ile gelen vah ile gider: Haksızlıkla veya başkalarının ahını alarak elde edilen şeylerin sonunda zararla yok olacağını ifade eder. Başkasına zarar vererek kazanılan kazançlar, genellikle hayırlı sonuçlar doğurmaz ve kişinin başına dert açar.
  • Ah yerde kalmaz (Ah alan onmaz, ah yerde kalmaz)*: Yapılan bedduaların ve ahların er ya da geç karşılık bulacağı anlamına gelir. Kötülük eden kişinin, karşı taraftan aldığı ah sonucu, bir gün benzer bir durumla karşılaşacağı anlatılır.
  • Alma ahı, kulun asılı kalmaz vahı: Birine haksızlık yapan kişinin sonunda bu davranışının bedelini ödeyeceğini ifade eder. İnsanlardan alınan ah, er ya da geç karşılığını bulur ve kişinin vicdanı rahat olmaz.
  • Alma garibin ahını, çekersin günahını: Kimsesize zarar veren kişi onun bedduasını alırsa cezasını mutlaka çeker.
  • Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste*: Kendinden güçsüzlere yapılan zulüm ve haksızlıkların cezası ve acısı ömür boyu çekilir.
  • Alma uzun saçlının ahını, gökten indirir şahini (Alma el kızının ahını, gökten indirir şahini): Erkek kadınına fazla sert davranmamalı, onu aldatmaya kalkmamalı. Aksi halde erkeğin başına çok büyük dertler açabilir.
  • Bir dokun bin ah işit*: İnsanları konuşturmak için biraz dertlerini deşmek yeter.
  • Bülbülü altın kafese koymuşlar, "ah (ille de) vatanım!" demiş*: Kişi, gurbette ne denli iyi bir yaşama ortamı bulursa bulsun, yine yurdunu arar, onun özlemini çeker.
  • Fukaranın ahı, tahttan indirir şahı: Güçsüz, yoksul kişiye kötülük eden, belasını mutlaka bulur.
  • Kimsenin ahı kimsede kalmaz*: Birine kötülük edenin kendisi de mutlaka bir kötülük görür.
  • Mazlumun ahı, indirir şahı*: Zulme uğrayanın duası padişahı bile tahtından indirir.
  • Mazlumun ahı yerde kalmaz*: Zulüm gören kimsenin bedduası tutar.
  • Tarla satanla karı boşayanın ahı geçmez: Para için malını mülkünü satan kişi para bittikten sonra pişmanlık duyar. Ortada bir sebep yokken karısını boşayan da bir süre sonra sefalete düşer.