Zengin nedir ne demektir? Zengin ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Beline kadar para yığını içindeyken havaya paralar saçan bir adam
Zengin
  1. Parası, malı çok olan, varlıklı, varsıl (yoksul karşıtı): Zengin bir adam.
  2. Yararlı ve kendisinden beklenilen şeyleri çok olan: Zengin diller.
  3. Verimli: Zengin bir doğal yapı.
  4. Gösterişli: Kıyafeti çok zengindi.


Zengin ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde veya anlamında "zengin" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Zengin etmek: Birini çok mal ve para sahibi yapmak: Sırf Allah ve Peygamberi, lütfu ile kendilerini zengin etti diye öç almağa kalktılar. (Tevbe Suresinden)
  • Zengin olmak: Çok mal ve para edinmek: Ticarete atıldı, zengin oldu. (A. E. Kavaklı)
  • Denizde kum, onda para: (şaka) Çok paralı, zengin (kimse): "Reşid Efendi'nin biraz yaşı ileridir ama hem çok efendi adamdır hem de denizde kum onda para..." dedi. (S. Ayverdi)
  • Hâli vakti yerinde: Paraca durumu iyi, zengin: Hâli vakti yerinde olanlar, muhtaç durumda olanlara yardım etmelidir. (M. Y. Kandemir)
  • Kemeri dolu olmak: Çok zengin olmak: Bugün bakarsın, hepsinin kemeri altınla doludur, yarın bakarsın, çorba içecek akçası bulunmaz. (Z. Hanhan)
  • Kesesini doldurmak: Fırsatlardan yararlanarak para kazanıp zengin olmak: Herkes dönemde, gün bugün deyip kesesini doldurdu. (A. Püsküllüoğlu)
  • Köşeyi dönmek: (teklifsiz konuşmada) Varlıklı bir duruma gelmek, pat diye zengin olmak, yükünü tutmak: Biri köşeyi döndü mü ona "haydi bakalım, öküzün o yağlı kuyruğunu yakaladın" demekte yarar vardı. (M. Semih)
  • Yükünü tutmak: Aşırı derecede zengin olmak: Devleti yüzerek yükünü tutmuş olan bu adam ise, devletin itimadını da itibarını da çiğneyerek, o muazzam hazineyi ele geçirir geçirmez mücevherlerle beraber derhal Avrupa'ya kaçtı. (S. Ayverdi)


Zengin ile ilgili atasözleri ve anlamları


Elinde birçok 100 ve 200 TL'lik para olan TL simgesi gözlüklü zengin ve mutlu adam
Zengin
İçinde ya da anlamında "zengin" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz ovada yolunu şaşırır* (Zenginin kağnısı dağdan aşar, fakirin eşeği düz yolda şaşar): (atasözünün anlamı) Zengin, parasının gücüyle en büyük engelleri aşar. Fakir en basit durumlarda bile çaresiz kalır, şaşkına döner.
  • Zengin deveye binmiş, "Kadem ola" demişler; fukara eşeğe binmiş "Nereden buldun?" demişler: Zengin kişi her şeye sahip kişidir. Bu nedenle sahip olduğu şeyler yadırganmaz. Oysa fakir kişi, bir şey aldığı zaman hemen dikkat çeker ve sorgulanır (kadem: uğur).
  • Zengin dostlarının kim olduğunu bilmez: Zengine herkes dostluk ve yakınlık gösterir. Fakat o içlerinden hangilerinin gerçek dostları olduğunu bilemez (fakirliğe düşmeyince).
  • Zengin helvasını baldan pişirir, züğürt derman için pekmez bulamaz: Zenginler servet içinde yüzerken yoksullar hastalandıklarında ilaç bile bulamazlar.
  • Zengin kesesini döver, züğürt dizini*: Zengin kesesine güvenerek her işi görür, züğürt dövünür durur.
  • Zengin olan buzlu hoşaf içer: Zenginlerin genellikle lüks ve rahatlık içinde yaşadığını, sıradan insanların ise böyle imkânlara sahip olamadığını ifade eder.
  • Zengin olana kölesi bile düşmandır: Maddi durumun, kişisel ilişkileri ve güveni nasıl etkileyebileceğini ifade eder. Zenginler, sahip oldukları servet nedeniyle çevrelerinden kıskançlık ve düşmanlık görebilir ve güvensizlik hissedebilirler. Bu durum, zenginliğin beraberinde her zaman gerçek dostluk ve sadakat getirmediğini gösterir.
  • Zengin olsa "hoppa", fakir olsa "deli" derler: Zenginler arasında geleneksel ahlak anlayışları göz ardı edilirken, bunları çiğneyen yoksullar ayıplanırlar.
  • Zengin ölürse mezarına taş dikilir, züğürde çalı nişan ederler: Yoksullar öldüklerinde kendilerine mezar taşı bile diktiremezler.
  • Zengin urba giyse, "Güle güle giy" derler, fakir palas giyse "Nerden buldun?" derler: Zengin çeşit çeşit giyinse göze batmaz, alacak durumu olduğu bilinir, oysa fakirin üzerinde değişik bir şeş görünce merak konusu olur (urba: elbise, giyecek, palas: eski aba veya çul).
  • Zengin silkinse fakir bay olur: Zengin bir kişinin elindeki malın küçük bir kısmını bile verse, fakir birinin zenginleşebileceğini ifade eder. Bu, zenginlik ve fakirlik arasındaki büyük uçurumu ve zenginlerin sahip olduğu maddi gücün etkisini vurgular (bay: paralı, malı mülk sahibi).
  • Zengin, züğürdün halinden ne bilir: Zenginlerin genellikle yoksul kişilerin yaşadığı zorlukları ve sıkıntıları anlamadığını ifade eder. Zenginlerin, yoksulluk ve sınırlı imkânlar konusunda deneyimsiz olmaları nedeniyle, bu durumların ne kadar zorlayıcı olduğunu kavrayamayabilirler.
  • Zengine mal veren, denize su götürür: Zengin insan ihtiyaç duyduğu her şeye sahip olduğundan ona verilen şey de çok önemli olmaz.
  • Zengine şekerli helva basarlar, züğürde değil ki bal, pekmez bile bulunmaz: Zengin insan her yerde iyi karşılanır ve iyi ağırlanır. Fakir kişiye kimse ilgi göstermez ve her şey ondan esirgenir.
  • Zenginin ayakucunda uyuyacağına, fakirin başucunda uyu: Fakirlerin zor şartlarda yaşamasına rağmen dost ve samimiyet açısından daha içten ve güvenilir olabileceğini, zenginlerin ise bu güveni her zaman sağlayamayacağını ifade eder.
  • Zenginin ayıbı, fukaranın hastalığı meydana çıkmaz: Zenginlerin mali güçleri sayesinde kusurlarını gizleyebildiklerini, fakirlerin ise maddi imkânsızlıklar yüzünden sağlık sorunlarını çözemediklerini ve dolayısıyla bu sorunların fark edilmediğini ifade eder.
  • Zenginin azgını, kürk giyer yaz günü: Zenginlerin bazı durumlarda sahip oldukları varlıkla aşırıya kaçarak, gereksiz ve anlamsız gösterişlerde bulunabileceğini ifade eder. Bu davranış, ihtiyaç olmadığı halde sahip olunan zenginlikle dikkat çekmeye çalışmanın bir eleştirisidir.
  • Zenginin basması, ipekli görünür: Zenginlerin yaptığı veya sahip olduğu şeylerin her zaman daha değerli ve güzel göründüğünü ifade eder. Zenginlerin mal varlığı ve sosyal statüsü, onların her şeyinin daha çekici ve kıymetli algılanmasına neden olur (basma: pamuklu kumaş).
  • Zenginin gönlü oluncaya kadar züğürdün (fukaranın) canı çıkar*: Zengin bir kişinin yardım etmeye karar verene kadar, fakir kişinin büyük zorluklar ve acılar çekmiş olacağını ifade eder.
  • Zenginin gözü az görürse fukaranın gözü de çok görür: Zengin kişi bolluk içinde yaşadığından her şeyin çoğunu ister. Fakir ise hep azla yetinmek zorunda kaldığından küçük şeyler bile ona çok görünür.
  • Zenginin horozu bile yumurtlar*: Paralı kişi başarılı olunamayacak sanılan işlerden bile kâr sağlama yolunu bulur.
  • Zenginin iki dünyası da mamurdur: Zengin, bu dünyada rahat yaşadığı gibi, yaptığı hayırlarla öbür dünyada da rahat edebilir.
  • Zenginin malı züğürdün çenesini yorar*: Birinin zenginliğini üzerine uzun uzadıya konuşmak gereksizdir.
  • Zenginin malı züğürdün evladı var: Yoksulun serveti çocukları ve onlardan bekledikleri parlak gelecek umududur.
  • Zenginin malıyla züğürt eğlenir: Yoksullar vakitlerini zenginlerin ne kadar serveti olduğunu anlatmakla geçirirler.
  • Zenginin sermayesi kasasında, âlimin sermayesi kafasında*: Zengin kişinin zenginliği parasıdır, her işini parayla kolayca yaptırır; bilgin kişinin zenginliği ise kafasındaki bilgisidir, düşüncesidir.
  • Zenginliğinle övünme bir kıvılcım yeter, güzelliğinle övünme bir sivilce yeter: Zenginlik de, güzellik de kalıcı değildir. Kalıcı olan gönül güzelliğidir ve bununla övünülmelidir.
  • Zenginlik insana yürüyüş, züğürtlük döğüş öğretir:
    1. Zengin insanın başı kolay kolay derde girmez. Parasız kişi ise sık sık para için tartışır, kavga etmek zorunda kalır.
    2. Zengin insan imkanlarıyla her istediğini yapar; fakir insansa para kazanmak için mücadele verir.
  • Zenginlikle sıcaktan zarar gelmez: Zenginlik ve sıcaklık hayatı kolaylaştıran ve konfor sağlayan unsurlardır. Kötüye kullanılmadığı ve aşırıya kaçılmadığı sürece faydalıdırlar.
  • Adam adamdır, olmasa da pulu, eşek eşektir, olmasa da çulu (atlastan olsa da çulu): İnsan, insan olma niteliklerini zenginlikten değil, doğrudan doğruya toplumsal yaşayış içinde kendi değeriyle kazanır.
  • Allah zengine mal verir, fakire çocuk: Zenginler genellikle maddi varlıklara sahipken, fakirler çocuk sahibi olma konusunda daha şanslı olabilir. Herkesin farklı nimetlere ve zenginliklere sahip olabileceği anlatılır.
  • Anan güzel idi hani yeri, baban zengin idi hani evi?: İnsan zenginliğiyle veya herhangi bir özelliğiyle öğünmemeli, bir gün hepsini kaybedebilir.
  • Asıl zengin verendir: Gerçek zenginliğin maddi birikimde değil, cömertlikte ve paylaşmada olduğunu ifade eder. Varlığını başkalarıyla paylaşan kişi, ruhsal zenginliğiyle daha değerli kabul edilir.
  • Babanın zenginliği para etmez, iş öğren: Kişi kendi kazanmadığı paranın değerini bilmez, çabuk tüketir. Değerli ve sürekli olan kişinin kendi kazancıdır.
  • Bir tepe yıkılır bir dere dolar: Zengin birisi yoksullaştığı zaman onun kaybettikleriyle başkaları zenginleşir.
  • Çok konuşanda var bir yalan, çok zenginde var bir haram: Çok konuşmayı alışkanlık haline getirenler anlatacak gerçek hikayeleri kalmayınca yalana baş vurabilirler. Çok zengin kimseler de kazançlarına hile karıştırmış olabilirler.
  • Deliyle zengin aklına geleni eder: Varlıklı kişi imkanları bol olduğu için her istediğini özgürce yapar. Akılsız kişi de her istediğini özgürce yapar. Çünkü o hiç bir şeyden sıkılmaz, çekinmez.
  • El malı ile zenginlik olmaz: Ne kadar çok olursa olsun sağdan soldan alınan borç ve emanet mallarla insan zengin olmuş olmaz.
  • Fakir zenginin malını hesap ederken bir kutu çıra yakmış: Başkalarının servetiyle ilgilenmenin, insanın kendi kaynaklarını boşuna tüketmesine neden olacağını ifade eder. Kişi, başkalarının zenginliğiyle uğraşacağına kendi işine odaklanmalıdır.
  • Fakiri bir kahve ile savarsın, ya zengine ne ikram edersin?: Misafir gelen kimse yoksul biriyse onu ağırlamak için fazla masraf gerekmez ama varlıklı biriyse onu hoşnut etmek için epey masraf gerekir.
  • Fakirsen dostun yok, zenginsen ahbabın çok: Varlıklı kimselerin, fakirlere nazaran daha çok dostları vardır. Para diğer insanları onlara yönelmekte ve birçok sahte dostlar edinmektedirler.
  • Fukaranın tavuğu, zenginin atı kıymetli olur*: Yoksul geçimini, varlıklı keyfini düşünür.
  • Garipten kız alması kolaydır, saklaması çetindir; zenginden kız alması çetindir, saklaması kolaydır: Yoksul aileden kız almak fazla zorluk ve masraf gerektirmez. Zengin aile ise kızını vereceği erkeğe bir sürü şart koşar.
  • Güzel idin hani kaşın karası, zengin idin hani diba parası?: Kişi, mutlaka ortaya çıkacak şeyler için yalan söylememelidir.
  • Hasis zengin, ücretsiz kasa bekçisidir: Cimri bir zenginin, varlıklarını sadece korumakla yetindiğini ve bunlardan kimseye fayda sağlamadığını anlatır. Zenginliğini cömertliklerle ve iyiliklerle paylaşmadığı için, aslında sadece parayı koruyan bir bekçi konumuna düşer (hasis: paraya düşkünlüğünden elindekini harcayamayan).
  • İnsan zengin oldukça tamah artar: Bir kişinin zenginliği ve mal varlığı arttıkça, bu kişinin açgözlülüğünün de arttığını belirtir. Yani, daha fazla mala sahip olunduğunda, kişilerin doygunlukları azalır ve daha fazlasını istemeye başlarlar.
  • Karışma devletin işine, düşme zenginin içine, boynunu kır, bak kendi işine: Kişi üzerine vazife olmayan işlere kalkışmamalı, kendinden çok zengin kişilerle arkadaşlık etmemeli, durumuna razı olup kendi işiyle uğraşmalıdır.
  • Kösemeni usta olan sürünün çobanı zengin olur: İyi bir lider veya kılavuzun, bir topluluğun veya grubun başarısını ve refahını artırabileceğini ifade eder (kösemen: Sürünün önünden giderek ona kılavuzluk eden koç veya teke).
  • Mal insanı zengin etmez idare lazımdır: İnsan ne kadar çok mala sahip olursa olsun tutumlu olmayı bilmezse çok çabuk sıkıntıya düşer.
  • Malını yemesini bilmeyen zengin her gün züğürttür*: Elindekilerden yararlanmasını bilmeyen zenginin züğürtten farkı yoktur.
  • Ne zengine borçlu ol, ne züğürtten alacaklı: Zengin insanlar alacaklarının peşinden koşar mutlaka tahsil ederler. Fakir insanlar ise isteseler de borçlarını ödeyemezler.
  • Oğlanın şaşkını, babasının zenginliğini metheder: Başarısız veya yeteneksiz bir kişinin, kendi niteliklerini övmek yerine, babasının veya yakınlarının başarılarını ve zenginliğini övdüğünü ifade eder. Bu durum, kişinin kendi yeteneklerini ve başarılarını göstermekte yetersiz olduğunu ve bu yüzden başkalarının başarısına sığınarak kendini öne çıkarmaya çalıştığını anlatır.
  • Rağbet güzel ile zenginedir* (Alemde itibar zenginle güzeldedir): Toplumda en çok beğenilen ve saygı gören kişilerin güzellikleri veya zenginlikleriyle öne çıktığını ifade eder.
  • Senden zengin ile ortak olma: Maddi durumu senden daha iyi olan biriyle ortaklık kurmanın riskli olabileceğini ifade eder. Zengin ortak, daha fazla güç ve söz hakkına sahip olabilir, bu da adil olmayan bir duruma yol açabilir.
  • Ya okuyup hoca, ya zengin kıza koca olmalı: Varlıklı kadınlarla evlenen erkekler hayatlarını maddi açıdan garantiye alırlar.
  • Yiğitlik vurmakla, zenginlik vermekle: Cesaret ve kahramanlığın eylemle, zenginliğin ise paylaşarak gösterildiğini ifade eder. Gerçek yiğit, gücünü kullanarak kahramanlık yaparken, gerçek zengin de cömertliğiyle tanınır.
  • Yirmisinde yakışıklı, otuzun da güçlü, kırkında zengin: Genç insan yakışıklı ve çekici, orta yaşlı insan varlıklı ve güçlü, yaşlı insan da daha rahat yaşayabilmek için zengin biri olmak ister.