![]() |
Un ve başaklar |
Un, tahıl tanelerinin öğütülmesiyle elde edilen ince toz halindeki temel gıda maddesidir. Genellikle buğdaydan üretilse de arpa, mısır, çavdar gibi tahıllardan da elde edilebilir. Ekmek, hamur işleri ve çeşitli yiyeceklerin yapımında kullanılır. İçeriğindeki nişasta ve protein oranı, unun türüne ve kullanım amacına göre değişir.
Un ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "un" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Un çuvalı gibi tozmak: Hiçbir şeyi yokmuş gibi görünmekle birlikte gene de bir şeyleri, parası vb. bulunmak.
- Un ufak etmek: Çok ufak kırıntılar durumuna getirmek, parçalamak: Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti; Mûsâ da bayılıp düştü. (Araf Suresinden)
- Un ufak olmak: Ufak kırıntılar haline gelmek, yok olacak şekilde parçalanmak: Onca insana direnen kaya üç vuruşta un ufak oldu. (H. Tokak)
- Unu kuru olmak: Derdi, düşüncesi olmamak: Havadan para kazanan bankacıların unu tuzu kuru idi. Ülke batsa, herkes batsa, tüm işler bozulsa bile, faizci bankaların zarar etmesi söz konusu değildi.
- Ununu eleyip eleğini (duvara) asmak: Geri kalan yaşama süresince yapacak önemli bir işi kalmamış, artık yaşlanmış, önceden ilgilendiği şeylerden ilgisini kesmiş: Filvaki sana göre hava hoş; ununu elemiş, eleğini duvara asmış, daha doğrusu şu yalan dünyadan elini, eteğini çekmiş, en sağlam sığınağa çoktan kapağı atmışsın; canavar düdüğüne aldırmazsın; bizim, henüz kulağımız kirişte ve yüreğimiz endişede... (R. H. Karay)
- İpe un sermek: Olmayacak nedenler ileri sürerek istenilen işi yapmaktan kaçınmak: Nasreddin Hoca'dan devamlı bir şeyler isteyen komşu bir gün de çamaşır ipi isteyince: - Veremem, ipe un serdim, demiş. - Aman Hoca, ipe un serilir mi? - Adamın vermeye niyeti olmayınca ipe un da serer... (İ. Sarı)
Un ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "un" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Unun çoksa çörek et, yağın çoksa börek et: Elindeki malzemeleri ve fırsatları iyi değerlendirmek gerektiğini anlatır. Yeterli kaynağın varsa, onu en verimli şekilde kullanarak en iyi sonuçları elde etmelisin.
- Ununu elemiş, eleğini duvara asmış*: Bir kişinin hayatındaki aktif çalışma dönemini tamamlayarak dinlenmeye çekildiğini ifade eder. Genellikle yaşını almış ve sorumluluklarını yerine getirmiş kişiler için kullanılır.
- Unsuz yerin suyu haram, susuz yerin unu haram: Bir işte iyi sonuç alabilmek için, gerekli araç gerecin eksiksiz olması gerekir. Eksik malzemeyle yapılan işten iyi sonuç alınmaz.
- Arpa unun yoksa, tatlı dilinde mi yok?*: Birini ağırlamak için hiçbir şeyimiz olmayabilir; tatlı dilli olmak en güzel ikramdır.
- Arpa unundan kadayıf olmaz*: Kötü malzemelerle kaliteli ve güzel bir iş çıkarılamayacağını ifade eder. İyi sonuçlar elde etmek için uygun ve kaliteli malzemeler kullanılması gerektiğini vurgular.
- Arpadan da un olur ama yufkası açılmaz: Arpadan un elde edilebilir, fakat bu un yufka yapımı için uygun değildir, çünkü yufka yapımı için buğday unu gereklidir. Bu atasözü, bir şeyin kullanım alanının sınırlı olabileceğini ve her şeyin her amaç için uygun olmadığını vurgular.
- Avrat var, arpa unundan aş yapar; avrat var, buğday unundan keş yapar*: İş bilen kadın, elverişsiz gereçle güzel şeyler meydana getirir, iş bilmeyen kadın ise en iyi gereci kullansa bile bir şey yapamaz.
- Biz değirmenin ününde değil, unundayız: Kişilerin başarı, şöhret veya dış görünüş yerine, işin gerçek ve önemli kısımlarıyla ilgilendiğini ifade eder. İnsanların veya işlerin gerçek değerinin ve katkısının, dışsal şöhret veya görünümden çok daha önemli olduğunu vurgular.
- Çavdar unundan baklava olmaz: Kalitesiz veya uygun olmayan malzemelerle istenilen sonucun elde edilemeyeceğini ifade eder. Bir işin başarılı olması için gerekli şartların ve doğru malzemelerin sağlanması gerekir.
- Çöreğin büyüğü unun çokluğundan olur: Elde edilen sonucun, kullanılan malzeme veya imkanların bolluğuna bağlı olduğunu ifade eder. Bir şeyin büyük veya kaliteli olması, ona ayrılan kaynakların yeterliliğiyle doğrudan ilişkilidir.
- Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz*: Kalitesiz veya yanlış araçlarla iyi sonuçların elde edilemeyeceğini ifade eder. Başarı için doğru araçlar ve malzemeler gereklidir.
- Değirmen tenha iken ununu öğüt: Bir işin en uygun ve elverişli zamanda yapılması gerektiğini ifade eder.
- Değirmencinin derdi su, müşterinin un: Değirmenci, değirmenin çalışması için gerekli olan suya odaklanırken, müşteri değirmenden aldığı un ile ilgilenir. Bu atasözü, insanların genellikle kendi iş veya sorumluluklarına odaklandığını ve her kişinin farklı ihtiyaç ve önceliklere sahip olduğunu anlatır.
- Değirmenin sesini işitiyoruz, ununu gördüğümüz yok:
- Bir işin veya sürecin çok konuşulduğunu, ancak somut sonuçlarının ortada olmadığını ifade eder.
- Bir işten veya durumdan zarar görüldüğünü veya sıkıntı çekildiğini ama bunun karşılığında kazançtan bir pay elde edilemediğini anlatır (?).
- Elti eltiye eş olmaz, arpa unundan aş olmaz*: Arpa unundan aş olmadığı gibi eltiler de kaynaşıp arkadaş olamazlar (elti: Kadına göre kocasının erkek kardeşlerinin eşlerinden her biri).
- Evde oturan nöbet sorar (sayar), değirmene varan un öğütür: Harekete geçen ve işi yapan kişilerin, işin sonucunu elde edeceğini ve sadece konuşan veya ilgilenmeyen kişilerin sonuç alamayacağını anlatır.
- Gönlüm yok vermeğe, un sererim örmeye/ipe: Yardım etmek istemeyenler çeşitli bahanelerle yardım etmekten kaçınırlar.
- İhtiyar deme, genç deme, evde kadın bulunsun; arpa deme, darı deme, evde unun bulunsun; çalı deme, çırpı deme, evde odun bulunsun: İnsanın bazı temel ihtiyaçları vardır. Evi çekip çeviren bir kadın, bir lokma ekmek için un ve ısınmak için odun bulunan evin önemli ihtiyaçları gerçekleşmiş ve karşılanmış demektir.
- İpe un serdi kurnaz: Açıkgöz, kurnaz ve cimri kimseler kendilerinden bir şey istendiğinde vermek istemiyorlarsa ne yapar eder vermemek için bir bahane bulurlar.
- İyi ile konuşan, çuvalına un doldurur: İyi arkadaşın insana değer katacağını, faydalar sağlayacağını anlatır.
- Pazarda herkes ambarındaki unu kadar konuşur: Bir kimse, maddi alanda olsun, manevi alanda olsun, yeteneğinin ölçüsünü bilmeli, sınırı aşan davranışlarda bulunmamalıdır.
- Sana vereyim bir öğüt, kendi ununu kendin öğüt*: Gönlümüze göre olması için kendi işimizi kendimiz yapmalıyız.
- Ün lazım değil, un lazım: Şöhret sahibi olmak insanın karnını doyurmaz. Kişi ihtiyaçlarını karşılamak için çalışıp kazanmak zorundadır.
- Yağ ile undan, neler olur bundan: Temel malzemelerin birleşiminden güzel ve değerli şeylerin çıkabileceğini anlatır. Bu, az da olsa doğru öğelerin bir araya geldiğinde büyük işler başarılabileceği anlamında kullanılır.
- Yazın gölge kovanın, kışın unu kara olur: Tembellik eden veya fırsatları değerlendirmeyen kişinin, zor zamanlarda sıkıntı çekeceğini ifade eder. Çalışkan ve tedbirli olmak, gelecekte rahat etmek için gereklidir.
Soru/Yorum Gönder