Açlık ve acıkmak ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0

Açlık ve acıkmak ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "açlık, acıkmak" kelimeleri geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
( atasözlerine geç )

  • Acından ölmek:
    1. Çok acıkmak: "Daha pişmedi mi yemek? Hadi getirin, acımızdan öldük be!" (Kolektif)
    2. Aşırı derecede yoksul olmak.
  • Aç açına: Bir şey yemeden, aç olarak: Kahvaltı yapmadan aç açına gitmişti işe.
  • Aç doyurmak: Yoksulları beslemek: Türk devletlerinde, Dede Korkut'a göre boy beyi olmanın şartı aç doyurmak, çıplak giydirmek ve cenk etmekti. (İ. Yurdakul)
  • Aç kalmak:
    1. Karnını doyuramamak: Aç kalmış ve bitap düşmüştü. (R. Dağlı)
    2. Yoksulluğa düşmek.
  • Aç kurt gibi: Büyük bir istekle: Oğulları mirasın üzerine aç kurt gibi atılmışlar, daha babalarının toprağı kurumadan... (Ö. Seyfettin)
  • Aç susuz kalmak:
    1. Yoksulluktan yaşayamayacak bir duruma gelmek: Aç susuz kalmış, ekmek yerine toprak yemiş, giysi yerine çuval giymişlerdir. (Z. Ş. Aldağ)
    2. Yoksul bir duruma düşmek.
  • Açlığını öldürmek: Açlık duygusunu yatıştırmak.
  • Açlık başına (beynine) vurmak: Açlıktan adeta sersemleşmek, açlığın etkisiyle saçmalamak: Açlık başına vurdu herhâlde, kendi kendine konuşuyordun. (M. Sertbarut)
  • Açlık çekmek: Yoksulluk içinde bulunmak: O zaman halk da açlık çekiyordu.
  • Açlıktan bayılmak: Çok fazla acıkmak: Açlıktan bayılacak gibiydi. Otuz altı saatten bu yana ağzına tek lokma girmemişti ama o bunu düşünmüyordu.
  • Açlıktan gözü (gözleri) dönmek (kararmak): Çok acıkmak: Etleri çiğnemeden yutmaya başladı. Açlıktan gözü dönmüştü (N. Behramoğlu). Sacid'in kardeşinin de açlıktan gözleri kararmış olacak ki kardeşini bir masada yemek başında görünce dayanamadı yan yan, yengeç vari yürüyerek sofraya yaklaştı. (S. Ertem)
  • Açlıktan imanı gevremek: Çok acıkmak: Üç gün üç gece hiçbir şey yemediği için açlıktan imanı gevremiş.
  • Açlıktan kırılmak: Kıtlıktan, yiyecek bulamamak yüzünden hayatları tehlikeye girmek veya ölmek: Cephedeki genç insanlar soğuktan, açlıktan kırılıyordu. (E. Ayaz)
  • Açlıktan nefesi kokmak:
    1. Uzun süre hiçbir şey yememiş olmak: Sokakta bulduk onu; açlıktan nefesi kokuyordu.
    2. Yoksulluk içinde bulunmak: Açlıktan nefesi koksa da herkes kendini soylu sayıyor.
  • Açlıktan ölmeyecek kadar: Çok az (yemek): Açlıktan ölmeyecek kadar bir para kazanıyordu... Aldıkları, ancak açlıktan ölmeyecek kadar.
  • Açlıktan ölmek: Dayanılmaz ölçüde acıkmak: Evlerine dönenler açlıktan ölmek üzere ve hasta idiler. (H. Yusufoğlu)
  • Tok evin aç kedisi:
    1. Gereksinimi olmadığı halde açgözlülük eden: Ve ardından şunu tembih ederdi. Evdeki haliniz ne olursa olsun; ister aç olun istek tok... Dışarıda mutlaka tok gözlü olun. Ve sakın ha, tok evin aç kedisi olmayın (C. Durmuş).
    2. Evde yemediği şeyi başka yerde isteyen çocuk: "Fatma Teyze, Fatma Teyze... Bize ne getirdin?" Kadın gülerek, "Sizi gidi tok evin aç kedileri sizi," diyerek yaldızlı kağıda sarılmış şeker çubuklarını çocuklara uzattı. (N. İçözü)


Açlık ve acıkmak ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde "aç, açlık, acıkmak" sözcükleri geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Acı yeri başka, aç yeri başka: Büyük bir acı içinde olunsa bile kişinin bedenen güçlü kalabilmesi için yemek yemesi gereklidir. Acı ne kadar derin olursa olsun, hayatta kalmak ve toparlanmak için vücudun ihtiyaçlarının karşılanması önemlidir
  • Acıkan doymam (sanır), susayan kanmam sanır*: (atasözünün anlamı) Bir şeyin yokluğunun uzun süre acısını çeken bir kimse, o şeyden ne kadar çok elde ederse etsin, yine de kendisine yetmeyeceğini sanır.
  • Acıkan ne olsa yer, acıyan ne olsa söyler (Acıkan ne yemez, acıyan ne demez)*: Geçim sıkıntısı çeken, bir şeyin eksikliğini duyan bir kimse, bunları hangi yolla sağlayabilirse o işi yapar. Canı yanan kişi de sonunu düşünmeden ağzına geleni söyler.
  • Acıkanın yanağından, susayanın dudağından belli olur*: Bir insanın ne durumda olduğu yüzünden anlaşılır.
  • Acıkmış kudurmuştan beterdir*: Uzun süre bir nesnenin yokluğunu çeken kimse, onu gördüğünde büyük bir istekle ona saldırır.
  • Acından kimse ölmemiş (Aç mezarı yoktur)*: Kişi yoksul olabilir, işsiz ve parasız kalabilir ama aç kalmaz, mutlaka bir geçim yolu bulur.
  • "Acından öldü" demesinler de "Yemiş çatlamış" desinler: Bir şey yiyememek, aç kalmak insanı çok üzer. Böyle yaşamaktansa insan istediği şeyleri yedikten sonra ölmek ister.
  • Acındırırsan arsız olur, acıktırırsan hırsız olur*: Koruduğunuz kimsenin sürekli acınmasına izin verirseniz arsız olur, emeğinin karşılığını tam olarak vermediğiniz kişi de hırsız olur.
  • Acıyan uyumuş, acıkan uyumamış: İnsan sıkıntıya katlanır da açlığa katlanamaz.
  • Aç adam kendini ateşe salar: İnsan aç kalınca kamını doyurmak için tehlikeli işlere bile girişebilir.
  • Aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez*: Aç kimse yalvarıp yakarmadan anlamaz, özür tanımaz; çocuk da aklına estiği an bir şey isteyiverir ve bekleme nedir bilmez.
  • Aç aman bilmez, erken karnın doyur: Aç olan bir kişinin sabredemeyeceğini ve acil ihtiyacını hemen karşılamak gerektiğini ifade eder. Zamanında yapılan yardımlar, sıkıntıları önler ve aç kişinin huzur bulmasını sağlar.
  • Aç (arık) at yol almaz, aç (arık) it av almaz*: Kendisinden yararlandığınız kimseyi aç bırakırsanız işinize yaramaz.
  • Aç ayı oynamaz*:
    1. İnsanların (ve hayvanların) temel ihtiyaçları karşılanmadan verimli veya etkili bir şekilde çalışamayacaklarını ifade eder.
    2. Kendisinden iş beklenilen kimseden emeğinin karşılığı esirgenmemelidir.
  • Aç bırakma (koma) hırsız edersin, çok söyleme arsız (yüzsüz) edersin*: Çocuğunu ya da senin hesabına çalışanı doyur ki hırsız olmasın, onu sık sık eleştirip azarlama ki yüzsüz olmasın.
  • Aç domuz darıdan (mısır tarlasından) çıkmaz*: Açlığını gidermek için yoksul kişi başkalarının malına saldırmaktan çekinmez.
  • Aç doymam, tok acıkmam sanır*: Yoksul kişi bir türlü varlığa eremeyeceğini düşünür; varlıklı olan da yoksulluğa düşeceğini aklına getirmez.
  • Aç doyuran aç kalmaz: Başkalarına yardım eden kimsenin, zor duruma düştüğü zaman başta Allah olmak üzere yardım edeni çok olur.
  • Aç, dünyada ekmek yok sanır: İhtiyaç içinde olan bir kişinin, kendi durumunu evrensel bir gerçek gibi algılayabileceğini ifade eder. Kendi sıkıntıları nedeniyle, dünyanın genelinde de aynı durumun geçerli olduğunu düşünür.
  • Aç elini kora sokar*: Aç insan, geçimini sağlamak için kendisini her türlü tehlikeye atar.
  • Aç esner, aşık gerinir*: Herkes içinde bulunduğu koşullara göre davranır.
  • Aç esner, tok geğirir: İnsanların durumlarına göre farklı tepkiler verdiğini ifade eder. Aç olan kişi yorgunluk ve halsizlik hissederken, tok olan kişi rahatlık ve doyum belirtisi gösterir.
  • Aç gezmektense (yaşamaktansa) tok ölmek yeğdir*: Doğal gereksinmelerini karşılamadan yaşamanın bir anlamı yoktur, yoksul olmak yaşamak değildir.
  • Aç ile eceli gelen söyleşir*: Açın gözü hiçbir şeyi görmez, karnını doyurabilmek için kendisine güçlük çıkaran bir kimseyi öldürebilir.
  • Aç kal, topal kal, kör kal, fakat topraksız kalma: Toprak insan hayatının devamını sağlayan en önemli yaşam kaynağıdır.
  • Aç kalmak, borçlu olmaktan iyidir*: Maddi zorluklar içinde olmanın, borçlu olmaktan daha iyi olduğunu ifade eder. Borç almak, insanı başkalarına bağımlı kılar ve özgürlüğünü kısıtlar.
  • Aç karın boş beyin:
    1. Aç olan bir kişinin zihinsel olarak odaklanamayacağını ve düşünme kapasitesinin azalacağını ifade eder.
    2. Aklını kullanamayan kişinin aç kalacağını belirtir.
  • Aç karın katık istemez: Aç insan yiyecek olsun da ne olursa olsun yer. Yanında başka bir şey istemez.
  • Aç kedi yavrusunu yer: Açlık ve ihtiyaç içindeki insanlardan her şeyin beklenebileceğini, zor durumlarda insanların sınırlarını aşarak normalde yapmayacakları şeyleri yapabileceklerini anlatır.
  • Aç (olan) kılıca sarılır: İnsan uzun süre aç kalırsa bir gün canına tak eder, silaha sarılır, bir şeyler çalıp yemek için suç işler.
  • Aç köpek fırın deler*: Aç kimse karnını doyurmak için önüne çıkan engellerin tamamını aşar ve isteğini elde eder.
  • Aç kurdun evinde ciğer kelle ne arasın: Aç bir kişiden ya da zor durumda olan birinden yardım beklemenin boşuna olduğunu ifade eder.
  • Aç kurt aslana saldırır* (Aç köpek, kendini aslana vurur): Aç kimse, açlığını gidermek için gerekirse en tehlikeli davranışları bile göze alır.
  • Aç kurt bile komşusunu dalamaz: İnsan ne olursa olsun, ne kadar kötü olursa olsun, komşusuna zarar ve rahatsızlık vermemelidir.
  • Aç kurt köyün ortasından gider: Çaresiz kalan birinin tehlikeyi göze alarak her türlü riski alacağını ifade eder. Açlık ya da ihtiyaç, korkuyu ortadan kaldırarak kişinin cesurca hareket etmesine neden olur.
  • Aç kurt yavrusunu yer*: Açlık ve çaresizlik durumunda insanların veya hayvanların, normalde yapmayacakları kadar acımasız ve aşırı davranışlar sergileyebileceklerini ifade eder.
  • Aç ne yemez, tok ne demez*: Yoksul kimse eline geçen şeyleri iyi ya da kötü kabullenir; varlıklı kişi ise en güzel şeylerde bile kusur bulabilir, çekinmeden her şeyi söyler.
  • Aç ol düz ol: Doğru ve dürüst kişileri herkes gibi Allah da sever ve korur. Onun için sıkıntıda kalsak bile doğruluktan ayrılmamalıyız.
  • Aç olana acı soğan baklava (gibi gelir): Aç kalmış kişinin gözünde her şey değerlidir.
  • Aç ölmekten tok ölmek yeğdir: Aç kalan insan böyle sürünmektense bir şeyler yiyeyim de isterse sonunda ölüm olsun der.
  • Aç ölmez, gözü kararır; susuz ölmez, benzi sararır*: Yoksulluk insanı öldürmez ama türlü üzüntü ve sıkıntılara sokar.
  • Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır*: İnsanların yoksun kaldıkları şeylere duydukları özlemin, onları olmayacak hayaller ve düşler kurmaya yönlendirdiğini ifade eder. Kişinin eksiklik ve ihtiyaçlarından dolayı gerçekçi olmayan beklentilere kapılmasını anlatır.
  • Aç tokun gözüne/yüzüne bakmakla doymaz*: Yoksul insanla ilgilenmek ancak ona yardım etmekle olur.
  • Aç yanında sarpın kurcalanmaz*: Bir şeyden yoksun kalan kimsenin yanında o şeyden söz edilmemeli (sarpın: Ekmeği koymaya yarayan dört gözlü sandık).
  • Aç yeri başka, acı yeri başka*: İnsanın yüreği ne denli acıyla dolu olsa da yemek yemeyi ister.
  • Aça arpa ekmeği etten lezzetli gelir: Açlık ve ihtiyaç zamanlarında basit ve sade gıdaların lezzetli ve değerli olabileceğini ifade eder. İnsanların ihtiyaç duydukları zamanlarda en basit şeylerin bile değerli ve lezzetli olabileceğini vurgular.
  • Aça dokuz yorgan örtmüşler yine de uyuyamamış*: Kaçınılmaz ihtiyaçları karşılanmayan kimse rahat edemez.
  • Aça kazan astırma, donmuşa od/öd yaktırma: Zor durumda olan insanlara onların tahammül sınırlarını aşacak taleplerde bulunulmaması gerektiğini ifade eder. Aç bir kişiye yemek hazırlatmak ya da üşüyen birine daha fazla acı çektirmek haksızlık olur, zor durumdakilere anlayış gösterilmelidir.
  • Aça kuru ekmek bal helvası gibi gelir: İhtiyaç içinde olan bir kişinin en basit ve sıradan şeyleri bile büyük bir nimet gibi görebileceğini ifade eder.
  • Açı çalıştırma/işletme, toku depreştirme: Zor durumda olan bir kişiye ekstra iş yükü veya zorlayıcı görevler vermemek gerektiğini ifade eder. Açlık çeken birinin iş gücünü zorlamak verimi düşürür. Tok birini rahatsız etmekte iyi bir davranış olmaz.
  • Açın amanı olmaz, tokun imanı: Açlık çeken bir insanın hayatta kalmak için her şeyi yapabileceğini ve merhamet göstermeyebileceğini, tok olan kişinin ise bolluk içinde iken dini değerleri unutabileceğini veya göz ardı edebileceğini ifade eder. Açlık insanı çaresiz bırakırken, tokluk bazen insanı rahatlığa ve kayıtsızlığa itebilir.
  • Açın gözü ekmek teknesinde olur*: Kişinin tek düşüncesi, yaşaması için gerekli olan şeyi elde etmektir.
  • Açın halini tok bilmez, hastanın halini sağ bilmez: Sağlıklı kişi hasta insanın ne kadar acı çektiğini bilmez. Aynı şekilde karnı tok kimseler de açın halinden anlamaz.
  • Açın karnı doyar, gözü doymaz*: Tutkulu olduğu konuda insan doyumsuzdur, yetinmek bilmez.
  • Açın koynunda ekmek durmaz (eğleşmez): Dar gelirli insan bir köşeye para koyamaz, eline geçeni harcar.
  • Açın kursağına çörek dayanmaz*: Yoksulluk içinde bulunan kimsenin bir eksiği giderilse başka bir eksiği kendini gösterir.
  • Açın uykusu gelmez*: Doğal gereksinmeleri karşılanmayan kimse rahat edemez.
  • Açlık adama, "Dayı" dedirtir: Açlık ve yokluk içinde olan kişinin, yardım ve destek arayışında ne kadar çaresiz olabileceğini ifade eder. Açlık, insanı gurur ve onurdan ödün vermeye ve boyun eğmeye zorlayabilir.
  • Açlık ile tokluğun arası bir dilim ekmek*: Kamı aç olan insan çok yemek ister, ama yemeye başladığında düşündüğünün yarısını bile yiyemez.
  • Açlık padişahı bile yalvartır: Açlığın ve kıtlığın insanı en yüksek mevkilere sahip olsa bile zayıflatabileceğini ve küçültebileceğini ifade eder. Açlık, statü ve güce bakmaksızın herkesi etkiler ve zor durumda bırakır.
  • Açlıkta darı ekmeği helvadan tatlıdır (âlâ gelir): Aç olan insana en yavan yiyecek bile en güzel yiyecekten daha lezzetli gelir.
  • Açlıktan öldüm demez, öd ağacından tabut ister: Yoksullar, kimi kez, durumlarına bakmadan, olmayacak isteklerde bulunur.
  • Acıyan uyumuş, acıkan uyumamış*: İnsan sıkıntıya katlanır da açlığa katlanamaz.
  • Açık ağız aç kalmaz*:
    1. Ne istediğini bilen ve derdini anlatabilen kimse, istediğini elde eder.
    2. İnsan nasıl olsa geçim yolunu bulur.
  • Ağustosta gölge kovan, zemheride karnın ovar*: Zaman ve fırsat varken geleceğini düşünmeden keyfine bakan, güç günler gelince açlık ve sıkıntı çeker.
  • Allah açtığı boğazı aç bırakmaz: Allah yarattığı insanı aç bırakmaz, rızkını da verir.
  • Çalışmaya utanan aç kalır: İnsan namusuyla yaptıktan sonra kazanç getiren hiçbir işten utanmamalıdır. Aksi halde sıkıntı çeker, başkalarına muhtaç olur.
  • "Çok yiyeyim" diyen aç kalır: Boğazına düşkün kimseler azla yetinmeyi bilmedikleri için eline geçeni harcar ve kısa zamanda yoksulluğa düşer.
  • Deve yükü aş olsa, aça az görünür: Yokluk içindeki insanın karnı çok aç olduğundan gözü kolay kolay doymaz.
  • Doğruda aç, eğride tok bulunmaz: Dürüst, namuslu kimseler haram mala göz dikmezler, bu yüzden işleri rast gider. Ama sahtekâr dolandırıcı kimselerin gözü bir türlü doymak bilmez.
  • Ekinini gök yiyen harman vakti aç kalır: Üretmekte olduğu bir malı, üretimi bitmeden kullanan insan ilerde, sıkıntıya düşer. Zamanı gelmeden mahsulünü toplayan kişi bunu erkenden tüketir ve harman vakti zor durumda kalır.
  • Ekmeği aça ver, parayı muhtaca ver: Durumun iyiyse ve birilerine bağış yapmak istiyorsan bunu yoksul, kimsesiz ve muhtaç kimselere yap.
  • Ekmeğini katığına denk eden, bir vakit aç kalmaz: Kişilerin yaşamlarında israf etmeden ve tasarruflu bir şekilde hareket etmeleri gerektiğini anlatır.
  • El ağzına bakan aç kalır (Elden medet uman aç kalır): Kişinin kendi başının çaresine bakması, kendi geçimini sağlaması ve kendi ihtiyaçlarını karşılaması gerektiğini vurgular.
  • Elden gelen geç gelir, onda da karnın aç kalır: Başkalarının yapacağı yardımlar genellikle zamanında gelmediği gibi faydalı da olmazlar.
  • Fakiri doyur da ne yapacağını düşünme: Kamını doyurmak zorunda olan insan başka bir şey düşünemez. Onun için aç insanları doyurmak yardımların en güzelidir.
  • Gençlikte ölüm, kocalıkta açlık (yokluk) güç: Gençken erken ölüm ve yaşlılıkta açlık veya yokluk gibi durumların arzu edilmeyen şeyler olduğunu ifade eder.
  • Gezen kurt aç kalmaz*: Geçimini sağlamak için gezip dolaşan, şuraya buraya başvuran kişi aç kalmaz.
  • Gözü aç olanın karnı tok olmaz: Açgözlü insan her zaman yokluktadır.
  • İt acından hırsızlık eder: İnsan aç ve çaresiz kalırsa ihtiyaçlarını çalarak karşılamaya yönelir.
  • Karnı acıkan katık istemez, uykusu gelen yastık istemez (Uyku geldi neylesin yastık, karın acıktı neylesin katık): Karnı aç olan kimse yemek seçmez. Yorgun ve uykusuz kalmış kişi de nerede olursa uyuyabilir.
  • Karnının doymayacağı yerde açlığını belli etme: Kişinin kendisine yarar sağlamayacak ortamlarda ihtiyaçlarını açığa vurmaması gerektiğini ifade eder. Zor durumlarda bile akıllı davranmak, kişinin itibarını korumasına yardımcı olur.
  • Katığını ekmeğine denk etmeyen aç kalır: Elindekini idareli kullanmayan, azla yetinmeyi bilmeyen kısa zamanda sıkıntıya düşer.
  • Kişi acıkmayınca aç halini bilmez: İnsanlar kendi başlarına gelmeyen zorlukları tam olarak anlayamazlar, özellikle açlık gibi temel ihtiyaçlarla yüzleşmediklerinde başkalarının durumunu kavramakta zorlanırlar.
  • Kurdu ormandan açlık çıkarır: Zorunlulukların ve ihtiyaçların insanları veya hayvanları alışılmış yaşam alanlarının dışına çıkmaya, beklenmedik davranışlara veya riskli kararlar almaya itebileceğini ifade eder.
  • Önce yiyelim, sonra diyelim: İnsanın karnı aç olunca konuşmaya, sohbet etmeye fazla istek duymaz.
  • Sabanın tutağına yapışan el aç kalmaz* (Sabanın kuyruğunu tutan aç kalmaz): Çiftçilik yapan veya çalışan aç kalmaz.
  • Tamah varken, dolandırıcı aç kalmaz: Açgözlü insanlar kolay kandırılırlar.
  • Tıngır elek tıngır saç, elim hamur karnım aç*:
    1. Kişinin sürekli başkaları için çalışıp kendi ihtiyaçlarını ihmal ettiğini ifade eder. Emek harcarken kendi çıkarlarını göz ardı etmenin sonuçları, kişiyi yetersiz ve aç bırakabilir; bu da özverinin bazen zarar verebileceğini gösterir.
    2. Kazanmak için çaba sarf etmeyen ve zamanını boşa harcayan kişi, yaşamı boyunca zorluklarla karşılaşır; bu da kişisel çabanın önemini ortaya koyar.
  • Tok, aça ufak doğrar: Tok olan kişinin aç olanın durumunu anlamayabileceğini ve bu yüzden aç kişiye yardım etme konusunda duyarsız olabileceğini ifade eder. Tok insan, aç olanın sıkıntısını küçümseyebilir ve ona yardım etmede yetersiz kalabilir.
  • Tok açın halinden anlamaz (bilmez, ne bilir) (Var ne bilsin, yok halinden)*: Varlıklı olanlar, yoksulların nasıl geçim sıkıntısı çektiklerini kavrayamazlar.
  • Toprak insanı aç bırakmaz: Verimli toprakların insanlar için hayati önem taşıdığını ve bu topraklarda yaşayanların yiyecek sıkıntısı çekmediklerini ifade eder. Bu atasözü, tarımın ve toprağın insan yaşamındaki önemini vurgular ve toprak üzerindeki insanların genellikle gıda güvencesi içinde olduklarını belirtir.
  • Uçan kuş aç kalmaz*: Yaşam kavgası vermeyi bilen ne yapar yapar rızkını çıkarır.
  • Umut ile yaşayan açlıktan ölür: Hiçbir çaba sarf etmeden, sadece umut ederek yaşayan kişi, genellikle hiçbir şey kazanamaz.
  • Ümit ile geçinen açlıkla ölür: Hiçbir faaliyet göstermeden, ümitlerine güvenerek yaşayan kimsenin kazancı yoktur.
  • Yemeğini komşudan bekleyen, çok vakit aç kalır: İnsan kendi yiyeceğini kendisi kazanmalıdır. Sürekli başkalarından geçinmek isteyen kişi çoğu zaman sıkıntıya düşer.
  • Yetimi giydir, açı doyur, kavgacıyı ayır: Hayır işlemek istiyorsan yoksul ve kimsesizlere yardım et, dargın olanları barıştır.
  • Yılan sokan uyumuş, aç kalan uyumamış*: Yoksulluk, açlık acıların en dayanılmazıdır.
  • Zayıf hayvan inatçı, aç insan kavgacı olur: Zor durumda olan kişilerin veya varlıkların daha fazla direniş gösterdiğini ve mücadeleci olduklarını ifade eder.
( 0 soru/yorum )