Vakit |
- Bir işe ayrılacak zaman: Biraz vaktin var mı?
- Uygun zaman: Vaktinde evlenmeli.
- Özel zaman: Namaz vakti.
- Hakkında konuşulan çağ ya da dönem: Vaktin bilim adamları.
- Paraca yeterlilik, geçim: Onun bu kadar para vermeye vakti yok.
- Zaman ayıran sözcüklere belirtilen duruma gelince "iken" anlamını verir: Sabah vakti.
- Ettiği, edeceği biçimindeki ortaçlardan sonra gelince zaman belirteçleri oluşturur: Geldiğin vakit söylerim.
Vakit ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "vakit" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Vakit bulamamak: Bir işi yapma imkanı olmamak, ona zaman ayıramamak: Çoğu insan kitap okumaya vakit bulamıyordu bile. Öylesine önemli (!) öncelikleri vardı ki. (N. Gün)
- Vakit geçirmek: Oyalanmak, uğraşmak, meşgul olmak: Hafta sonları kızını alarak dışarıda vakit geçiriyordu. (S. Özışık)
- Vakit kaybetmek: Yapacağı iş için ayırdığı zamanı boşa harcamak: Beklemek hataydı. Zira vakit kaybetmişti. (F. H. Armaoğlu)
- Vakit kazanmak:
- Harcanacak vakti azaltmak: Vakit kazanmak için hızlı arabalar, metrolar, trenler kullandık. (Elif Elif)
- Karşı tarafı oyalayarak kendi hazırlanma zamanını uzatmak: Vakit kazanmak için topu taca atan oyuncu gibi hissediyordum kendimi. (A. F. Bak)
- Vakit öldürmek: (deyiminin anlamı) Vaktini boş şeylerle geçirmek: Gündüzleri, kahvelerde vakit öldürüyordu.
- Vakit saat aramamak: Zamana hiç aldırmamak: "Sabah, öğle, akşam gibi hani vakit saat aradıkları yok." (B. Felek)
- Vakitler hayrolsun: Bir esenleme sözü: — Vakitler hayrolsun Efe. Beni çağırtmışsın, işte geldim. (H. Asarcıklı)
- Vakti dolmak: Ayrılan süresi sona vermek: Tam bize sıra geldiği sırada ziyaret vakti dolmuştu, görememiştik. (R. Tosun)
- Vakti geçmek:
- Kullanım süresi dolmak: Kimi de vakti geçmiş yemişler gibi tatsız ve özsüzdü. (Y. K. Karaosmanoğlu)
- Mevsimi geçmek: Zerdalinin vakti geçmiş, kalmamış dallarda. (D. Akçam)
- Yapılma zamanı gecikmek: Otobüs Adana'ya vardığında sabah namazının vakti geçmiş olacak. (Ü. Dericioğlu)
- Yaşı ilerleyip evlenmesi gecikmek: Ha evlendim ha evleneceğim derken vakti geçmiş... (Varlık). Görmüş geçirmiş bir adamım, vakti geçmiş bir adamım efendim, tohuma kaçtım ve...
- Vakti (saati) gelmek:
- Ölmek ya da yok olmak üzere bulunmak: Zahirî âlemde kaybolup gitmenin vakti saati gelmişti artık. (F. Halıcı)
- Zamanı gelmek, sırası gelmek: Gül kokulu bahçelerde yürümenin vakti geldi. (H. A. Öztekin)
- Vakti olmak: Acele gerekmemek, yapılması için yeterli zaman bulunmak: Birkaç gün daha vakti vardı. Karar vermek için acelesi yoktu. (Y. Güler)
- Vakti olmamak:
- Bir kimse veya iş için ayıracak zamanı olmamak: Onunla uğraşacak vakti yoktu (O. Kavas). Durup bir şeyler yiyecek vakti yoktu.
- Acele gerekmek: Vakti yoktu artık. Hızla ve gizlice harekete geçmek zorundaydı... (S. Kaymaz)
- Vakti saati gelince: Zamanı gelince: — Kim, kim? — Şimdilik ismi kalsın. Vakti, saati gelince öğrenirsiniz. (Y. Bahadıroğlu)
- (Bir iş, birinin) Vaktini almak (yemek):
- Zaman harcamasını gerektirmek: Ne olduğunu çözmesi biraz vaktini almıştı (K. Kara).
- Çok meşgul etmek: Bu lüzumsuz saçmalarla vaktini almıştı. (H. N. Atsız)
- Vaktini şaşmamak: (Bir şeyi) Tam belirlenmiş zamanda yapmak: Merak etme, o vaktini şaşmaz, geleceğim dediği saatte gelir. (N. Muallimoğlu)
- Başını kaşımaya vakti olmamak: Arada en küçük başka bir işi bile yapamayacak kadar çok işleri bulunmak: Kalkıp kasabaya gitmeyi, dâva vekilini görmeyi düşünüyordu; ama işleri çoktu, başını kaşımaya vakti yoktu. (M. N. Özdemir)
- Hâli vakti yerinde: Paraca durumu iyi, zengin: Hâli vakti yerinde olanlar, muhtaç durumda olanlara yardım etmelidir. (M. Y. Kandemir)
- İşten güçten vakit bulamamak: Çok yoğun çalıştığı için zaman ayıramamak: Gör işte adam işten güçten vakit bulamıyor, ne yapsın? (D. Duman)
- Kaçmaktan kovalamaya vakit olmamak: Önemli işler yüzünden başka işlere yetişememek: Vakıa, benim de Erol'un da bu konuda elle tutulur bir çalışmamız yok. Biz kaçmaktan kovalamaya vakit bulamıyoruz. Ekmek parası peşindeyiz.
Vakit ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "vakit" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )- Vakit nakittir*: (atasözünün anlamı) Zaman para gibi boşa harcanmaması gereken değerli bir şeydir.
- Vakit geçer sular durulur: Zamanla birçok sorunun ve problemin kendiliğinden çözülebileceğini ifade eder; zamanın iyileştirici gücünü ve olayların doğal akışında çözülebileceğini vurgular.
- Vakit gelmeden horoz ötmez: Her şeyin belirli bir zamanı olduğunu ve bu zamandan önce gerçekleşmeyeceğini ifade eder; sabır ve zamanlamanın önemini vurgular.
- Vakit insana her şeyi öğretir: Zamanın geçmesiyle birlikte insanların birçok deneyim kazanacağını ve bu deneyimlerin onlara önemli dersler vereceğini ifade eder.
- Vakitsiz açan ağaç boy almaz: Zamansız veya uygun olmayan bir dönemde yapılan işlerin istenilen verimi ve kazancı sağlamayacağını ifade eder.
- Vakitsiz açan gül tez solar: Zamansız gelen mutlulukların veya sevinçlerin kalıcı olmadığını ifade eder.
- Vakitsiz misafir keseden yer: Beklenmedik veya hazırlıksız olunan zamanlarda gelen misafirlerin, ev sahibi için ekstra masraf ve zahmet oluşturacağını ifade eder. Zamanlama ve hazırlığın önemini vurgular; beklenmedik durumların insanları zor durumda bırakabileceğini anlatır.
- Vakitsiz öten horozun başını keserler*: Uygun zamanı beklemeden aklına geleni söyleyen, belasını bulur.
- Vaktinde firar zaferdir: Zamanında tehlikeli veya zararlı durumlardan kaçmanın, başarı anlamına geldiğini ifade eder. Zarar görmeden önce tehlikeden uzaklaşmanın, bilgelik ve akıllılık olduğunu vurgular.
- Vaktinde görülmeyen iş natamam kalır: Bir işin zamanında yapılmadığında veya gerektiği zamanda ilgilenilmediğinde eksik veya tamamlanmamış kalacağını ifade eder. Zaman yönetiminin ve planlamanın önemini vurgular.
- Vaktine göre bir sıçan deliği bin altın olur: Tehlike anlarında veya zor durumda işe yarayan, faydalı olan nesnelerin veya bilgilerin çok değerli olduğunu ifade eder.
- Vaktine göre söz söylemeli: Kişinin konuşmalarının zamanında ve uygun bir şekilde olması gerektiğini ifade eder.
- Vaktini boşa geçiren, sonra pişman olur: İnsan boşa harcadığı zamana, sonradan büyük ihtiyaç duyar.
- Vaktini gözeten çok takke kapar: Zamanını iyi değerlendiren ve fırsatları doğru zamanda yakalayan kişilerin başarıya ulaşacaklarını ifade eder.
- Vaktini gözeten emeline nail olur: Uygun zamanda ve doğru şekilde yapılan işlerin başarıyla sonuçlanacağını ifade eder. Zamanın önemini ve doğru zamanda harekete geçmenin önemini vurgular.
- Vaktini hoş geçirmeğe bak: Zamanın mutluluk için değerlendirilmesi gerektiğini vurgular. İnsan ömrü sınırlıdır ve bu süre içinde mutluluk, keyif ve tatmin duygularını yaşamak önemlidir.
- Aba vakti aba, yaba vakti yaba (Aba vakti yaba, yaba vakti aba olmaz)*: "Her şey zamanı geldiğinde kullanılır" anlamında kullanılan bir söz.
- Ala keçi her vakit püsküllü oğlak doğurmaz*: Değerli bir şeyden her zaman istenilen verim alınmaz.
- Allah kulunu her vakit darda komaz: İnsan, başına bir takım bahtsızlıklar gelince hemen karamsarlığa kapılmamalıdır. Çünkü Allah onların bir ömür boyu mutsuz olmalarını istemez.
- Bakla değil, vakitsiz baklava olsa yenmez: Zamansız yapılan işlerin veya ortaya konan şeylerin, ne kadar iyi veya değerli olursa olsun, istenilen sonucu vermeyeceğini ifade eder.
- Ben ne vakit ölürsem kıyamet o zaman kopar: Herkesin kendi yaşamını merkez aldığı ve ölümünün kendi varoluşunun sonu olduğu düşüncesini yansıtır.
- Bugünden yarını düşünen hiçbir vakit zahmet çekmez: Atasözü, geleceği planlayan ve önceden tedbir alan kişilerin zorluklarla karşılaşmayacağını ifade eder.
- Cahil olan kimse, vakitsiz öten horoz gibidir: Bilgisiz veya deneyimsiz kişilerin, gereksiz ve zamansız konuşmalar yaparak kendilerini açığa vurduklarını ifade eder.
- Deli devran sürer, akıllı vakit bekler:
- Aceleci ve düşüncesiz insanların hemen harekete geçtiğini, sabırlı ve akıllı insanların ise doğru zamanı beklediğini ifade eder.
- Zaman zaman hızlı ve çılgınca davranmanın, plan ve stratejiyle beklemenin önüne geçebileceğini anlatır.
- Dost sanma şanlı vaktinde dost olanı, dost bil gamlı vaktinde elinden tutanı: İyi günlerinde yanında olanı değil, kötü günlerinde yardımına koşanı dostun bil.
- Ekmeğini katığına denk eden, bir vakit aç kalmaz: Kişilerin yaşamlarında israf etmeden ve tasarruflu bir şekilde hareket etmeleri gerektiğini anlatır.
- Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz*: Kişi yalnızca kendi kazancına güvenmeli, başkasının yardımını beklememelidir.
- Evinde ölüsü olan bir defa, delisi olan her vakit ağlarmış: Bir yakını ölen kişi ne kadar üzülse de bir süre sonra unutur ve üzüntüden kurtulur. Ama bir evde bir toplulukta cahil ve akıl noksanlığı olan kişiler varsa oradakiler onun yaptıklarına ömür boyu katlanmak zorundadırlar.
- Felek vakit olur, adama kelek sattırır: İnsanların hayatlarında zaman zaman olumsuzluklarla karşılaşabileceklerini ve bu durumların bazen kontrol edilemeyeceğini anlatır.
- Fırsat her vakit ele geçmez*: "Fırsat insanın eline çok seyrek geçtiği için çıkan fırsat iyi değerlendirilmelidir" anlamında kullanılan bir atasözü.
- Gecenin en karanlık vakti şafaktan önceki zamandır: Sıkıntıların en yoğun olduğu anın genellikle sona ermek üzere olduğu zaman olduğunu ifade eder. İnsanlar, sorunların en zorlu döneminde umutsuzluğa kapılabilir, ancak bu an aynı zamanda çözümün ve rahatlamanın da en yakın olduğu andır.
- Güzelim diye mağrur olma, tez geçer vakti şebab: Dış güzellik zaman geçtikçe azalır ve yok olur (şebab: gençlik).
- Her şey vakte bakar, vakit hiç bir şeye bakmaz: Zamanın her şey üzerinde belirleyici olduğunu ve olayların gelişiminde önemli bir rol oynadığını ifade eder.
- Her şeyin vakti var, horoz bile vaktinde öter (Horoz bile vakitsiz ötmez)*: Her şey zamanı geldiğinde, koşullar oluştuğunda yapılmalıdır, yoksa istenilen sonuç elde edilemez.
- Her vakit bir olmaz (Her vakti bir sanma): Zaman zamana uymadığını; her zamanın farklı olduğunu ve her anın kendi koşulları ve durumları olduğunu ifade eder.
- Her vakit düşeş gelmez: İnsanların yaşamlarında her zaman istedikleri veya bekledikleri şansın veya fırsatların gelmeyeceğini, bazen olumsuz durumlarla karşılaşabileceklerini anlatır.
- Her vakit kedi kaymak yemez: İnsan zor bir işte başarı sağladığı zaman bunu her seferinde tekrarlayamaz.
- Her vakit sel kütük getirmez: Hayatta her zaman istenilen veya beklenen büyük fırsatların meydana gelmeyeceğini ve bazen sıradan veya beklenmeyen durumlarla karşılaşabileceğimizi vurgular.
- Horoz bile vakitsiz ötmez: Her şeyin bir zamanı olduğunu ve uygun olmayan zamanlarda yapılan davranışların doğru olmadığını ifade eder.
- Kedi hiçbir vakit sırt üstü düşmez: Bazı kimseler o kadar şanslıdır ki her işten kazançlı çıkmayı başarırlar.
- Komşu komşuya ne vakit olsa lazım olur: İnsanın komşusuna gece gündüz demeden mutlaka herhangi bir işi düşebilir. Bu yüzden insan komşularıyla iyi geçinmelidir.
- Kürkü orak vaktinde, orağı kürk vaktinde: Gereksinimler vaktinden önce ve ucuz olduğu zaman karşılanmalıdır.
- Onmadık yılın yağmuru harman vakti yağar: Zamanında olumlu olabilecek şeyler zamansız gerçekleşirse zarar verir (onmadık: Bereketsiz).
- Sarı saman vaktinde altın olur: Her şeyin değerli olduğu bir zamanı (sezonu) vardır ve işler zamanında yapılırsa, o işler değer kazanır.
- Terazi tartıyla, her şey vaktiyle (Terazi var, tartı var; her şeyin bir vakti var): "Her şeyin bir ölçüsü ve zamanı vardır" anlamında söylenen bir atasözü.
- Yem vakti attan, yal vakti itten sakınmalı: Aç kalmış birisi her şeyi yapabilir, kontrolden çıkabilir.
- Yemeğini komşudan bekleyen, çok vakit aç kalır: İnsanların kendi yaşamlarını ve geçimlerini sağlamaları gerektiğini vurgular. Başkalarından sürekli yardım ve destek bekleyen kişilerin, zaman zaman büyük zorluklarla karşılaşabileceklerini ifade eder.
Vakit ile ilgili birleşik kelimeler
- Vakit kaybetmeden: Hemen, derhal: Ezan okunduğunda vakit kaybetmeden namazını kılardı.
- Vakit vakit: Belli olmayan zamanlarda, ara sıra, zaman zaman: Bir karikatür vücuda getirmişti. Vakit vakit onu bize okur ve güldürürdü. (F. Çoker)
- Vakitli vakitsiz: Uygun zamanı kollamaksızın, uygunsuz zamanlarda: Ey inananlar! Peygamber'in evlerine, yemeğe çağırılmaksızın vakitli vakitsiz girmeyin; fakat davet edilseniz girin ve yemeği yiyince, dağılın. (Ahzab Suresinden)
- Vaktizamanında: Bir zamanlar: Vakti zamanında daha buraları ıssız orman iken bir paşa yaptırmış bu konağı, tam da Boğaz'ın kıyısına. O zamanlar nasıldı bilemem. (P. Özlüoğlu)
- Tez vakitte: En kısa zamanda, en kısa sürede: Tez vakitte gidip diz kırasın Ali Cemali Efendi'nin önünde. (F. Duman)
Ayrıca bakınız: Zaman ile ilgili atasözleri ve deyimler
Soru ve Yorumlar: 1
Soru/Yorum Formu