Ufuk nedir ne demektir? Ufuk ile ilgili atasözü deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Dümdüz bir ufuk çizgisinde gün doğumu ya da güneşin batışı
Ufuk çizgisi
  1. Yeryüzündeki herhangi bir noktanın çekül doğrultusuna dik sonsuz düzlem, göz erimi, çevren.
  2. Bu düzlemin sınırladığı gökyüzü ve yeryüzü parçası: Kızıl bir alev topu gibi yükseliyor güneş ufukta. Ufuk çizgisi, kasabadaki evlerin çatısının hizasında. (M. Yıldız)
  3. Aklın alabileceği mesafe, uzam, herhangi bir etkinliğin uzamı: Ufku genişlemek. Ufkum daraldı.
  • Ufuk çizgisi: Belli bir istasyon noktasından görülebilen bütün yeryüzü parçalarını dairesel olarak sınırlayan ve yere paralel olan çizgi: Derken, güneşin ufuk çizgisine yaklaştığını ve bitiş noktasına varması için zamanın daraldığını fark eder. (N. Özgen)
  • Ufki: Yatay hiza: Pusulada mıknatıs iğne ufki bir düzlem içerisinde döner. (MTA)

Ufuk ile ilgili atasözü ve deyimler

İçinde "ufuk" kelimesi geçen atasözü, deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Ufuk açılmak: Yeni imkanlar belirmek: Ellerimi açtım "Ya Rabbi, bu nasıl bir lütuftur, geniş bir ufuk açıldı bana, zengin oldum ben!" dedim. (R. Cihan)
  • Ufuk açmak: Yeni düşünceler kazandırmak, sınırlarını genişletmek: Fuat hoca bize sadece tiyatro eğitimi vermekle kalmıyor, aynı zamanda hayat dersleri de veriyordu, çok şeyler kazandım bu sayede, hocamız sağ olsun bize ufuk açtı. (H. Işık)
  • Ufku açılmak: Yeni şeyler fark etmeye başlamak, düşünce ufkunda aydınlanma yaşamak: Vakit tamam oldu. Ufku açıldı. Halid Müslüman oldu. (N. Yıldız)
  • Ufku dar: Yeniliğe kapalı, dar görüşlü biri olmak: Kelime hazinesi dar olanın ufku da dardır. (F. Özlü)
  • Ufku daralmak: İleriyi görememek, bakış açısı geniş olmamak: Ümit bitti; Batı'nın ufku daraldı, hayâl bile kuramıyor artık. (M. Aşgar)
  • Ufku geniş olmak: Geniş düşünebilmek, olaylara farklı açılardan bakabilmek: (...) hem de düşünce ufku daha genişti, bir düşünceye saplanmazdı, onun için de çok düşünceleri anlardı. (N. Ataç)
  • Ufkunu genişletmek: Görüş, düşünce ve bilgi alanını genişletmek, daha geniş, daha fazla bilgi ve görüş edinmek: Çok okudu, okuduklarını iyi hazmetti. Ufkunu genişletti. Çok boyutlu düşünmeye, çarpıcı ve doyurucu mesajlar vermeye başladı. (Yesevîzâde)
  • Geminin burnunu gören değil, ufku gören kaptandır: Önemli bir işin yönetimi o işte ufak tefek bilgisi olana değil, o işte deneyimi olan ileriyi gören kişilere verilir.