![]() |
Ufuk çizgisi |
- Yeryüzündeki herhangi bir noktanın çekül doğrultusuna dik sonsuz düzlem, göz erimi, çevren.
- Bu düzlemin sınırladığı gökyüzü ve yeryüzü parçası: Kızıl bir alev topu gibi yükseliyor güneş ufukta. Ufuk çizgisi, kasabadaki evlerin çatısının hizasında. (M. Yıldız)
- Aklın alabileceği mesafe, uzam, herhangi bir etkinliğin uzamı: Ufku genişlemek. Ufkum daraldı.
- Ufuk çizgisi: Belli bir istasyon noktasından görülebilen bütün yeryüzü parçalarını dairesel olarak sınırlayan ve yere paralel olan çizgi: Derken, güneşin ufuk çizgisine yaklaştığını ve bitiş noktasına varması için zamanın daraldığını fark eder. (N. Özgen)
- Ufki: Yatay hiza: Pusulada mıknatıs iğne ufki bir düzlem içerisinde döner. (MTA)
Ufuk ile ilgili atasözü ve deyimler
İçinde "ufuk" kelimesi geçen atasözü, deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Ufuk açılmak: Yeni imkanlar belirmek: Ellerimi açtım "Ya Rabbi, bu nasıl bir lütuftur, geniş bir ufuk açıldı bana, zengin oldum ben!" dedim. (R. Cihan)
- Ufuk açmak: Yeni düşünceler kazandırmak, sınırlarını genişletmek: Fuat hoca bize sadece tiyatro eğitimi vermekle kalmıyor, aynı zamanda hayat dersleri de veriyordu, çok şeyler kazandım bu sayede, hocamız sağ olsun bize ufuk açtı. (H. Işık)
- Ufku açılmak: Yeni şeyler fark etmeye başlamak, düşünce ufkunda aydınlanma yaşamak: Vakit tamam oldu. Ufku açıldı. Halid Müslüman oldu. (N. Yıldız)
- Ufku dar: Yeniliğe kapalı, dar görüşlü biri olmak: Kelime hazinesi dar olanın ufku da dardır. (F. Özlü)
- Ufku daralmak: İleriyi görememek, bakış açısı geniş olmamak: Ümit bitti; Batı'nın ufku daraldı, hayâl bile kuramıyor artık. (M. Aşgar)
- Ufku geniş olmak: Geniş düşünebilmek, olaylara farklı açılardan bakabilmek: (...) hem de düşünce ufku daha genişti, bir düşünceye saplanmazdı, onun için de çok düşünceleri anlardı. (N. Ataç)
- Ufkunu genişletmek: Görüş, düşünce ve bilgi alanını genişletmek, daha geniş, daha fazla bilgi ve görüş edinmek: Çok okudu, okuduklarını iyi hazmetti. Ufkunu genişletti. Çok boyutlu düşünmeye, çarpıcı ve doyurucu mesajlar vermeye başladı. (Yesevîzâde)
- Geminin burnunu gören değil, ufku gören kaptandır: Önemli bir işin yönetimi o işte ufak tefek bilgisi olana değil, o işte deneyimi olan ileriyi gören kişilere verilir.
Soru/Yorum Gönder