Ucuz nedir ne demektir? Ucuz ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
  1. Benzerlerine göre az parayla alınan, pahalı karşıtı: "İyi ve ucuz ayakkabı yapan bir usta bulduk. Şimdi ona gidiyoruz istersen sen de gel" dediler. (A. Odyak)
  2. Az emekle elde edilen: Kazandıkları ucuz başarı burunlarından gelmeye başlamıştı. (M. Kozanoğlu)
  3. Bayağı olan: Ucuz bir mantık. Ucuz bir işçilik. Ucuz fikir. Ucuz espri.


Ucuz ile ilgili deyimler ve anlamları


İçinde "ucuz" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Ucuz atlatmak (kurtulmak): (deyiminin anlamı) Zor bir durumdan az zararla kurtulmuş olmak: Çocuklar bu kazayı ucuz atlattı, hiçbirinin burnu bile kanamadı (N. Akyalçın). Hâlâ hayatta olduğu için çok şanslıydı. Ucuz kurtulmuştu. (E. Karınca)
  • Ucuz pahalı dememek (Ucuza pahalıya bakmadan): Yüksek veya düşük fiyatlı olduğuna aldırmadan: Girdik alışveriş merkezine, ucuz pahalı demeden herkese bir şeyler beğendi (S. A. Polat). Nesi varsa ucuza pahalıya bakmadan satar ve güzel bir hane inşa ettirir. (M. Kaplan)
  • Ucuza çıkmak (Ucuza mâl olmak): Yaptırılan bir şey az masrafla elde edilmek: O kadar güzel olmuş, o denli ucuza çıkmıştı ki ev, çevredekiler sıraya girmiş, kendileri de bu tür birer mesken edinmişlerdi (Ş. Balcıoğlu). Bu zanaatkârlar çoğunlukla gayet ucuza mâl olan, tamamen geleneksel parçalar yapıyorlar.
  • Ucuza gitmek:
    1. Ucuz satılmak: Lâkin yüzük o kadar ucuza gitti ki Hacıbey'in köstekli saatinin de satılması gerekti. (N. Bekiroğlu)
    2. Basit, kolay, önemsiz olarak değerlendirilmek: Gençliğim servetti, ucuza gitti / Dünya değirmenmiş, beni öğüttü (G. Sakin)
  • Ucuza getirmek: Ucuz fiyatla satın almak: Biraz daha ucuza getirmek için ev sahibine diller dökmüştü. (S. K. Türker)
  • Ucuza kapatmak: (argo) Ucuza almak, fırsatı değerlendirmek: Dış güçler Türkiye'nin hammaddelerini ucuza kapatmak için, devamlı Türk lirasının değerini düşürdüler. (M. Köylü)
  • Sudan ucuz: Çok ucuz: Sudan ucuz vallaha! "Hadi vatandaş gel, geel, sudan ucuz, sudan ucuz bunlar!" "Ne kadar fiyatı?" "75 kuruş beyim." (E. Karasu)


Ucuz ile ilgili atasözleri ve anlamları


İçinde ve anlamında "ucuz" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Ucuz alan pahalı alır (pahalı alan aldanmaz)*: (atasözünün anlamı) Ucuz mal dayanıksız, kötü çıkıp kısa süre sonra yenisini almak gerektirdiğinden pahalıya mal olur.
  • Ucuz etin çorbasını it içer: Kalitesiz veya ucuz bir şeyin değer görmeyeceğini ve işe yaramaz olacağını ifade eder
  • Ucuz etin yahnisi tatsız (yavan) olur* (Ucuz etin yahnisi yenmez / Ucuz etin kıyması tatsız olur / Ucuz etten tatsız tirit olur): Ucuza mâl olan şeylerin iyi nitelikte bulunmadığını anlatır.
  • Ucuz insandan, pahalı lakırdı çıkar: Değersiz veya kalitesiz insanların genellikle boş ve abartılı konuşmalar yaptığını ifade eder.
  • Ucuz olacağına, yavuz olsun: Bir şeyin ucuz olmasından çok, sağlam ve dayanıklı olmasının önemli olduğunu vurgular. Kaliteli ve güvenilir şeyler, ucuz olandan daha değerlidir.
  • Ucuz satan tez satar: Ucuz mal satan daha çok ve çabuk satar, sürümden kazanır.
  • Ucuz satan tez satar, sonunda kaygıyla batar: Kârını iyice hesaplamadan malını ucuza satan, malını çabuk satar ama yeterli kâr edemeyerek sermayeyi de yavaş yavaş bitirir.
  • Ucuz sirke baldan tatlıdır: Bedava veya bedavaya yakın bir karşılıkla elde edilen bir şeyin insana her şeyden daha tatlı gelebileceğini ifade eder. Kişi maddi çıkar sağladığında, basit şeylerden bile büyük bir memnuniyet duyabilir.
  • Ucuz veren tez kurtulur: Malını ucuz satan işini kısa sürede bitirip kısa zamanda evine döner.
  • Ucuza dayanılmaz: Ucuz mala rağbet eden çok olur; bu yüzden ucuz mal elde kalmaz.
  • Ucuzdan pahalısı, pahalıdan ucuzu yoktur: Ucuz bir malın uzun vadede daha fazla masraf çıkararak pahalıya mâl olacağını, pahalı ve kaliteli bir malın ise uzun ömürlü olup hiçbir masraf çıkarmayarak ucuz maldan daha ucuza gelebileceğini ifade eder.
  • Ucuzdur vardır (bir) illeti, pahalıdır vardır (bir) hikmeti* (Pahalıdır hikmeti var, ucuzdur illeti var): Ucuz malın sonradan ortaya çıkacak bir kusuru, pahalı malın da öyle satılmasını gerektiren haklı bir nedeni ve kaliteli bir yönü vardır.
  • Ucuzlukta alır, pahalılıkta satar: Bazı açıkgöz insanlar bir malı ucuzlayınca bol miktarda alıp stok eder, pahalanınca satışa çıkarırlar.
  • Bana yaramayanı bir pula almam: İşimize yaramayan bir şey ne kadar ucuz olursa olsun onunla ilgilenmeyiz.
  • Cimrinin zararı cömerdin kârından fazla olur: Cömert insan malın iyisini almak için paraya acımaz; malı bozulmadığı için uzun süre kullanır. Cimri insan ise paraya kıyamadığı için ucuz ve kötü mal alır; mal çabuk bozulur ve tekrar tekrar almak zorunda kalır.
  • Cömertle nekesin harcı birdir: (atasözünün anlamı)
    1. Cömerdin de nekesin de öldükten sonra sarılacağı kefen aynıdır.
    2. Cimri, ucuz diye bir şeyin kötüsünü alır; ama aldığı kısa sürede yıpranıp bozulduğundan yenilerini almak zorunda kalır. Cömert ise çok para verip her şeyin iyisini alır. Sonuç olarak cimri de cömert de aynı parayı harcamış olur (nekes: cömert).
  • Dut kurusu ile yâr sevilmez*: Ancak büyük fedakârlıklarla elde edilebilecek güzel bir şey, fedakârlık yapılmadan ucuz ve değersiz şeylerle elde edilemez.
  • Kışın yaba al, yazın soba al: Yazın kullanılan malı kışın, kışın kullanılan malı da yazın alırsak daha ucuza mâl etmiş oluruz.
  • Kürkü orak vaktinde, orağı kürk vaktinde (Aba vakti yaba,yaba vakti aba): Gereksinimler vaktinden önce ve ucuz olduğu zaman karşılanmalıdır.
  • Parası (akçesi) ucuz olanın kendisi kıymetli olur*: Paraya çok değer vermeyen, parasını esirgemeyen kimseye herkes değer verir, saygı duyar. Eli açık kimseyi herkes sever.
  • Söz ne kadar ucuz ise iş o kadar pahalıdır: Konuşmanın kolay olduğunu, fakat bir işi gerçekleştirmek için emek ve kaynak gerektiğini ifade eder. Söz vermek basit olsa da, işi yapmak büyük çaba ve sorumluluk gerektirir.