- Uç uca (gelmek): Ancak yetişecek kadar.
- Uç vermek:
- (Çıban) Baş vermek, baş kısım belirginleşmek.
- (Bitki) Filizlenmeye başlamak.
- Bilinmeyen bir şeyi açıklığa kavuşturacak belirler görülmeye başlamak.
- Uçta yatıp ortada bulunmak: Bir kazanç beklemediği halde, olayların akışı sonucu çok karlı duruma gelmek.
- Ucu bucağı olmamak: (Alan için) Sonu yokmuş gibi geniş olmak.
- Ucu ortası belli olmamak: (Bir iş) Neresinden ele alınacağı kestirilemez durumda olmak.
- Ucu şuna (buna) dokunmak: (deyiminin anlamı) Zararı birine dokunmak.
- Ucu uzundur: Dünyada akla gelmeyen nice şeyler olur.
- Ucunda bir şey olmak: İçinde açıkça belirtilmeyen, gizli bir amaç bulunmak.
- Ucunda ölüm yok ya!: Bu işi yaptın ya da böyle oldu diye çok korkup üzülmeye gerek yok.
- Ucunda şu (bu) olmak: Şununla ya da bununla sonuçlanmak.
- Ucunu bulmak:
- Sona erdirmek.
- Kolayını bulmak.
- Ucunu göstermek: Çıkar sağlanabilecek bir şey hakkında dolaylı biçimde bilgi vermek, sezdirmek.
- Ucunu kaçırmak: O iş çıkmaza girmek.
Uç ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde uç kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
( 0 soru/yorum )
Soru/Yorum Formu