Odun nedir ne demektir? Odun ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Yarılmış odun yığını
Odun
  1. Yakılmak için özenle kesilmiş, kurutulmuş ve genellikle küçük parçalar haline getirilmiş ağaç: Odun yardı, tarlalarda çalıştı, nalbanda yardım etti.
  2. Duygusal veya zihinsel olarak ince bir anlayıştan yoksun, davranışları kaba ve düşüncesiz olan (kimse): Karşımdaki tam bir odun.

Odun ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "odun" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Odun gibi: Anlayışsız, görgüsüz, kaba, kalın kafalı: İnsan sevmeyince odun gibi olur ve odun da sadece yanmaya yarar (Muhammed Hüseyin r.a.). İhtimal beni hissiz, hayvan gibi, odun gibi bir adam addediyordunuz... (S. Enis)
  • Odun kafalı: Anlayışı kıt, kalın kafalı (kimse): "Oğlum, sen çok odun kafalı bir adamsın. Hep öyleydin de iyice odun kafalı oldun be yavrum," dedi (G. Tahincioğlu). Odun kafalı olmasan, görürdün ki kocan böyle şeylerden hoşlanmıyor, sen de bırakırdın.
  • Odundan geçirmek: Dayak atmak: Arabacıyı bi güzel odundan geçirmiş. (A. A. Çınar)
  • Kapıyı kırıp odun etmek:
    1. Her fedakarlığa katlanmak: Emret bize, kapıyı kırıp odun edelim!
    2. Çok sıkışık bir durumdan kurtulmak için en değerli malını feda etmek.

Odun ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "odun" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Oduncunun gözü omçada, dilencinin gözü çömçede*: Herkes işine yarayan şeye göz diker, onu elde etmenin yolunu arar (omça: Ağaç kütüğü, tomruk; çömçe: Tahta kepçe).
  • Odunlar baltadan dava edecek olmuşlar, sapı bizden diye vazgeçmişler: Aralarında akrabalık olan veya aynı görüşleri paylaşan kişiler içlerinden birinin hatasını görse bile bunu görmemezlikten gelirler.
  • Odunu da giydirsen adam olur: Kişinin karakterinin ve değerlerinin dış görünüşten bağımsız olduğunu ifade eder. Bir kişiyi dışsal faktörlerle değiştirmek mümkün değildir; gerçek değer ve insanlık, içsel niteliklere bağlıdır.
  • Odunu da süslesen güzel olur: Kişiler bir takım malzemelerle güzelleşebilir, ama özellikleri değişmez.
  • Odunun iyisi meşe, kızın iyisi Ayşe (odanın iyisi köşe): Her insan, her varlık aynı değerde değildir. İhtiyaç duyulan bir şeyin en iyisini tercih etmek gerekir.
  • Akşamdan oduna giden çok olur: Sıkıntısı az olan bir iş için gönüllü bulmak daha kolay olur.
  • Az ateş çok odunu yakar*: Küçük bir tehlike, elverişli bir ortam bulunca, büyüyerek önüne geçilmez bir durum alır.
  • Ormanda elinde balta ve oduncu gömleğiyle bir oduncu
    Oduncu
    Balcının var bal tası, oduncunun var baltası*: Görünüşte birbirinin aynı sanılan birçok işin gerçekte araçları ayrı ayrıdır.
  • Boşboğazı ateşe atmışlar, odunum yaş (az) demiş*: Çenesi düşükler umulmadık anlarda densizce konuşabilirler.
  • Dağına göre kar yağar (Dağına göre odun, sapına göre saman olur):
    1. Herkesin kazancının ve elde ettiklerinin yaptığı işe, çabasına ve çalışmasına göre belirlendiğini ifade eder. İnsanların emekleri ve yeteneklerine göre ödüllendirildiğini vurgular.
    2. Herkesin kendi durumuna ve koşullarına uygun zorluklarla veya sorunlarla karşılaşacağını ifade eder.
  • Darıldığın dağın odununu yakma, boşadığın karının topuğuna bakma: Bir kişiyle ilişkini sonlandırdığında, artık ondan yararlanmaya çalışmamanı ve geçmişteki değerini veya önemini küçümsememen gerektiğini ifade eder.
  • Deve adını satar, eşek odunu: Her şeyin kendine özgü bir değeri ve özelliği olduğunu ifade eder. Deve, kendi adı ve itibarıyla tanınır ve saygı görür, çünkü develer tarih boyunca dayanıklılıkları ve çöl şartlarına uygunlukları ile bilinir. Eşek ise genellikle yük taşıma ve ağır işler yapma konusundaki yeteneği ile tanınır.
  • Eşeği düğüne çağırmışlar, "ya odun eksik, ya su" demiş*: Çevrelerinde pek değer verilmeyen kimseler, beklenmedik bir ikramla ya da iltifatla karşılaştıkları zaman bunun gene kendilerine bir iş yükletilmek amacıyla yapıldığını düşünmeye başlarlar.
  • Eşeğine bakmaz da akşamdan sonra oduna gider: Bazı kimseler içinde bulundular duruma aldırış etmeden boylarından büyük işlere kalkışırlar.
  • Evlatsız yurt, odunsuz ocağa benzer: Evlat sahibi olmanın aileye canlılık ve anlam kattığını ifade eder. Odunsuz bir ocakta sıcaklığın eksikliği gibi, evlat olmadan da yuvada neşe ve devamlılık sağlanamaz.
  • Gül dalından odun olmaz, beslemeden kadın olmaz (Halayıktan kadın olmaz, gül ağacından odun olmaz)*: Her şey, kendisinden beklenen görevi yapabilecek niteliklere sahip olmalıdır.
  • Her nesnenin erkanı vardır, oduna gidenin urganı vardır: Her işin bir usulü ve kuralı olduğunu, kurallara uyulmadığında sonuç alınamayacağını ifade eder.
  • Ihlamurdan odun olmaz: Her iş kendine uygun yöntemlerle yapılır. Bir iş için kullanılan yöntem başka bir iş için kullanılmaz.
  • İhtiyar deme, genç deme, evde kadın bulunsun; arpa deme, darı deme, evde unun bulunsun; çalı deme, çırpı deme, evde odun bulunsun: İnsanın bazı temel ihtiyaçları vardır. Evi çekip çeviren bir kadın, bir lokma ekmek için un ve ısınmak için odun bulunan evin önemli ihtiyaçları gerçekleşmiş ve karşılanmış demektir.
  • Kapıyı kırıp odun etme: Sorunları çözmek veya bir şeyleri elde etmek için aşırı ve yıkıcı yöntemlere başvurmaktan kaçınmak gerektiğini, ölçülü ve dikkatli olmanın, gereksiz zarar ve kayıplardan kaçınmanın önemini vurgular.
  • Kapıyı kırarsan odun çok olur: Bir gereksinimini karşılayacak parası bulunmayan kişi, önemli bir malını satmayı göze alırsa sorun kalmaz.
  • Karı dövenle, odun yaranın yanında durulmaz: Odun yaran birinin yanında duran fırlayan bir odun parçasından zarar görebileceği gibi, karısına ve ailesine kötü davranan kişiler de başkalarıyla da iyi geçinemezler ve zarar verirler. Bu yüzden böyle kimselerden uzak durmak gerekir.
  • Kavak ağacından odun, halayıktan kadın olmaz: Kötü malzemeyle iyi iş üretilmez. Aynı şekilde başkalarına hizmetçilik yapan kişi de varlıklı, soylu birine eş olmaz (?).
  • Küstüğün dağın odununu kesme*: İnsan onuruna düşkün olup ilişkisini kestiği bir yerden veya kimseden herhangi bir yarar elde etmeye çalışmamalıdır.
  • Ocağın yakışığı odun, evin yakışığı kadın: Yaşam belli bir uyum içinde sürer, gider. Evi çekip çeviren, huzuru koruyan, evin şenlenmesini sağlayan kadındır.
  • Tembeli oduna göndermişler, dağı yüklenip gelmiş: Tembel, sadece odun kesmek gibi basit bir iş için gönderildiği halde, odun kesmek için uğraşmamak ve tekrar tekrar odun için gitmekten kaçınmak için dağı yüklenip getirmiştir. Bu atasözü, tembel bir kişinin, basit bir işi yapmak yerine daha zor bir çözümü tercih ederek işi daha da kolay hale getirdiği durumu ifade eder.

Odun ile ilgili birleşik fiil ve kelimeler

Üzerine balta saplanmış bir kütük çevresindeki yarılmış odunlar
Odun yarmak/kırmak
  • Odun ağa: (kaba) Anlayışsız, aptal, kalın kafalı anlamında bir sövgü.
  • Odun arısı: Kurtları ağaçların odun katında yollar açarak zararlara neden olan bir zar kanatlı.
  • Odun kesmek: Ağacı balta, hızar gibi kesici bir araçla kesmek.
  • Odun kırmak: Odunu ocağa ya da sobaya girecek boyda ufak parçalara ayırmak.
  • Odun lifi: Yaşlanan bitkide görülen, az miktarda besin iletmekle beraber, asıl görevleri bitkiye destek sağlamak olan, uzun, kalın zarlı hücreler.
  • Odun yarmak: Kesilmiş odunlardan kalın olanlarını boylamasına parçalamak.