Hafif nedir ne demektir? Hafif ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
  1. Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni: Vücudu hafifti kuş tüyü gibi. (O. S. Orhon)
  2. Güç ya da yorucu olmayan, kolay: Hafif bir görev.
  3. Ağırbaşlı ya da ciddi olmayan: Hafif bir kız.
  4. Miktarı az ya da sindirilmesi kolay olan: Hafif bir akşam yemeği.
  5. Zorlu olmayan: Hafif bir baş ağrısı. Hafif bir deprem.
  6. Önemli olmayan: Hafif bir uyarı.
  7. Belli belirsiz, göze batmayan: Sadettin alındı bu soruya. Kaşları yine hafif çatıldı. (N. Cumalı)
  8. (argo) Parasız, az paralı, züğürt.
  9. (Giyecek için) İnce: Hafif bir şeyler aldı sırtına.
  10. (Uyku için) Derin olmayan, çabuk açılan: Hafif bir uykuya daldı.
  11. (müzik) Şiddet derecesi bakımından gürlüğü zayıf olan vuruş ya da ses.
  12. (spor) Güreş, boks ve halter gibi sporlarda bir ağırlık kategorisi: Hafif sıklet.
  13. (müzik) Alaturka müzikte, otuz iki zamanlı ve yirmi iki vuruşlu bir büyük usul.

Hafif ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "hafif" kelimesi geçen deyimler, birleşik kelimeler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Hafif atlatmak: Kötü, tehlikeli bir durumdan en az zararla kurtulmak: Kazayı Menderes hafif yaralarla atlatmıştı. (Y. Öztürk)
  • Hafif çekmek: Ağırlığı az gelmek: En hafif çeken malların depolandığı yerlerde hep Almanlar... (Türk dili)
  • Hafif gelmek:
    1. Ağırlığı fazla olmamak: Gösterişli kılıç oldukça hafif gelmişti bileğine. (E. Türkay)
    2. (mecazi) Önemsiz görmek, değer verilmemek: Hafif gelir sevginiz kalbi iki gram olan insanlara. (A. Özmen)
  • Hafif giyinmek: Az ve ince giyinmek: Bu havada hafif giyinilir mi, üşüteceksin!
  • Hafif kaçmak (düşmek, kalmak): Gerektiği kadar ağırbaşlı, ciddî veya kıymetli olmamak: Sorulara vermiş olduğu cevaplar, bir Bakan için gülünç denilecek kadar hafif kaçmış idi. (D. Avcıoğlu)
  • Hafif tertip: Şöyle böyle, aşırılığa kaçmadan: Biz de peynir ekmekle şöyle hafif tertip bir kahve altı yapalım dedik (M. Taşyürek). Şu halde mert olmalı, hafif tertip kabadayı olmalı, kuru tehdide pabuç bırakmamalı. (M. Belge)
  • Hafif yollu: Üstü kapalı, kısa bir açıklamayla, hissettirmeden: "Biz Müslüman değil miyiz? Bu çocuklara namazı kim öğretecek?" diye hafif yollu çıkışmış. (M. Öcal)
  • Hafife almak: Küçümsemek, önemsememek: Küçümseyici mimik hoşuma gitmemişti. Yaşıma aldanıp beni hafife alıyordu. (T. Ülgezer)
  • Hafiflik etmek: Hoş olmayan bir davranışta bulunmak ya da böyle bir söz söylemek: Gerçi çok konuşan hafiflik eder, boş konuşur; buna karşılık, dinlemeyi tercih eden ağırbaşlılık eder. (M. Paksu)
  • Hafiften almak:
    1. Bir davranış karşısında yumuşak ve yatıştırıcı bir tutum takınmak: Paşa, aslında, sorunu hafiften alıp geçiştirmiş durumdaydı. (M. Şeyda)
    2. Önemsemeyip üzerine düşmemek, gereğince ilgilenmemek: "(...) yanlış tutumdasın" dedim. Lâkin benim tavsiyemi hafiften aldı. (T. Aydemir)
  • Eli hafif: (Cerrah, dişçi, berber gibi, işleri insanın vücuduyla ilgili bulunan kimseler için) Acıtmadan, tedirgin etmeden iş gören: Kadının eli hafifti ama, iğne içindeki ilaç yakıcıydı. (O. Kocamaz)
  • Yükte hafif pahada ağır: Taşınması kolay, değerli (eşya): Hırsızlar da yükte hafif pahada ağır olan eşyaları yükleyip köşkü terk ettiler. (İ. H. Er)
  • Yüreği hafiflemek (ferahlamak): Kaygıdan kurtulmak: Yüreği hafiflemişti birden. Kendisini bu dertten kurtardığı için Allah'a dua ediyordu. (Ş. Akşun)

Hafif ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "hafif" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Hafif kaynayan tencerenin dibi tutmaz: Acele edilmeden, sakince ve dikkatlice yapılan işlerin daha sağlıklı sonuçlar vereceğini ifade eder. Yavaş ama düzenli ilerleyen süreçler, hatalardan uzak ve daha kalıcı olur.
  • Ağır basar, yeğni kalkar*: Ağırbaşlı kedini bilen insan saygı görür (yeğni: hafif, ciddi olmayan).
  • Ağır baş iyidir, yenlik (yeğni) olsa uçar: Olgun ve dengeli davranan kişilerin değerli olduğunu, ancak aşırı heves ve acelecilik ile hareket edenlerin kolayca başarısız olacağını ifade eder. Ağır başlılık, sabır ve düşünerek hareket etmek başarıya giden yolu açar (yeğni: hafif, ciddi olmayan).
  • Ağırlık altın kale, hafiflik başa bela: Ağırbaşlılık ve ciddiyetin insanı yücelten, değerli kılan özellikler olduğunu ifade eder. Buna karşılık, hafifmeşreplik ve düşüncesizlik kişinin saygınlığını zedeler, saygı yerine sıkıntı getirir.
  • Elin acısı ele hafif gelir: Başkalarının acıları ya da sıkıntıları, genellikle dışarıdan bakan kişiler için daha önemsiz ya da hafif görünebilir.
  • Yeğniyi yel alır, ağır yerinde kalır* (Hafif çalıyı yel alır, ağır çalı yerinde kalır): Görgüsüz, kişiliksiz, hoppa insanlar iyi insanların bulunduğu çevrede tutunamazlar. Olgun, iyi huylu insanlar, toplumda her zaman sevilir ve sayılırlar (yeğni: hafif, ciddi olmayan).