- Vazgeçmek, çekilmek, usanmak, bezmek, bıkmak, fariğ olmak: Gönül farımadı güzel sevmeden / Ak göğsü bendi de gümüş düğmeden (Karacaoğlan)
- Yorulmak, güçsüz düşmek: Oğlan çok koşmuş, fena farımış. Baksana çoktan uykuya teslim oldu. (M. Yüceyılmaz)
- Eskimek, yıpranmak, işe yaramaz duruma gelmek: Yolcuların ayakkabılarını onaracak ya da onarılamayacak denli farımış olanların yenisini yapıp verecek... (İlgili cümle kaynağı: Sanat Dünyamız)
- Kocamak, yaşlanmak, ihtiyarlamak: Güzellere han imişsin bir zaman / Gevherlere kan imişsin bir zaman / Cism içinde can imişsin bir zaman / Vaktin geçmiş farımışsın sevdiğim (Erzurumlu Emrah)
Farımak nedir ne demektir? Anlamı
( 0 soru/yorum )
Soru/Yorum Formu